Eğitimci-Yazar Haras: Yardımcı kaynak kitaplar ekstra külfet oluşturuyor

Eğitimci-Yazar Erkan Haras, okulların açılmasıyla birlikte öğretmenler tarafından öğrencilere aldırılan yardımcı kaynak kitapların, velilere ekstra külfet getirdiğini söyledi.

Eğitimci-Yazar Haras: Yardımcı kaynak kitaplar ekstra külfet oluşturuyor

Yeni Eğitim Öğretim yılının başlamasıyla birlikte öğretmenler tarafından öğrencilere aldırılan yardımcı kaynak kitapların velilere ekstra külfet yüklediğini belirten Eğitimci -Yazar Erkan Haras Milli Eğitim Bakanlığının daha besleyici kitaplar hazırlaması gerektiğini ifade etti.

Her yıl değişen eğitim sistemi öğrenci ve velileri olumsuz yönde etkiliyor. Eğitimde bir düzenin oturtulamaması sebebiyle öğrenciler için hazırlanan kitaplar da yeterli seviyede olamıyor. Okullarda Milli Eğitim Bakanlığının verdiği kitapların yanı sıra ekstra olarak öğrenciye aldırılan kaynak kitapların fiyatları velileri maddi anlamda olumsuz etkiliyor.

Ek kitapların oluşturduğu külfet, kılık kıyafet yönetmeliği, okullardaki dersliklerin yetersiz olması gibi konularla ilgili İLKHA’ya değerlendirmelerde bulunan Eğitimci-Yazar Erkan Haras, Milli Eğitim Bakanlığının ek kitaplarda yazılı olan konuları da kapsayan daha kapsayıcı kitaplar hazırlaması gerektiğini ifade etti.

2019-2020 Eğitim-Öğretim yılının tüm öğrenci, öğretmen ve velilere hayırlı olması temennisiyle konuşmasına başlayan Haras, “Milli Eğitim Bakanlığınca verilen kitapların içeriğinin kısmi olarak yetersiz olmasından dolayı öğretmen arkadaşlarımız öğrencileri farklı kaynak kitaplara yönlendiriyor. Milli Eğitim bunu göz önünde bulundurarak daha besleyici şekilde kitapları düzenlemesi gerekir. Bakanlığın bu yönde bir çalışması var. Bir şeyler hemen gerçekleşmiyor. Yavaş yavaş düzeleceğini ümit ediyoruz. Tabi ki, bu ek kaynak kitaplar velilerimiz için büyük bir külfet oluşturmaktadır. Her gün velilerimizden, ‘Hocam şu kadar para verdim. Neden ekstra kitap aldırılıyor?’ şeklinde eleştiriler alıyoruz.” dedi.

“Yardımcı kaynak kitaplar ranta dönüştürülmemeli”

Haras, “Öğretmenlik başta bir vicdan işidir. Öğrenciyi kıskanmayan 3 kişi var. Bunlar, anne, baba ve öğretmendir. Öğretmen her zaman öğrencisinin daha iyi yerlere gelmesini ister. Öğretmen öğrencisinin daha iyi yerlere gelmesi için tavsiyelerde bulunarak kitap aldırıyor. Daha fazla destek sağlasın diye bunu yapıyor. Ama bunun ranta çevrilmemesi gerekiyor. Öğretmen daha başarılı bir öğrenci profili ile karşılaşmak istiyor. Demek ki, okul kitaplarının içerisindeki bilgileri eksik buluyorlar ki başka yere yönlendiriyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı da bunu göz önünde bulundurarak kaynak kitaplarda bulunan bilgileri de Milli Eğitim kitaplarına eklemelidir.” şeklinde konuştu.

“Sınıflarda öğrenci sayısının fazla olması her yönüyle engel teşkil eder”

Bazı okullarda sınıftaki öğrenci sayılarının fazla olması sebebiyle yeterli derecede öğrenciler ile ilgilenilememesi ve bu nedenle eğitimde istenilen kalitenin yakalanamaması konusuna da değinen Haras, “Sınıflarda çok fazla öğrencinin olması dersin akışını da, verimini de engeller. Öğretmenin verimini de, öğrencinin anlama algısını da engeller. Her tarafa engel olur. Bu tür durumlarda çözüm olarak okul sayısı, derslik sayısı arttırılabilir.  1’inci ve 2’nci sınıflar önemlidir. Hiç kimse ilk öğretmenini unutamaz. İlkokuldaki öğretmen kişi için bir mayadır. 45-50 kişilik bir kalabalığın içerisinde öğretmen her bir öğrenciye zaman ayıramaz. Zaman ayıramayacağı için de verimli olamayacaktır. Öğrencinin gözünde öğretmen öğretemeyen ya da sınıfı susturmaya çalışan biri gibi görünecektir. Oysa sınıftaki öğrenci sayısı daha az olursa öğretmen öğrenciye daha candan yaklaşacak, daha verimli olacaktır. Böylelikle öğrencinin gözünde de öğretmen farklı bir profile sahip olacaktır. Kalabalık sebebiyle öğrenci okula da gitmeyebilir. Bu bir dezavantajdır. Çocuk kalabalığın içerisine girmek istemeyebilir. Kalabalık içerisinde kaybolmak istemeyebilir. Zaten kalabalığın içerisinde kaybolmuş ve kendini bulmaya çalışan bir toplumla karşı karşıyayız.  Bu durum ilkokulda çocuğun ruhuna sirayet ederse kendisini kaybetmiş bir çocukla karşı karşıya kalırız.” dedi.

“Keşke kılık kıyafet yerine Türkiye’yi gururlandıran meseleleri konuşsaydık”

Bir ülkede kılık kıyafet, saç, elbise gibi şeylerin tartışılması yerine bilimin tartışılması, eğitimin tartışılması gerektiğine değinen Haras, son olarak şunları söyledi:

“Tek tip kıyafet ile bütün öğrencilerin aynı şekilde okula gelmesi, öğrenciler arasında zengin-fakir ayrımı olmaması için avantajdır. 'İsteyen istediğini giysin' denildiğinde çok uç noktalarda kıyafetler giyilebiliyor. Disiplin açısından tek bir kıyafetin belirlenmesini doğru buluyorum. Liselerde serbest kıyafet olduğu zaman hangisinin öğretmen hangisinin öğrenci olduğunu bilemeyebiliyoruz. Tek tip kıyafetin de rant işine döndürülmemesi gerekiyor. Öğrencinin bütçesine göre bir ayarlama yapılmalıdır."

Kaynak: Diyarbakır Söz