Öldüğünde 36 kilo olan ABD devi Prince hakkında şok iddia; AİDS hastalığının pençesinden kurtarılamadı

ABD'nin en ünlü sanatçılarından Prince! Günlerce uykusuz kalması sonucunda öldüğü iddia edilen Prince'nin aslında AİDS hastalığının pençesinde olduğu ve Aids tedavisini redettiği iddia edildi. Peki Prince Aids hastalığından mı öldü?

Öldüğünde 36 kilo olan ABD devi Prince hakkında şok iddia; AİDS hastalığının pençesinden kurtarılamadı

ABD'nin en ünlü sanatçılarından Prince! Günlerce uykusuz kalması sonucunda öldüğü iddia edilen Prince'nin aslında AİDS hastalığının pençesinde olduğu ve Aids tedavisini redettiği iddia edildi. Peki Prince Aids hastalığından mı öldü?

ABD merkezli haftalık National Enquirer gazetesi, geçen hafta evinin asansöründe ölü bulunan Amerikalı pop yıldızı Prince’in (57) AIDS olduğunu ve dualarla iyileşeceğine inandığı için tedaviyi reddettiğini yazdı.

Habere göre Yehova Şahidi olan Prince, öldüğünde sadece 36 kiloydu.

Amerikan gazetesi, Prince’in HIV’e 1990 yılında yakalandığını ancak bunun AIDS’e dönüşmesinin geçtiğimiz yılın sonlarına doğru olduğunu iddia etti.

AIDS, HIV etkeni nedeniyle insanlarda bağışıklık sisteminin çökmesine neden olan bulaşıcı bir hastalık.[1] AIDS sözcüğü, İngilizceAcquired Immune Deficiency Syndrome (Edinilmiş Bağışıklık Eksikliği Sendromu) kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır. HIV (İnsan bağışıklık yetmezliği virüsü), bağışıklık sistemine yavaş yavaş nüfuz ederek vücudun enfeksiyonlara karşı direncini yok eder ve bireyi çeşitli rahatsızlıklara karşı korunmasız hale getirerek sonunda ölümüne sebebiyet verir. AIDS, HIV enfeksiyonunun son aşamasıdır ve bu süreçte ölümcül enfeksiyonlara ve kansere sıklıkla rastlanır.Kanında HIV taşıyan kişiye HIV pozitif denir. Kavram bütünlüğü sağlamak açısından yaygın olarak HIV/AIDS birleşik terimi kullanılır.

HIV virüsü kana bulaştıktan sonra uzun yıllar belirti vermeyebilir ve kişi kendini iyi hissedebilir. Bazı vakalarda, HIV pozitif bir kimsenin 8 ila 10 yıl AIDS'e yakalanmadığı görülmüştür.Bulaşma gerçekleştikten en az 3 ay sonra yapılan ELISA testleri en doğru sonucu verir.

Bilinen ilk AIDS vakaları 1981'de ABD'nin New York ve Kaliforniya eyaletlerinde rapor edildi. AIDS teşhisi konulan ilk şahısların çoğu hastalığı cinsel yolla kapan eşcinselerkekler ve şırıngaları ortak kullanan damardan alınan uyuşturucu bağımlılarıydı.1983 yılında Amerikalı ve Fransız araştırmacılar hastalığın nedeninin HIV olduğunu buldular ve 1985'e gelindiğinde bu virüsü tespit eden serolojik kan testleri geliştirildi.

AIDS muhtemelen Afrika'da ortaya çıktı ve 1980'lerde başta Afrika olmak üzere AIDS vakalarında salgın düzeyinde artış görüldü. Bu hızlı artışta, Afrika'da şehirleşmenin çoğalması, uzun yolculukların ve uluslararası seyahatlerin artması, seks alışkanlıklarının değişmesi, damardan uyuşturucu kullanımının artması önemli rol oynadı. Birleşmiş Milletler'in 2004 raporuna göre dünyada 38 milyon kişi HIV taşıyor, her yıl 5 milyon kişi virüsü kapıyor ve 3 milyon kişi AIDS'ten ölüyordu.[1] 1981-2008 yılları arasında, 20 milyon kişi AIDS nedeniyle hayatını kaybetti.

Tüm dünyadaki HIV pozitif vakalarının %70'i Sahra altı Afrika'dadır. Afrika'daki bazı ülkelerde nüfusun %10'undan fazlası HIV taşımaktadır. Bu oranlar dünyanın diğer bölgelerinde bu kadar aşırı olmasa da Doğu Avrupa, Hindistan, Güney Asya, Güneydoğu Asya, Latin Amerika ve Karayipler'de hızlı bir artış görülmektedir. Oranlar Batı Avrupa ve ABD'de de artmaktadır. ABD'de yaklaşık 1 milyon kişi HIV taşımaktadır ve virüsü yeni kapan vakaların yarısı siyahi Amerikalılardır. Asya ülkelerinde en keskin artış Çin,Endonezya ve Vietnam'da görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre HIV retroviral tedavisine gereksinim duyan insanların 10 da 9'u tedavi görememektedir

Kaynak: Diyarbakır Söz