Kanuni'den İzmir 1918'e uzanan Halit Ergenç dizi yolculuğu! Halit Ergenç diziyi red mi etti? kimdir?

Muhteşem Yüzyıl Süleyman Han ile izleyicilerinin karşısına çıkan ve üzerine mıhlanmış rolü ile de tam not alan Halit Ergenç, dizileri bırakacak mı? Halit Ergenç ekranlara veda mı edecek? şeklinde kafalarda yer edinen açıklamalar! Halit Ergenç kimdir?

Kanuni'den İzmir 1918'e uzanan Halit Ergenç dizi yolculuğu! Halit Ergenç diziyi red mi etti? kimdir?

Muhteşem Yüzyıl Süleyman Han ile izleyicilerinin karşısına çıkan ve üzerine mıhlanmış rolü ile de tam not alan Halit Ergenç, dizileri bırakacak mı? Halit Ergenç ekranlara veda mı edecek? şeklinde kafalarda yer edinen açıklamalar! Halit Ergenç kimdir?

En son Kanuni Sultan Süleyman rolüyle karşımıza çıkan Halit Ergenç yeni bir dönem dizisiyle karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Ergenç’in partneri ise güzel oyuncu Cansu Dere...

Halit Ergenç, yeni bir dönem dizisiyle ekrana dönecek. "Muhteşem Yüzyıl" adlı tarihi dizide Kanuni Sultan Süleyman karakterine hayat veren oyuncu, yeni projesi için hazırlıklara devam ediyor. Uzun bir süre ekrandan uzak kalan Ergenç, bir ay önce O3 Productions şirketiyle sözleşmesini yenilemişti. Aylar süren çalışmalar sonucunda Ergenç’in rol alacağı dizinin senaryosu yazılmaya başlandı. Senaryo yazma süreci kapsamında Ergenç’in de fikri alındı.

ÜÇÜNCÜ KEZ BİRLİKTE

Yine bir dönem dizisinde başrol oynayacak Ergenç’in partnerinin ise Cansu Dere olacak. Yapım şirketi konuyla ilgili "Önceliğimiz senaryonun son halini Halit Ergenç’in beğenmesi. Ergenç’le birlikte rol alacak kadın oyuncuya en son onay verilecek" açıklamasını yaptı. 2009 yılında "Acı Aşk" adlı filmde birlikte başrolü paylaşan Cansu Dere ve Halit Ergenç, "Muhteşem Yüzyıl"da da beraber rol almıştı. Dere, Kanuni rolüne hayat veren Ergenç’in cariyesi olarak izleyici karşısına geçmişti. Dere ve Ergenç, bu projeyle üçüncü kez birlikte rol alacak.

Kaynak: Hürriyet

HALİT ERGENÇ BİYOGRAFİSİ

Halit Ergenç, 1970 doğumlu tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu. Zerda ve Aliyedizilerinde canlandırdığı karakterlerle tanınan Ergenç, izlenme rekorları kıran1001 Gece dizisinde, iş adamı Onur Aksal rolüyle televizyon ekranlarında oldu. 2011 yılından beri Muhteşem Yüzyıl dizisinde Kanuni Sultan Süleyman’ı canlandırdı. Halit Ergenç, 30 Nisan1970’de İstanbul’da dünyaya geldi. Müzisyen ve oyuncu olan babasıMehmet Sait Ergenç'in ikinci evliliğinden olanoğluydu ve aile içindeki huzursuzluklarla büyüdü. Anne ve babası ilkokula girdiği sene ayrıldı. Babası daha sonra yeniden evlenen Ergenç, annesi Yüceışık'a daha yakındı.

