DOKUNULMAZLIK OYUNU

Öyle bir dönemden geçiyoruz ki; "insani ve dini" tüm kavramlar yeniden

açıklanmaya, tarif edilmeye muhtaç hale geldi…

Şimdilerde aciliyet istiyor.

Üzerinde en çok durduğumuz Ahlak kelimesinin manen ‘’A’’ harfinin bile

açıklamaya çalışsak kütüphaneler dolusu kitaplar yetmez.

Bu dönem hayatının belki de hiçbir değerli anında dahi bu kelimeden nasibini

alamamış insanlar ‘’Ahlak Abidesi’’ geçiniyor.

‘’İmanın’’ para, mal, mülk, güç, makam olduğunu sanan ucube bir hali ruhiye

bunların ki.

Hileye, talana, dolana, oyuna ‘Akıl’’ diyorlar.

Hırsızlığı, faizi, rüşveti, gaspı ‘’Zeka’’ diye tarif edilen bir oyun olarak görüyorlar.

İhanetin, iftiranın, yalanın siyasetin asıl sermayesi kabul edilen bir alemin

Seyir u seferi bu onların ki..

‘’Kuran’’ denilince yüce ilahi kelam yerine, hak etmediği para ile fabrika kuran,

İhale almak için düzen kuran, hayır yapmak için dernek kuran anlamını

çıkarıyorlar bunlar.

‘’Hayır’’ yani , Arapçası Hayr olan mübarek kelimeden doğruluğa, liyakata

sadakata, erdem ve irfana hayır demek istiyorlar.

Örnek olması gereken toplumun büyüğü konumundakiler , çocuk istismarcısı,

tacizci, din bezirganı adamlarla çıkarları geri dost olabiliyor.

Kuran ı Kerim; sözü ve anlamı için değil, gösteriş böbürlenme ve güzel kıraat

hevesi için okunuyor.

Taziyeler dünyevi güç ve gösteriş mekanlarına dönüşüyor.

Taziyemize bu geldi şu geldi deyip dünyalık nefsi paye sahibi oluyorlar.

Adım adım bataklığa, çürümeye ve yok oluşa doğru gidiyoruz.

Bu toplumun en değerli kavramları böyle anlamsızlaştırılıp dünya hırsı ve arzusu

için başka manalar ile dolduruldu.

Bu kavramları bu şekilde yorumlayan ve gören kişiler toplumun öncüsü abisi

büyüğü siyasi liderleri olabiliyorlar.

Bu değerli kavramlar ışığında kurulan yapılarda içi boşaltılan ve yeniden fiili

tarifi yapılan kavramlar sayesinde halkın adeta ruhu çalınıyor.

Yerine çıkarcı, şakşakçı, yalaka , yalancı bir ruh taşınıyor.

Bu ruh aslında kendi özleri.

Yani varoluş gayeleri için çırpınan güruh.

Nedir bu gayeleri?

Toplumu yönetmek, sömürmek ihtiyaç sahibi haline getirip kendine mecbur

bırakmak…

Şimdi toplumumuza reva görülen bu din istismarcısı, makam sevdalısı, mülk

ihtirasçısı, asalak sülüklerin sırtımızda şişmelerine büyümelerine, kanımızı daha

çok emmelerine dur deme zamanı gelmedi mi?

Bunların; Siyasi tercih dayatmalarına, yaşantımıza, ibadethanelerimize

şehrimizin bürokratik kurgusuna ve şehrimize ayrılan merkezi kaynaklarına

ilişmelerini istemiyoruz.

Bu kavram hırsızlarının, ilimizdeki uzantılarının oyununa dur denmesini

bekliyoruz.

Şimdi ayarlanmış bir güruh üzerinden belki de devlet imkanlarını kullanarak

gerçek erdem sahibi şahsiyetlere çeşitli tuzaklar kurarak şehirde yeniden

palazlanmalarına müsaade edilmemelidir.

Önümüzde yapılacak seçimler için şimdiden hazırlanan tuzaklara ayak

oyunlarına hile ve tuzaklara dikkat edilmelidir.

Bu şehrin gerçek temsilcilerinin ve gerçek mana sahiplerinin Genel Merkezde

temsilcileri ve temsilleri yok ve hiç te olmadı.

Bu saatten sonra ister bakanlık yapmış olsun ister malik hanede yaşıyor olsun,

ister onlarca cami derneği sahibi olsun bu zevatın halktan alacağı ve vereceği

bir şey kalmamıştır.

Bu şehri bu toplumu gerçek manada temsil edenler ve halk tarafından kabul

gören şahsiyetler artık söz sahibi olmalıdır.

Bunun için ortam ve imkan sağlanmalıdır.

Her dönemde boy gösteren ve yaptıkları her halt karşısında dokunulmaz ve

görünmez olan bu ekip şehrimizden temizlenmelidir.

Dokunulmaz olanların kurguladığı bir oyunda kavramlar bozulmasın Hak Batıla

galip gelsin diyorsanız yanılıyorsunuz demektir.

Zafer istiyorsanız bu şehirde bu Dokunulmazlık Oyununu tersine çeviriniz.

Takke düşsün kel görünsün.

Bu kabusta şehrimizde son bulsun…