Kanser tedavisinde son teknoloji cihazlar radyasyonu 3 boyutlu veriyor

Prof. Dr. Meltem Nalça Andrieu, multidisipliner bir yaklaşım gerektiren kanser hastalıklarının tedavisinde kullanılan radyoterapinin, son yıllarda hızla gelişen teknolojiden fazlasıyla olumlu yönde etkilendiğini belirtti. Andrieu, 'IMRT' diğer adıyla Yoğunluk Ayarlı Radyoterapi’nin, büyük bir hassasiyet ile radyasyon dozunu sadece tümörü kaplayacak şekilde 3 boyutlu olarak verdiğini söyledi.

Kanser tedavisinde son teknoloji cihazlar radyasyonu 3 boyutlu veriyor

Prof. Andrieu kanser hastalıklarının tedavisinde  kullanılan tıbbi cizahların gelişen teknoloji karşısındaki durumunu değerlendirdi. IMRT, diğer adıyla Yoğunluk Ayarlı Radyoterapi’nin, büyük bir hassasiyet ile radyasyon dozunu sadece tümörü kaplayacak şekilde 3 boyutlu olarak verdiğini söyleyen Prof. Dr. Meltem Nalça Andrieu,”Bu teknik kullanıldığı zaman, çevredeki sağlıklı dokuları korumak için oldukça dar tutulan tedavi hacminin sınırlarındaki doz çok yüksek oluyor. Yaklaşık 1-1,5 ay süren tedavi uygulamaları boyunca her gün tedavi alan hastalarda bu yüksek dozlu tedavi hacmi hasta üzerinde doğru yerleştirilememesi çok ciddi hatalara neden olabiliyor” dedi.

“AMELİYAT SIRASINDA ORTAYA ÇIKABİLECEK HATALAR ÖNLENEBİLİYOR”

Bazen birkaç milimetrelik kaymalar nedeni ile tümör dokusunun istenenden düşük doz aldığını belirten Prof. Dr. Meltem Nalça Andrieu,”Hemen yanındaki hayati öneme sahip normal bir doku ise çok yüksek doz alabilir. Bu hataları önlemek için geliştirilen IGRT tekniğinde, önceden hazırlanan tedavi planı ile hastaya uygulanan tedavi, üst üste çakıştırılarak karşılaştırılır. Bu karşılaştırma, tedavi cihazı üzerine yerleştirilen radyografi ve tomografi donanımları ile alınan görüntüler üzerinde hasta pozisyonu ve tedavi volümü kontrol edilerek yapılır ve gerektiğinde hasta yatağı otomatik olarak kaydırılarak tam çakışma sağlanır. Böylece hastanın pozisyonundan ya da organların doluluğu ve hareketlerinden kaynaklanabilecek hatalar önlenir” şeklinde konuştu.

IGRT tekniklerinin kullanılmasının avantajlarına dikkat çeken Prof. Dr. Andrieu, “Özellikle prostat kanseri ve rahim ağzı kanserleri gibi, bağırsak ya da mesane doluluklarının tedavi bölgesinde, günlük değişikliklere neden olduğu alt karın bölgesi tümörlerinde, IMRT gibi çok keskin, sınırlı tedaviler uygulanırsa hem tedavi başarısı hem de geç yan etkiler açısından çok ciddi önem taşır” dedi.

“RPM TEDAVİSİ SIRASINDA SOLUNUM HAREKETLERİ HESABA KATILARAK IŞIN VERİLİYOR”

