Bu dil sağlıklı değil...

IŞİD..
Korkunç bir insanlık "katliamı" yapıyor..
İşte, Kobani'de ikinci perde..
YPG'li görüntüsüyle bölgeye sızdı..
Kadın..
Çocuk..
Yaşlı demeden sivilleri" katletti..
Evlere girdi..
İşyerlerine girdi..
Sokakları "kan gölüne" çevirdi..
***
Kurşuna diziyor..
İnsanları kesiyor..
Bombalıyor..
İntihar saldırıları düzenleyerek; bölgeyi "cehnem" ateşine dönüştürüyor...
Kobani'de halk; "can" derdinde..
Kurtulan, Türkiye'ye kaçıyor..
Yaralılar..
Ki onlarcası, sınırdan Türkiye'ye ambulanslarla taşınıyor..
Bir çoğu, Diyarbakır'da tedavi ediliyor..
Ölenler..
Kimi o illerdeki mezarlıklarda..
Kimi de, yakını varsa yine kurşunlar arasında "Kobani'ye" götürülüp toprağa veriliyor..
***
İşte böylesi bir vahşet yaşanıyor şuan Kobani'de..
İkinci perde..
Lakin şu dil var ya..
Bunca acı yaşanırken,
Bunca hakikat gün gibe aşikarken; siyasi alanda özellikle kullanılan bir dil ve oluşturulan bir algı var ki; "çift yönlü" kabul edilemez..
Mesela!..
Deniliyor ki; IŞİD teröristleri Türkiye'den destek görüyor..
Son Kobani saldırısında IŞİD Türkiye üzerinden sızmış..
Ki, IŞİD'in Cerablus'tan girdiğini..
YPG kılığında; sızma yaptığı..
Hem Türkiye Dışişleri Bakanlığınca,
Hem de, YPG'nin üst komitesi tarafından bu yönde açıklama yapıldı..
***
Şu nokda dahi ihtimal vermiyor..
Şöyle ki..
IŞİD teröristlerinin Kobani'ye saldırı noktası kentin geri bölgesi..
Yani Türkiye sınırına yakın alanda değil..
Bilakis, Suriye'nin iç bölgesinden gelmesi gerekir. Ki öyle gelmiş..
Ama!..
Ne garip ve anlaşılmaz durum ki; HDP'nin bazı kurmayları ısrarla kabul etmiyor..
Deniliyor ki; "Teröristler, Türkiye'den sızmış.. Türkiye lojistik destek veriyor…"
***
Doğru bir dil ve söylem değil..
Kin ve nefreti "körükleyen" bir tavır olduğu için..
Unutmamak gerekir..
6-9 Ekim hadiselerini yaşadık.. 
50 insanımız hayatını kaybetti…
Öylesine bir noktada getirilmek istendi ki; "Türkiye'de halklar arası çatışma olsun.."
Anlaşılmaz olan bir önemli nokta da..
2 Milyon Suriyeli ve Irak'lıyı, ülkesine kabul eden..
İaşeleri başta olmak üzere; tüm ihtiyaclarını karşılayan..
Hastaları tedavi eden..
Yaralılara hastanelerinin kapısını açan..
Gelişlerini-gidişlerini kontrol eden; tek ülke Türkiye..
***
Ortadoğu'da..
Avrupa ülkelerinden hiç bir ülke Türkiye kadar bu "iç savaştan" zarar görmüş değil..
Ki şuana kadar harcadığı para; 6 milyar lira..
Nitekim bu harcama hiçkuşkusuz ki "bizlerin" cebinden çıkmaktadır.
Elbette ki, "helali hoş olsun.." darda olana, savaştan kaçana, ülkeye sığınan macir insanlara..
Dinimizde..
İnancımızda, kültürümüz de bu durumu "emreder.?"
Ama bu hakikat orta yerde iken..
Keseri ayağımıza vurarak; "Türkiye'yi terörist bir devlet gibi göstermek?"
Sizce ne kadar doğru, ne kadar ahlaki ve ne kadar, siyasi etiğe sığar?
***
Ya bir de; "kime yarar kime zarar?"
Hiç tartışmasız..
Topyekün hepimize zarar veriyor; bu söylem ve yakıştırma..
IŞİD'in Kobani'ye saldırması,
YPG'nin bölgedeki savunması iki yönlü olarak "yenilgi ve üstünlük" odaklı..
Coğrafik alanda; "kazanım.."
Yani kazı kazan misali alan hakimiyeti yaratmak..
Çünkü iki tarafta "biliyor ki üstünlük kimin eline geçerse, bölgedeki alan hakimiyetini kaybedecek.. 
