Görüş Bildir

Çözümün adli mercilere ve kolluğa havalesi doğru değil

DİYARBAKIR Baro Başkanı Ahmet Özmen, Olağanüstü Hal'in (OHAL) ilanın ardından çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerin Anayasaya aykırı olduğunu belirterek, "Sorunların çözümünü siyasal zeminden uzaklaştırıp, adli mercilere ve kolluk birimlerine havale edilmesini doğru bulmamaktayız.

Çözümün adli mercilere ve kolluğa havalesi doğru değil

Baro binasında basın toplantısı düzenleyen Baro Başkanı Ahmet Özmen, 15 Temmuz darbe girişimin ardından uygulanan OHAL ile birlikte, belediyelere kayyum atamaları, kapatılan yayın kuruluşları, kamu çalışanlarının görevden alınmalarına ilişkin açıklamalarda bulundu. OHAL kapsamında hayata geçirilen uygulamaların, demokratik kazanımları ortadan kaldırdığını söyleyen Özmen, geçmişte uygulanmış benzer uygulamaların sorunları daha da büyüttüğünü hatırlattı.

ÇÖZÜMÜN ADLİ VE KOLLUK BİRİMLERİNE HAVALESİNİ DOĞRU BULMUYORUZ

Siyasal iktidarın, OHAL ilanı ve çıkarılan KHK'lere yönelik yapılan haklı eleştirilere karşı vermiş olduğu cevaplarda, darbe teşebbüsünde bulunanlara ve darbe koşullarının giderilmesi için OHAL rejiminin ilanını zorunlu gördüklerini, toplumun endişeye kapılmamasını ve "Devlet millete değil, kendisine OHAL ilan etmiştir" şeklinde savunduğunu söyleyen Baro Başkanı Özmen, şöyle konuştu:

"Maalesef gelinen aşamada çıkarılan KHK'ler ve uygulamalar darbe teşebbüsünde bulunanlara karşı mücadelenin ötesinde temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan, muhalif kesimlerine yönelik sindirme ve baskıyı amaçlayan anti demokratik uygulamalara dönüştüğünü görmekteyiz. Diyarbakır Barosu olarak tüm bu uygulamaları, demokratik kazanımları ortadan kaldırıcı, demokratik siyaset alanını daraltıcı ve sivil siyaseti işlevsizleştirici uygulamalar olarak görmekteyiz. Sivil siyaset kanallarının kapatılmasının, TBMM'nin işlevsizleştirilmesinin, Kürt meselesinin şiddet sarmalına itilmesinin, yerel yönetici ve siyasetçilerin tutuklanmasının, basın ve düşünce özgürlüğünü ortadan kaldırıcı uygulamaların sorunları daha da büyütüp toplumsal ayrışma ve kutuplaşmaya sebebiyet vereceğini bir kez daha dile getirmek isteriz. Sorunların çözümünü siyasal zeminden uzaklaştırıp, adli mercilere ve kolluk birimlerine havale edilmesini doğru bulmamaktayız. Geçmişte uygulanmış benzer metotların çözümden ziyade sorunları daha da büyüttüğü bilinen bir gerçektir."

KAYYUM ATAMALARI KABUL EDİLEMEZ

Baro Başkanı Özmen, belediyelere kayyum atanmalarına da tepki göstererek, "Bilindiği üzere son aylarda bir kısım belediye başkanlıklarına kayyum atanmış ve son olarak Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanları'nın tutuklanması ile birlikte Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına da kayyum atanmıştır. Demokrasinin olmazsa olmazı olan seçimlerle göreve gelmiş ve halk iradesini temsil eden yerel yöneticilere yönelik tutuklamaların ve yerlerine kayyum atamalarının yapılmasını kabul edilemez bulmaktayız. Bu ve benzeri uygulamaların demokratik kazanımlara ve halkın iradesine müdahale niteliğinde olduğunu belirtir, başta Kürt meselesi olmak üzere, toplumun tüm sorunlarının demokratik zeminde, diyalog ve müzakere ile çözüleceğine inanmaktayız" diye konuştu.

Baro Başkanı Ahmet Özmen, Diyarbakır Barosu olarak sorunların çözümü için 8 maddelik taleplerini ise şöyle açıkladı:

-Diyarbakır Barosu olarak siyasal iktidardan demokratik bir Hukuk Devletinde kabulü mümkün olmayan, ilan edilen OHAL rejimi kapsamında çıkarılan KHK'lerin Anayasaya aykırı, TBMM'nin işlevini ortadan kaldırıcı şekilde yasal değişikliklere sebebiyet veren uygulamalardan vazgeçilmesini,

-Avrupa Birliğine uyum süreci kapsamında çıkarılan yasal düzenlemelerin KHK'ler ile değiştirilerek 1990'lı yılları aratmayacak şekilde müvekkil-avukat görüşmesinin kısıtlanması, görüşmenin kayda alınması, 30 güne kadar gözaltı uygulaması,5 gün avukat ile görüş yasağı ve duruşmalarda avukat sınırlaması gibi adil yargılanma ve savunma hakkını kısıtlayıcı ve ortadan kaldırıcı uygulamalardan vazgeçilmesini,

-İfade ve basın özgürlüğünü ortadan kaldırıcı gazete ve haber ajanslarının kapatılması, yetkililerinin tutuklanması şeklindeki uygulamalardan vazgeçilmesini ve bu kapsamda tutuklama ve gözaltı işlemlerine son verilmesini,

-Demokrasinin olmazsa olmazı olan seçimle işbaşına gelmiş yerel yöneticilerin yerlerine kayyum atanma tasarruflarından vazgeçilmesini,

-KHK'ler ile toplu ihraç uygulamalarının durdurulması, darbe girişimi ile bir bağlantısı olmayan ve açığa alınan ya da ihraç edilen kamu personellerinin görevlerine dönmelerinin sağlanmasını

-Başlatılan soruşturmalar kapsamında seçilmiş yerel yöneticilerin kaçma ya da delilleri yok etme koşulları olmadığı halde tutuklanma gibi ağır koruma tedbirine başvurulması yönündeki uygulamadan vazgeçilmesini

-İletişim, haberleşme ve ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı uygulamalardan özelikle hayatın her alanında büyük aksaklık ve hak ihlallerine sebebiyet veren internet kesintisi şeklindeki uygulamalardan vazgeçilmesini

-Toplumun bu denli hassas olduğu bir süreçte idam cezasının tartışmalara açılmasını doğru bulmamakla, ülke imajına zarar verici suni gündemlerin toplumsal sorunların çözümüne katkı sağlamayacağından bu tartışmalara son verilmesini, talep ediyoruz.

Kaynak: Diyarbakır Söz

Etiketler:

Editor Hakkında

Haber Merkezi