EMPERYALİST HAÇLI SEFERBERLİĞİ?!

Evet, sevgili okurlar.

Gerçekten günümüzdeki dünya manzarası hiçte iç açıcı değil.

Ne yazık ki; neredeyse ‘’Hilal ile Haçlı’’ seferberliği başlatılacak noktaya gelinmiş…

Öyle ki, "savaş" an meselesi…

Hani bir söz var; tarihten ders almak lazım.

Bizde tarihten "ders-i ibret" noktasında, hakikatlere bakarsak, hedefimize, temel gayelerimize sanırım daha rahat ulaşabiliriz…

Fazla uzağa gitmeden olup bitenleri daha net anlayabiliriz…

Dünün batı dünyası nasıl haçlı seferberliğiyle, İslam dünyasını yok etme planlarını gerçekleştirdi ise; bugün daha fazlasıyla dik alasını yapma hazırlığı içerisinde bulunuyor…

Ki bunun mazisi asırlara dayanmaktadır…

Üç yüz yıldan beri bu tehlike çanları hep İslam dünyası üzerinde çalınmıştır…

Haçlıların İslam dünyası arasına özellikle Osmanlının arasına kendi içimizden ajanlar yetiştirerek kanı bozuk ne idüğü belirsiz, aslı astarı, nesebi-hasebi belli olmayan nice veletlerin sayesinde; "hedefine" ulaşmaya çalışmaktadır.

Nitekim onların nam-ı hesabına yetişen içimizdeki ajanlar, büyük unvanlarla donatılarak, Osmanlıyı yıkabilmişlerdir.

Ve nihayet, cumhursuz bir Cumhuriyet kuruldu…

Cumhurun arkasında olmayan bir cumhuriyetin kuruluşundan hemen sonra, yani bir yıl sonra…

1924 yılında İngiliz, Fransa, İtalya, Yunanlıların hatta ABD’nin direktif ve talimatları üzeri hareket eden o günün zevatı ilk olarak, Hilafeti İslamiye dağıttı.

İslam’ın ana ilke ve unsurlarını kökten yok etmeye çalıştı…

Hatta yok etmeyi başardı diyebiliriz…

Çünkü peyderpey başta Tevhidi tedrisat olmak üzere, dini tedrisatları ortadan kaldırdı…

Bin yıllık Osmanlı kültürünü simgeleyen Kuran alfabesi ortadan kaldırıldı.

Latince harfleri ile kültürümüze, tarihimize, inancımıza darbe vuruldu.

Ve vesayetçi bir anayasayı ikmale getirerek. "haçlıların-küresel emperyalizmin" ülkemiz üzerindeki emelleri böylece hayat bulmaya başladı…

Biz buradan, tarih içerisindeki "ihanetlikleri ve hıyanetlikleri" günü gününe her şeyi anlatmaya çalışırsak bırakın bu köşemizi, ciltlerle kitap bile yazsak yetmez.

Ama her zaman bu köşede sizinle yapmış olduğumuz sohbet paralelinde gerçekleri pey der pey kaleme alıyoruz.

Ve siz değerli okuyucularımıza, "tarihi argümanların" ışığında paylaşmaya çalışıyoruz…

Evet, bu günkü emperyalist haçlı ittifak bin yıllık gibi uzun bir tarihe dayanıyor.

Hele hele Osmanlının genç bir padişahı olan Sultan Mehmet Fatih’in 21 yaşında İstanbul’u fethetmiş olması…

Ki dünya kilisesi durumunda olan Ayasofya’yı fethettikten sonra, kiliseyi camiye çevirmişti.

İşte, o günden bugüne "Haçlılar" İslam'a, Osmanlıya ve tabi ki Türkiye'ye karşı "her daim" hainlikler peyda etmiştir…

Önce Osmanlı'yı hedef aldılar…

İçimizdeki "yetiştirdikleri" ajan ve devşirmeler sayesinde; 624 yıllık bir hükümranlığı, yani Osmanlı'yı dağıttılar…

Ardından, Hilafeti İslamiye’yi ortadan kaldırmak istediler.

Kinci ittifak bugünde aynı o kinle yola çıkarak devletine, milletine, vatanına, hatta tüm İslam dünyasına sahip çıkan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef almış durumdadır…

Zira alışa gelmişlikleri üzerine cumhuriyetin kuruluşundan hatta 31 Mart hadisesinden sonra, yani 1909’lardan sonra günümüze kadar gelen ve gelişen olaylar hatta bu olayların en başında gelen 1. Dünya savaşındaki mağlubiyetimiz…

1918 deki İngilizlerin İstanbul’u istila etmesi…

Mondros anlaşması adını taşıyan yıkım ve hezimet…

1920’lerdeki Sevr’den başlayan sözde cumhuriyet.

