Görüş Bildir

Mide Kanseri Teşhisinde Geç Kalmayın

Mide kanserinin teşhisinin hayati öneme sahip olduğunu belirten Kolan International Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mücteba Gündüz, mide kanserinin en sık görülen sindirim sistemi kanseri olduğunu belirtti.

Mide Kanseri Teşhisinde Geç Kalmayın

Mide kanseri erken dönemde hiç belirti vermeyebildiği gibi daha sonraki dönemlerde gastrit, ülser ve reflüden ayırt edilemeyecek şikayetlerle ortaya çıkabildiğini belirten Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mücteba Gündüz, “Bu belirtiler arasında şişkinlik, hazımsızlık, bulantı, kusma ve karın ağrısını sayabiliriz. Mide kanseri ancak çok ileri safhalarda kilo kaybı, şiddetli karın ağrısı ve önlenemeyen kusma gibi kendini diğer hastalıklardan ayırt eden şikayetlere neden olur. Artık bu dönemde hastalık ilerlemiştir ve etkin bir tedavi şansı yoktur. Erken evrede belirlenen mide kanserinde iyi bir cerrahi tedavi ile çok başarılı sonuçlar alınabilmektedir. Bu sebeple bireylerin taramaya girmeleri konusunda gelişme kaydetmemiz gerekmektedir. Bu taramalar gelişen endoskopik yöntemlerle kolaylıkla ve yüksek doğruluk oranı ile yapılabilmektedir. Özellikle sindirim sistemi kanserlerinde yeterli tedavi erken teşhis ile sağlanabilmektedir“ dedi.

ÜLSERE İLAÇLI TEDAVİ

Stres ve yoğun iş temposunun yeme bozukluğuna bağlı hastalıkları da tetiklediğine dikkat çeken Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mücteba Gündüz şunları kaydetti:

”Ülser ve reflü bu hastalıkların başında gelmektedir. Reflü hastalığında temel tedavi beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi ve ilaç tedavisidir. Cerrahi tedavi ise ilk seçenek olmamakla birlikte başarılı bir tedavi yöntemidir. Ameliyata hastanın tedaviye verdiği yanıt ve hastanın bireysel özellikleri göz önüne alınarak karar verilmelidir. Ülserin tedavisi ise gastroskopi ile ülserin özellikleri detaylı olarak saptandıktan sonra ilaç tedavisi ile yapılmaktadır. Artık günümüzde ülser nedeni ile neredeyse hiç ameliyat yapılmamaktadır. Modern ilaçlar ülser tedavisinde oldukça başarılıdır. Ülser nedeniyle ameliyat ancak durdurulamayan kanama ve delinme ülser komplikasyonları geliştiğinde yapılmaktadır. Burada önemli olan hastanın mutlaka bir hekim kontrolünden geçmesidir. Mide kanserinin belirtileri bazen ülser veya reflü ile tamamen benzer olabilmekte ve teşhis ve tedavi konusunda geç kalınabilmektedir.”

MİDE KANSERİ, KANSERDEN ÖLÜM SIRALAMASINDA İKİNCİ SIRADA

Türkiye’de mide ve kalın bağırsak kanserlerinin en sık görülen kanser türleri arasında bulunduğunu ifade eden Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mücteba Gündüz, “Mide kanseri dünyada en sık görülen 4’üncü kanser türüdür ve Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre de kanserden ölümlerin en sık 2’inci nedenidir. Kırk yaşını aşmış ve herhangi bir mide şikayeti olan kimselerin mutlaka gastroskopi yaptırmaları gerekmektedir. Kilo kaybı, tekrarlayan kusma, yutma güçlüğü, kanama ve kansızlık gibi alarm verici belirtileri olan kişilere yaşları ne olursa olsun gastroskopi yapılmalıdır. Ayrıca ailesinde mide kanseri öyküsü olanların belli aralıklarla bu tetkiki tekrarlamaları gerekmektedir” dedi.

Endoskopilerle hastalığın erken yakalanmasının mümkün olabildiğine dikkat çeken Op. Dr. Gündüz, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Mide kanserinin oluşumunda beslenme çok önemli bir etkendir. Sebze ve meyveden fakir diyet, kurutulmuş, tütsülenmiş ve tuzlanmış gıdalar, gıdaların bileşimindeki nitratlar, A ve C vitamini eksiklikleri önemli risk faktörleridir. Erkeklerde kadınlara göre iki kat daha sık görülür. Sigaranın da bir risk faktörü olduğu bilinmektedir. Yaşanılan coğrafi bölge de mide kanseri gelişimde etkilidir. Hastalığın erken dönemde özel bir belirtisi yok. Daha çok midede ekşime, yanma, ağrı gibi diğer mide hastalıklarına benzerdir. Bu belirtiler ülser, reflü ve gastritte de görülebilir. Hastalık geç teşhis edildiğinde tedavi şansı azalmaktadır. İleri evrede cerrahi tedavi yapılsa da hastalıktan kurtulma şansı düşmektedir. Erken dönemde tanısı konan hastaların önemli bir kısmı cerrahiyle şifa bulabilmektedir. Bu oran gastroskopinin tarama yöntemi olarak kullanıldığı ve bu şekilde erken tanının yapılabildiği Japonya gibi ülkelerde yüzde 70-80'e çıkmaktadır. Bu sebeple tarama ve testler hastalığın teşhisi için çok önemlidir.”

MİDEMİZ ASİT FABRİKASI

Op. Dr. Gündüz, midenin iç yüzeyinin bir asit fabrikası gibi çalıştığını ifade ederek, “Diğer bazı maddelerle birlikte mide boşluğuna salgılanan hidroklorik asit, protein ve yağların sindirimi, B12 gibi önemli vitaminlerin emilimi ve bağırsaklarda bulunan bakterilerin mideye geçmeleri halinde yok edilmesi için gereklidir. Mide yüzeyindeki hücreler mukus denilen tükürük benzeri bir madde ile mide yüzeyini kaplayarak üretilen aside karşı mekanik bir bariyer oluşturur. Ayrıca bu hücrelerin ürettiği bikarbonat maddesi asidi nötralize ederek kimyasal bir koruma sağlar. Bu sayede mide kendi kendini sindirmekten korur” dedi.

Kaynak: Diyarbakır Söz

Etiketler:

Editor Hakkında

Haber Merkezi