Halk örgütsel çıkara kurban

Hür Dava Partisi (Hüda-Par), Çınar ve Sultanahmet saldırılarını kınayarak, bölgede devam eden çatışmalar nedeniyle halkın, örgütsel çıkar ile siyasi egemenlik mücadelesine kurban edildiğini vurguladı.

Halk örgütsel çıkara kurban

HÜDA PAR Genel Merkezi yayımladığı haftalık gündem değerlendirmesinde öncelikle Çınar ve Sultanahmet saldırıları kınanırken, bölgede devam eden çatışmalar nedeniyle de halkın, örgütsel çıkar ile siyasi egemenlik mücadelesine kurban edildiğine dikkat çekildi.

HÜDA PAR, başta Çınar ve Sultanahmet saldırıları olmak üzere, bölgede devam eden çatışmalar ve Batı'da artan İslam düşmanlığı konu başlıklarıyla gündem değerlendirmesinde bulundu.

Haftalık gündem değerlendirmesinde öncelikle Çınar ve Sultanahmet'teki bombalı saldırıları kınayan HÜDA PAR, şu mesajı verdi: “Masum sivilleri hedef haline getiren insanlık dışı bu ve buna benzer eylemleri meşru ve mazur gösteren tüm zihniyetleri de mahkûm ediyor ve reddediyoruz. Şiddeti bizzat amaç edinmiş bütün yapı ve organizasyonlar, sadece ve sadece kaos, korku ve nefret üretir; doğrudan veya dolaylı olarak şer, işgal veya menfaat odaklarının amacına hizmet eder ve araçsallaşırlar.”

ÖRGÜTSEL ÇIKAR VE SİYASİ EGEMENLİK

Bölgede devam eden çatışmalarda halkın örgütsel çıkar ile siyasi egemenlik mücadelesine kurban edildiğine dikkat çekilen açıklamada, “Şehir merkezlerine taşınan çatışmaların en büyük mağduru olan halk, yaşanamaz hale gelen ilçe ve mahallelerinden göç etmek zorunda kalmaktadır. Örgütün çukur, barikat, mevzi ve silahlı elemanları ile devleti çatışmaya davet ettiği, devletin de önce uzunca bir süre seyredip sonra da icabet ettiği çatışmanın faturası halka ödettiriliyor.  Halkın canı, malı, huzur ve emniyeti, örgütsel çıkar ile siyasi egemenlik mücadelesine kurban ediliyor.” denildi.

KENT MERKEZİNDEN GÖÇ EDENLER     

Kent merkezlerinde yaşanan çatışmalar nedeniyle halkın göç ettiği ve bu tablonun 90'lardan sonra bugün de yeni trajedilere yol açacağının belirtildiği açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Çatışmaların yaşandığı ilçelerde halkın yaklaşık yüzde 25'inin göç ettiği ifade edilmektedir. Çatışmaların yoğunlaştığı bazı mahallelerde ise halkın yüzde 80'i göç etmek zorunda kalmıştır. Bu orana, göç etmeye imkân veya takat bulamayan, gidecek başka yeri olmayan insanlar da eklendiğinde ne kadar vahim bir tablo ile karşı karşıya kalındığı anlaşılmaktadır. Geçmişte boşaltılan köylerden göç etmek zorunda kalan yüz binlerce insanımızın ne tür acılar ve dramlar yaşadığı, toplumun sosyal ve ekonomik açıdan nasıl bir yıkıma maruz kaldığı henüz hafızlarda taze iken, yeni trajediler doğuracak böylesi bir demografik hareketliliğin yaşanmasına sebebiyet vermemek için çatışmaların derhal sonlandırılması gerekir.”

ADALET TERAZİSİ ŞAŞMIŞ

Gündemdeki yerini hâlâ koruyan kimi akademisyenlerin imza verdiği bildiri konusunda da değerlendirmelerde bulunulan HÜDA PAR, bildiriyi adalet terazisi şaşmış bir bildiri olarak gördüklerini bununla beraber akademisyenlerin de gözaltına alınmasını doğru bulmadıklarını ifade ettiler.

BATININ İSLAM'A KARŞITLIĞI

Batı ülkelerinde İslam ve Müslüman karşıtı kampanyaların giderek yaygınlaştığına dikkat çeken HÜDA PAR, Müslümanların yaşadığı acı ve dramı bile hicveden Batı'nın bu tavrının kabul edilemez olduğu vurgulandı.

Konuyla ilgili yapılan değerlendirmede, “Zenginlik ve refahını, iç karışıklık ve savaşlarla zayıf düşürdüğü Müslüman ülkelerin yeraltı ve yer üstü kaynaklarını sömürmesine borçlu olan Batı ülkelerinin Müslümanların inancıyla, kutsal değerleri ve kültürleriyle, yaşam şekli ve dramlarıyla alay etmeleri kabul edilemez bir davranıştır. Pespaye sözde karikatür dergilerindeki hakaretler, cami yakmalar, tesettür yasakları, ırkçı söylemler ve benzeri saldırılar gün geçtikçe artmaktadır.” denildi.

Gerek Batı gerekse de yerli uzantılarının İslam toplumuna karşı yaptığı hakaret ve tahammülsüzlüğü lanetleyen HÜDA PAR, haftalık gündem değerlendirmesinin sonunda şu ifadelere yer verdi:

“En son ABD'nin Cumhuriyetçi adayı Trump'ın seçim kampanyasında Müslümanları ülkeye almamak gibi vaatlerde bulunabiliyor olması ve başörtülü bir kadını salondan çıkarttırmasının gerekli ve yeterli tepki ile karşılaşmaması, batı dünyasının İslam'a ve Müslümanlara yönelik nasıl bir nefret kültürü ile yetiştirildiğini göstermektedir. Benzer bir yaklaşımın başka bir dine veya inanca sahip bir kimseye yönelmesi halinde verilecek muhtemel tepki ile karşılaştırıldığında, batı toplumunun İslam ve Müslüman karşıtı olarak nasıl zehirlendiği görülecektir.”

Kaynak: Diyarbakır Söz