Beşiktaş Atatürk Lisesi’ni bitirdikten sonra, 1989’da İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Bölümü'ne girdi. Burada geçirdiği bir senenin ardından müziğe yönelen Ergenç, gizlice girdiği konservatuar sınavıylaMimar Sinan Üniversitesi, Opera Bölümü’nü kazandı. Daha sonra Müzikal Tiyatro Oyunculuğu Bölümü’nün açılmasıyla buraya geçiş yapan Ergenç, okuduğu yıllarda bilgisayar operatörlüğü ve pazarlamacılık gibi işlerde çalıştı. Para kazanmak için paspas da sattı, karaborsa bilet de. Pencerelere güvenlik ve güneş filmi de yaptı, İstanbul Festivali’nde nota çevirmenliği de, yer göstericilik de... Tekstil fuarında robot kılığında robot dansı da yaptı.

Lise döneminde şarkı söylemeye başlayan ve okul orkestrasında solist olan Ergenç, 3 yıl boyunca Ajda Pekkan ve Leman Sam’a vokalistlik yaptı. Aynı dönemde dans öğretmenliği de yaptı ve Ajda Pekkan’ın konserlerinde dansçı olarak yer aldı.

1996’da Dormen Tiyatrosu’nda oynamaya başladı. Kral ve Ben adlı müzikalde başrol oynayan Ergenç yine 1996’da Karamelek dizisinde ‘Kürşat’ rolüyle dizi oyunculuğuna adım attı. Müzikal, opera ve bale alanında Kiss Me Kate, Tatlı Charity, Beni Seviyor, Kral ve Ben, Amphitrion 2000, Evita, Hayalet ve Ötekiler, Şarkılar Susarsa gibi çalışmalarda yer aldı. Köşe Kapmaca (1996) ve Böyle mi Olacaktı’da (1997) oynadıktan sonra 2000’de gittiği New York'ta, The Adventures of ZAK adlı müzikalde oynadı.

Hiç Yoktan Aşk (Erdal rolünde-2000), Ölümün El Yazısı (2000) adlı filmlerde ve Dedem, Gofret ve Ben (Vedat rolünde-2001) adlı dizide oynadıktan sonra, Ece Uslu’nun başrolünde olduğu Zerda’da Devran isimli karakteri canlandırdı.

Bugün Git Yarın Gel, Popcorn, Arapsaçı, Sevgilime Göz Kulak Ol gibi tiyatro oyunlarında yer alan Ergenç, 2004’de Aliye dizisinde Sinan rolünde ekranlara geldi. Daha önce Karamelek’te rol arkadaşı olan Sanem Çelik’le ve Nejat İşler’le birlikte oynayan Ergenç, bir süre boyunca da Büyük Teklif adlı bir yarışma programını sundu.

6. Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali kapsamında düzenlenen bir söyleşiye katılan Halit Ergenç, vatandaşlara televizyon izlememe çağrısında bulunarak şunları söyledi:

Siz evinizde oturup televizyonun başında gününüzü geçirdikçe asosyal oluyorsunuz. Komşunuzdan kopuyorsunuz. Özellikle çocuklar için bu çok büyük tehlike. Çünkü çocuklar belli bir süre sonra sokakta oynamamaya başlıyor. Arkadaşlarını göremiyor. Televizyon da bunu yapıyor. Ben televizyona iş yapıyorum, dizilerde oynuyorum. Ama ben televizyon izlemiyorum. Bu çarkın içindeyim, ama çocuğuma da televizyon izlemesini tavsiye etmem. Sizlere de etmiyorum. Bazen sabah evde vakit geçirmek için televizyonu açıyorum. Ama herkes birbiriyle kavga ediyor. Bağrış çağrış var. Diyorsunuz ki bedava. Bedava değil bu. Özgürlüğünüz elinizden gidiyor. Bunun da bedeli yok.

Ayrıca bir öğrencinin "Aliye'yi mi yoksa Şehrazat'ı mı daha çok seviyorsunuz?" şeklindeki sorusuna da, "Aliye'yi Sinan, Şehrazat'ı da Onur daha çok seviyor” yanıtını verdi.

