BÖLGEDE SORUNLAR DİZ BOYU! (III)

Evet, sevgili okurlar.

Dünkü sohbet köşemizin ana çizgileriyle yola çıkarsak, çok güzel şeyleri göreceğiz.

Nitekim Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan Rize’de AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları toplantısına katılırken, çok önemli konuları dile getirirken, çok çarpıcı tespitleri de ihmal etmedi.

Erdoğan’ın kullandığı bazı önemli ifadeleri, yazılı medyanın birçoğu sürmanşetlerine taşıdı.

Bizim de bölgeyle ilgili yıllardan beri kaleme almak istediğimiz çok önemli konuları geç de olsa Erdoğan da artık dile getiriyor, kamuoyuyla paylaşıyor.

Sanki bu ifadeler, seçilmiş cümleler olarak Erdoğan bunları saklamış “günü gelince kamuoyuyla paylaşacağım” dercesine parmağını basa basa tespitlerini her platformda dile getiriyor.

Bakınız, Erdoğan ne diyor;

“Defolu adamla mücadele olmaz”

Büyük puntolarla sürmanşetlere taşınan bu ifade az öz bir ifade değildir.

Demek anlaşılan budur ki Erdoğan yeniden AK Parti’nin 2002’deki hareketine doğru yürüyor.

Erdoğan devamla şöyle diyor;

“Kongre sürecinde AK Partide büyük değişiklik yapılacağını belirterek, milletimizin beklentilerini karşılayabilecek dinamizme sahip arkadaşlarımızla yola devam edeceğiz.

FETÖ, PKK, DEAŞ’la mücadele ediyoruz.

İşimiz kolay değil, bencillik batağında sıkışan defolu kişilerle böyle zorlu bir mücadeleyi yürütemeyiz.”

* * *

İnanın, sevgili dostlar.

Erdoğan, bu son cümleyle tüm yönüyle bir yerlere mesaj gönderiyor.

Ve diyor ki; “Herkes ama herkes kendine gelsin, rantiyeci, vurguncu, ihaleci, komisyoncu ve eyyamcı insanlarla artık çalışamayız.

Kişisel rantını ön planda tutanlarla işimiz yok.

Dava adamı arıyoruz.”

“Yorgun, pısırık, gölgesinden korkan insanlarla işimiz yok” dercesine gerçekleri dile getiriyor.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın bu söylemleri doğrultusunda yola çıkarsak, bazı ifadeleri burada kapalı bırakmak bize göre yanlış olur.

Açmak lazım, şerh etmek lazım, detaylarına inmek lazım…

Bakınız, şöyle diyor;

“Bencillik batağında sıkışan defolu kişilerle böyle zorlu bir mücadeleyi yürütemeyiz”

Daha ne desin?

Hani kültürümüze mal olan bir atasözümüz var; “Eğer sen zekiysen anla, eğer zeki değilsen Tevrat ile incili sana izah edersek yine boşunadır”

Az ifade ama öz ifade.

Diğer bir tabirle; “Kal’le del’le”

Az sözle çok mana taşıyan ifade.

* * *

Evet.

Ne çekmişse bu millet, bu vatan, hatta bu yüce İslam dini ve ona inanan bir ümmet…

İçi dışıyla paralellik arz etmeyen veyahut dışı içini ifade etmeyen ikiyüzlü münafık tıynetli insanlardan çekmiştir.

Mekke devrinin başlangıcından, Resulullah (S.A.V)’in çektiği çile ve zorluklar döneminden ta günümüze kadar, İslam’ın, özellikle zaman zaman geri kalmışlığın temel sebebi; içten kaleyi fethedip ağacın kurdu gibi çürüten nice münafık tıynetli kurtların siyasetteki mevcudiyetidir.

Zaten muhterem Erdoğan da endişe ettiği tespitlerini bu yönde topluma sunuyor.

Düşman dışarıdan olursa, çıplak görüntüsüyle terhis edilebilir.

Ama içten olunca, gerçek kimliğini ortaya koymadığı için bozgunculuğu daha şiddetli olur, varlığı daha tehlikeli olur.

Onunla mücadele etmek çok güç…

Zira bir yüzünü maslahatçı, ehl-i sulh olarak gösteriyor.

Ama öbür yüzünü tersyüz edip, tam nifak tohumuyla hareket ediyor.

Buna ne diyeceksiniz sevgili okurlar?

Biz burada tüm bunları isimlendirerek yazarsak, birilerini rencide etmiş oluruz ki bu bizim inancımızla ters düşüyor.

Çok çok incitmedikçe kimsenin haysiyet ve şerefini rencide etmiyoruz.

Büyük bir devlet adamı olan Erdoğan’ın tespitleri paralelinde biz bunları zaten çoktan biliyor ve söylüyoruz.

Tek kelimeyle Erdoğan diyor ki;

Menfaat grupları artık ön saflarda yer alamaz.

Geri safa çekilsinler, iktidarın imkânlarını boşuna harcamasınlar.

Doğrusu kamuoyu da bu yönde, kimse ona bir şey diyemez.

* * *

İnanın, sevgili okurlar.

Bölgede yıllardan beri AK Partinin iyi niyetlerine rağmen, atadıkları bazı bürokratlar, hele hele özellikle HDP’li belediye başkanlarının yerine atadıkları bazı kaymakamlar, halkın büyük ümitlere kapılmasına neden olmuştur.

Ama bakıyoruz ki o kisve altında iktidarın tüm bu fedakârlığına rağmen, illa ki rantını, menfaatini her şeyden üstün tutuyorlar.

Bunu gören ve duyan Erdoğan’ın da böyle bir şeyi kaldırmaya tahammülü yoktur.

Zira Erdoğan, hayatının ilk döneminden bugüne kadar yaptığı siyasete giriş hareketinde hiçbir zaman rant ve çıkar söz konusu olmamıştır ve olamaz da.

Dava uğruna bir şeyler yapmıştır, devletin ve milletin menfaatine, yararına nerdeyse yeni bir Osmanlı gerçekleştirmiştir.

Zaten köprüden tut bölünmüş yollara kadar, yer altı Avrasya tüneline kadar, 3. Havalimanı inşasına kadar bunlar hep Erdoğan’ın eserleri değil midir?

Bu yatırımlarla, Türkiye ekonomiksel olarak ayaktadır.

Demirel’in yaptığı gibi “Türkiye 70 Cent’e muhtaçtır” diye bir söz herhangi bir siyaset alanında kullanılmamıştır, bolluk var, bereket var.

En derin saygı ve sevgilerimle.