Görüş Bildir

PARLAK BEYİNLERİ BATIYA KAPTIRMAK!?

 

Evet, sevgili okurlar.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Kazakistan’ın başkenti Astana’da İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olarak her zaman olduğu gibi, bu kez de İslam dünyasına seslenerek tüm ciddiyetiyle gerçekleri dile getirdi.

Erdoğan, Kazakistan’ın Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in misafirperverliğini anlatırken, İslam dünyasının ne kadar perişanlık içerisinde olduğunu dile getirmeyi de ihmal etmedi.

Nitekim İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olarak yaptığı konuşmalardan birisi de;

“İslam dünyasının büyük bir potansiyel olmakla beraber bugün ne yazık ki yüzde 50’si okuryazar değildir.

Olan varsa da parlak ve düzgün beyinleri de kendi içimizde işletemeyip batı dünyasına kaptırıyoruz.”

Büyük bir kararlılıkla ifade ederek, gerçekleri dile getiren yine günümüzün dünya lideri çapında olan Erdoğan…

Gerçekten kendisine yakışanı konuşuyor.

İslam dünyasını uyarıyor.

Teyakkuza çağırıyor.

Herkes kendine gelsin diyor.

Ve günümüzdeki bazı İslam devletçiklerinin başında bulunan nice baykuş tipli sözde liderler varsa da hiç kimsenin canına tak etmiyor ve bunları dile getirmiyor.

Bağrı ve kalbi yanık bir lider olarak tüm dünyaya karşı, özellikle haçlı ve Siyonist dünyaya karşı iman gücüyle gerçekleri bilen varsa, o da Erdoğan’dır.

Hiçbir vicdan sahibi bunu inkâr edemez.

Erdoğan, söylediklerinin arkasındadır ve dik durmaya da devam ediyor.

***

Ama bu da bir gerçektir ki dile getirmeden geçmek istemiyoruz.

Erdoğan’ın 15 yıldan beri Türkiye’ye vermiş olduğu hizmet inkâr edilemez.

Eğer 15 yıldan beri Erdoğan devletin başında olmamış olsaydı…

İnanın ki bugün Türkiye çoktan bölünmeye, inşikaka, nifaka doğru yuvarlanıp gitmişti.

Ama Allah’a şükürler olsun…

Öyle inanıyoruz ki yüce Allah Erdoğan’ın bu ciddiyetinden, bu sadakatinden, bu doğruluğundan dolayı onu korur ve himaye altına alır.

Ne var ki Türkiye’deki kangrenleşmiş terör problemleri, inançsızlık, İslam’a inanmama, Milli Eğitim camiasındaki bozukluk nedeniyle bir türlü yeni nesil yetiştiremiyoruz.

Bize göre Erdoğan da en büyük sorun olarak bunu görüyor, mücadele veriyor, ama bir türlü buna çözüm getirtemiyor.

Terör her gün biraz daha azdıkça azıyor.

Dün yine Diyarbakır’ın Lice ilçesinde sabah 06.30 sularında Jandarma Karakoluna canlı bomba olarak intihara kalkışan bir soysuz terörist, alınan önemli önlemlerden dolayı karakola bir şey yapamadı.

İnfilak eden bomba kendisini paramparça etti.

Ancak DNA’sı yapıldıktan sonra, kim olduğu meydana çıkacak...

Çıksa ne yazar, çıkmasa ne yazar?

Zira kaç tane canlı bomba paramparça olup, gitti…

Hiç kimsenin kökenine ve inine inilmedi.

***

Devletin derinliğinde Masonik kafaların işi zaman zaman çapraza vurarak, hedefi ters yüz edip yanlış gösterenleri Erdoğan görmelidir.

Çünkü nice Hasan Sabbah’lar var.

Devlete ve önemli makamlara çok yakın olduğu halde devleti sömürüyorlar.

Özellikle bölgedeki atanan bazı belediye kayyumları…

O kadar soğukkanlılıkla iş yapıyorlar ki; inanın PKK’nın savunucusu durumunda olan HDP’li belediyeler dahi bunu yapmamışlardır.

Devlete bağlılığıyla bilinen vatandaşlar hep mağdur edilmekte, işleri görülmemektedir.

Tabiri caizse, resmi dairelerin kapıları onlara sonuna kadar kilitlidir.

Ancak AK Parti iktidarıyla hiç alakası olmayan yalakaların varlığı söz konusudur.

Bu itibarla diyoruz ki Cumhurbaşkanımız yaptığı konuşmalarda elbette yerden göğe kadar haklıdır.

Hele hele “Parlak beyinlerimizi batı dünyasına kaptırıyoruz” söylemi, gerçekten tarihi bir tespittir.

Osmanlının son döneminde, yani Sultan Abdülhamid’in 33 senelik imparatorluğuna rastlanan İttihat Terakki Cemiyetinin paşaları ve onlarla işbirliği yapan jön Türkler ve sözüm ona bazı subaylar, işte o olayın neticesinde bir devlet yıkıldı, gitti.

Ama o zamanlar Batı hayranlığı fikrinin hâkimiyeti söz konusuydu.

Ziya Gökalp’ların, Namık Kemal’lerin ve bazı Selanik dönmelerinin Batı hayranlığıyla aldıkları eğitim…

Fransa’nın bazı semtlerine sözüm ona ilim tahsil etmeye gittiler, ama kupkuru ideolojik bir yapıyla geri döndüler.

İşte o ideoloji, koca bir imparatorluğu yedi, bitirdi.

Ve böylelikle, Osmanlıyı yok edebildiler…

Ne hazindir ki, sözüm ona aydın kişiler olarak ta tarihe geçtiler…

Hele ki bu tarihten sonra nice sahte kahramanlar türedi…

Ki aynı o yönelmeler bugün ne çare ki dünden daha fazlasıyla hükümfermanlığını sürdürmektedir…

Herkes batı hayranlığı deyip duruyor…

Çocuğunu oraya gönderiyor.

Aslında hiç göndermeye gerek yok.

Zaten aynı işi gören, batı hayranlığını pekiştiren, inşa eden bir Milli Eğitim müfredatımız var…

Ki hepsine yeter de artar…

Onun için, bizi bizden eden etkenleri uzaktan aramaya gerek yok.

Herşey içimizde…

Zaten, içimizde kan ağlıyor…

En derin saygı ve sevgilerimle.

 


Bu Makale 2822 kere okunmuştur.