5 YIL ÖNCE; DEMİŞTİM?

Maşallah.
Yeni mi uyandınız?
Zülfüyâra dokunuldu ondan…
Her ne ise…
Az sonra, "nedenini" aktaracağım.
Çünkü biz bunu yıllar önce "dile getirirken" kimseden çıt çıkmadı.
Göz ardı edildi…
***
Ama önce;
Dün sabah düğmeye basılan operasyona bakalım.
Nedir, ne değildir?
Mevzuu; SODES.
Ve eksenindeki "usulsüzlük" ihtiva edici projeler…
Operasyon, resmi açıklamalara göre hal-i hazırda, Diyarbakır merkezli...
Ama gözaltılar 7 İl'i kapsıyor…
Şu an çoğunluğu polis, 11 kişi gözaltında.
***
 
Operasyonun odak noktası…
Yani operasyonu ikmale getiren ihbar; 14 Eylül 2014 tarihindeki bir haber…
O da internet haberi…
Hani paralel yapıya yönelik operasyonların yoğun olduğu dönem.
İşte o tarihte; "operasyonu" itibarsızlaştırma gayretli yapılan bir haber…
Haberin başlığı;
"Casus denilen polislerin eğitim seferberliği"
***
İşte tam da bu noktada…
Diyarbakır Emniyeti…
Ve Cumhuriyet Başsavcılığı "iki yönlü" soruşturma başlatıyor "mevzunun hakikati" için…
Çünkü bahsedilen tarihte..
Ve haber muhtevasında, casusluktan tutuklanan polisler için deniliyor ki..
Kendi ceplerinden topladıkları paralarla, 500 öğrencinin "SBS’ye hazırlık için Dershaneye kayıtları yapılmış”
Ve o öğrenciler "başarı" elde etmişler.
Bir ölçüde; "hayırsever" imişler…
***
Ama!
Savcılık ve Polis tahkikatında; "durum" farklı netice çıkardı.
Yani, "Kep düştü kel göründü" misali.
Meğerki.
Haberde ifade edildiği gibi; "Polis ekibinin" cebinden çıkan bir para yok.
Para tamamen.
500 bin lira bütçeli, “SBS'ye hazırlık” adıyla SODES projesi imiş…
***
Tabi bu hile; "bir de yolsuzluğu da" gün yüzüne çıkarmış.
Şöyle ki.
500 öğrenci için; "ihale" yapılmış.
Ama ihale; "KİK" e aykırı yapılmış. 
Şartlar yerine getirilmemiş.
Çünkü SBS eğitimi vermesi için anlaşılan dershanenin ihale tarihinden önce "hiç bir faaliyeti" yokmuş.
Hatta ihaleyi alıp SODES projeleri uygulandıktan sonra, 2012 yılında, Dershane kapanmış..
***
Durumu özetlersek;
Proje hile,
İhale hile,
Dershane hile,
Eğitim seferberliği dahi hile… 
İşte bu sonuç üzerine savcılık 15 kişi hakkında gözaltı kararı çıkardı.
İhaleye fesat karıştırmak,
Edimin iflasına fesat karıştırmak,
Görevi kötüye kullanmak suçları kapsamında, soruşturma…
***
Emniyetin dünkü açıklamasında…
Hissedilen o'dur ki…
Bu operasyonun devamı gelecek…
Çünkü, açıklamanın son paragrafı şöyle.
"Haksız yere ekonomik çıkar sağlayan şahıs ve organizasyonlara yönelik gerçekleştirdiğimiz başarılı operasyonlara hassasiyetle ve titizlikle devam edilmektedir"
***
Şimdi gelelim!
Yazıya girişte; "yeni mi uyandınız?"
Maşallah.
Günaydın ifadelerimin, hakikatine ve dayandığı noktaya…
Şöyle ki.
Ben, SODES'te dönen kirli çarkı, birçok kez dile getirmiştim…
Ki bu mevzuuya odaklı olarak da; 11.10.2011 tarihinde bir yazım olmuştu.
"SODES, HİKMETİNDEN SUAL OLUNMAZ" başlığıyla.
***
O yazıyla; sizi baş başa bırakmadan önce…
Aslında…
Ülke sathında, öncelikle 25 ili kapsaması açısından…
SODES'in…
Tüm ama tüm projeleri; "yandaş-candan" olma hesabıyla, şaibeli.
