Sevinç: Eski koruma planı bozuyordu

Uluslar arası Diyarbakır Surlar Sempozyumu’nda konuşan Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Abdullah Sevinç, Suriçi’nin eski Koruma Amaçlı İmar Planı’nın zemin+5, zemin+6 kat yapı izinleri verdiğini belirterek bunun korumadan çok bozduğunu söyledi.

Sevinç: Eski koruma planı bozuyordu

Uluslar arası Diyarbakır Surları Sempozyumu’nun ikinci günü Ufuk Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Halil Değertekin’in başkanlığını yaptığı “İçkale Deneyinden Bakarak Diyarbakır Surları İçin Koruma Önerileri” oturumu yapıldı. Dicle Üniversitesi’nde yapılan sempozyumda Müze Müdürü Nevin Soyukaya “Diyarbakır İçkale Müze Projesi” hakkında bir sunum yaptı. İçkale’nin tarihsel gelişimi hakkında bilgi veren Soyukaya, Artukoğulları döneminde saray ve askeri birliklerin güvenliği için İçkale’nin bir duvarla ayrılarak küçültüldüğünü söyledi.

İÇKALE'DEKİ YAPILANMA

İçkale’nin her devirde yönetim merkezi olduğunu burada yer alan Amida Höyük’ün kentin ilk kurulduğu nokta olduğunu söyledi. 2004 yılında Büyükşehir Belediyesince yapılan kanalizasyon çalışmaları esnasında, höyüğün alt katmanlarına denk gelen noktalarda yapılan kanal kazılarında, M.Ö. 6. bine tarihlendirilen buluntular açığa çıkarıldığını ifade eden Soyukaya, bu durumda yaşamın 8 bin yıldan bu yana aralıksız sürdüğü bilgisine ulaştıklarını belirtti. Soyukaya, yazılı kaynaklar ve arkeolojik kazılardan elde edilen bilgilere göre Mervanoğulları, İnaloğulları, Artuklu ve Osmanlı Saraylarının İçkale’de yer aldığını kaydetti.

HALKA KAPALI ALANDI

Proje öncesinde İçkale’de yer alan her bir yapının farklı işlevlerde ve 3. yüzyıl ile 19. yüzyıl arasına tarihlendirilen Devlet Yapılarını barındırdığını kaydeden Soyukaya, bunların Cezaevi, Kilise, 7. Kolordu Binası, Jandarma İstihbarat Binası, Adliye Binaları, Savcılık, Hazine Avukatlığı, Atatürk Müze ve Kütüphanesi olduğunu söyledi. Soyukaya, “İşlevleri gereği İçkale halkın rahatlıkla giremediği, kente kapalı bir alandı” dedi.

İçkale’nin neden müze olması gerektiği sorusuna da yanıt veren Soyukaya, Diyarbakır’da ilk müzenin 1934 yılında Ulu Caminin külliyesine ait Zinciriye Medresesi’nde açıldığını, 1985 yılında ise bugünkü modern binasına taşındığını ifade ederek şöyle konuştu: “Diyarbakır Müzesi’nin koleksiyonunu, Neolitik dönemden başlamak üzere, Eski Tunç Dönemi, Assur, Hurri-Mitanni, Urartu, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu, Artuklu, Akkoyunlu ve Osmanlı dönemlerine ait eserler oluşturmaktadır. Ayrıca; Amid sikkeleri ile yöresel Etnografik eserlerden oluşan zengin bir koleksiyona da sahiptir.”

MÜZEDEKİ ENVANTERLER

Çayönü başta olmak üzere özellikle 2000 yılından beri Ilısu Barajı kurtarma kazıları kapsamında on yedi ayrı yerleşim yerinde yürütülen kazı çalışmalarında insanlık tarihine ait çok önemli bilgiler içeren bulgular elde edildiğini bunun da müzeyi ayrıcalıklı bir konuma oturttuğunu belirten Nevin Soyukaya, “ Müze koleksiyonumuzda toplam 32.500 adet envanterlik, bir o kadarda etütlük değerde eser bulunmaktadır” diye konuştu.

Zinciriye Medresesi’nden taşındığı modern yerin bir bataklık üzerine kurulduğunu ifade eden Soyukaya, zamanla Diyarbakır Müzesi’nin fiziki durumunun iflas ettiğini yağışlardan sonra su bastığını 2007 yılında da teşhire kapandığını söyledi.

İÇKALENİN YAPILANMASI

Öte yandan Valilik, Büyükşehir Belediyesi ve Çekül Vakfı işbirliği ile 2000 yılında “Diyarbakır Surları ve İçkale Projesi” başlatıldığını anlatan Soyukaya, projede, surların halihazır durumlarının tespiti; Surların kentle ilişkilerinin irdelenmesi; İçkale'nin koruma-kullanma dengesini içerecek biçimde projelendirilmesinin hedeflendiğini söyledi.

Cezaevi binasının Müze Eser Deposu, Jandarma İstihbarat Binası’nın Tematik Sergi Binası olarak işlev verildiğini anlatan Soyukaya, tarım, mimari, sosyal yaşam, din, ritüeller gibi temalarla sergiler olacağını söyledi. Soyukaya ilk tarımın yapıldığından günümüze kadar bütün aşamaların izlenebileceğini örneğini verdi. Adliye A Binası’nın Müze Sergi Salonu, Saint George Kilisesi’nin Sanat Galerisi olarak kullanılacağını söyledi.

