Hayatını uyuşturucuyla mücadeleye adadı

Emniyet teşkilatından 2 yıl önce emekli olan polis memuru İsa Altun, uyuşturucu bağımlısı bir gencin vasiyeti üzerine hayatını uyuşturucuyla mücadeleye adadı.

Hayatını uyuşturucuyla mücadeleye adadı

Narkotik ve siber suçlarla mücadele şube müdürlükleri bünyesinde görev yapan 52 yaşındaki Altun, meslek yaşamı boyunca uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle kararan hayatlara tanık oldu.

Gaziantep'te görev yaptığı sırada bir gazetede yayınlanan uyuşturucuyla ilgili yazısını gören bağımlı gencin, "İsa ağabey benim sana vasiyetim olsun. Ben bu tuzağa düştüm, düşürüldüm. Ne olur gidebildiğin her yere git, uyuşturucunun kötülüğünü anlat" sözlerinden etkilenen Altun'un yaşamı, bağımlı gencin uyuşturucudan hayatını kaybetmesiyle değişti.

Altun, o günden sonra bu mücadeleyi emekli olduktan sonra da sürdürme kararı aldı.

- "İl il gezerek uyuşturucunun zararlarını anlatıyor"

Altun, 2015 yılında emekli olduktan sonra aldığı eğitimle bağımlı danışmanlığı yapıyor. Bu konuda yaptığı araştırmalar üzerine, "Bir kereden çok şey olur" ve "Kod adı beyaz ölüm" adında iki kitap yazan Altun, Yeşilay ve bazı sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle il il gezerek gençlere ve ailelere uyuşturucunun zararlarına ilişkin konferans ve seminer veriyor.

Bugüne kadar 78 ilde ulaştığı gençler ve ailelerle uyuşturucunun zararlarına ilişkin tecrübelerini ve araştırmalarını paylaşan Altun, uyuşturucu kullananları bağımlılıktan kurtarmak, gençleri bu tehlikeden korumak için mücadelesini sürdürüyor.

- "En yakın arkadaşım beni bu tuzağa düşürdü"

Bakırköy Adliyesinde adli bilişim uzmanı, tercüman ve bilirkişi olarak da görev yapan Altun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uyuşturucu bağımlısı bir gencin yaşamından etkilenerek hayatını uyuşturucuyla mücadeleye adadığını söyledi.

O dönem bir gazetede bu konuda yazı yazdığını aktaran Altun, şöyle devam etti:

"Yazımı gören 'Mehmet' isimli genç, en yakın arkadaşının kendisini bu tuzağa düşürdüğünü belirterek, bana, 'Ne olur gidebildiğin her yere git, uyuşturucunun kötülüğünü anlat' dedi. Daha sonra Mehmet bir ara madde kullanmayı bıraktı. Biz sürekli onu kontrol ediyorduk. Bir gün telsizden parkta yatan cansız bir gence ilişkin anons geldi. Olay yerine gittiğimde Mehmet'in cesedini gördüm. Vicdanım rahatsız oldu, geceler boyu uyuyamadım."

Altun, o günden sonra uyuşturucuyla ilgili yazdığı notları, hatıraları ve hikayeleri birleştirerek, "Bir kereden çok şey olur" isimli kitabı yazdığını belirtti.

- "Sosyal medyada uyuşturucu ticareti yapılıyor"

Altun, uyuşturucu ticareti yapanların ve organize suç örgütlerinin artık sosyal medya üzerinden de satış yaptığını anlattı.

İstanbul'un bir ilçesinde 15 yaşında bir çocuğun 52 çocuğu sosyal medya üzerinde bağımlı yaptığını öğrendiklerini dile getiren Altun, düzenlenen operasyonda söz konusu kişinin evinde çok miktarda uyuşturucu ele geçirildiğini söyledi.