2005’de Babam ve Oğlum filminde yer alan Ergenç, 2006 yılında The Net 2.0 (Ivanakov rolünde), Tramvay (Nezih rolünde) ve İlk Aşk olmak üzere 3 filmde rol aldı. İzleyicinin büyük ilgisini çeken 1001 Gece adlı dizide iş adamı Onur Aksal’ı canlandırmaya başlayan Ergenç, dizide Bergüzar Gökçe Korel, Tardu Flordunve Ceyda Düvenci ile başrolleri paylaştı.

Marlon Brando'nun "Bir aktörün başına gelebilecek en kötü şey, kendi hakkında yaratılan efsaneye inanmasıdır" sözünü beğenen Ergenç, Benim onlara adım atmamı beklemeden, insanlar bana adım atıyorlar artık diyor ve şöhretin 'sıradan' insanlarla hiç yüz yüze gelmemek anlamına geldiği bir piyasada, insanlarla konuşabildiği için ünlü olmayı seviyor.

Halit Ergenç, çok bağlı olduğu ve sevdiği özürlü kız kardeşinden öğrendikleriyle bir özürlüyü canlandırmayı düşünüyor ve kendi senaryosunu yazmak istiyor.

Halit Ergenç askerliğini Kütahya’da Bedelli olarak yapmıştır.

2011 yılı başı itibariyle Show TV ve Star TV de yayınlanan Muhteşem Yüzyıl dizisinde Osmanlı Devleti’nin en parlak devrinin padişahı Kanuni Sultan Süleyman karakterini canlandırdı. Yönetmenliğini Taylan Biraderler'in yaptığı, yapımcılığını Timur Savcı’nın üstlendiği, senaryosunu Meral Okay ve Meral Okay’ın ölümünden sonra Yılmaz Şahin’in yaptığı “Muhteşem Yüzyıl” dizisinde; Halit Ergenç, Meryem Uzerli, Vahide Gördüm, Nebahat Çehre, Okan Yalabık,Burak Özçivit, Ozan Güven, Mehmet Günsür, Nur Fettahoğlu, Selma Ergeç,Pelin Karahan, Merve Boluğur, Engin Öztürk, Aras Bulut İynemli, Berrak Tüzünataç, Deniz Çakır, Meltem Cumbul, Sarp Akkaya gibi oyuncular rol almıştır.

Halit Ergenç, 2007 yılında Gizem Soysaldı ile evlendi. 2008 yılında boşandı. 7 Ağustos 2009 tarihinde oyuncu Bergüzar Gökçe Korel ile evlendi. Ali (d.Şubat 2010) adında bir oğlu var.

Ödülleri : 2009 - Sadri Alışık Sinema ve Tiyatro ödülü, En iyi Erkek Oyuncu

2006 - Altın Kelebek Ödülleri, En iyi Erkek Oyuncu

Tiyatro Oyunları :

2000 - Bugün Git Yarın Gel / Yön: Haldun Dormen 1998 - Popcorn / Yön: Haldun Dormen 1997 - Arapsaçı / Yön: Haldun Dormen 1996 - Sevgilime Göz Kulak Ol / Yön: Haldun Dormen

Müzikal, Opera ve Bale: 2002 - Kiss Me Kate / Yön: Altan Günbay 2001 - The Adventures of ZAK_New York / Yön: Dan Richenbach 2000 - Amphitrion 2000 / Yön: Haldun Dormen 1999 - Tatlı Charity / Yön: Tony Stevens 1999 - Beni Seviyor / Yön: Önder Göksever 1997 - Evita, Hayalet ve Ötekiler / Yön: Haldun Dormen 1996 - Kral ve Ben / Yön: Haldun Dormen

