KCK davasında polise suçlamalar

KCK davasında polise suçlamalar MARDİN’in Nusaybin İlçesinde geçen yıl düzenlenen terör örgütü PKK’nın gizli şehir yanılanması Kürdistan Topluluklar Birliği Türkiye Meclisi (KCK/TM ) operasyonu kapsamında yakalanan 23’ü tutuklu 26 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşmasında ilginç iddialar ortaya atıldı.

KCK davasında polise suçlamalar

PKK’nın gizli şehir örgütlenmesi olan KCK/TM terör örgütünün gençlik yapılanması olarak bilinen Devrimci Yurtsever Gençlik Nusaybin grubununda yer aldıkları iddiasıyla haklarında dava açılan 23’ü tutuklu 26 kişinin yargılanmasına Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Sanıklar hakkında 1 ile 20 yıl arasında değişen hapis cezaları istendi. KCK ana davası için düzenlenen 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi salonunda yapılan duruşmaya, tutuklu sanıklar Sait Erçik, M.Cahit Koyuncu, Ercan Aka, Barış Ayaz, Vedat Er, Şiyar Tarlak, Muhabbet Kıno, Peşger İlhan, Cesur Bedir, Musa Arslan, Abdullah Erdal, Serhat Özbey, Süleyman Arslan, Cengiz Bozan, Mazlum Akman, Nazım Duman, Serhat Kartal, Cevat Altunkaya, Botan Cankurt, Tekoşin Bulca, Zinar Çakır, Cumhur Karuman ve Hogir Özbek ile tutuksuz sanık Gülizar Atak katıldı.

HAKİMDEN GÜLEN SANIKLARA UYARI

Duruşmada ilk olarak sanıkların kimlik tespitleri yapıldı. Sanıklardan bazıları kimlik tespiti sırasında sorulara Kürtçe cevap verince, tutanağa, ’Sanığın sosyal ve ekonomik durumuna ilişkin sorulara Türkçe dışında bir dilde cevap verdiği görüldü’ ifadeleri kaydedildi. Sanıklardan Barış Ayaz’ın kimlik tespiti sırasında bazı sanıklar gülüşünce Mahkeme Başkanı tepki gösterdi. Mahkeme Başkanı Necati Türkmen gülen sanıklara, "Sorduğum sorulara sırıtıp durmayın. Komedi mi var burada? Yanınızdaki adamın aklı fikri var. Adresini bilmeyecek kadar aptal mı zannediyorsunuz?" dedi.

HAKİM: "BEKARLAR DA ÇOCUK YAPABİLİR"

Sanıklardan Peşger İlhan, mahkemeye Türkçe dilekçe gönderdiğini söyleyince Mahkeme Başkanı ise sorulara neden Türkçe dışında bir dilde cevap verdiğini sordu. İlhan ise, "Öyle gerekti. Savunmamı Türkçe yapacağım" dedi. Mahkeme Başkanı, bekar olduğunu söyleyen Peşker İlhan’a çocuğu olup olmadığını sordu. İlhan ise, "Ne alakası var mahkemeyle, ben bekarım" diyerek cevap verdi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı, "Bekarlar da çocuk yapabilir. Sadece sorduğum sorulara cevap ver" diye konuştu.

Mahkemeye Türkçe dilekçe veren diğer sanık Botan Cankurt ile Mahkeme Başkanı arasında da ’Kürtçe Savunma’ polemiği yaşandı. Kimlik tespitine Kürtçe cevap veren Botan Cankurt, mahkemeye Türkçe dilekçe gönderdiğini söyleyince Mahkeme Başkanı, "Kafanıza göre mi takılacaksınız? istediğiniz zaman istediğiniz dilde mi konuşacaksınız? Kürtçe, Türkçe, İngilizce, Fransızca, Farsça mı konuşacaksınız? Adres sorunca Kürtçe, savunma verince Türkçe mi olacak?" dedi. Sanık Botan Cankurt ise, "Benim anadilim Kürtçe, kimlik bilgilerine böyle cevap vermek istedim. Ancak savunmamı Türkçe yapacağım.Siz istediğiniz gibi anlayın" dedi.

"KAÇAKÇIYIM, HER TÜRLÜ KAÇAKÇILIĞI YAPARIM"

