BEYLİK LAFLARI BIRAKIN İŞİN ÖZÜNE GELİN

Çok ciddi olanlar hariç, siyasi analistleri çoktandır izlemiyorum. Çünkü öylesine yalan yanlış, öylesine absürd iddialarda bulunuyorlar ki, hayretler içerisinde kalıyorum. 
Hele eski siyasetçi, bilim adamı, siyasi yorumcu veya başına DEMOKRASİ getirilmiş bir derneğin üyesi olarak karşımıza çıkıp ta ahkam kesmiyorlar mı, ya asabım bozuluyor, yok mu bir magazin veya spor programı diye televizyona ayırdığım bir saat için, kanal kanal geziniyorum, veyahut ta kasıklarım ağrıyacak şekilde gülüyorum.
İki taraftan da olma gayreti içerisinde olanlar var. Bunlar Kürt siyasetinin geldiği noktada haklılığını vurguluyor, ancak hükümet kanadının da boş durmadığını, bugüne kadar en iyi demokratik açılımı yaptığına kani olduklarını açıklıyorlar. 
Böylece hiç kimseye toz kondurmamaya gayret gösterip, yakın zaman seçim siyasetinde bir yer bulmanın azmi içerisinde olduklarını güya gizliyorlar.
Bakıyorum, her konuda konuşuyorlar. Bilmedikleri konu yok. “demokratik olarak haklı, Türk siyaset geleneğine baktığımızda, gelinen noktada, kandilden ve İmralıdan gelen açıklamalar doğrultusunda” gibi cümlelerle başlayan öyle tumturaklı açıklamalar yapılıyor ki, bu kadar bilgiyi nereden elde ettiler, ben de hayret ediyorum.
Ama size bir sır vereyim, lütfen bu konuşmaların içeriğine bakın, ya bu arkadaş ne söyledi, neyi nasıl izah etti, onun bu açıklamasından sonra hangi adımlar atılır, atılması gerekir diye baktığınızda, maalesef incir çekirdeğini doldurmayan konuşmalar olduğunu hemen fark edersiniz.
Ya ne olursunuz, ben sorduğunuz o konuyu bilmiyorum, benim saham değil deyiverin, yahut eveleyip gevelemeyin haklıya haklı, haksıza haksız demesini bir defa olsun becerin.
Yok olur mu?
Boşboğazı ateşe atmışlar, odun yaş diye bağırmış. (Yani derdine yanacağına)
Aslında bu beyanlar, içimin daralmasına neden oluyor.
Ya arkadaşım çık söyle.
1-Kürtler de, Araplar, Acemler, Türkler, Alman,Fransız, İngilizler gibi bir ırktırlar. Bu ırkın insanları elbette kaderin ilahi bir cilvesi olarak gerek vatanda, gerek dinde Türklerle bir ve beraber olmuşlar. Yine tarihte hiçbir millette görülmediği kadarı ile biri birleri ile evlenerek büyük akrabalıklar oluşturmuşlar.
2-Diğer bütün ırkların sahip oldukları hakları aynı ile kullanma bu insanların da hakkıdır.
3-Bu insanların doğuştan gelen, varlıklarına sıkı sıkıya bağlı, terk edilmez,bağışlanmaz, devredilmez hakları vardır.
4-Lisanlarını öğrenme, öğretme, bunu eğitim alanında kullanma, şiirlerini, şarkılarını, türkülerini söyleme, harslarını(kültürlerini) geliştirme, hiçbir engele takılmadan bu insanların da hakkıdır.
5-Özerk yönetimden İmralı, Kandil, HDP ne anlıyor, somut olarak ortaya konulmalıdır. Bu özerklik kavramının öz olarak bir Parlamentoyu kapsayıp kapsamadığı açıklanmalı, kapsıyor ise Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ne cevap verdiği topluma deklare edilmelidir.
6-Ayrı bir devlet kurma talebinden, ya mecburen veya konjonktürel olarak vazgeçtiklerine göre, bu devlet sistemi içerisinde kimliklerini nasıl ifade edecekleri bellidir. Anayasanın 66. Maddesinin kesin olarak revize edilmesi lazım. “Türkiye Cumhuriyeti Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes bu Cumhuriyetin vatandaşıdır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının evliliğinden doğan çocuklar, ülkenin hür, özgür birer ferdidir” denilmeli ve Anayasa değiştirilmelidir.
7-Cumhuriyetin dağları kimine göre eşkıya, kimine göre militan, kimine göre gerilla yatağı olmaktan çıkarılmalıdır. Sadece Türkiye Cumhuriyeti dağları değil, Kandil de silahlı örgüt militanlarını artık barındırmamalı ve çok iyi münasebetler içerisinde bulunulan Barzani yönetimi ile bu konuda yazılı bir anlaşma yapılmalıdır.
8-Örgüt Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kavramında hemfikir ve taraflar gerçekten bir barış yapmayı içlerine sindirme konusunda kararlı ise, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının vatandaşlık ve kimliğe yönelik kısımları seçimler öncesinde muhakkak değiştirilmelidir. Bunu Ak Parti ve HDP birlikte yapabilir.
9-Seçim barajının makul bir düzeye indirilmesi 2015 seçimleri öncesinde temin edilmeli ve seçim kanunlarında yapılan değişikliğin seçimlere bir yıl kala yapılacak seçimlerde uygulanmaz ilkesi ek bir madde ile ortadan kaldırılmalıdır.
10-Silah bırakılacak, bundan böyle kardeş kardeşi vurmayacak bir ortam oluşacaksa, ne Kürt ve ne de Türk anaların evine şivan düşmeyecek ise, Abdullah Öcalan’ın ev hapsi mi, özgürlüğü mü, asla tartışma konusu bile olmamalıdır. Bir insan barışın mimarı olarak kabul edilir de, ona rağmen hapiste olur ise, bunu sizin veya dünyanın aklı alıyor mu? Korkmayın, çıkın açık açık söyleyin.
Yoksa, gelinen süreçte, demek istiyorum ki, konjonktürel olarak olaya baktığımızda, gibi cümlelerle başlayan lafları asla söylemeyin. Bırakın derdimize yanalım. Yani sürgit savaşın her an patlak verebileceğine.