Hayko Çepkin “Beni Büyüten Şarkılar Vol.1” ile büyüdüğünü bakın 1 Şubatta nasıl sunacak?

Aykırı şarkıcı Hayko Cepkin ve yepyeni solo albümü 1 Şubat'ta tozlu raflarda yerini alacak. Albüm öncesi konuştuğumuz Hayko Cepkin yine eşi benzeri görülmeyen açıklamalarda bulundu. Hayko Cepkin'in yeni albüm hikayesi, Hayko Cepkin'in sıfır kilometre şarkıları hepsi röportaj detayında

Hayko Çepkin  “Beni Büyüten Şarkılar Vol.1”  ile büyüdüğünü bakın 1 Şubatta nasıl sunacak?

Aykırı şarkıcı Hayko Cepkin ve yepyeni solo albümü 1 Şubat'ta tozlu raflarda yerini alacak. Albüm öncesi konuştuğumuz Hayko Cepkin yine eşi benzeri görülmeyen açıklamalarda bulundu. Hayko Cepkin'in yeni albüm hikayesi, Hayko Cepkin'in sıfır kilometre şarkıları hepsi röportaj detayında

Yanıma gelene kadar iki adımda bir telefonu çalıyor. Malum Hayko Cepkin Kuşadası’nda yaşıyor, insanlar özlemiş. 9 parçalık yeni cover albümü “Beni Büyüten Şarkılar Vol.1”, 1 Şubat’ta raflarda. “Aldırma Gönül” şarkısının klibi dönmeye çoktan başladı. Albümü henüz elime almadım ama vol.2 için şimdiden heyecanlıyım, çünkü yeni albüm demek röportaj demek...

Yeni albümünüzün hikâyesi?

Çocukluktan başlıyor. Babaanneli, dedeli ve büyük halalı bir evde büyüdüm. Herkesin farklı bir müzik tarzı varmış, şimdi anlıyorum.

Yeni şeyler denediniz mi?

Yapılacaksa doğru düzgün bir cover albümü yapılsın diye düşündüm. Yeni olarak klavye sound’lar denedim, gitarla uyumlu ped’ler kullandım. Bugüne kadar çok cover yapılmış ama seslerin yetmediği yerlerde tıraşlanmış; gerçi hakkıyla söylemek zor.

Albümü hazırlamak ne kadar vaktinizi aldı?

Çok eskiden beri planlıyordum. Kafamda az çok düzenlemeleri belliydi.

Neden cover albüm yaptınız?

Stratejik olarak bir beste albümü doğru gelmedi. Zaten bütün dünya single’a dönüyor. Ama ben dört akor altına döşenmiş bir cover değil de gerçek bir iş yaptım.

İnternette satış düşünmediniz mi?

“İnternette yayınlıyor ve satıyorum” dediğinde, ucuzcu görünüyorsun. Radiohead denedi, battı. (Gülüyor.) İnisiyatifi insanlara bıraktığında sistem çöküyor.

Konserleriniz amma doluyor. Nasıl bu kadar seviliyorsunuz?

Zor sevilen biriyim. Üstelik sevilmemek için de elimden geleni yaptım. Şöyle bir sıralamam var; çocukken gözüm düşüktü, farklıydım. Sonra tek gözlü çocuk saçını uzattı ve boyattı, küpeler taktı, dövmeler yaptırdı, değişik müzik yaptı, kan fışkırtan sahne performansı yaptı... Ama fark eden, bu adamı tanımak istedi; araştırdı ve beni sevmek için emek verdi. “Çok yakışıklı, baby face” diyen hayranlarım yok. Hatta çirkin ve gudubet falan... (Gülüyor.) Emek diyorum, çünkü beni ilk günden bugüne takip eden fanlarım var. O zaman 20 yaşındaysa, olmuş şimdi 31.

Konsere geliyorlar mı?

Konserlerde yaş skalası epey yüksek. Eskiden en önde olanlar, şimdi arka kademedeler. Eskiden önde kudururlardı, şimdi eşleriyle efendi gibi dinliyorlar. Şarkım bitince ciyaklamalar olmuyor, “Haaaa” diye sesler oluyor, çünkü benimle yaşlandılar.

Şarkılarınızın verdiği duygulardan dolayı seviliyorsunuz.

Ben duygu aşılamak zorundayım. Ya benimle tartışıyor sinirleniyorlar ya da korku albümümü dinliyor, korkuyorlar. Bir diyalog bu, yoksa niye korkutuyorum, manyak mıyım? Standart bir albüm yapıp “Güzel şarkı” yerine “Herifi dinledikçe korkuyorum” demesi benim için daha önemli.

