"ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ DARBECİLERİN SONUNU GETİRECEK!..."

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği üzere son günlerde Türkiye’nin gündemini işgal eden 18 Maddelik "Anayasa" değişikliğidir..

Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin getirilmesidir…

Yani, Türkiye’nin referanduma gitme teşebbüsüdür.

Bu üç ana başlık ile yola çıkarsak…

Her zaman olduğu gibi bizi içten yıkmak isteyen hain şebekeler ta Meclis’e kadar kol atmış durumdadırlar.

Meclis’i bile çalıştırmamak için kökü dış mihraklardan gelen CHP anlayışı nerdeyse yıllardan beri yaptıkları darbecilik hıyanetleri gibi aynen, yeniden o kirli hegemonyasını devreye sokmak istiyor.

Yani yeniden bir darbe planı kurgulamak istiyor…

Şimdiye kadar İngiliz ve ABD’nin girişimleriyle yapılan darbeler silsilesinin yeni bir darbe halkasını eklemek üzere yola çıkmış durumda.

Bir türlü rahat durmuyor..

Anayasa maddelerinin değişikliğiyle ilgili meclisin çalışmasını sabote etmek isteyen bu kirli anlayış, gerçekten Türkiye için çok büyük badireli bir tehlikedir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerek Başbakanlık döneminde olsun, gerek Cumhurbaşkanlığı döneminde olsun…

Bütün çabalarıyla bu kirli hıyanet oyunlarına karşı çok büyük mücadele vermiştır..

Bu mücadelenin semeresini ve faydasını da; her yerel ve genel seçimlerde almıştır.

Böylece yepyeni bir Türkiye'yi meydana getirmiştir.

Aynı o çizgide devam eden o siyasetin ciddiyetini muhafaza etmeye çalışan bir de Sayın Başbakan Binali Yıldırım var..

İki gün önce Haliç Kongre Merkezi’nde AK Parti Gençlik Kollarının düzenlediği “2. Abdülhamid Han’ı anma programı”nda Sayın Yıldırım'ın yaptığı konuşma, gerçekten tarihi bir konuşmaydı.

İnanın, oradaki yapılan konuşma sanki Allah tarafından Başbakanın kalbi üzerine damlayan bir ilham mucizesi olarak ağzından döküldü...

Konuştuğu o ifadelerin kelimesi kelimesine tarih sayfalarına altın harflerle yazılması gerekir.

Neden mi?

Zira gerçek olan budur ki gençliğimize yakın tarihimizi anlatmıştır.

Yakın tarihimizi anlattığı gibi bu evrede olup bitenleri de vurgulamıştır.

Hele hele Ulu Hakan Sultan Abdülhamit’i anlatırken, dinleyenlere apayrı bir zevk vermiştir.

Sayın Yıldırım'ın o ifadelerini aynen buraya kaydedip, sizinle paylaşma mutluluğunu yaşıyoruz.

 “Osmanlı coğrafyasındaki eserlerin her birinin altında Sultan Abdülhamid’in imzasının" bulunduğuna dikkat çekerek şöyle dedi;

“Bugün üniversiteler, hastaneler, kışlalar, demiryolları...

Aklınıza ne geliyorsa…

Bugün Cumhuriyet neslinin kullandığı bütün eserlerin altında o Ulu Hakan Abdülhamid’in imzası var.

Marmaray projesi de Abdülhamid’in hayalidir.

Bu hayali gerçekleştiren de onun torunları Recep Tayyip Erdoğan’dır….

Fatih İstanbul'u fethederken gemileri karadan Haliç'e indirdi.

Onun torunları Avrasya ile arabaları denizin altından geçirdi.

Yıl 1904, Sultan Abdülhamit Hicaz Demiryolu'nu yapmaya karar verir, 2 bin kilometreden fazladır.

Abdülhamit Han bu proje ile bölgenin kaderini değiştireceğinin farkındadır.

İlan ettiği andan itibaren Bosna'dan, Balkanlar'dan, Endonezya'ya, Pakistan'a varıncaya kadar bir Cuma sonrası 20 milyon altın değerinde yardım topladı Hicaz Demiryolu için.

Bir kuruş borç almadan bu projeyi yapmaya başlar.

Bu proje 3 kıtada hüküm süren Osmanlı'nın geleceğe yönelik İslam ümmetini bir tutmaya yönelik kararlılığını gösteren en önemli projedir.

O günlerde demiryolları inşaatları Avrupa ülkelerinde yeni başlamıştır.

Osmanlı, hasta adam bunu nasıl yapar diye bildiğimiz o ülkeler çılgına döner.

Proje her türlü engellemeye rağmen yapılır.

Emparyalist güçler engellemeye muvaffak olamayacaklarını anladıkları zaman başka yollara saparlar...”

***

***

Bakınız, Başbakan Binali Yıldırım yeni anayasa değişikliğiyle ilgili şöyle diyor...

“Biz ülkeyi büyütmenin derdiyle uğraşırken birileri de bu kalkınmayı engellemek için tuzak kurmaktan geri durmadılar.

Yakın tarihimizde 27 Mayıs var, 12 Mart var, 12 Eylül var, 28 Şubat var.

Bütün bunlarda millet iradesi maalesef yok edildi, darbeciler kazandı. Ama AK Parti iktidara geldi, 27 Nisan, 17 Aralık, 15 Temmuz...

3 darbe girişiminde de darbeciler kaybetti, millet kazandı.

Anayasa değişikliği darbecilerin sonunu getirecek.

