İSLAM DÜNYASININ GERİLEMESİ ve BÜYÜYEN FİTNE?!! (III)

Evet, sevgili okurlar...
Dünkü sohbetimizin ana çizgisinde anlatmaya çalıştığım mevzuu; "Türkiye’nin bugünkü, dünkü ve yarınki gerçek yüzüne, siyaset gözüyle değil insaf ve vicdan gözüyle" bakılması gerektiğine ilişkindi.
Çünkü bilimsel ve tarihsel gerçekleri göz önüne alan her kim olursa olsun bize göre, bugünkü yeni Türkiye’nin çok doğru, yüzde yüz olmasa dahi genellikle çok doğru çizgide yürümekte olduğunu görmelidir.
Ki kimse de inkâr edemez! 
Nitekim tam demokrasi uygulaması yok ise de, bu anayasayla, bu yasalarla, bu muhalefetle ve bu iktidarın karışık politikasıyla ancak bu seviyede olabilir ve yürüyebilir. 
Halk, yüzde 50 küsur Ak Parti iktidarına oyunu düşünmeden veriyorsa, 13 seneden beri tercihini bu şekilde göstermeye devam ediyorsa demek ki; iktidar doğru yoldadır ve halkın beklentilerine cevap vermektedir. 
Her ne kadar; Muhalefet "eften püften" bahanelerle iktidarı karalama cihetine gidiyorsa da, bize göre iktidarı gözden düşürmek yerine daha bir yüceltiyor. 
***
Gerçekten ülkemizdeki kamuoyu bugün iktidarın gittikçe ilerlemesine neden olan başlıca nedenlerin başında muhalefetin ortaya koyduğu siyasetin geldiğini çok iyi biliyor.
Seçmenlerin de kanısı bu yöndedir. 
Kimin ağzını açsanız, iktidarın bazı yanlışlıklarını dile getiriyorsa da herkes şu sloganı kullanıyor. 
"Ne yapalım alternatif yok? 
Çünkü akıllı bir muhalefet yok! 
Bu muhalefete karşı da bu iktidar olur?"
Zira iktidar çok güzel şeyler yapsa da.
Mevcudiyet "ak" bir görüntü içeriyorsa da…
Muhalefet, sadece muhalefet olsun diye "ak'ı kara, karayı da ak" olarak göstermeye çalışıyor.
Öneri sunmuyor.
Alternatif "çözüm" üretmiyor…
Ha bire "kriz" yaratma gayreti içerisinde; ülke meselelerine "köstek" oluyor.
Yani, yanlış üzerine yanlış "bina" ediyor. 
Zaten ahali de, artık herşeyin farkında.
Muhalefetin özellikle CHP'nin, Kemalist laik statükocu bir Türkiye’den yana siyaset yaptığını biliyor. 
Oysaki şu hakikati, CHP görmüyor ve düşünmüyor.
Türkiye halkıyla, coğrafyasıyla Kürdüyle, Türküyle, Arabıyla, Acemiyle, Lazıyla, Çerkeziyle o bayat zorba, darbeci anlayışlardan oldukça uzak durmaya çalışıyor.
Ve bu yöndeki; "uygulamalardan" muzdarip olduğunu, büyük acılar yaşadığını, ağır faturalar ödediğini.
Artık eskiye "dönmek" istemediğini; ne yazık ki CHP zihniyeti görmüyor.
Görmezlikten geliyor.
***
Velhasıl.
Diyeceğimiz şudur.
Siz, halkın birer temsilcisi olarak ister muhalefette bulunun, ister iktidar mensubu olun.
Siz eğer ki, kendini Kemalist, laik, yanlış cumhuriyetçi, din ile devlet işlerinin birbirinden fersah fersah uzaklaşması gerektiğine dair tavır ortaya koyarsanız ki bazı kesimler ortaya koyuyor.
Bilesiniz ki, bugünkü yeni Türkiye insanı bu yönde düşünmüyor.
Onun için; dün olduğu gibi bugün de, öyle görünüyor ki yarın da halkın çoğunluğu kesinlikle iktidarın yaptığı siyaset yönünde adım atacak, tercihini yine, bu yönde verecektir.
Çünkü muhalefetin ortaya koyduğu siyaset, halkı temsil etmiyor.
***
Bakınız sevgili okurlar. 
Osmanlı döneminin son Şeyhulislamlarından Mustafa Sabri Efendi’nin bazı tespitlerini zaman zaman buradan dile getiriyoruz. 
Çok tarihi tespitleri var.
Şöyle tarihin, sayfalarını çevirirsek.
1917’lerden 1919’lara kadar İngilizler ve Fransızlar İslamı göbeğinden vurarak, arkadan ciğerini hançerleyerek Mısır devletini laikleştirdiler.
O dönemde, Mısır’ın Ezher Üniversitesi’nin birçok ulemaları.
Aynı zihniyetle, toplumu ve ülkeyi yanlış yönlere yönlendirdi.
Nitekim aynı o siyaset ne yazık ki 1923’te Türkiye’ye sirayet etti.