1995 - Şarkılar Susarsa / Yön: Çetin Akcan

Film ve Dizileri : 2011 - 2014 Muhteşem Yüzyıl (dizi) 2010 - Misafir (Sinema) 2009 - Dersimiz Atatürk (Sinema) 2009 - Acı Aşk (Sinema) 2008 - Devrim Arabaları - Yön: Tolga Örnek (Sinema) 2007 - Terra'yı Kurtarmak (Türkçe Seslendirme) (Sinema Filmi) 2006 - Tramvay(Sinema) 2006 - İlk Aşk - Yön: Nihat Durak (Sinema) 2006 - 2008 Binbir Gece (dizi) 2005 - The Net 2.0 - Yön: Charles Winkle (Sinema) 2005 - Babam ve Oğlum - Yön: Çağan Irmak (Sinema) 2004 - Aliye (dizi) 2003 - Şapkadan Babam Çıktı(dizi) 2003 - Okul (Sinema Filmi) 2003 - Esir Şehrin İnsanları (dizi) 2003 - Baba (Kartal) (dizi) 2002 - Zeybek Ateşi (dizi) 2002 - Zerda (dizi) 2002 - Kumsaldaki İzler (dizi) 2002 - Azad (dizi) 2001 - Dedem, Gofret ve Ben (dizi) 2000 - Ölümün El Yazısı - Yön: Feyzi Tuna(Sinema) 2000 - Hiç Yoktan Aşk (dizi) 2000 - Hiç Yoktan Aşk - Yön: Filiz Kaynak (Sinema) 2000 - Dadı (dizi) 1998 - Ölümün El Yazısı (TV Filmi) 1997 - Böyle mi Olacaktı (dizi) 1996 - Tatlı Kaçıklar (dizi) 1996 - Köşe Kapmaca (dizi) 1996 - Gurbetçiler (dizi) 1996 - 1999 - Kara melek 1994 - Gülşen Abi (dizi)

Kanuni Sultan Süleyman'ı tanıyalım

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN BİYOGRAFİSİ

Kanuni Sultan Süleyman, 10. Osmanlı Padişahı. 46 yıllık padişahlık dönemindeTürk hakimiyeti doruk noktasına ulaşırken, Osmanlı en yüksek dönemini yaşadı. 27 Nisan 1495 tarihindeTrabzon'da dünyaya gelen Kanuni’nin babası Yavuz Sultan Selim, annesi deHafsa Hatun'du. Babası tarafından küçük yaşlarından itibaren yetiştirilmeye başlanan Kanuni, çok iyi bir tahsil gördü. İlk eğitimini annesinden ve babaannesiGülbahar Hatun'dan alan Kanuni, yedi yaşına gelince öğrenimine devam etmesi için İstanbul'a, dedesi Sultan II. Bayezid'in yanına gönderildi. Süleyman, İstanbul’da Karakızoğlu Hayreddin Hızır Efendi'den aldığı tarih, fen, edebiyat ve din derslerinin yanı sıra, savaş teknikleri konusunda da öğrenim görüyordu.

Birkaç sene babası Yavuz Sultan Selim'in yanında kalan Şehzade Süleyman,1509’da kanunlar gereği sancak istemesi üzerine, önce Şarki Karahisar'a oradan da Bolu, kısa bir süre sonra da annesinin doğum yeri olan Kırım’daki,Kefe sancakbeyliğine atandı.

Yavuz Sultan Selim'in 1512'de tahta geçmesi üzerine İstanbul'a çağırılan ve babasının kardeşleriyle mücadeleleri sırasında İstanbul'da kalarak babasına yardım eden Süleyman, bu dönemde Saruhan sancakbeyliği de yaptı. Yavuz Sultan Selim'in ölümü üzerine, 30 Eylül 1520'de 25 yaşındayken Osmanlı tahtına geçen ve kardeşleri arasında tek erkek çocuk kendisi olduğu için tahta geçişi kolay ve kavgasız olan Süleyman, hükümdar olmasından bir yıl sonra Belgrad'ı Osmanlı topraklarına kattı.

Babasının yaptığı yeniliklerle sağlamlaşmış temeller üzerinde duran bir devletin başına geçen Kanuni, iç bunalımlarla çok uğraşmasına gerek kalmadan Batıdünyasını inceleme ve Osmanlı’yı gözlemlerine dayanarak geliştirme fırsatını buldu.