"Sosyal medya ve internet uyuşturucu yaşını düşürdü. Ailelerin bu konuda çok dikkat etmesi lazım. Yaptığım araştırmada sosyal medyada 710 sayfada uyuşturucu satıldığını tespit ettim. Bir kişiyi sosyal medyadan arkadaş olarak eklediğinizde hiç tanımadığınız bir insanı evinize davet ediyorsunuz." diyen Altun, ailelere çocuklarının sosyal medya hesaplarını kontrol etmelerini tavsiye etti.

- "Uyuşturucu çeteleri çocukları rant olarak görüyor"

Uyuşturucu çetelerinin, sorunlu ailelerin çocuklarını tespit etmeye çalıştığını dile getiren Altun, uyuşturucu çetelerinin ağına düşen çocukların kurtulamadığını belirtti.

"Uyuşturucu çeteleri çocukları bir rant kapısı olarak görüyor. Herhangi bir çeteye ve organize suç örgütüne bulaşmadan önce bir değil bin bir defa düşünmelerinde fayda var. Çünkü bu çeteler hiç acımıyorlar." ifadelerini kullanan Altun, gençleri ve aileleri uyanık olmaya davet etti.

Altun, "Bilişim uyuşturucuyu besliyor. Uyuşturucu bilişimi besliyor. Dolayısıyla organize suç örgütleri teknolojiyi çok iyi kullanıyorlar. Bünyelerinde hackerlar var. İsterikleri hesaplara girebiliyorlar, gençlere ulaşabiliyorlar. Dolayısıyla ailelerin, bilişim medya okur yazarlığı konusunda bilinçlenmeye ihtiyaçları var. Bu konuda yeterli donanıma sahip olmaları lazım." diye konuştu.

- "Önlemek, tedavi etmekten daha kolay"

Başka canlar yanmasın, analar ağlamasın, gözyaşı dökülmesin diye gidebildiği her yere gittiğini, tecrübelerini ve araştırmalarını paylaştığını ifade eden Altun, şunları kaydetti:

"Uyuşturucunun tedavisi çok pahalı ve güç. Çocuk uyuşturucuya bulaştıktan sonra her ailenin hastane masrafını  karşılamaya gücü yetmez. Önlemek tedavi etmekten daha kolaydır. Aileleri önleme konusunda bilinçlendirirsek, tedavi etmekten daha kolay olacak. Bir kayıp nesil yaşama tehlikemiz var. Bunu dış güçler acımadan kullanabiliyor. Medya ve bilişim sistemleri kullanılarak ülkemiz üzerinde çok büyük bir proje ve büyük bir saldırı var."

- "60 saniye çocuğunuzun gözlerine sevgiyle bakın

Altun, anne ve babanın çocuklarıyla zaman geçirmesinin önemine değinerek, "Bağımlılığa giden yol, aidiyet duygusunu kazanamamış bireylerden geçiyor. Anne ve baba günde 60 saniye çocuğunun gözlerine sevgiyle bakıp, bol bol sarılırsa o çocuk asla bağımlı olmaz." dedi.

Ebeveynlere çocukları okuldan geldiğinde onlara sarılmaları önerisinde bulunan Altun, zaman zaman da uyuşturucu kullanıp kullanmadıklarını anlamak için üzerini koklamaları gerektiğini belirtti.

Evdeki yaşama ilişkin şu önerilerde bulunan Altun, "Bağımlılığın temelinde sevgisizlik ve iletişimsizlik yatıyor. Akşam yemekten sonra iki saatinizi internete ve televizyona kapatın. Ailece yediğiniz yemeği şölene çevirin." ifadelerini kullandı.

Altun, Uluslararası Genç Girişimciler Organizasyonu (JCI TOYP) tarafından "İnsan Haklarına, Çocuklara ve Dünya Barışına Katkı" ödülü aldığını, 2000 yılında da dönemin Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican tarafından ''Yılın Polisi'' seçildiğini sözlerine ekledi.

Kaynak: Diyarbakır Söz