Kesinlikle. Lisedeyken babaannem sizi dinlediğimde ya da tişörtlerinizi giydiğimde “Korkunç” derdi. Sonra o da sevdi, dinledi hatta biraz önce size selam söylememi istedi. (Kahkaha atıyor.)

Ya, bu bir zafer benim için, Ece! Çok hoşuma gitti bunu duymak. Anlattığın gibi hikâye bende çok; “Annemin selamı var, dedemin selamı var.” Hatta kimisi çocuğu itiyor, kendi fotoğraf çektiriyor.

Sahnedeyken nasıl birisiniz?

Konserde kral benim ve olayı ben anlatırım. Çıt çıkmayacak konserde! Külyutmaz oldum yahu. Konserlerim rahatlatmaya dayalı. “Terapiye geldim” diye gelirler. Doktor gibiyim, çok hastam var. Sonunda zaten şöyle diyorum: Püre gibi gidin evinize.

Gözünüz konserlere gelenlerin üzerinde. Telefonunu elinden ayırmayanlar için ne diyorsunuz?

Bu artık dönemin vebası, yapacak bir şey yok. Telefonu kaldırmış ekrana bakıyor, yanındakine “Abi adam harika ya” diyor. Ulan karşındayım, bana bak! Gözünün gördüğüyle ekranın gördüğünün alakası yok...

KISSADAN HAYKO...

Yeni bir dövme yaptırdınız mı?

Uzun zamandır o havaya giremedim. Bozuldum mu ne? “Dövmem geldi yapacağım” diye tutuşurdum, şimdilerde yok. n En sevdiğiniz ses? Arnavut kaldırımında yürüyen kösele ayakkabının tabanının kumu ezerken çıkardığı ses. Yolda köseleli birini yakalarsam bir müddet takip ederim.

Yolculuk etmeyi sevdiğiniz araç?

Kendi kullandığım herhangi bir araç. Tura gidiyorsam minibüsü, mal almaya gidiyorsam kamyonu kullanacağım. Metrobüse binersem sıkıntı! n En son ne satın aldınız? Hard disk. Bittim, her yerim doldu.

Hayko Çepkin kimdir?

Ermeni asıllı Türk müzisyen, piyanist, şarkıcı. Sakin Olmam Lazım ve Tanışma Bitti isimlerinde iki albüm çıkaran Cepkin, alternatif tarzıyla dikkat çekmektedir. Şarkıcı bir çok önemli müzisyenle çalışmış, düzenleme ve aranjörlük yapmıştır. 11 Mart 1978'deDanimarka'da Bulgar konsolosluğunda dünyaya geldi. Oradan İstanbul'a göç etmişlerdir. DedesiYozgat'lıdır. Gençliğinde kilise korosundaydı. Özel Getronagan Ermeni Lisesini bitirdikten iki sene sonra, Mimar SinanÜniversitesi Devlet Konservatuarı'nda 2 yıl boyunca şan üzerine eğitim gördü. Cepkin, daha sonra Timur Selçuk Çağdaş Müzik Merkezi'nde şan, solfej ve armoni dersleri aldı. Akademi İstanbul'da da bir yıl süresince piyano eğitimi alan şarkıcı, 1997yılında profesyonel müzik yaşamına klavyeci olarak başladı.

Sahneyi paylaştığı isimler arasında sırasıyla Öztürk, Ogün Şanlısoy, Aylin Aslım, Koray Candemir ve Demir Demirkan gibi isimler vardı. Cepkin ayrıca bu müzisyenlerin bazılarının albümlerinde aranjör ve düzenlemeci kimliğiyle yer aldı. Cepkin, Murathan Mungan'ın sözlerini yazdığı şarkıların farklı müzisyenler tarafından seslendirildiği Söz Vermiş Şarkılar isimli albümde yer alan ve Aylin Aslım'ın seslendirdiği "Kimdi giden" adlı şarkının da düzenlemesini yaptı.

Hayko Cepkin, 2005'te beste ve müziğini kendisinin yaptığı ve evinde kaydettiği şarkıları bir araya getirerek ilk albümünü çıkardı. Alternatif tarzdaki albüm "Sakin Olmam Lazım" adıyla müzik marketlerdeki yerini aldı.

