Görüş Bildir

"Özal'ın zehirlendiğine dair belirti yok"

Başsavcılığın açıkladığı raporda, ''(Özal'ın ağır metal (kadmiyum dahil) maruziyeti ile öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı'' da kaydedildi.

AA

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Adli Tıp Kurumu'nun Turgut Özal ile ilgili gönderdiği raporda, ''ölüm olayının meydana gelişi ile ilgili anlatımlar öncelikle ani kardiyak bir ölümü düşündürmekteyse de ölüm sonrası otopsi işlemi uygulanmamış ve iç organlarda, vücut sıvılarında gerekli makroskobik, mikroskobik, mikrobiyolojik, serolojik, toksikolojik incelemeler yapılmamış olduğundan mevcut bilgi ve bulgular ile kesim ölüm sebebinin tespit edilemediğinin oybirliğiyle mütalaa edildiğinin bildirildiğini'' duyurdu.

Başsavcılık açıklamasında, raporda, ''otopsi örneklerinde saptanan ağır metal (kadmiyum dahil) düzeylerinin Türkiye'de normal popülasyonda saptanan doku düzeyleri ve çeşitli ülkelerdeki normal popülasyon sonuçları ile literatürde yer alan postmortem (ölüm sonrası) doku düzeyleri ile uyum gösterdiği, bu nedenle ağır metal (kadmiyum dahil) maruziyeti ile öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığının'' yer aldığı da kaydedildi.

Turgut Özal'ın ölümüne ilişkin soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Adli Tıp Kurumu raporuyla ilgili yazılı açıklama yaptı.

Açıklamaya göre, Özal'ın travmatik bir tesir ile öldüğünün tıbbi delillerinin bulunamadığı belirtilen raporda, 17 Nisan 1993 öncesine ait tıbbi belgelerde akut veya kronik toksik madde maruziyetine bağlı klinik ve laboratuvar bulgusunun tanımlanamadığı ifade edildi.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yapılan muayene ve yeniden canlandırma işlemleri sonucunda düzenlenen tıbbi belgelerde, zehirlenme lehine değerlendirilebilecek patogonomik (zehirlenmeye spesifik) klinik ve laboratuvar bulgusunun tespit edilemediği kaydedilen raporda, radyoaktif madde maruziyeti ile öldüğünün tıbbi delillerinin bulunamadığı vurgulandı.

Anıt mezarda yapılan fethi kabir sırasında mezar ve çevresi ile otopsiden elde edilen örneklerin analiz ve bulgularının da yer aldığı raporda, otopsi örneklerinde saptanan DDE düzeylerinin, Türkiye'de normal popülasyonda 1976-1996 yıllarında saptanan adipoz (yağ) doku düzeyleri ve çeşitli ülkelerdeki normal popülasyon sonuçları ile literatürde yer alan postmortem (ölüm sonrası) doku düzeyleri ile uyum gösterdiği bildirildi.

Raporda, Özal'ın, DDE'nin (DDT'nin metoboliti olan) maruziyeti ile öldüğünün tıbbi delillerinin bulunamadığı ifade edildi.

''Ağır metal maruziyeti ile öldüğünün tıbbi delilleri yok''

Açıklamada şunlar kaydedildi:

''Otopsi örneklerinde saptanan ağır metal (kadmiyum dahil) düzeylerinin Türkiye'de normal popülasyonda saptanan doku düzeyleri ve çeşitli ülkelerdeki normal popülasyon sonuçları ile literatürde yer alan postmortem (ölüm sonrası) doku düzeyleri ile uyum gösterdiği, bu nedenle ağır metal (kadmiyum dahil) maruziyeti ile öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı, tüm tıbbi belgeler ve incelemeler ışığında, Türkiye Cumhuriyet'nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın 05.02.1993 tarihinde The Methodist hastanesinde yapılan muayene ve tetkiklerin değerlendirilmesinde, kardiyolojik risk profilinin düşük olduğu, ancak ani kardiyak ölümün hiçbir zaman dışlanamayacağı, tıbbi antesedani ve ölüm olayının meydana gelişi ile ilgili anlatımlar öncelikle ani kardiyak bir ölümü düşündürmekte ise de ölüm sonrası otopsi işlemi uygulanmamış ve iç organlarda vücut sıvılarında gerekli makroskobik, mikroskobik, mikrobiyolojik, serolojik, toksikolojik incelemeler yapılmamış olduğundan mevcut bilgi ve bulgular ile kesim ölüm sebebinin tespit edilemediğinin oy birliğiyle mütalaa edildiği bildirildiği, yukarıda açıklandığı üzere, Adli Tıp Kurumu raporunda ölümün hemen sonrasında gerekli otopsi işleminin ve ölü üzerinden derhal alınması gerekli kan, idrar ve doku örnekleri gibi materyallerin alınarak incelemelerinin yapılmamış olması nedeniyle kesin ölüm sebebinin saptanamadığının bildirilmiş olması nedeniyle, Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından dosyada mevcut Adli Tıp kurumu raporu, diğer bulgu ve deliller ışığında soruşturmaya devam edilerek, muktezaya bağlanacağı, kamuoyunun bilgisine saygıyla sunulur.''

''Basın Sözcüsü'' sıfatıyla gazetecilerin karşısına çıkan Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Nuri Yiğit, ''Bu rapora rağmen soruşturma devam eder mi?'' sorusuna, ''Bu konuyla ilgili soruşturmayı yürüten savcımız bu konuda kanun ve mevzuat ışığında takdir yetkisini kullanacaktır'' cevabını verdi.

Kaynak: Diyarbakır Söz

Etiketler:

Editor Hakkında

Haber Merkezi