Sözde değil de içi boşaltılmış bir cumhuriyet kavramı ile kurulan bir sistem, hep batılıların lehine olmuştur, onların kültürleri ile yaşanmıştır.

Ve ayarladıkları dönemin bazı padişahları tarafından atanan paşalar Mısırdan başlamak üzere Türkiye’ye kadar birçoğu haçlı emperyalizmin adına çalışmıştı…

Ki bunların sayesinde, o haçlı kindar batı dünyası rahatlıkla hedefine ulaşabilmiştir.

Günümüze kadar devam ede gelmişlerdir…

Ama bugün, o haçlı seferberlik anlayışı duvara toslamıştır…

Yaptıkları, ettikleri geri tepmiş ve onun dumanlı hava içerisinde gezen fırsatçı kurtları da bir bir deşifre olmuştur…

Bugün sürekli "mağlup" olmaktadırlar…

FETÖ'sü da.

PKK'sı da…

DAEŞ'i de.

DHKP-C'si de.

TİKO'su da.

Hatta "her belanın, fitnenin" üreme zihniyetine sahip olan CHP'nin bile…

Halk deyimiyle; "kep düştü kel göründü" misali…

Kim kimin, hangi haçlı anlayışın nam-ı hesabına çalıştığı; "gün gibi" aşikâr oldu...

Zira bu dönem Sayın Erdoğan’ın dönemidir.

Ve bu şer ittifakına bağlı zincirlerin halkasını tek tek, "belirliyor" ve koparıyor…

Çünkü Erdoğan uzun süreden beri devlet başına geçen hükümetler veya cumhurbaşkanların hiçbirisi gibi davranmamıştır.

Sisteme.

Ve vesayetçi anlayışa "eyvallah" etmemiştir…

Boyun eğmemiş.

Diz çökmemiş.

El pençe durmamıştır…

Uyanık durmuştur.

İlkeli durmuştur.

Dik durmuştur…

O keferetül fecerelerin hıyanetine karşı meydan okumuştur…

Ki bugün yine meydan okumaktadır.

Hatta yarın yine daha fazlasıyla meydan okuyacağına inanıyoruz…

Zira her zaman bahse konu ettiğimiz Üstad Bediüzaman hazretlerinin şu veciz ve manalı sözünü, Erdoğan "ruhi derinliklerinde" yaşatıyor.

Çünkü bu söz çok ciddi ve kapsamlı bir anlam taşımaktadır…

Bediüzaman Hazretleri devletlerin özellikle İslam dünyasının liderliğini eline alan devlet adamlarına yönelik; hep bu ifadeyi kullanmıştır…

Evet, Üstad şöyle diyor;

İman hem nurdur hem kuvvettir.

Hakiki imanı elde eden adam kâinata meydan okuyabilir."

İman insanı insan eder belki insanı sultan eder.

Küfür ise yüreklerde sırtlak ve ağırlık veren kirli bir yüktür.

Bu itibarla devletin daha doğrusu milli iradenin temsilcisi olarak yola çıkan bezirgânın yani kervanın başını çeken Erdoğan işte bu imana ve bu inanca sahiptir.

Bundandır ki Allah onu koruyor…

Seher vakitlerinde herkesin ettiği duada Erdoğan’la birliktedir.

***

Bakınız, Recep Tayyip Erdoğan dün İstanbul Sancaktepedeki toplu açılış töreninde idi…

Burada bir konuşma yaptı…

Özellikle, sert sözlerle yola çıkarak batı dünyasına yüklendikçe yüklendi.

AB ülkelerinin Vatikan ziyaretine değindi…

Erdoğan bu ziyaretin altında bir çağrışımın yattığını ifade ederek şöyle dedi;

''Bunlar dürüst değil.

Şimdi Avrupa Birliği üyesi ülkeler, Vatikan'da bir araya geldiler.

Bu gelişmeler bir şeyi çağrıştırıyor; hayırdır, Vatikan'da niye bir araya geldiniz, Papa'nın huzurunda niye bir araya geldiniz.

Papa ne zamandan beri Avrupa Birliği üyesi oldu?

Haçlı ittifakı kendini eninde sonunda gösterdi.

Bize bugüne kadar ne dediler?

'İkide bir, bize böyle diyorsunuz ama böyle bir şey yok'. Evet, siz Türkiye'yi Müslüman olduğu için içeri almıyorsunuz.''

***

Erdoğan konuşmasında, özellikle Hollanda’nın Türkiye'ye karşı sergilediği tutumu eleştirerek, "müşriklere" benzetti.