Yavuz Sultan Selim döneminde Mısır'ın alınmasının ardından, Şam Valisi olarak atanan Canbirdi Gazeli'nin çıkardığı ilk isyanla başlayan bir dizi isyanı kontrol altına almaya çalışan Kanuni, amacı Memlük Devleti'ni yeniden kurmak olan Canbirdi Gazeli’yi, Ocak 1521’de Dulkadiroğulları’ndan Şehsuvaroğlu Ali Beykomutasındaki Osmanlı kuvvetleriyle bozguna uğratılarak yakalattı ve idam ettirdi. Takip eden yıllarda yine Mısır'da sadrazamlık hakkının kendisinde olması gerektiğini savunan Ahmet Paşa, Anadolu'da Safeviler'in desteğiyle ortaya çıkan Kalender Çelebi ve 1527’de vergi sistemini bahane ederek ayaklananBaba Zünnun isyanlarıyla uğraşan, Kanuni Sultan Süleyman, çıkarılan bütün isyanları başarıyla bastırıldı.

Kanuni döneminde Avrupa'nın en güçlü devleti olan Roma-Germen İmparatorluğu hükümdarı Şarlken, Macaristan'a hakim olabilmek amacıyla,Macar Kralı II.Lui ile yakın ilişkilere sahipti. II. Lui, Şarlken'e güvenerek vergilerini ödemiyor ve kendisine gönderilen Osmanlı elçilerini öldürtüyordu. Bunun üzerine, Kanuni harekete geçti ve Belgrad, karadan ve Tuna Irmağı’ndan kuşatıldı. 29 Ağustos 1521’de ele geçirilen şehre, Belgrad Muhafızı olarak Balı Paşa getirildi. Kanuni Sultan Süleyman'ın ilk fethi olan bu olay sonrasında, İstanbul'a gönderilen bazı Belgrad’lılar kurulan Belgrad köyüne yerleştirildi. Belgrad'ın fethinin önemli olmasının bir başka sebebi de bundan sonraki seferler açısından, Osmanlı’nın Avrupa'ya açılan en büyük kapısı olmasıydı.

Alman İmparatoru Şarlken'in, fikirlerine karşı çıkan Fransa Kralı François'yı esir almasının ardından, François’nın annesi Düşes Dangolen’in yardım istemesi üzerine, Barboros Hayreddin Paşa’yı Fransa'nın Akdeniz kıyısındaki Niceşehrine gönderen Kanuni, Şarlken'in donanmasını alt ederek, hem Fransa'yı hem de Fransız Kralı’nı kurtardı.

Daha sonra François’nın da baskılarıyla Şarlken'e karşı savaş açmaya karar veren Kanuni, orduyu Tuna Nehri’nden geçirerek Macaristan'a soktu. 29 Ağustos 1526 tarihinde I. Viyana Kuşatması’nın ardından Macar ordusuylaMohaç'ta yapılan savaş sonunda Budin alındı. Macaristan Osmanlı topraklarına katıldı ve başına Macar soylularından Jan Zapolya getirildi.

Macaristan'ın fethi, Osmanlı’yı Avusturya ile karşı karşıya getirdi. Macaristan'ın Osmanlı hakimiyetine girmesini istemeyen Avusturya Dükü Ferdinand’ın, Şarlken'in de desteğiyle Jan Zapolya'yı tanımayarak ve Budin'e girmesinin ardından karşı sefere çıkan Kanuni, Budin'i geri aldı. Tekrar savaşa girmeyi göze almayan Ferdinand ve Şarlken’in Avusturya'nın başkenti Viyana'ya çekilmelerinin ardından 26 Eylül 1529 tarihinde Viyana kuşatıldı. Ancak kış mevsimine girilmesi nedeniyle 16 Ekim’de kuşatma kaldırıldı. Osmanlı’nın, Viyana kuşatmasından bir sonuç elde edememesine rağmen, Macaristan'daki durumunu güçlendirmesinin ve Avrupa'nın karşı saldırı yapmasını engellemesinin ardından, Kanuni'ye bir elçi göndererek, vergi karşılığında Macaristan'ın kendisine verilmesi isteğinin kabul edilmemesi neticesinde Ferdinand Budin'i kuşattı.

