Görüş Bildir

TARIMA AKADEMİK BAKIŞ

BÜROKRATLAR VE HALK

Ramazan ayı içinde bulunmamız sebebiyle çoğu zaman insanların duyguları akıllarına daha fazla baskın gelebiliyor. 
Bu yüzden, bu ayda aynı amaç için bir araya gelebilen insanların mutluluğunu gördüğümde, bunları yazıp siz değerli okuyucularımla paylaştığımda, beni ne kadar mutlu ettiğini tarif etmek neredeyse imkansız bir hal alabiliyor.
Bilindiği gibi Ramazan ayında değişik kesimlerden iftar daveti alınabiliyor. Örneğin; 
3 Temmuz 2015 tarihinde Şehrin önemli bir vakfından bir iftar yemeğine davetliydim. 
Edindiğim bilgi ve izlenim itibariyle, bu vakıf; idealist, islami hizmetlerde etkin, hoşgörü de mükemmel, elimizde nur var topuz yok diyen ve dayanışmada büyük gayret gösteren… bir kuruluş.
Bu vesileyle, bu davete katılmak için bir Üniversiteden bir hoca arkadaşımla, onun arabasına binerek yola çıktık. 
Akşam vakti oldukça yaklaşmıştır. 
Bu yüzden, Akşam ezanı okunurken gideceğimiz yere ancak ulaşabildik.
Kısa bir duadan sonra iftarımızı açıp yemeğimizi yemeğe başladık. 
Yemeğin tadı bambaşkaydı. Arkadaşım çok hızlı yemek yiyince, ona uymaya çalıştım. Ancak, pek beceremedim. 
Sonunda dayanamayıp bu arkadaşıma ‘çok hızlı yemek yiyorsun…’ deyince,
Kendisi ‘evet, ben de çok hızlı yemek yeme alışkanlık olmuş…’ dedi.
Arkadaşımla karşılıklı konuşmaya devam ederken etrafıma baktığımda yaklaşık iki yüz elli kişinin bu davete katıldığını fark ettim. Şehrin üst düzey bürokratlarının önemli bir kısmı, bir kısım üniversite çalışanları ve halktan da insanların bu davete katıldığını duyunca ve görünce çok mutlu olmuştum.
Kendi kendime ‘farklı insanları aynı davette ve aynı sofrada görmek, herkes için olumlu bir gelişme olup, inşallah bu gibi davetlerin devamı gelir’ dedim.
Yemekten sonra, akşam namazını cemaatle kıldık ve ardından gerekli duaları yaptık. 
Tam kalkacaktık ki; vakıf yöneticilerinden biri ‘kıymetli misafirlerimiz, kısa bir ders okunacak, mümkünse yerlerimizde oturabilir miyiz’ deyince, herkes gibi ben de yerime oturup, okunanları dinlemeye ve anlamaya çalıştım.
Bir Profesör tarafından okunan kitapta çok önemli cümleler geçiyordu. Örneğin,
1) Bütün yaratılanların en mükemmeli insan olup, akıl, düşünce…  gibi yetenekleri buna kanıt olarak gösterilebileceğini,
2) İnsanların en değerlisi, doğruluğa ve adalete en fazla taraftar olanı  Müslümanlar olduğunu ve bu Müslümanlar içinde de en mükemmelinin Muhammed (Aleyhissalatu Vesselam) olup, mucizeleri ve en olgun bir ahlaka sahip olmasının buna en büyük kanıt teşkil ettiği … şeklindeki cümleler okunurken kalbimin ve aklımın tümüyle bu okunanları onayladığını hissettim. 
Okunanları, hemen hemen herkes can kulağıyla dinlemeye çalışıyordu.
Bu da hem katılımcıları ve hem de vakıf yöneticilerini memnun etmişti.
Bazıları ‘Peki hocam, okunanlar içinde başka neler vardı’ diye sorabilir.
Ben de derim ki;
Genel anlamda iyi insan olmak veya iyi insan olmak için gayret sarf etmek, dostluk, kardeşlik, iyilik yapmak, barış… var. 
Bu bilgilerin hepimize yararlı olduğunu da vurgulamak isterim. 
Ayrıca, bu gibi davetlerin topluma yararları çoktur.
Örneğin, bu davetler, toplumda, dostluk, sevgi, saygı, barış, kardeşlik, fakirlere ve kimsesizlere destek, iyi bir insan olma çabasının artmasına… sebep olabilir. 
Sonuç olarak şunu ifade ederim ki,
Bürokratları ve halkı aynı sofrada buluşturan, bu vakfın yöneticilerine, katılımcılara, yemekleri dağıtan görevlilere ve siz değerli okuyucularıma teşekkür ediyorum.

Bu Makale 3814 kere okunmuştur.