Ki zaten müşriktirler.

İnsanlık dışı ahlaki çöküntüler içinde oluşan bir ülke, ancak böyle kirlenmeyi yaşatır.

Erdoğan şöyle diyor.

''Benim Dışişleri bakanıma izin vermediler.

Aile bakanımı arabanın içinde mahkûm ettiler.

Bir kadın ya. Hani sizde kadın hakları vardı.

Lafa geldiği zaman kadın hakları şöyle böyle diyordunuz.

Siz kız çocuklarını diri diri toprağa gömen o cehalet anlayışının devamısınız.''

***

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gündeminde Türkiye'ye silah satışının engellenmesi de vardı.

Erdoğan, bu meseleyle ilgili olarak da şunları söyledi…

''Terör örgütüne silah satıyorlar, NATO'daki müttefikleri Türkiye'ye parasıyla silah yok.

Neymiş, kongreden onay çıkmamış. Terör örgütüne nasıl var?

Size yazıklar olsun. Yılanla çuvala giren ısırılmaktan kurtulmaz.''

***

Erdoğan, dünkü konuşmasıyla, deyim yerindeyse "batının putçularını ve haçlılarını" yerden yere vurdu.

"Faşistsiniz faşist" diyen Erdoğan şunları da sözlerine ilave etti.

— İngiltere bile dayanamadı.

Bunlar şu anda benim Bakanıma sınırlarını kapatırsa, başka Bakanıma uçuş yasağı getirirse sessiz mi kalacağız.

Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı'na diktatör diyeceksin, bunlara Nazi deyince rahatsız oluyorlar.

Siz bizim cami duvarlarımıza gamalı haç işareti çiziyorsanız siz faşitsiniz, faşist!"

***

Erdoğan’ın kahramanca ortaya koyduğu bu yürekliliği elbette ki rast gele bir hareket değildir.

Bu köklü Anadolu halkının iman ve İslam inancına dayalı bir kahramanlık eseridir.

Ümit ediyoruz ki yüce Allah Erdoğan’la beraberdir…

Ve bu millette Erdoğan’la beraberdir.

Molla Ahmed-i Cezirî'nin dediği gibi; "İnna fetehna fazizu yâre tebi.?"

Yani fetih suresi senin yar ve muhafızın olsun diye dua ediyoruz…

O dualar inşallah seher vakitlerinde arşa alaya çıkıyor.

***

Ama şunu da kaydetmeden geçmiyoruz.

Her şey dosdoğru düzgün yürüyen Ak Partinin bir siyaset anlayışı ne yazık ki Doğu ve Güneydoğudaki başta ilimiz Diyarbakır olmak üzere bir türlü normal, "seyirde" gitmiyor…

Sürekli sapma var…

Sistem neredeyse tıkanmış…

Bölge halkı, Ak Partili olmayıp ta "AKPLİ" olanların yüzünden "evet" oyunu kullanmaktan biraz endişeli olarak görünüyor.

Zira burada her zaman söylediğiz gibi bir medya gurubu olarak doğru ve gerçek tespitlerimiz var.

Bu tespitler hakkıyla bir tespit; ne yazık ki "AKPLİ" olup ne idüğü belirsiz ermeni dönmeleri hep kendilerini sureti haktan gösteriyor. Gizliden gizliye HDP’li, PKK’lı olanlarla işbirliği içinde olup ne yazık ki AK Partiyi içten vuruyor.

Kimse de bunun farkında bile değildir.

Gerçek manada AK Partinin önemli yetkililerini arayıp bulmak istiyorsak yörede bu insanlarla yola çıkılmaması lazım…

Çünkü devlet ihalelerini hep kendilerine transfer edip vurgun üzerine vurgun yapmaktadırlar…

Nice kirli dönmelerdir bunlar…

Şeklen Erdoğancı görünüyorlarsa da ama hey hat, uzaktan yakından alakası bile yok…

Böylesi nice dönmelerin varlığı tartışılmazdır.

İşte bunlar hükümeti yanıltmaya çalışmaktadırlar…

Çok yanlış olduklarını da bu halk biliyor ve tanıyor.

Her daim de, şikâyet ve eleştiri konusu olmalarına rağmen ne hikmetse; "dokunan" yok...

Naçizane bir tavsiye.

Ki bunu çok kez tekrarlıyoruz…

Dün olduğu gibi bugün de; onlar yüzünden oyların çoğunluğu Ak Parti dışındaki oluşum ve anlayışlar gidiyor/gidecek…

Bizden dost uyarısı...

En derin saygı ve sevgilerimle.