Bunun üzerine Almanya seferine çıkan ve Budin'i geri alıp Estergon'a kadar ilerleyen Osmanlı ordusu, Avusturya ve Almanya içlerine akınlar düzenledi. Yedi ay süren Almanya seferi sırasında Avusturya'da bir çok kasaba, şehir ve kale fethedildi. Fetihlerin ardından Ferdinand’ın barış istemesi sonucunda 22 Temmuz1533 tarihinde imzalanan İstanbul Antlaşması ile bir süreliğine Ferdinand ve Şarlken'in hem Macaristan hem de tüm Avrupa'yı ele geçirme çabalarının önüne geçilmiş oldu. Ancak Ferdinand'ın Macaristan’dan vazgeçmeye niyetli değildi. Ferdinand’ın Budin'i tekrar kuşatmasının ardından 1540 yılında Macaristan seferine çıkan ve Budin'e giren Kanuni’nin, Sigismund'u Erdel Beyliği'ne ataması ve Macaristan'ı Osmanlı Devleti'ne bağlı Budin eyaleti haline getirmesinin ardından Süleyman Paşa bu bölgenin beylerbeyliğine atandı. Avusturya'nın elinde sadece Kuzey Macaristan'ın kaldığı bu sefer sonrasında, Osmanlı-Macaristan, Almanya, Avusturya ilişkileri Kanuni'nin ölümüne kadar devam etti.

Kanuni Sultan Süleyman’ın Avrupa'ya yönelmesini değerlendirmek isteyen Safevi Devleti, doğuda Osmanlı İmparatorluğu için tehlike yaratmaya başladı. Avrupa'da İstanbul Antlaşması’yla geçici de olsa barışı sağlamasının ardınan, İran üzerine ilk seferine çıkan ve Azerbaycan, Tebriz ve Hamedan’ı alan Kanuni, Irakeynseferiyle de 1534 senesinde Bağdat’ı ele geçirdi.

Kanuni'nin Avusturya'ya sefer düzenlemesinden yararlanmak isteyen Safevi ŞahıTahmasb’ın, kardeşinin Osmanlılar’a sığınmasını öne sürerek, Tebriz, Nahçıvanve van'ı ele geçirmesi üzerine Kanuni, ikinci kez İran’a sefer düzenledi. 1548’de seferden Van ve Tebriz geri alınmış olarak dönüldü. 1553 yılında tekrar saldırıya geçen Safeviler, Doğu Anadolu'da ilerleyerek mus'a kadar gelip, Erzurum'u kuşattılar. Bu olay üzerine üçüncü İran seferine çıkan Kanuni’nin, Revan, Nahçıvan ve Karabağ'ı almasının ardından Şah Tahmasb'ın isteği üzerine barış yapıldı ve 1555’de Amasya Antlaşması imzalandı. Osmanlı İmparatorluğu ve İran arasında yapılan ilk resmi antlaşma özelliğini taşıyan antlaşma sayesinde, Yavuz Sultan Selim döneminden beri devam eden İran sorunu çözüme kavuşurken, Doğu Anadolu, Tebriz ve Bağdat Osmanlı hakimiyetinde kaldı.

Denizciliğe önem verilen Kanuni döneminde Rodos Adası, St Jean Şövalyeleri’nin elindeydi. Korsanlık yaparak denizlerde huzuru bozan ve Türk donanmasına zarar veren Şövalyeler’i durdurmak için 1522 yılında düzenlenen seferle Rodos ele geçirildi.