Bunun çok ama çok ciddi irdelenmesi halinde.
Türkiye tarihinin en büyük; "yolsuzluğu" deşifre olacak…
Devletin birçok kademesindeki üst düzey yetkiliden tutun da.
Kanarya derneği başkanına kadar…
Kim SODES projesi kapsamında, nasıl "yüz binleri" cebine indirdiği ortaya çıkar.
Yeter ki neşter vurulsun.
***
 
Bakalım; 11.10.2011'de.
"SODES, hikmetinden sual olunmaz" başlıklı yazımızda neleri söylemiştik.
Kimlerin dikkatini çekmiştik.
***
Evet,
Uzun süredir değinmek istediğim bir mevzu vardı.
Şu hep duyuyoruz ya;
"SODES" şöyle, SODES böyle diye!
Malum,
Son bir kaç yıldır "yerel bazda" etkinliklerin nerdeyse "top yekunu" bu kapsamda.
Bazen, öylesine "aktifleşiyor ki", habercilik anlamında takipte bile, geri kalmaktayız.
Neyse, zaten projenin "uygulayıcıları" bizi geride bıraktıran durumlarda kendileri aktif oluyorlar.
Ismarlama, haber ve yorum yapılması noktasında; "dokümanı" getirip teslim ediyorlar.
Sağ olsun, bizim maharetli birçok "muhabirimiz" de, sazan balığı misali atılıyor üzerine.
Tabi, meseleyle alakalı "bir kaç yazım" olacağını şimdiden ifade etmek isterim.
Salt bugünle; "münhasır" olmayacak.
* * *
İsterseniz, öncelikle "SODES'in" kronolojik yapısına bi bakalım.
Nedir, ne değildir, işleyiş ve vücuda geliş durumu neyle mümkün?
SODES nedir diyerek başlayalım.
Önce bi açılımını yapalım SODES'in.
SODES, "Sosyal Destek Projesi" ifadesinin kısaltılmışı.
Hükmü; istihdam, sosyal içerme, kültür, sanat ve spor alanları.
Yani; göç, yoksulluk ve işsizlik gibi sorunlar ile değişen sosyal yapının ortaya çıkardığı ihtiyaçları karşılamak.
* * *
Bu projenin "uygulama" alanı coğrafik yapıda kısıtlı.
Proje; Doğu ve Güneydoğu bölgesini de içine alan 25 ili kapsamaktadır.
Proje, "Yerel" düzeyde hazırlanıp ve uygulanmakta.
Gayesi; Beşeri sermayenin geliştirilmesi.
Toplumsal bütünleşmenin sağlanması.
Yerel dinamikleri harekete geçirerek, "bir bütünlük" içerisinde kaynaşmasını sağlamak.
Velhasıl, bir tek ifadeyle kent ile kırsal "yaşantıyı" bir ölçüde, modernize etmek!
* * *
Peki; SODES'ten kimler "projelendirme" kriterinde yararlanıyor.
Kim ve kimler; "proje" hazırlayıp, sunabilir.
Kamu kuruluşları,
İl/-ilçe özel idareleri,
Belediyeler,
Mahalli idare birlikleri,
Üniversiteler,
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları,
Sivil toplum kuruluşları.
* * *
Projeye dâhil olma babındaki süreç nasıl işliyor derseniz?
Anlatayım.
Önce;
Projeler o ilin valiliğine sunulur. 
Valilik, kurduğu komisyonla bu projeleri inceler.
Uygun gördüklerini Devlet Planlama Teşkilatı'na gönderir.
DPT inceledikten sonra kabul edilen projeler ilan edilir.
Normal, prosedür ve işleyiş bu meyanda gelişir.
Yani; yasal nizam böyle.
Bu madalyonun bir yüzü.
* * *
Gelelim, madalyonun "çirkin" yüzüne.
Bu yüzde enva-i "hile, desise ve yolsuzluk ile kayırma" söz konusu.
Nasıl mı?
Hani deriz ya; aman Allahım diye; bu ne rezillikler silsilesi.
Bakın; ilk macera "projenin" kabulünde, gelişir.
Şöyle ki;
Proje'nin "kabulünde" tek inisiyatif o işten sorumlu vali yardımcısında.
Teklif edilen projenin DPT'ye gönderilip gönderilmemesi;  "o vali yardımcısının" iki dudağı arasında.
