“TEŞKİLATLARIMIZDA CİDDİ BİR METAL YORGUNLUĞU VAR!?” (III)

Evet, sevgili okurlar.

Dünkü sohbet köşemizdeki değindiğimiz ana konuların önemli bölümünde Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın tespitleri doğrultusunda ifade etmeye çalışmıştık.

“Teşkilatlarımızda ciddi metal yorgunluğu var” diyen ve hemen ardından vurgulayarak “Parti teşkilatlarımızda köklü bir değişime gideceğiz” diyen Cumhurbaşkanımızın bu söylemleri çok önemlidir ve gerçekten halkın beklentisidir.

Halk zaten beklenti içerisinde bunları dört gözle bekliyor.

Her ne kadar Sayın Erdoğan’ın vurguladığı önemli konular biraz kapalı geçiyor ise de fakat öyle inanıyoruz ki önümüzdeki süreçte bunların da tüm çıplaklığıyla detayına gidilecek ve kamuoyu artık yapılan uygulamadan anlayacaktır.

Biz şimdi ne desek, havadan cıvadan konuşmuş olabiliriz.

Söylemlerimiz havada kalabilir.

Ama uygulamaya geçince, her şey gün gibi aşikâr olur ve net görüntü verir.

Gerçekten Cumhurbaşkanının “köklü değişim” dediği olay önemlidir.

Keza “Bencillik batağında çırpınan defolu kişilerle böyle zorlu bir mücadeleyi yürütemeyiz” demesi de çok önemlidir.

Gerçekten 7’den 70’e kadar 80 milyon insanı ilgilendiren önemli detaylardır.

“Görünen kılavuz istemez” örneğiyle yola çıkarsak, çok şeyler görünüyor ve görünmektedir.

Ve görünmeye de devam ediyor.

Arkamıza dönüp yüzyıllık geçmişimize yönelik baktığımızda; gelen giden siyasi partiler ve o siyasetin çok meşhur aktörleri ister sağda olsun, ister solda olsun, gerçekten bu milletin nabzına göre hareket etmemişler.

Örf, adet, gelenek, görenek, inanç, tarih, kültür ve ekonomik açıdan zerre kadar ama zerre kadar halkın derdi paralelinde yürümemişler.

Laf kalabalığıyla, “Dostlar alışverişte görsün” diye gün gelmiş, zamana göre milletin nabzına göre şerbet vermeye çalışmışlar.

Ama bildiklerini de okumaktan vazgeçmemişler.

Zarar gören millet.

Çabalayıp beklentilerine ulaşamayan yine millet.

Ama siyaset dünyası ne yazık ki ülkeyi bir türlü inkârcılığın, rüşvetin, alavere dalaverenin, kirlenmenin, kavga, gürültü ve terörün pençesinden kurtaramamışlar.

Harcanan ve boşa giden bu milletin alın teri, milletin çocuklarının akıtılan kanı, yetim kalan bu milletin evlat ve torunları, dul kalan gencecik hanımları vs. vs. her hususu ekleyebilirsiniz.

Ama “Aynı tas, aynı hamam”.

Bir kulaktan girmiş, öbür kulaktan çıkmış misaliyle, kalıplaştırılmış, şablonlaştırılmış cümleler ve ifadeler hep aynı.

Milletin gözünü maddeperestliğe bağlamışlar, maddeyi ön plana almışlar.

Mana; tamamıyla dürülüp rafa kaldırılmış.

Halkın inancı, tarihi ve kültürü nerdeyse silinmek üzere…

Ama siyaset dilinin her tarafı berrak, şaşalı.

Güneş ışınları gibi görüntüler varsa da adeta serap görüntüleridir.

Ama ümit ediyoruz ki Sayın Erdoğan’ın lideri bulunduğu AK Parti, 15 yıldan beri iktidarda olmakla beraber, dört dörtlük bir şey görmüyorsak da her halükarda, az da olsa Erdoğan artık milletin ümidi durumuna girmiştir.

Keza İslam dünyasındaki yeri, makamı ve dillerdeki telaffuzu “Kahraman” olarak biliniyor ve söyleniyor.

Zira yalnız Türkiye’nin değil, tüm İslam dünyasının ümit kaynağı durumunda olan Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, gerçekten artık bu umuda, bu şeref ve izzete de layık bir insandır.

Kendisinin konuşmalarındaki tüm söylemlerinin bugüne kadar yüzde yüzü olmasa dahi yüzde sekseni gerçekleştirilmiştir.

Yüzde 20, yüzde 30 eksik varsa da…

Unutmayalım ki mevcut 12 Eylül Anayasası var ve karşısında bir ana muhalefet partisi var ve onun başında Kılıçdaroğlu var.

Ve daha neler neler…

Bu durum karşısında söylenecek tek bir şey var.

Yazımızın başlığından da anlaşıldığı gibi Sayın Erdoğan’ın “TEŞKİLATLARIMIZDA CİDDİ BİR METAL YORGUNLUĞU VAR” demesi ile “köklü değişim ve defolu kişiler” gibi kavramları artık net olarak parmağını basa basa bunları halka uygulamalarıyla göstermesi lazım.

Ama bir yandan Sayın Erdoğan bunu söylüyor.

Öbür yandan bakıyoruz ki FETÖ, PKK, DEAŞ deyip gösterdiği mihraklar hala aynı kulvarda rol oynuyorlar.

Üstü kapalı da olsa, görüntü vermeden aynı teşkilatlarda bulunuyorlar.

Bir yandan PKK saflarında gizliden gizliye iş yapıyorlar.

Öbür taraftan FETÖ’nün ortaklığıyla bilinen meşhur zevat, bir de HDP’lilerle de iç içe.

Dün HDP’li belediyelerde iş yapan, ihale alan, imar planlarını geçiren anlayış ile o HDP’lilerle iş yapmayan, işleri geride kalan esnaflar, iş çevreleri arasında bariz fark varken, ne çare ki bugün aynı o kulvarda, o minval üzere Büyükşehir Belediye Başkanvekili Kayyum Cumali Atilla’nın kadrosunda mevcut olup devam edilmektedir.

Ve hiç kimseyi saymadan, oldukça himaye görülüyor.

Ama yıllarını AK Parti yolunda harcayan insanlar, bugün bu kayyumların yanında yer alamaz, semtlerine bile uğrayamazlar.

Gerek Büyükşehir Kayyumu olsun, gerek Yenişehir Kayyumu olsun…

Adeta yavaş yavaş kılık değiştirircesine sol, Marksist, inançsız, hatta FETÖ ve PKK’lıların paralelinde iş yapmış, bugün de AK Partinin kıyı ve köşesinde yer almaktadırlar.

Sormazlar mı bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?

En derin saygı ve sevgilerimle.