PROJENİN İKİNCİ AŞAMASI

Projenin 2. Etabı’nın kemerin dışında kalan güney bölümdeki niteliksiz yapıların yıkıldığını arkeolojik kazılar yapıldığını belirten Soyukaya, antik dönemde var olduğu belirtilen anfitiyatro, Mervani Sarayı ve Roma Hamamı ile olası diğer antik yapıları açığa çıkararak bu alanın arkeo-park olarak düzenlenmesinin planlandığını aktardı.

KENTSEL SİT ALANLARI

Suriçi’nin 1988’de 1.derece “Kentsel Sit Alanı” ilan edildiğini 1990’da ise Koruma Amaçlı İmar Planı hazırlandığını 1992’de ise planın Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından kabul edildiğini anlatan Sevinç, bu planlama aşamasında kendisinin de çalıştığını ve üç kez gözaltına alındığını söyledi. Planın zemin+5, zemin+6 kat yapı izinleri ile Suriçi’nin korumadan çok bozduğunu anlatan Sevinç, 2002 yılında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi adeta bir rüya olarak görülen sur dipleri boşaltma çalışmasını başlattığını ve başardığını söyledi. Prof. Oktay Belli’nin bunu bir devrim olarak nitelendirdiğini ifade eden Sevinç, Sur diplerinin eski ve yeni fotoğraflarıyla sunumunu sürdürdü.

Gazi Caddesi Renovasyon Projesi ile Diyarbakır’ın tarihi merkezi olan Suriçi'nde 1km’lik alanı düzenlediklerini aktaran Sevinç, projenin Yenikapı Sokak Renovasyon Projesi ile birlikte tamamlandığını söyledi. Melikahmet Caddesi Renovasyon Projesi’nden de söz eden Sevinç, tarihi Suriçi bölgesi ile yeni kent arasında bir geçiş noktası olan Dağkapı Meydanı’nın aslına uygun bir şekilde düzenlediklerini belirtti.

ALAN YÖNETİMİ OLUŞTURULDU

Sevinç, dünya kültür miras listesine aday olan Diyarbakır Kalesi adaylık sürecini tamamlamak için Alan Yönetim Planını yapmaya başladıklarını Müze Müdürü Nevin Soyukaya’yı Alan Başkanı olarak atadıklarını, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da bunu onayladığını anlattı. Sevinç, Suriçi Koruma Amaçlı İmar Planı hazırladıklarını 1/5000’lik planın tamamlandığını, 1/1000’lik planın da tamamlandığını ve Koruma Kurulu’na sunulduğunu belirtti. Sevinç, planın kentsel yapılanma anlamındaki hedefini ise, “1952 tesis kadastrosu ile Yapı-Parsel-Ada dokusunu koruyarak, bozulmuş olan geleneksel kent dokusunu yaratmak” olduğunu ifade etti.

KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ

Sevinç, Büyükşehir Belediyesi, Sur Belediyesi, Valilik ve TOKİ ortaklığıyla İçkale’de 15 hektarlık alandaki 352 adet yapının yüzde 64’ü ile anlaşma yaptıklarını, yüzde 40’ının da yıkımını gerçekleştirdiklerini söyledi. Sevinç, çalışma sonunda açılacak alanın Arkeopark olarak yeni planda işlevlendirileceğini belirtti. Büyükşehir Belediyesi olarak daha sonra dahil oldukları Alipaşa Lalebey Mahallelerinin toplam 14 hektarlık bir alanı kapsadığını ifade eden Sevinç, 850 adet yapıda 1025 hak sahibinin bulunduğunu anlaşma sağlanan yapılarda yıkıma başlandığını, ancak Koruma Kurulu’nun henüz onay sürecinde olduğu için yıkım çalışmalarını durdurduğunu söyledi. Sevinç, proje kapsamında sokak dokusunun korunacağını ifade etti.

DIŞ SURLAR AYAĞA KALDIRILMALI

Prof. Dr. Orhan Cezmi Tuncer de “Diyarbakır Dış Surların Ayağa Kaldırılması Projesi” başlığı ile bir bildiri sundu. Diyarbakır Surları’nın dış tarafında ikinci bir “Dış Sur” olarak adlandırdıkları ikinci bir sur olduğunu ifade eden Tuncer, buna sadece iki kaynak bulunduğunu bunun dışında söylenti bile bulunmadığını anlattı. En önemli kaynağın Nasır Hüsrevi olduğunu ifade eden Tuncer, babası olan Foto Yıldız – Danyal Tuncer’in cam baskı fotoğraflarını kaynak olarak kullandığını söyledi. Asıl Surlar ile Dış Surlar arasında 20-40 metre arasında boşluk bulunduğunu ifade eden Tuncer, çektikleri fotoğraflarla bunun görüldüğünü söyledi. Tuncer, dış sur kalıntılarının görüldüğünü ve bunları ayağa kaldırılmaya yönelik çalışmalara esas olmak üzere 1900’lü yıllardan bu yana çekilen fotoğraflarla belgelendiğini söyledi. Tuncer, Surların güney tarafında ikinci bir sur yapma ihtiyacı bulunmadığını bunun yerine asıl surların mahmuzlayarak sağlamlaştırılmaya çalışıldığını anlattı.

Bilgi Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Deniz Ünsal da “Kültür Mirası olarak Diyarbakır Surları’nın Değeri: Yeni bir bakış açısı” adıyla bir sunum yaptı. Kültür mirası yönetimine ilişkin uluslar arası kimi belgelere gönderme yapan Ünsal, bu belgelerde kültürel mirasa erişimin bir insan hakkı olarak tanımlandığını söyledi.

Kaynak: Diyarbakır Söz