23 NİSAN MI, NEYİMİZE? (Nesil yoksul büyüyor)

 
Bugün;
Kamerli ayların müjdeleyicisi,
Recep'in,
Şabanın,
Ve Ramazan aylarının geleceğini bize bildiren Regaip Kandili..
Kandiliniz mübarek olsun..
Barışa,
Kardeşliğe,
Sevgiye ve mutluluğa "birlikte eşit ve özgürce" yaşama vesile olsun.
***
 
Evet bugün; 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı!
Öyle ya; neşe doluyor insan..
Kutlu olsun..
Ve tabi ki mutlu; "etsin!!"..
***
Bayram bugün..
Çocuklar süslenenecek...
Rengarenk kıyafetler giyecek..
Gösteriler..
Resmi geçitler..
Ve günün önemine binaen; "parlak" nutuklar atılacak....
***
Maşallah...
Yani bugün "curcuna" misali hepsi; "icra" edilecek…
Yurdun dört bir yanında…
Tabi ki, dış temsilcilikler de dâhil.
Bu arada "bayram" dolayısıyla bugün resmi tatil!
Mesai yok.
***
Hepsi iyi hoş da..
Peki; "nesil" dediğimiz?...
Çocuklarımız dediğimiz...
Geleceğimiz dediğimiz...
Yer küresinde; "tek çocuk bayramına" sahibiz diyerek övündüğümüz hal…
Ve toplumdaki nüfus itibariyle çocuklarımızın "hal-i vaziyeti" nicedir?
***
Ülke olarak..
Gel gör ki "Çocuklarımızın yarısından fazlası yoksulluk sefaleti içerisinde."
Aç.. 
Perişan..
Yoksul…
Ve artan; "çocuk suçu" ve "suçlu çocuklar."
Bozuk bir sicil..
TUİK dün bu noktada veri açıkladı..
Veriler vahim bir tablo içeriyor..
***
NESİL YOKSULLUK İÇERİSİNDE BÜYÜYOR…
Tabloya beraber bir bakalım!
Nasıl bir "şamar" yüzümüze indiriyor..
Öncelikle…
Çocuk nüfusu hızla düşüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "üç çocuk" tezini, düşüncesini bu noktada, "eritiyor?"
***
Ülke nüfusu şu an için; 77.7 milyon…
Çocuk nüfus sayısı, 28 milyon…
Çocukların toplam nüfus içindeki payı azaldı.
Aynı mahiyette…
Yoksul nüfus içindeki payı da "yarıya" yaklaştı.
***
Gelir ve Yaşam Koşulları araştırmasına göre..
Toplam 16 milyon 706 bin yoksul nüfusun içindeki çocuk oranı "yüzde 44.3" 
Yani yarı yarıya!
Bölgesel verilere baktığımızda ise Güneydoğu yine birinci sırada..
Yüzde 55.8..
Karadeniz bölgesi yüzde 54.3..
***
Çocukların "suç" sicili kabarıyor..
Bakınız..
2013 yılında cezaevine giren kişi sayısı 161 bin, 711..
Aynı tarih içerisinde;
12-17 yaş grubundaki çocuk hükümlü sayısı 6 bin 132..
Geçmiş yıllara kıyaslandığında; "suç oranı ve cezaevine giren çocuk sayısı" iki katına çıkmış..
***
2009'da; yüzde 1.5 iken 2013'te bu rakam, 3.8'e çıkıyor..
Peki suç nev-i sıralaması nedir?
Yoksulluğa bağlı olarak; "hırsızlık" ilk sırada…
Oran yüzde 35.3…
Yağma ve talan; yüzde 14.5 oluşturuyor..
***
Yani…
Açlığın,
Sefaletin,
Yoksulluğun dayattığı toplumsal suçta "hırsızlık ve yağma" yüzde 50'i buluyor..
Yaş ortalaması..
Yüzde 18.5'ini 12-14 yaş grubu oluştururken.
Yüzde 81.5'ini de; "ergenlik" dönemindeki 15-17 yaş grubu çocuklar teşkil ediyor..
***
Ya çocuk ölümleri..
Yaralanma ve zehirlenme..
Sadece;
2013 yılında 22 bin 464 çocuk yaşamını yitirmiş..
Bölgesel sıralamaya bakıldığında.
Yoksulluk gibi "ölümlerde de" Güneydoğu yüzde 20 ile birinci..
***
Terörü..
Şiddeti..
İstismarı..
Cinse tacizi..
Uyuşturucu bağımlılığı..
Ahlaki tahribat..
Ve daha sayabileceğimiz bir çok olumsuzluklar zincirinde "darbe yiyen" yine çocuklarımız..
***
İşte sokaklar..
Işıklı kavşaklar..
Eli kalem, silgi tutması gereken çocuklar burada.
Sorduğunda tek cümlelik cevap; 
"Ekmek parası abi!."
Çocukluğunu yaşamadan büyüyorlar..
***
MÜREFFEH YARINLARA NASIL YÜRÜYEBİLİRİZ?
Şimdi soruyorum..
Baraka gibi evde yaşamak…
Bir odada; 10 kişi barınırken..
Gece yatağına aç giren,
Okuma hakkı elinden "yaşamın" koşulları..
Ve sistemin zafiyetiyle "eğitimi" "elinden" alınırken..
***
Mutsuz..
Ötelenmiş..
İstismara uğramış..
Güvensiz.
Güvencesiz atmosferin içerisindeki iken..
Siz bu çocuklarla "müreffeh" yarınlara nasıl yürüyebilirsiniz?
Mümkün mü?
***
Ne yazık ki..
Hayatın koşulları aileler için...
Sistemdeki yozlaşma nedeniyle devlat mekanizması...
Siyasetin çıkara dayalı iktidar yapısı..
Bu küçük bedenleri "korumaktan-kollamaktan" aciz..
Güveni değil; "korku duvarları" ha bire inşa ediliyor..
***
Şimdi.
Bu girift ve kan kusturtan halimiz karşısında..
23 Nisan denildiğinde..
Şu söz ikmale gelmez mi; 23 Nisan neyimize..
Çünkü onlara;
Açlığın,
Yoksulluğun olmadığı, yaşanmayacağına dair "güvence" vermiyoruz..
***
Barışı..
Kardeşliği..
Gelişmiş yarınları; "kucaklayan"..
Herkese..
Eşit yaşam,
Eşit eğitim,
Eşit özgürlük ve adalet nizamını "sağlamada" taminat geliştiremiyoruz.
***
Dünya ülkeleri içerisinde..
Tek Çocuk bayramına sahip ülke olma vasfıyla..
Diyebilir miyiz ki?
"Biz çocuklarımıza, kusursuz yaşam ve gelecek" temin etmişiz.
Yarınlar için de edeceğiz diye!..
Ne mümkün!
***
Buyurun..
Tüm bu hakikatler ölçeğinde;
"Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızdan" söz edebilir miyiz?
Edersek…
Bence "riyakarlık" etmiş oluruz..
Eee…
Diyeceksiniz ki "hayat öylesine" acımasız noktada ki "riyakarsız" biri var mı ki..
Peki, ya Sizce?