Bunun için güç sınaması ve alan darlığı için; hamle yapılıyor.. 
Korku üretkenliğine dayalı vahşice katliamlara girişiliyor.."
***
Gelelim Ankara'nın kullandığı dile..
Üslüp sert..
Ve Kucaklamadan çok ama çok uzak..
Şöyle ki..
Hem IŞİD'i hem de, YPG'yi aynı ölçüde; "istemiyor" ve mücadele alanında aynı; "kefede" tutuyor.
İkisine de; "terörist" diyor..
"Ben.. Sınırımda terör örgütleri istemem..
Suriye sınırında devlet yapılanmasına asla izin vermem..
Bunun için her türlü mücadale ortaya konulacak.."
***
Diyeceksiniz ki..
Hangi ülke, sınırında yeni bir devlet yapılanmasını ister.
Ya da; "farklı" bir yapılanma..
İstemez..
Elbette ki, bunu diyecek, demesi gerekir..
Ama mevzuu kendi iç "dengesini" etkileyecek ise burda belli bir hassasiyeti öne almalıdır..
Hatırlayalım..
6-9 Ekim olaylarının "kıvılcımını" ateşleyen neydi?
Gaziantep gezisindeki; "Kobani düştü düşecek" söylemi değilmiy di?
Bu söyleme karşılık "halk sokağa" çağrıldı..
Tabir yerindeyse; "Güneydoğu cehennem ateşine" döndü. 
50 insan hayatını kaybetti..
***
Ki bu söylem..
Ve yaşanan olaylar "siyasal iktidara" tek başına iktidar olmayı kaybettirdi..
İşte koalisyonlu hükümet arayışı..
Bunun en önemli sebebi "Kobani ve Suriye" politikasındaki zafiyetler üretimiydi..
Şimdi, ikinci perde deniliyor..
Ama söylem, karşı çıkış "aynı"..
Sanki tarih tekerür edilmek isteniyor.. 
Bu durum vahim..
O'nun için, hükümetin özellikle hassasiyetler noktasında; Kürtleri kucaklamalı..
Bunu da bariz ve net bir şekilde ortaya koymalı; uzlaşı dilini kullanmalı..
***
Aksi takdirde..
İkinci bir facia hortlaması, içten bile değil..
Sonuç itibariyle..
HDP de, İktidar da; hadisenin diğer aktörleri de; "düşmanca" dil ve tavır sergilememeli.
Hele ki, bu kadar girift yapılar ve sorunlar orta yerde olurken..
***
Seçmen sandıktan memnun mu?
İşte bu soruyu,
Kamuoyu araştırma şirketi ANDY-AR, seçimden 3 hafta sonra seçmene sordu..
Dedi ki;
“Seçim sonucundan memnun musunuz?” 
Ankete katılanların yüzde 67,4’ü “Hayır, memnun değilim” dedi.
Memnun olduğunu söyleyenlerin oranı ise yüzde 32,6.
Bir diğer önemli soru da…
“Peki, sonuçların böyle çıkacağını bilseydiniz parti tercihiniz değişir miydi?” 
Bu soruya verilen cevap ilginç bir veriyle; yüzde 91,8’i “Hayır değişmezdi” 
Sadece yüzde 8,2’si tercihinin değişebileceğini söyledi.
***
Koalisyonlu hükümete bakış nasıl?
AK Partili seçmenin yüzde 55’i MHP’yle kurulacak bir koalisyona destek veriyor. 
CHP’yle kurulacak koalisyona ise bu destek yüzde10,9 oranında.
CHP’li seçmeninse yüzde 28,7’si AK Parti’yle koalisyona ‘Evet’ diyor. 
İkinci olarak ise yüzde 25,3 oranında CHP-MHP-HDP koalisyonunu istiyor. 
MHP’li seçmenin yüzde 53,6’sı AK Partili koalisyona sıcak bakıyor. 
HDP’li seçmense yüzde 36,6 oranında AK Parti-CHP koalisyonunu destekliyor.
***
Olası bir genel seçim olursa..
Oy pastasında;
AK Parti ile CHP’nin oylarının yükseldiği, 
MHP ve HDP’nin oylarında düşüş olduğu gözüküyor..
AK Parti yüzde 42,8, 
CHP yüzde 27,3, 
MHP yüzde 15,4 
Ve HDP yüzde 11,7 oranında görülüyorr. 
***
Bu oranlarla;
AK Parti 272- 277 arasında milletvekilliği kazanıyor.
CHP vekil sayısını 140’lara doğru taşırken, 
MHP 75-80, 
HDP ise 65-70 civarında milletvekili çıkarabiliyor.