Türkçe dilekçe gönderen sanıklardan Serhat Kartal ise, "Bana hangi dilde konuşacağımı sormadınız. Türkçe biliyorum. Bundan sonraki sorulara Türkçe cevap vereceğim.Bana bunu sormalıydınız"dedi. Bunun üzerine sinirlenen Mahkeme Başkanı, "Neyi soracağımı önce size mi sormam gerekiyor?" diye tepki gösterdi. Mahkeme Başkanı daha sonra yeniden Serhat Kartal’ın kimlik tespitini yaptı. Serhat Kartal, Mahkeme Başkanı’nın sorduğu "Çocuğunuz var mı?" sorusuna, "Bekar olduğumu söyledim, nasıl çocuğum olsun?" diyerek cevap verdi. Serhat Kartal ne iş yaptığı ile ilgili sorulan soruya ise, "Kaçakçılık yapıyorum. Her türlü kaçakçılığı yaparım. Sadece silah kaçakçılığı yapmıyorum" diye cevap verdi. Bu sırada diğer sanıkların gülüşmesi üzerina Mahkeme Başkanı Türkmen, "Ne diye gülüyorsunuz? Ne var komik olan?"diyerek tepki gösterdi. Sorulara neden güldüğünü soran Mahkeme Başkanı’na sanık Serhat Kartal, "Önünüzde dosya var, neden soruyorsunuz" diye cevap verdi. Mahkeme Başkanı ise, "benim işim soru sormak. Soru sormazsam bu işi yapamayız" dedi.

Daha sonra mahkeme ara kararında bazı sanıkların Kürtçe savunma yapma ve tercüman atanması taleplerinin retdetti.

TEKOŞİN BULCA: "BDP’YE POLİS TARAFINDAN SIZDIRILDIM"

Daha sonra sanıklardan Tekoşin Bulca, yazılı olarak hazıladığı savunmasını okudu. Bir fuhuş çetesinin tuzağına düşürülerek Azadiya Welat Gazetesi ve BDP içine polis tarafından sızdırıldığını iddia eden Bulca, "Polisin ve kontra çetesinin oyununa geldim. Bana cinsellik ile erkekleri etkileme konusunda eğitim verildi. Bu şekilde BDP’nin içine sızdırıldım. Polisin kendisi taş atmamı istedi. BDP’ye gittiğimde gazete dağıtıyordum. Oradaki gençleri uzaklaştırmaya çalışıyordum. Bana toplulukları provoke etmem söylendi. Ben de öyle yaptım. Bir çok kişiyi partiden uzaklaştırdım. Korsan eylemleri yapıp BDP gençliğine mal etmek istiyorlardı. Serhat Kartal’dan boş şişeler istedim. Polislerle birlikte molotof yapıp polise atacaktık" dedi.

Bulca, Mahkeme Başkanı’nın "Polis kendi kendini yakmayı nasıl göze alsın’ ;sorusuna ise, "Tek dertleri provokasyon yapmaktı. Polisle birlikte hazırlayıp attığımız molotoflar oldu. Nusaybin girişinde hipermarkete molotof atılması olayı oldu. Polis bize molotofları verdi ve atmamızı söyledi. Amaç olayı BDP gençliğine yıkmaktı. Dilekçemde bahsettiğim erkekleri etkileme sanatını kullandım. Polis beni ben ise bazı gençleri kullandım. Zaten benimle ilişkileri duyulduğunda partiden uzaklaştırıldılar" dedi.

SERHAT KARTAL: POLİS BENDEN 3 KİŞİYİ VURMAMI İSTEDİ

Daha sonra söz hakkı verilen sanıklardan 19 yaşındaki Serhat Kartal, yazılı ifadesini okudu. Daha önce hırsızlık ve uyuşturucudan sabıkaları olduğunu belirten Kartal, "BDP’nin çalışmalarına katılmaya başladım. Bir süre sonra bu işlerden koptum. Siyasete atıldım. Bu nedenle polislerden çok baskı gördüm. Bana sürekli ’Gel yine hırsızlık yap" dediler. Bir gün evimizi basarak beni aldılar. Nusaybin Otogarı arkasında boş bir araziye götürüp kafama silah dayadılar. Bana ajanlık teklif ettiler. İstediklerini yapmadığım için burada yargılanıyorum. Polisin bana ajanlık teklifini İHD’ye aileme ve partiden bazı arkadaşlara anlatmıştım. Polis benden Cevat Altunkaya, Musa Aslan ve Burhan isimli kişileri vurmamı istedi. Bunları bana söyleyen Nusaybin’den Servet isimli polistir. Ben bu 3 kişiyi öldürseydim beni burada yargılayamazdınız" iddiasında bulundu.

POLİSİN İSTEĞİYLE POLİS ARAÇLARINA ATEŞ ETTİM

Yazılı dilekçe veren diğer sanık 19 yaşındaki Botan Cankurt ise, BDP’ye gittiği için polisin baskı yaptığını ifade ederek, Servet adlı polisin kendisine ajanlık teklif ettiğini iddia etti. Cankurt şu iddialarda bulundu:

