Değişen Türkiye!

Söylediği Kürtçe şarkılar nedeniyle 1990'lı yıllarda hakkında çok sayıda dava açılan ve Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılanan ses sanatçısı Ali Aktaş, atılan demokratik adımlar ve çözüm süreci ile artık şarkılarını barış ve kardeşlik için seslendiriyor

Değişen Türkiye!
Kürtçe şarkı seslendirdiği için 1990'lı yıllarda hakkında birçok dava açılan ve Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde (DGM) yargılanan ses sanatçısı Ali Aktaş, atılan demokratik adımlar ve çözüm süreci ile bu şarkıları artık barış ve kardeşlik için söylüyor.

Medrese eğitiminin ardından musikiye gönül veren ve 1989 yılında TRT'nin düzenlediği ses yarışmasını kazanarak sanat yaşamına başlayan Aktaş (45), Kültür Bakanlığı'nca düzenlenen ses sınavında da başarılı oldu.

Çeşitli nedenlerle bakanlıkta göreve başlayamayan Aktaş, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nde 12 yıl koro şefliği yaptı. Türkçe ve Kürtçe albüm çıkaran Aktaş hakkında, bu süreçte çok sayıda dava açıldı.

TRT'de koro şefi, programcı ve sunucu olarak görev yapan Aktaş, Kürtçe'nin yasaklı olduğu yıllarda yaşadığı sıkıntıların artık hatıralarda kalmasının mutluluğunu yaşıyor.

Ali Aktaş, hayatının, medrese eğitimi sonrası katıldığı ses yarışmasıyla değiştiğini, hayatını musiki üzerine kurduğunu söyledi.

Hayatını, "Medreseden mikrofona bir yaşam" diye tarif eden Aktaş, 25 yıldır ara vermeksizin Kürtçe ve Türkçe şarkılar söyleyerek gönüllere hitap etmeye çalıştığını anlattı.

Aktaş, 1990'lı yıllarda çok sıkıntılı bir sürecin yaşandığını dile getirerek, "Geriye dönüp baktığımızda yaşadıklarımız bize şaka gibi geliyor, o günleri anımsayıp gülüyoruz. Neden bu kadar sıkıntı yaşadığımızı da sorguluyoruz" diye konuştu.

- "Allah'ın adaletine inanıyordum" O dönem Kürtçe okumanın, yazmanın ve konuşmanın yasak olduğunu hatırlatan Aktaş, şöyle devam etti:

"Hakkımda çok sayıda dava açıldı. Siyasi içerikli değil Kürtçe şarkı okudum diye defalarca yargılandım. Hatta DGM'de 6 ila 9 yıl hapis cezası istemiyle yargılandım. Ama pes etmedim. İnançlı bir insanım. Hakka, hukuka ve Allah'ın adaletine inanıyordum. Allah'ın bize lütfettiği bazı şeyler ne kadar hak ise bunun da hak olduğuna inandığım için Kürtçe şarkı okuyordum. Siyasi bir amacım yoktu. Hiç korkmadım. Korksaydım bırakırdım. Benim gibi bölgede o dönem Kürtçe şarkı söylemek için çok mücadele eden yoktu. 3-5 insan vardı.''

O yıllarda Kürtçe şarkı söyleyenlerin çok kötü muamele gördüğünü, bazılarının yurt dışına gitmek zorunda kaldığını ifade eden Aktaş, ''Beni Allah korudu" dedi.

- "Polise konser verince 'faşist', karşı tarafa konser verince 'terörist' oluyorduk" Aktaş, o dönem polis ve asker dahil talepte bulunan her kesim için konser verdiğini anlatarak, "Bir emniyet müdürüne, 'Size konser verince faşist, karşı tarafa konser verince terörist oluyoruz' dedim. Çünkü hep arada kalıyorduk. Halbuki tek derdimiz kardeşlik için şarkılar söylemekti" diye konuştu.

 Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı ile "Polis, Asker, Millet El Ele" isimli bir proje hazırladıklarına işaret eden Aktaş, "Polis, asker ve vatandaş arasında kaynaşma sağlamak için belediye ve emniyetle görüşüp konserler düzenlemiştik. Mehmetçik çocukların kirvesi, çiftlerin nikah şahidi olmuştu" dedi.

Bu etkinliklerin asker ve polise konser verdiği şeklinde algılanarak bazı kesimlerce eleştiri konusu yapıldığını, daha sonra siyasi kesimlerden gelen talep üzerine onların da düzenlediği konserlere çıktığını vurgulayan Aktaş, Hazro ilçesinde verdiği bir konser sonrası DGM'de yargılandığını, iyi hal indirimi ile verilen 6 aylık hapis cezasının para cezasına çevrildiğini anlattı.

- "Dağa kaçırıldı" Aktaş, TRT'nin çekimleri için Erzurum'a giderken yollarını kesen terör örgütü mensupları tarafından dağa götürüldüğünü ifade ederek, şöyle dedi:

"Dağda sabaha kadar Kürtçe şarkı okumam istendi. Sabah bırakıldım. Erzurum'a gitmek üzere iken jandarma tarafından durduruldum. Alıkonulduğum dağdan şarkı söylediğim için bırakıldığımı söylediğimde, asker, 'Sabaha kadar bizi uyutmayan sen miydin? diyerek akşama kadar İstiklal Marşı okumamı istedi."

- "TRT'de o zaman yargılandığımız türkülerin tamamını okuyoruz" "Kürt kültürüne ne kadar hizmet ediyor isem Türk kültürüne de o kadar hizmet ediyorum. Osmanlı'yı seviyorum. Memleketimi, ülkemi, devletimi seven bir insanım. Kesinlikle ayrımcılık yapmıyorum. Benim için tüm insanlar eşittir" ifadelerini kullanan Aktaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Düşünsenize şimdi devletin resmi televizyonu TRT'de o zaman yargılandığımız türkülerin tamamını okuyoruz. Tüm kanallarda Kürtçe şarkılar söyleniyor, Kürt kültürü ile Kürt şairler ve sanatçılar tanıtılıyor. Çözüm süreci çok iyiye gidiyor. Kürtleri de biraz daha sağduyulu olmaya davet ediyorum. Tek taraflı bakmamak lazım. 'Niye daha çok gelişme olmuyor?' demeden sabırla her şeyin yerine oturacağına inanıyorum. Karşı tarafı da düşünmek lazım."

Çözüm sürecini istemeyen ve süreci provoke etmek isteyenlerin olduğuna dikkati çeken Aktaş, gelinen aşamanın gözardı edilmemesi gerektiğini vurguladı.

- "Bin yıllık kardeşlik için elimden geleni yapmaya hazırım" Aktaş, "Kim barış süreci için taş üstüne bir taş koymuş ise Allah razı olsun. Her darlıktan sonra ferahlığa ulaşılacağına inanıyordum. Allah'a şükürler olsun ferahlığa ulaştık. Nerede olursam olayım, bin yıllık kardeşlik için elimden geleni yapmaya hazırım" dedi.

Geçen yıl Türkiye'yi Eurovision'da Kürtçe şarkıyla temsil etmek için başvuru yaptığını anımsatan Aktaş, yarışmaya katılmayan Türkiye'yi bu yıl Kürtçe ve Türkçe bir şarkı ile temsil etmek için yine başvuruda bulunacağını sözlerine ekledi.

Kaynak: Diyarbakır Söz