Meclis iktidarından milletin iktidarına giden yolu açacak. 

Bu sistemle millet kendisini yönetenleri doğrudan seçecek.

Kendisini yönetecekleri denetleyecek vekilleri de seçecek. Kendisi hükümetini doğrudan denetleyecek vekillerini de kendisi adına, millet adına kanunları yapacak.”

***

İşte tüm bu gerçekler paralelinde Sayın Cumhurbaşkanının da vurguladığı ifade aynen şöyledir;

“Artık Türkiye eski Türkiye değil, kimse o eski Türkiye’yi geri getiremez.

Yepyeni bir Türkiye’de yaşıyoruz”

Cumhurbaşkanının bu ifadesi halkımız için, ülkemiz için ümit kaynağıdır ve teselli merciidir.

Allah ebediyen razı olsun…

Kazadan beladan, kötü insanların şerrinden, fitnelerinden, badirelerinden korusun Türkiye’mizi, Cumhurbaşkanımızı ve Başbakanımızı.

Gerçekten ne mutlu bizlere ki böyle bir Cumhurbaşkanı ile Türkiye bugün yönetiliyor…

Böyle bir Başbakan, Bakanlar Kurulu’nun başkanıdır.

Bakınız, başlık olarak kullandığımız ifade;

“ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ DARBECİLERİN SONUNU GETİRECEK!”

Evet, bu ifade de Sayın Binali Yıldırım’a aittir.

Gerçekten burada tüm kamuoyu nezdinde tebrik ediyoruz ve teşekkür ediyoruz Başbakanımızı.

Onun için diyoruz ki CHP Meclis’te teneke sesi çıkarıyor.

Kemalizm, Laisizm, Sekülarizm, Atatürkçülük gibi bayatlamış hurafelerden bahsediyor.

Onun zırhına girmek istiyor ama ne yazık ki o zırh da artık çürüdü gitti.

Adeta boş teneke gibi sadece ses veriyor, başka bir şey değildir.

***

Cumhurbaşkanının da kelimesi kelimesine bir önceki gün, Borsa İstanbul yeni hizmet binasının açılış töreninde yapmış olduğu konuşması da aynı minvalde; takdire şayan tespitler içermektedir.

Bazı başlıklarını sizinle paylaşalım.

"Bizim için reel ekonomi çok önemli, ekonomi insana dair her şeydir… Hamd olsun ekonomimiz dim dik ayaktadır… Ben diyorum ki risk alın. Bu ülkede istikrar ve güven var. Risk almadan bu iş yürümez…"

Erdoğan, Türkiye'nin sorununun süratli hareket edememek olduğunu belirtirken şöyle dedi;

"Ekonomideki güncel sıkıntılarımız çözümüne yönelik atılması gereken adımlar konusunda biraz daha hızlı olunması gerektiği açıktır. Nitekim bu adımlar atılmaya başlanmıştır.."

Erdoğan; “Borsa üstünden, döviz kurları üzerinde, faizler üzerinde kriz çabaları hep yaşandı. Büyük projeleri engellemek için her yolu denediler. Ama artık şunu herkesin bilmesi lazım eski Türkiye yok….”

Demek ki eski Türkiye gerçekten eskimiş bir Türkiye’dir.

Tek parti dipçik ve şeflik dönemi artık kapanmış durumda.

Kokuşmuş, kurtlaşmış bir mezalimin devri kapanmıştır.

Ne idüğü belirsiz, ithal edilmiş bir küfür ve inkârcılık sistemiyle ülke insanını kandırarak yanlış eğitimle ve dışarıdan ithal edilmiş milli olmayan kültürlerle bu milleti aldata aldata bu seviyeye kadar gelinmiştir…

İşte Cumhurbaşkanı halkla birlikte bunlara karşı mücadelesini veriyor.

 

***

Evet, sevgili okurlar.

Tüm bu ümit verici ve halkımıza derin nefes aldıran bu güzel konuşmalarla, inşallah ümit varız ki artık Türkiye tüm engelleri aşmış durumdadır.

Hele hele bu Anayasanın tümü üzerine, özellikle ilk dört maddesi üzerinde de çalışıp çok yakın bir zamanda onun da teklifini millete getirebilme şansını yakalayacaklardır.

Bundan sonra ülkemiz için “Zafer üstüne zafer” kazanma zeminini yakalamış olacağız.

Devletin başında iyi insanların bulunması, bir millet için en üstün zafer olmalıdır.

Bugün hakikaten diyebiliriz ki “Allah” diyen, alnı secdede olan bir Cumhurbaşkanımız var, bir Başbakanımız var, bir Bakanlar Kurulumuz var.

Daha ne olsun?

İşte biz de millet olarak gevşemeyelim.

Korkmayalım, üzülmeyelim ve yolumuza devam edelim.

Hem de çok destekleyici dev adımlarla ilerleyelim.

Bakınız, sevgili can dostlar.

“Sadi Şirazi”, Allah ebediyen razı olsun.

Kendine hitap ederken güzel bir ifade kullanmıştır.

Bu, inanan bir toplum için bir ilke olur, bir kurtuluş düsturu olur.

O ifadenin orijinal metni Farsça’dır, aynen sizinle paylaşmak istiyorum.

“Mahalest Sadi!

Brahe necatê Sefâ

Zafer bürden cüz der pey Mustafa”

“Ey Sadi!

Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V)’nın yolundan, izinden başka bir zafer ve kurtuluş çaresi yoktur..

En derin saygı ve sevgilerimle.