Barış ve huzur beklentisi hakim

Afrin’deki PKK/PYD hedeflerine yönelik başlatılan Zeytin Dalı Harekâtı, Türkiye’de çeşitli platformlarda olduğu gibi Diyarbakır’da da tartışılıyor. Kent sokaklarına barış ve huzur beklentisi hakim.

Barış ve huzur beklentisi hakim

Türkiye’nin doğusunda Kürtlerin en yoğun olarak yaşadıkları kentlerden biri, Diyarbakır. Bu da kaçınılmaz olarak operasyonu, kentin ana gündem maddesi haline getiriyor. Ancak sosyal medyadaki tartışmaların ve çatışmaların aksine, pazar günü Halkların Demokratik Partisi (HDP) İl Başkanlığı’nda yapılan basın açıklaması sayılmazsa kente derin bir sessizlik hâkim. Sur ilçesindeki Balıkçılarbaşı ve çevresine açılan pazarlar, hafif serpiştiren yağmura karşın nispeten kalabalık. Bölgede bulunan kahvehaneler de öyle.

Yoğurt Pazarı içerisindeki küçük kahvehanede odun sobasının etrafına toplanmış 4-5 genç, açık olan haber kanalının da etkisiyle Afrin operasyonunu konuşmaya dalmışlar. Ekranda operasyona dair detaylar sınır hattındaki muhabirden alınıyor. Gençler yeni bir bilgi olmadığını anlayınca yeniden sohbete dönüyorlar. Afrin konusunda endişeleri var. Özet olarak kimsenin ölmesini istemiyorlar. Onlara göre yeni bir çözüm süreci hem Türkiye’deki hem de Suriye’deki Kürt meselesini çözebilir. Ancak bunu açık kimlikleri ve fotoğraflarıyla paylaşmayı, memur oldukları gerekçesiyle kabul etmiyorlar.

‘Yapılması gerekiyordu’

Zülküf Yakşi 12 Eylül Askeri Darbesi’nde tutuklanarak dönemin ünlü Diyarbakır E Tipi Cezaevi’ne atılan kendi tabiriyle eski tüfeklerden. Dükkanı salt alışveriş değil sohbetlerin de yapıldığı bir mekan. Sur ilçesindeki Yoğurt Pazarı’nda 45 seneden beri esnaflık yapan Yakşi, harekâtı ‘gerekli’ görenlerden.

Operasyon haklılık içeriyor

“Afrin’e operasyonun yapılması gerekiyordu. Çünkü meselenin gerisinde emperyalizm var ve Kürtler sadece kendi amaçlarının piyonu olarak görülüyor. Obama döneminde Recep Tayyip Erdoğan’ın öngördüğü sınırda güvenli bölge oluşturma projesi hayata geçirilmeliydi. Amerika ve İsrail bunun yerine dünyanın başına IŞİD’i bela ettiler. 55 yaşındayım ve yürürken dönüp arkama korkuyla bakmadığım bir günüm olmadı. Bölgenin kahır ekseriyeti param, malım, mülküm olsun değil; kaygısız, huzurlu günlerinin olmasını ister. Tartışmalar olacaktır ama kimse kusura bakmasın 3 milyon Suriyelinin yaşadığı ülkemizin, Suriye sınırını güvenlik altına alma girişimi haktır.”

‘Masada çözülebilirdi'

Nizam Özbek Sur ilçesinde yaşıyor. İşlettiği küçük çay ocağı dolu ve çoğunluğu emeklilerden oluşan grubun sohbet konusu Afrin. Operasyonu destekleyenler de var yöntemini beğenmeyenler de. Özbek, yöntemi tasvip etmeyenlerden; meselenin barış içinde ve masada ele alınması gerektiğine inanıyor.

‘Çözümsüzlüğü dayatan Amerika’

Yağmur nedeniyle Eski Sipahi Pazarı sakin. Dükkanının önündeki küçük mangalında küllenmeye yüz tutmuş közleri eşeleyen Ahmet Gündüz pek çok Diyarbakırlı gibi önce konuşmak istemiyor. Afrin meselesi ile ilgili tutumundan daha çok ona göre konuşulması gereken şey Amerika ve onun Suriye'deki paravan örgütleri.