2OO7'de Tanışma Bitti adıyla piyasaya sürdüğü albümünde rock soundlarını ağırlıklı olarak kullanan şarkıcı, albümde gitarist Umut Töre, bas gitarist Poyraz Kılıç ve baterist Murat Cem Ergül'le birlikte çalıştı.

Dünya üzerinde rock müziği yapabilen insanlar arasında sesini en iyi şekilde kontrol edebilen kişilerden biri "Hayko Cepkin"dir.

Milliyet Gazetesi'nde 19 Mayıs 2007 Tarihinde Yayınlanan Hayko Cepkin Röportajı

Albümün konsepti korku. Nereden geliyor bu korku?

Müzik bir tür duygu aktarma yöntemi. Bu albümde korku duygusunu aktarmaktı niyetim. Müzikle beraber korkuyu aşılayan, tüyleri diken diken eden parçalar yaptım. Şarkılarım ölüm korkusu, kaybetme korkusu, yalnız kalma korkusu üzerine. "Hayat zor ve korkutucu. Ama istediklerini yapabilmen için ayakta kalman lazım ey insanoğlu" şeklinde bir tavrı var albümün. Hesap soran, sözleri kaba bir albüm oldu.

-En büyük korkunuz ne?

Ellerimi kaybetmek. Albümün içinde de, ellerim kesilmiş bir halde piyanonun başından durduğum bir fotoğrafım var.

Albümün adı "Tanışma Bitti". Ne başladı ya da ne başlayacak?

Genelde albümün çıktığı dönemde tavrım neyse albümün adı da o oluyor. "Sakin Olmam Lazım" müzik piyasasına karşı sakin durması gereken bir adamı anlatıyordu. "Tanışma Bitti" ise "Tanışma faslı bitti, bakalım gerçek yüzümü nasıl bulacaksınız?" diyen bir albüm.

-"Sakin Olmam Lazım"i evde kaydetmiştiniz. İlk röportajımızda "Komşular rahatsız olmasın diye şarkıları adam gibi söyleyemedim" demiştiniz. Yeni albüm adam gibi oldu mu?

İlk albümde istediğim vokaller ve davullar yoktu. Benim bilgisayarımda çıkardığım davul sesi ruhsuzdu. Bu albümde davulcu stüdyoda çaldı, ben de vokalimi stüdyoda yaptım. "Tanışma Bitti"nin yüzde 80'i yine ev kaydı. Sound, güç, şiddet olarak tam istediğim gibi, adam gibi oldu. İlk albümün kudreti yoktu, yenisinin kudreti var. Beni konserlerimde izledikten sonra "Bu adamın albümü niye böyle olmuş ya!" diyenlere "Aha işte yenisi istediğiniz gibi" cevabını verebileceğim artık.

-İlk albümünüzün türünün bozuk olduğunu söylemiştiniz. İkinci albümü kendi dilinizde yorumlamanız gerekse ne söylerdiniz?

Basın bülteninde yazdığım gibi şiddet içerikli hafif Batı müziği.

-Yeni albüm ilkinden daha arabesk ve daha sert, değil mi?

Evet. Yine rock, elektronik ve arabesk birbirine girmiş durumda. Bir sonraki albümde müziğim daha da sertleşecek. Bu iki albüm dinleyiciyi sert müziğe hazırlamak içindi.

-Bu kadar sert rock müziğin alıcısı var mı Türkiye'de?

Dinleyicisi de alıcısı da var. Sana kıymet vermeye başladıktan sonra ne yaparsan yap takip ediyorlar. Düşünün, Duman ilk çıktığında tepkiyle karşılandı ama şimdi kitleleri peşinde koşturuyor. Kurban, Metallica konserinde alt grupken içi sidik dolu pet şişeler attılar adamların sahnesine. Ama tekrar birleşmelerini isteyen çok kişi vardı. Türkiye'de pop festivali yapılmıyor. Binlerce kişilik rock ve elektronik müzik festivalleri düzenleniyor.

-"Tıkanırsam tamamen cover'dan oluşan bir albüm çıkarabilirim"

Size şarkı yaptıran ne oluyor? Kızgınlık, hayal kırıklığı, üzüntü... Geçen seferki röportajımızda "Hayatımda bir kez bile bir kadına şarkı yapmadım" demiştiniz. İkinci albümde de mi bir kadına yazılmış şarkı yok?

Yok. Belki yaşlanınca "Hey kadınlar neredesiniz, yaşlandım ama gelin" gibi saçma sapan şarkılar yaparım. Şarkı yapmak benim için çok da zor olmuyor. Ben kendi kendine sıkıntı yaratabilen bir bünyeyim. Herhangi bir şeye canım sıkılınca kendimi buhranlara sokarım, sonra geçerim piyanonun başına. Bu sırada ortaya çıkan melodilerin kimi ölü doğuyor, kimi de şarkıya dönüşüyor.