RPM’de ise tedavi sırasındaki solunum hareketlerinin hesaba katılarak ışın verildiğini ve böylece tedavi şartlarının hasta anatomisi ile uyumlu hale getirildiğini ifade eden Prof. Dr. Andrieu, “Örneğin, tedavi boyunca solunum hareketleri bir monitör aracılığı ile izlenerek hasta derin nefes alıp tuttuğu zaman göğüs duvarı ve meme ışınlanmaktadır. Hasta nefesini bıraktığında ise bunu algılayan cihaz ışınlamayı otomatik olarak kesmekte ve tekrar nefes alma ile birlikte tedavi devam etmektedir. Böylece ışınlanan hedef volüm alttaki akciğer ve kalpten uzaklaşacağı için bu normal dokuların aldıkları doz ciddi anlamda düşecektir. Özellikle sol göğüs duvarı ve meme ışınlamalarında, kalbin sol ventrikülünü besleyen koroner damarların düşük dozda bile olsa radyasyon alması, bu damarlarda tıkanıklık riskini artıracağından, tedaviden 10-15 yıl sonra bu hastalarda kalp krizi geçirme oranları ciddi şekilde artmaktadır. Sahip olduğumuz teknolojik olanaklar kullanılmaz ise erken evre meme kanserinden başarılı bir tedavi ile kurtulan genç bir hastanın geç damar komplikasyonuna bağlı kalp krizi nedeniyle kaybedilmesi kabul edilemez bir durum olarak karşımıza çıkar” şeklinde konuştu.

 "TÜM KANSER TÜRLERİNDE KULLANILABİLİYOR”

 Prof. Dr. Andrieu, “Hacimsel Yoğunluk Ayarlı Ark Tedavisi olarak adlandırılan RapidArc’ın, tüm kanser türlerinde kullanılabilen bir kanser tedavi cihazıdır. RapidArc, hasta etrafında dönerek, hastanın hareket etmesine fırsat vermeden ışınlama işlemi yapabiliyor. Bugün uygulanmakta olan en hızlı dinamik IMRT radyoterapi tekniklerinden bile sekiz kata kadar daha hızlı bir tedavi sağlayabiliyor” dedi.

Yaklaşık 20-35 dakika süren IMRT uygulamalarının 2-4 dakikaya inmesi ile tedavi boyunca hastanın ağrısı, rahatsız hissetmesi veya organ hareketleri gibi nedenlerle tedavi volümünde oluşan belirsizliklerin azaldığını söyleyen Prof. Dr. Andrieu,”RapidArc’ın tümörün tedavi volümü dışına çıkması veya normal dokuların yüksek doz bölgesine girmesi olasılığını düşürüyor.  Hastanın konforunu büyük ölçüde artırıyor. Ve normal dokuların aldığı dozun üçte bir oranında düşük olması sebebiyle, radyasyona bağlı ikincil kanserlerin oluşma riskini de azaltıyor” dedi.

“TEDAVİYİ PLANLAYAN EKİBİN BİLGİ, DENEYİM VE TİTİZLİĞİ DE ÇOK ÖNEMLİ”

İleri teknoloji ile planlanan tedavilerde kalite kontrolünün daha çok önem kazandığını belirten Prof. Dr. Andrieu, “Bu amaçla uygulanan teknolojik yöntemlerin yanısıra tedaviyi planlayan ve uygulayan ekibin bilgi, deneyim ve titizliği de çok önemli. Özellikle geç dönemdeki ciddi yan etkilerin azaltılmasında büyük önemi olan radyoterapi planları, her hasta için uzun süren bir çalışma sonrasında ortaya çıkıyor. Hastalarla kurulan iyi iletişim, hastaların tedaviye uyumunu, bu uyum ise tedavinin etkinliğini arttırıyor. Ve erken dönem yan etkilerle başa çıkmayı kolaylaştırıyor” şeklinde konuştu.

“HASTALAR TEDAVİ ALACAKLARI MERKEZLERDEKİ CİHAZLARI ARAŞTIRMALI”

Prof. Dr. Andrieu, “RapidArc’ın sağladığı tüm bu avantajlar deneyimli ve titiz çalışan bir tedavi ekibinin de katkıları ile doğru kullanıldığı zaman kanser tedavisinde ciddi başarılar ile sonuçlanmaktadır. Radyasyon tedavisi alacak kanser hastalarının ve radyoterapiye hasta yollayan diğer branşlardaki hekimlerin radyoterapiye başlanmadan önce merkezlerdeki cihazların özelliklerini araştırmaları ve özellikle küratif tedaviler için IGRT ve RPM tekniklerine sahip olan merkezleri tercih etmeleri etik açıdan da uygun olacaktır” dedi.

Kaynak: Diyarbakır Söz