Cezayir’in 1516'da Baba Oruç ve kardeşi Barbaros Hayreddin Paşa tarafındanİspanyollar’dan alınmasının ve 1518 senesinde Barbaros Hayreddin’in, Cezayir'in başına geçmesinin ardından Kanuni, 1533 senesinde Barbaros Hayreddin Paşa'yı İstanbul'a çağırarak Kaptan-ı Derya'lığa getirdi. Böylece, Cezayir Osmanlı topraklarına katılmış oldu. Osmanlı Donanması’nın başına geçen Barbaros, daha sonra Ege Denizi'nde Venedik’lilerin elinde bulunan adaları aldı. Osmanlı Devleti tarihine geçmiş denizcilerden biri olan, Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa, Kuzey Afrika'yı da ele geçirdi.

Osmanlılar’ın Akdeniz'de kuvvetlenmeleri ve tüm Ege denizine hükmetmeleri Avrupa'yı harekete geçirirken, devam eden Avusturya ve Macaristan seferleri büyük bir Haçlı donanması hazırlanmasına neden oldu. Venedik ve Ceneviz'liler dışında Malta, Portekiz ve İspanya'ya ait gemilerin de bulunduğu Andrea Doriakomutasındaki Haçlı donanmasıyla, 27 Eylül 1538'de Preveze Körfezi'nde yapılan savaşta, Barbaros Hayreddin Paşa komutasındaki Osmanlı donanması büyük bir zafer elde etti. Tarihe Preveze Deniz Zaferi olarak geçen bu savaş sonunda, Akdeniz’in hakimiyeti tamamen Osmanlı’nın eline geçti.

1541’de Haçlı donanması Cezayir'e saldırdıysa da Osmanlı donanması karşısında bozguna uğradı. Barbaros tarafından yetiştirilen Turgut ReisTrablusgarb'ı karadan ve denizden kuşatarak aldığı seferle, 1551’de Bingazi de Osmanlı Devleti topraklarına dahil oldu.

Turgut Reis'in, İspanyollar'a ait olan Cerbe Adası’nı kuşatmasının ardından, Andrea Doria komutasındaki bir Haçlı donanması İspanyol güçlerine yardıma geldi. Savaş sonrasında kazanılan zaferle Cerbe Adası 1559 yılında Osmanlı’nın oldu.

1522 yılında, Rodos'un fethinin ardından Malta'ya yerleştirilen St. Jean Şövalyeleri’nin, Osmanlı için bir tehlike oluşturması sebebiyle, Trablus ve Cezayirin güvenliği için Malta'nın alınması gerekiyordu. Ancak 1565 senesinde çıkılan ve Turgut Reis’in hayatını kaybettiiği kuşatma başarılı olmadı.

Coğrafi keşiflerin ardından sömürge arayışlarının başlamasının, Portekiz ve İspanya gibi devletleri sömürge elde etmeye yöneltmesi, Kızıldeniz ve Hintticaret yollarına hakim olmaya çalışmaları ve Ümit Burnu’nun keşfi, Osmanlılar’ın baharat ticaretine büyük darbe vurdu. Bu sebeplerden ötürü Kanuni döneminde, dört kez Hint deniz seferi düzenlendi. Ancak Osmanlı donanmasının okyanus şartlarına uygun olmaması nedeniyle bu seferlerden hiçbiri tam başarıyla sonuçlanmadı. Ancak Yemen, Eritre, Sudan sahilleri ve Habeşistan'ın bazı bölgeleri Osmanlı topraklarına katıldı. Arap yarımadası tamamen Osmanlı denetimine girerken, Kızıldeniz’de de Osmanlı egemenliği sağlandı.

1551 yılında düzenlenen İkinci Hint Seferinde Osmanlı donanmasının başında bulunan Piri Reis, bu sefer sırasında Maskat'ı alarak Portekiz donanmasını bozguna uğrattıysa da, donanmayı Basra'da bırakıp ganimetlerle geri döndüğü için Mısır'da idam edildi.

Kaynak: Diyarbakır Söz