Verdiği karar.
Doğru mu, yanlış mı, üstünü çizdiği projelerin kriterinin ne olduğu konusunda "hikmetinden sual olunmaz"
Burada kurulan komisyonun kimlerden oluştuğu, yeterlilikleri, ilişkileri ise tam bir muamma.
* * *
Birçok sivil toplum örgütü başta olmak üzere, kurumları biliyorum.
Emek ve zaman harcayarak bir dizi proje hazırlayıp valiliğe sunuyor.
Sonra, bakıyor ki "o proje", çöpe atılmış. 
Açıklanan projelerle kendi projesi arasında, "sosyal bütünleşme" alanında, "dağlar kadar fark" var.
Ama elden ne gelir;
Projelerin kabulündeki ana kıstas nedir?
Ve projelerinin neden kabul edilmediğini,
Eksikleri varsa nelerin olduğunu, 
Değerlendirilen projelerde benimsedikleri "kriterler" nedir,
Bunla alakalı;
Ne bilgilendirme ne de öğrenme şansları var?
Devlet sırrı nizamında!
Ser verilir, "sır verilmez".
* * *
Velhasıl;
Vali yardımcısının hikmetiyle geçen projeler bu kez DPT'ye gider.
Tabi aynı; macera burada da söz konusu.
Sonuç itibariyle; projelerin "kabulüyle" alakalı Valilik ve DPT’deki seyir "tam bir sır ve muamma"
Gelelim; kabul edilen bazı projelere.
İncelendiğinde, detayına baktığınızda "bu mu proje" demekten kendinizi alamıyorsunuz.
Hayretler içerisinde kalıp; “Sosyal bütünleşme" tam bir sosyal ayrışmaya "körüğü".
Yandaş, gayri yandaş bir resme sahip; "SODES'in" projelerinin hikmeti!
* * *
Sohbete,
Burada virgül bırakıp, devamı sonra diyelim.
Lakin, eselenin "akla-hayale" sığmayan, "kabul edilen" projeleri olduğu gibi.
Ciddi manada akıtılan paranın "nasıl" keyfiyet içerisinde "verimsizleştirilerek" ranta dönüştüğünü.
Bir de, projelerde "kurumların", eş dost, akraba "kafa-kol" ilişkileriyle, "düzen" kurmaları.
Kiminin de, proje sayesinde "servetine" servet kattığı.
Şimdilik; "SODES'in" diğer yüzünün, nasıl bir seyir içerdiğini öğrenmiş olduk.
25 ildeki, "açık oy, gizli tasnif" hesabıyla; icra edilen SODES, başlı başına skandallar manzumesi.
Yeter ki; bir deşilsin ve teferruatlı tahkikata tabi tutulsun.
O zaman; görülecek ki, İSKİ ve DİSKİ'nin "çukurlarındaki" kirlilikten daha çok olduğu.
***
İşte biz, 5 yıl önce bunu ifade etmiştik.
Ama kime?
Bugün, tıpkı Diyarbakır'daki diğer "devletin içerisindeki" kirli çarkın deşifresi gibi.
Bir kez daha; "haklılığımız" ortaya çıktı.
Her ne kadar, yıllar sonra olsa bile..
Ki biz de, her mevzuyu "deştiğimizde" diyoruz ki, "zaman en büyük tefsirdir"..
Ama!..
Sosyal ve hukuk devleti olmada iddia eden bir devlet için; "önem arz edici" olan, "hapis ürlara" anında neşter vurmasıdır.
Yoksa, hastalıktan turtulamaz.
Nitekim, ülkenin hal-i vaziyeti de ortada.. 
Ne kadar hastalıklı olduğu..?
***
BÜYÜKTİMUR’LA GÜNDEM.
Bu arada Unutmadan!
Bu akşam, yine size, ekranlarınızdan misafiriz.
Saat 22.00'da, Uzay TV ekranlarında…
Gündemin;
En sıcak ve çatışmalı siyasi ve sosyal mevzularını, konu edeceğiz.
Konuğum…
Dicle Üniversitesi Hastaneleri Başhekimi 
Prof. Dr. Sait Alan…
Alan ilk kez, ülkenin siyasi konularıyla ilgili düşüncelerini bizlerle paylaşacak…
Tabi ki, soru, öneri ve düşüncelerinizi de bekliyoruz.
Şimdiden iyi seyirler…