Ahmet Gündüz Afrin'in değil ABD ve onun paravan örgütlerinin tartışılması gerektiğini söylüyor. “Bizim kapı komşumuzdaki güvenlik problemlerine müdahil olmamızı eleştiren ülkelerin Suriye’ye sınırı bile yok. On bin kilometre öteden gelen Amerika, Kürtleri kullanıyor. İşi bitince hatırlamak bile istemeyecektir. Türkiye’nin kendi sınırlarını koruma girişimi bana göre meşrudur. İşin bu noktaya gelmesinin nedeni Amerika ve İsrail’dir. Mesele barış yoluyla çözülebilirdi ve kimsenin canı yanmazdı.”

‘Bu Kürt-Türk savaşı değil’

İnsan Hakları Cemiyeti Başkanı Mehmet Karadağ meselenin siyasi boyutu hakkında yorum yapmıyor. Karadağ’ı endişelendiren konu, Afrin meselesinin bazı kesimler tarafından Kürt-Türk savaşı olarak nitelendirilmesi.

“Söz konusu bölgede baskıcı, tahakkümcü bir anlayış vardı, hatta oradan siyasi olarak sürülenler, zarar görenler, hak ihlali noktasında çok sorunlu bir bölge. Operasyon başlatıldı ancak oradaki masum halkın zarar görmemesi en büyük temennimiz. İnsan Hakları Cemiyeti olarak işin siyasi boyutuna girmiyoruz. Diğer STK’ların da bu noktaya dikkat etmeleri lazım, ötekileştirici dil kullanmamak lazım, hele hele Türk-Kürt cephesi-savaşı gibi bir ayrım asla yapılmamalı, çünkü böyle değil mesele.”

‘Askeri müdahale işleri düzeltmez’

Hak İnisiyatifi Diyarbakır Koordinatörü Reha Ruhavioğlu, Suriye’ye yapılan operasyona karşı. Bunu açıkça dillendirenlerden. Ruhavioğlu, ‘uzak görünse de’ nihai adresin müzakere ve barış süreci olacağını düşünüyor.

“İnsan hakları örgütü olmamız hasebiyle nerede ne şekilde olursa olsun çatışmanın karşısındayız, bunun bir tercih olarak benimsenmesini istemiyoruz. Suriye’de 2011’den beri devam eden iç savaş çok büyük trajedileri ortaya çıkardı. Bir askeri müdahalenin orada işleri düzeltmeyeceğini, daha kötüleştireceğini biliyoruz. Nitekim Afrin’den göçler başladı, başlayacak.”

Çözümü uzak görse de Ruhavioğlu umutsuz değil. Yöntemin barış umutlarına ipotek koyduğunu düşünüyor.

“Türkiye’de Kürt meselesi bu kadar çıkmaza girmişken Afrin’e Kürt meselesi ile ilgili bir operasyon yapmak Türkiye içerisindeki Kürt meselesinin çözümünü çok daha zor hale getirecek. Her ne kadar iki taraf çözüme çok uzak görünse bile nihayetinde bu, bir müzakere ile barış süreci ile nihayetlenmek zorunda. Geleceğimizi tehlikeye atıyoruz, kötü anlamda ipotek altına alıyoruz.”

Afrin operasyonunun ardından sosyal medyada operasyon karşıtı görüşleri savunan yaklaşık 40 kişi gözaltına alındı. Hak İnisiyatifi Reha Ruhavioğlu’nun bir diğer endişesi de bu.

Diyarbakır'ın Afrine bakışı

Çok göz önünde olmasa da Diyarbakır’da Afrin operasyonu konuşuluyor, tartışılıyor. Operasyonu destekleyen de karşı çıkan da var. Düşünceler ayrı olsa da iki tarafın birleştiği bir nokta var; meselenin en nihayetinde masaya taşınması ve Kürtlerle Türkler arasına ayrımın girmemesi. Genç bir öğrenci bunu şöyle anlatıyor: “Diyarbakır’dan Afrin’e yol uzak değil, ne oradaki akrabalarımızdan ne de buradaki kardeşlerimizden olmak istemiyoruz.”

Kaynak: Diyarbakır Söz