Görüş Bildir

BAKALIM BU İŞ NEREYE VARACAK? (II)

Evet, sevgili okurlar.

“Bakalım bu iş nereye varacak?” başlıklı yazı sohbetimiz devam ediyor…

Gerçekten başlık olarak kullandığımız “BAKALIM BU İŞ NEREYE VARACAK?” sorusuna verebileceğimiz cevap, önümüzdeki günlerde olup bitenler olacak...

Nitekim Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın dün TÜSİAD Yüksek İstişare Toplantısında yaptığı konuşmanın muhtevası, Demokrasi ve ekonomide Türkiye’nin geleceğinin aydınlık olacağını müjdeliyordu.

“Şundan emin olunuz en kötüsü geride kaldı.

Bunca saldırıya rağmen ayakları üstünde dimdik duran Türkiye'nin önünde inşallah aydınlık bir gelecek vardır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “inşallah” kavramıyla cümlelerini kuruyor…

Ki kurguladığı her cümle, kelimesi kelimesine büyük önem arz ettiği gibi; temkinli olmayı da elden bırakmıyor…

Cümleleri ümitlerle dolu…

Türkiye’nin geleceğini ifade ediyor…

Pek tabi ki aydınlık yarınların da müjdesini vermektedir…

***

Bizim de yazımıza başlık olarak iki günden beri kullandığımız “BAKALIM BU İŞ NEREYE VARACAK?” sorusunun cevabını da gerçekten Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünkü konuşmasında bir ölçüde vermiş oldu.

Ki özünü ifade etti…

Müjdeledi…

Türkiye’nin geleceğinin aydınlık olduğunu…

Özellikle; Demokrasi ve ekonomiksel olarak da sayılı dünya devletleri arasında yer aldığımızı vurguladı.

Türkiye büyüyor...

Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle seslendi;

“İşte 16 Nisan bitti ve biz hemen yurt dışında kendimize pazarlar aramaya başladık.

Kuveyt'te 4,5 milyar dolarlık temel atma törenini birlikte yaptık.

Bu oluşturulan piyasanın nasıl elde edildiğinin alametidir.

Arkasından Hindistan, Rusya, Çin ve ABD seyahatimiz oldu…”

Tabii ki bu ifadeleri kullanırken hep “İnşallah” kavramını da dile getiriyordu.

Yani Allah izin verirse…

Her şeyin başında Allah olduğunu…

Allah inancı olduğunu…

Kendisinin de memleketinin de Allah’ın varlığına, büyüklüğüne inanarak, yola çıktığını biliyor.

Ve tüm bu mücadelenin bir nevi "iman" simgesi olduğuna vakıftır.

İşte 94 yıldan beri sözde “Cumhuriyetle” yönetilen bir Türkiye’nin son 15 yılındaki çalışma azmi, samimiyeti ve devletin nasıl yönetilmesi gerektiğini Erdoğan bir zaten ifade ediyor ve uygulamalarıyla  "olup-biteni" onaylıyor.

Şunu net ifade etmek istiyorum...

Güvenerek, inanarak, halkına teminat veren devlet zirvesinde bulunan bir lider olarak ancak Erdoğan’ı görüyoruz.

Geçmişe yönelik demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, adaletten dem vuran nice Cumhurbaşkanları gördük.

Aynı minvalde başbakanları.

Yine hükümetleri...

Hepsi, birbirinden fersah fersah uzak idiler.

Ki, Erdoğan’ın tüm uygulamaları zaten bunu deşifre ediyor, gösteriyor ve halka sunuyor.

Bu da bir gerçektir ki Erdoğan, tüm çabalarıyla devletin, ülkemizin dış politikasını nerdeyse garantiye bağlamış ve Türkiye’yi hak ettiği yere oturtturmuştur.

* * *

Lakin iç politikaya gelince bize göre biraz daha kat edilmesi gereken mesafe var.

Erdoğan’ın 21 Mayıs Pazar günkü AK Parti’nin Olağanüstü Kongresinden sonra inşallah partisine büyük yenilikler getirmekle beraber, devletin önemli kurum ve kuruluşlarına bağlı bazı yanlış insanların yanlışlıklarına da artık paydos diyecektir?

Ki denmelidir.

İnşallah denilecektir…

Büyük bir azimle “yağdan kıl çekercesine" çok kolayca bazı önemli değişiklikleri yapacaktır…

Bu değişimin, ümidindeyiz ve güveniyoruz.

Zira İçişlerinden tutun da yargısına kadar?

Yargısından tutun da diğer bazı bakanlıklara kadar…

Bünyelerinde, eski ANAP ve Doğru Yol anlayışının varlığı hızla hâkimiyet kazanmaktadır…

Büyük bir yıkım…

Gerçekten eğer Erdoğan, bunları böyle rahat bıraksa üzülerek söyleyeyim ki AK Parti adeta Doğru Yol’un ve ANAP’ın eski günlerini yaşamakla karşı karşıya kalır.

Ama Allah’tan ümit ediyoruz ki Erdoğan, ihraz ettiği makam ve mevkinin bugüne kadar hakkını vermiş olduğu gibi, dış siyasetini düzeltmiş olduğu gibi bundan sonra da iç siyasetini yanlış, muhteris, rantiyeci kesimlerin elinden kurtaracaktır.

Onları uzaklaştıracak ve “Artık yeter” diyecektir.

İnşallah, 21 Mayıs günü Erdoğan’ın yeni Türkiye’sine “Merhaba” diyeceğiz.

Böylece Türkiye Erdoğan’ın dünkü konuşmasında belirttiği gibi yepyeni bir Türkiye, artık dünya devletleri arasında yerini almıştır ve bundan sonra da alacaktır.

Ümit var olunuz müjdesiyle yola çıkan Erdoğan, bugün değil, 15 seneden beri tüm işlerini başarıyla tamamlamıştır ve tamamlayacaktır.

Erdoğan’ın çalışma stili hakkında yanlış düşünen insanlar varsa ki vardır.

Bize göre ne kendisi tanımış bir insan olarak sayılır ve ne de Türkiye’yi anlamış insan olabilir.

Bu nedenle diyoruz ki Türkiye’nin istikrarı için, istiklali için, geleceği için, inancı için, olursa Erdoğan olur.

Bu zamanda onun o mevki-i muallâsını ihraz etme kabiliyetine haiz başka bir insan Türkiye’de görmüyorum.

İlla ki Erdoğan demek lazım…

Ancak Türkiye, tüm dünya devletleri ve ülkeleri arasında hak ettiği yere gelebilir.

Milli inancımız paralelinde, “emr-i maruf, nehy-i münker” denilen iki tane ana faktörün Osmanlı gibi yeniden yürürlüğe gireceğine inanıyoruz.

Körü körüne kötülükleri pas pas edip milletten saklama dönemi geçmiştir ve geçmektedir.

Biz de bu şekilde, herkesin Erdoğan’ın etrafında zırh gibi durmalarını istiyoruz.

Daha doğrusu tek kelimeyle, her şeyden evvel “Erdoğan’ın izindeyiz” demek gerekir.

En derin saygı ve sevgilerimle.

Hayırlı Cumalar.

 


Bu Makale 4063 kere okunmuştur.