-Özellikle rock söyleyen şarkıcılar albümlerine yeni şarkıların yanı sıra illa bir cover da koyuyor. Sizin böyle bir planınız var mı?

Cover yaptığımda şarkı tanınmaz hale geliyor. Şarkıyı komple değiştiriyorum. Resmen parçalıyorum. Yıllar geçer, hani tıkanırsın, best of'lar çıkarmaya başlarsın, işte o dönemde tamamen cover'dan olusan bir albüm çıkarabilirim.

"Tavsiyem seneye Müslüm Baba gitsin Eurovision'a. Dağıtsın orayı"

-Türkiye'de yaşayan bir Ermeni olarak Hrant Dink suikasti ve Malatya'da İncil dağıtan yayınevinin basılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir tedirginliğiniz, korkunuz var mı? Huzursuz mu yaşıyorsunuz?

Tedirginlik yaratan mevzular var, evet. Tüm bunlar darbe etkisi yaptı bana. 20 yıl geriye gittik sanki. Hele orta yolların bulunacağını hayal ettiğim bir dönemdeyken yaşanması beni çok üzdü. "Yine bir gazeteci, yine düşünen bir adam öldü" diye düşünüyorum. Ve çok üzülüyorum.

Son günlerin en çok konuşulan konusu Eurovision'da Ermenistan'a tam puan vermemiz. Karşılığında puan alamadık ama. Ermenistan'ı Hayko adlı bir şarkıcı temsil etti ya, tatildeki arkadaşlarım telefonda benimle dalga geçti. "Ermenistan'ı sen mi temsil ediyorsun?" diye. Ben de "Bursa'da konser verdim. 20 bin kişilik şahidim var" dedim. Eurovision geçerliliğini politikanın çok öne çıkması nedeniyle çoktan kaybetti. Kim kime ne kadar puan vermiş umrumda değil o yüzden.

-Diyelim ki önümüzdeki yıl TRT tarafından size "Bizi sen temsil et" dendi. Cevabınız ne olurdu?

Sanırım kabul etmezdim. Müziğin evrenselliğinden bahsederken işin içine politikanın girmesine sinir oluyorum çünkü. Benim tavsiyem seneye Müslüm Baba gitsin Eurovision'a. Dağıtsın orayı.

"İşimiz rock'n roll. Kulise bir sürü kadın geliyor. Hatunlar kulise girdiğinde niyetleri bozuksa buz gibi davranıyorum"

-Bir internet sitesinde "hayranlarınızla yakınlaşmaktan kaçınmadığınız" yazıyordu.

Rock'çıların kulisine giren kadın hayranlar meşhurdur zaten. Benim için sahne kutsal. Müziğim mistik ve gotik. O kutsallığı kadın hayranlarımla birlikte olarak bitirirsem kutsallığını kaybederim işin. Konser sonrası tavrım değişmez. İşimiz rock'n roll. Kulise bir sürü kadın geliyor. Geceyi güzel kapatıp İstanbul'a dönebilirim. Hatunlar kulise girdiğinde niyetleri bozuksa buz gibi davranıyorum. "Başka bir niyetle gelmiştim ama sanırım olmayacak. Güzel konserdi. İyi akşamlar" deyip çıkıyorlar kulisten.

Rock'n Dark 2010 organizasyonunda jüri üyeliği yaptı. Rock'n Dark yarışmasının finalinde 30 Nisan 2010'da Anneke van Giersbergen ile sahne almıştır.

Nilüfer'in 3 Şubat 2011 tarihinde çıkardığı 12 Düet adlı albümünde Hayko ile Nilüfer "Aşk Kitabı" adlı parçayı beraber söylemişlerdir.

Hayko Cepkin'in son albümü 'Aşk' konulu 13 Kasım 2012 çıkışlı "Aşkın Izdırabını..." albümüdür. Yapmış olduğu albümler, sahneye taşıdığı hikayeler, Türkiye'de hiç görülmemiş sahne performansları, şarkı sözlerindeki derinlik ile ilk albümünden beri her zaman kendisinden söz ettiren Hayko Cepkin, EMI Müzik Türkiye tarafından yayımlanan albümü "Aşkın Izdırabını..." ile konserlerine devam ediyor!

Kaynak: Diyarbakır Söz