Din ile devlet işlerini bir birinden ayırma bahanesiyle; 
Türkiye acımasızca dinden uzaklaştırma politikasına mahkûm edildi...
Zira o gün yapılan yeni Türkiye tümüyle Mısır gibi yabancıların direktifleriyle dinden uzaklaştırma politikası güdüldü.
Türkiye.
Ki hala, 1924 Anayasasını demokratik bir Türkiye üzerine uygulama paralelinde siyaset yapanlar vardır.
Bunlar da, muhalefetin ekseriyeti.
Onun için diyoruz ki; kim olursa olsun, ister muhalefet ister iktidar, halktan yana bir siyaset icra etmiyorlar, dış mihrakların paralelindeki itaatkarane bir politika benimsiyorlar.
Bunu da halk istemiyor.
***
Sevgili okurlar.
Bunu unutmayalım ki yüzde 99,9 Müslüman olan bir millet nerede olursa olsun, o ülke onun anlayışı, İnancı yönünde gelen-giden hükümetler hangi siyasal düşüncede olursa olsun, gerçek demokrasi, hukukun üstünlüğü paralelinde, milli iradesinin "temsil" edilmesini ister.
Bu yönde, adım atılması için zorlar.
Nitekim son yıllarda iktidarlar "bu hakikatin" farkına vardı.
Ak Parti 13 yıl iktidarda bulunuyorsa; bunun idrakine varmış olduğundandır.
***
Eğer ki; İnanç, düşünce hürriyeti, örf adet özgürlüğü, o millet için söz konusu değilse!
Hangi hükümet olursa olsun; o hükümet kesinlikle başkasının namı hesabına çalışıyor.
Dış mihrakların himayesindedir.
Ülkesine, halkına karşı bir hıyanet "içerisinde" olduğu tartışılmaz olur. 
Dedik ya Anayasa.
Evet, mevcut anayasa; halkın milli iradesi paralelinde değildir...
İnancına, tarihine kültürüne saygı "teşkil" eder durumda değil.
Ki harf devrimi altında harfini değiştiren, kadını oryantal bir muz gibi soyduran…
İslam dininin tüm kural ve kaidelerini değiştirmeye çalışan yapıda olduğu için; "herkes" değişimden yana tavır koyuyor.
Tabi ki, bu sorun ve bu sorumluluk yalnız gelen-giden iktidarlara yönelik değil.
Tamamen demokratik çoğulcu parlamenter sisteminde yürüyen Büyük Millet Meclisi’nin tümünü ilgilendirir. 
Yani tek kelimeyle ister muhalefet olsun ister iktidar olsun; hepsi mevcudiyetin sorumlularıdırlar.
***
Şeairi İslamiye denilen İslamın ruhuyla ters düşen…
Darbecilerin anayasası paralelinde adım atan batı dünyasının talepleri doğrultusunda hareket eden ve eski Türkiye statükoculuğuyla skolastik laik bir anlayış, bilmelidir ki kesinlikle halkı temsil edemez. 
Başta anlatmaya çalıştığım gibi! 
Türkiye coğrafyası üzerinde yaşayan her vatandaş ister İslam inancına tabi olsun ister olmasın, çoğunlukta olan halk Müslümandır. 
Herkes bu hakikatin varlığına, uymak ve itaat etmek zorundadır. 
Vel hükmü lil ekseri.
Çoğunluk kimde ise.
Ki demokrasilerde de çoğunluk neredeyse hüküm çoğunluktadır, öyle de olmalıdır.
Sonuç itibariyle; muhalefet bu duruma saygı göstermelidir.
***
Halk, Ak Parti’nin kör-topal dahi olsa iktidarını destekliyor.
Ve oyunu veriyor. 
Muhalefet kem gözleriyle ne yaparsa yapsın artık eski Türkiye’yi unutmalı.
Yeni bir Türkiye ile barışmalı ve tanışmalıdır.
Evet sözün kısası.
Eğer bir sistem ister demokrasi olsun ister totaliter rejim olsun, ister şeraitçi olsun halkın milli iradesi paralelinde adım atmıyorsa; bilmelidir ki "arkasında" halk yoktur.
Ve halkın nam-ı hesabına çalışmıyordur.
Hele ki, halkın inancıyla, tarihiyle kültürüyle ters düşüyorsa!
Cumhuriyetten sonraki ihtilalcilerin, işgalci müstevli devletlerinin politikaları yönünde halkını yönetmeye kalkışıyorsa "ömrü" kısadır.
Çünkü halk hiçbir zaman o anlayışın yanında değil.
Onu da; "iktidarda" tutmaz!
Tam tersine milletin kültürüne, tarihine saygı gösteren hangi siyasal düşüncede olursa olsun halk, o iktidardan yana tavır alır.
Ama şu bilinmelidir ki;
Bu halk, artık, Statükoculuktan, laisizmlikten, kemalizmden sıyrılmış yeni bir Türkiye’ye doğru yürüyor.
En derin saygı ve sevgilerimle…