"BDP’den bilgi getirmemi istiyordu. İstediğim kadar para teklif etti. Baskılara dayanamayıp kabul ettim. Gençleri toplayıp eylem yaptırmak istiyordu. Beni ismini bilmediğim bir kişi ile tanıştırdı. Bize patlayıcı madde eğitimi veriyorlardı. 30-35 kişilik gruplar halinde eğitimlere tabi tutulduk. Bazı evlerde Perşembe akşamları toplanıp Fethullah Gülen’in kitaplarını okutuyorlardı. Polis Servet bana 7.65’lik silah vererek akrep polis aracına ateş etmemi istedi. Eylemi yapıp silahı istediği yere bıraktım. Daha sonra başka bir eylemde emniyet binasına ateş ettik. Bu olaydan sonra baskınlar başladı. Banka şubelerine saldırı yapıyorduk. Eylemleri haftasonu yapmamızı istiyordu. Servet’in talimatı ile bir çok eylem yaptık. Şu anda gizli tanık olup olmadığımı bilmiyorum. 33 ATM 34 plakalı arabayla beni alıyorlardı. Silahlı eğitimi Servet’in polis lojmanlarındeki 3’üncü kattaki evinde aldık. Ancak ateş etmemiz yasaktı. Siyasi eğitimleri değişik evlerde alıyorduk. Polis Servet’in kod adı Rızgar’dır. Bahsettiğim örgüt buraya gelmeden nerede toplantılar yaptığımızı söylemeyeceğim. Eğitim aldığımız yerlerden biri Peker marketin altıdır ve girişi arka taraftadır. Diğer yer demiryolu arkasındaki Caminin arkasında bodrum kattı. Polis sizin polisinizdir. Siz de bu oyunları biliyorsunuz. Dosyadaki tüm gizli tanıkları tanıyorum. Gizli tanıklar Kızılay ve Tango’yu tanıyorum. Bunlar benimle çalıştıkları için biliyorum. Gizli tanık Kuşçu’yu tanımıyorum. Artık polislerin kirli oyunlarına gelmeyeceğiz. Gençleri nasıl düşürdüklerini gördük."

Daha sonra söz alan Botan Cankurt’un avukatı Abdullah Düzgün, "Müvekkilim 2 polisten ve 33 ATM 34 plakalı araçtan söz ediyor. Bu hususların araştırılmasını istiyoruz. Adreslerini verdiği eğitim yerlerinin tespit edilmesi gerekir. Ayrıca tapelerden Rızgar kod adlı polisin araştırılmasını talep ediyoruz" dedi.

PEŞGER İLHAN: POLİS 8 ;HAVAİ FİŞEĞİ GÖMMEMİ VE SONRA İHBAR ETMEMİ İSTEDİ

Duruşmaya verilen öğlen arasının ardından savunması alınan sanıklardan Peşger İlhan, Nusaybin’de istihbarattan Ali adlı bir polisin kendileriyle çalışmasını teklif ettiğini belirterek, "Bana BDP’ye gelenleri bildireceksin diye tehdit etti. Ben de korktuğum için dediklerini yaptım. Ali isimli polis bana 8 tane havai fişek vererek Atatürk Lisesi arkasındaki çukura gömmemi ve sonra ihbar etmemi istediler. Ben havai fişekleri gömerek polis Ali’yi arayıp ihbar ettim. İstihbaratçı ve polislerin dini imanı paradır. Bunları para için yaptılar. Bana, ’Sen malzeme koy yakalat, sen kazan biz de kazanalım’ diyordu" iddiasında bulundu.

Daha sonra söz alan sanık avukatları polislerin yargılanan gençleri kullandığını vurgulayarak, soruşturma açılmasını istedi.

MURAT ELİBOL’UN ÖLMÜNDE BU ÇETENİN ROLÜ VAR

İddia makamının taleplerinin ardından söz alan sanıklardan Botan Cankurt, "Polisler bana sadece 7.65 değil, Keleş bile verdiler. Çözüm çadırlarına molotofları bizzat polisler koydu. Hatta birlikte gidip koyduk. Mitanni kültür merkezine de polis Servet’in adamları molotof koydu, sonra da baskın yaptılar. Diyarbakır’da gösteride ölen Murat Elibol’un ölümünde bu çetenin rolü vardır. Cumhuriyet Okulu’nun yanında silah kalaşnikof ve el bombalarının bulunduğu sığınak polis Servet’lerin yeridir" iddiasında bulundu.

Mahkeme Başkanı, söz hakkı verilen bazı sanıklar da sorulara Kürtçe cevap verince, iddia makamına söz verdi. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Şahin, haklarında yakalama kararı çıkarılan sanıklar Ahmet Herdem ve Sezai Altekin hakkında yakalama emrinin infazının beklenmesini talep etti. Savcı ayrıca sanık avukatlarının görevli polis memurları hakkındaki taleplerini ise mahkemenin takdirinde olduğunu söyledi.

2 SANIK TAHLİYE EDİLDİ

Verilen kısa aranın ardından kararı açıklayan mahkeme, sanıklardan Muhabbet Kıno ve Serhat Özbey’in tahliyesine, diğer tutuklu sanıkların ise tutukluluk halinin devamına karar verdi.

MAHKEME SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMADI

Mahkeme, Nusaybin’de görev yapan Servet, Ali gibi görevliler hakkında suç duyurusunda bulunulmasına ilişkin talebin reddine karar verirken, bu hususta sanık veya sanık avukatlarının mahkemeye bağlı olmaksızın Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurabileceklerini bildirdi. ;Duruşma ;ertelendi.

Kaynak: Diyarbakır Söz