EKMELEDDİN.. HA GAYRET?

Yine klişeleşmiş bir ifade..
Demiştim..
Evet,
Ekmeleddin İhsanoğlu için; demiştim..
Salon..
Ve lider "figürüne sahip" bir zihniyet düşkünü…
Halk adamı..
Ülke..
Ve Millet düşkünü biri değil..
Tekçi..
***
Hatırlarsak..
Cumhur'un başına lider olmaya soyunmuştu..
Çatı aday diye.
Ama; kendisi henüz "cumhur" olmuş değildi..
Nasıl, Cumhur'un lideri olur ki?
***
Örnek vermiştim..
Halepçe katliamını hatırlatarak..
O tarihte..
İhsanoğlu, İslam İşbirliği Genel Sekreteriydi..
Katar'da, 53 ülkenin katılımıyla toplantı vardı.
Ki moderatördü..
Tek bir satır; "ne kınama ne de başsağlığı" yayınlamamıştı..
***
Öyle ki..
Kürtler'in hiroşiması olan bu Saddam'ın vahşetine..
Değinilmesine dahi izin vermemişti..
Sonuç bildirgesine; Kürtler dahil edilmemişti..
İşte bu hakikatler ışığında Cumhurbaşkanı adaylığı döneminde şunu ifade etmiştim…
***
İhsanoğlu…
İyi..
Güzel..
Zarif...
Kibar..
Sükût bir adam görüntüsü veriyor? 
Ama ötesi yok.
Çünkü "zihniyet" kalıbı; "tekçi ve vesayetçi"
***
Cumhurbaşkanlığı seçimi döneminde idi...
DİTAM'ın, daveti üzerine Diyarbakır'a gelmişti..
Salon toplantısı..
O gün de, şu vurguyu yapmıştım..
Kılıçdaroğlu'nun, Güneydoğu'da "tabela" partisine dönmesindeki nedenleri.
MHP'nin, Fırat'ın ötesinde;  "yok" oluşunu, hatırlatarak.
Ekmeleddin İhsanoğlun'dan; "liderlik" olmaz..
Yani, hiç bir cacık olmaz.
***
 
Çünkü.
Ankara'da ayrı konuşurlar.
Diyarbakır'da ayrı konuşurlar..
Siyasi hayatları; "çifte yüz" üzerine kurgulu…
Siyasi aldatma.
Yoksa…
Salonda olmaz; halk mitinglerinde olurlardı…
Değiller…
Halkın yüzüne bakacak; yüzleri yok ki!
Ne anlatacaklar?
***
Nitekim..
Hatırlarsanız, "çatı adayı" İhsanoğlu Cumhurbaşkanlığı adaylığı evresinde; "tek bir miting" yapmadı…
İyi ki; yapmamış.
İyi ki, Cumhur'un başına seçmemişiz.
İyi ki yanlış yapmamışız.
Hasbelkader seçseydik.
Maazallah.
Ülke hal-i hazırda; 4'e bölünmüştü..
***
Bugün ülkenin; 3'te birini inkar ederdi.
Sırtını dönerdi.
Bu cumhurlar da; "kim" düşman der, abı-hayat tanımazdı.
Niye mi?
Baksanıza; Meclis Başkanlığına adaylığında aynı düşünce!
***
MHP'nin adayı.
Diyor ki; 
"HDP'ye gitmeyeceğim. Onların oyuna ihtiyacım yok"
Eee.
Boşuna söylenmiş bir söz değil zaman "en büyük tefsirdir" diye.
Mekân da.
Maskeyi de düşürür.
Hakikatleri de gün ışığına çıkarır.
***
İşte.
Ekmeleddin İhsanoğlu'nun; "kibarlığı, güzelliği, zarafeti" bu kadar.
Vay be dedirtiyor!
DİTAM.
İhsanoğlu'na açık bir mektup kaleme almış.
"Tavrınız izahtan uzak"
Malumunuz üzere; DİTAM Diyarbakır'a davet etmiş.
STK'larla.
Birçok Kürt akımla; buluşturmuştu.
***
O günkü istişare.
Karşılıklı diyalogun ortaya çıkardığı sonuç..
Ve Bugün İhsanoğlu'nun ortaya koyduğu "demokratik kültürden" uzak tavır çelişkisine; atıfta bulunarak, uyarılıyor.
DİTAM'ın mektubunun özeti şu;
"Demokratik siyasetin yolunu kapatan, barış ve diyalog kanallarını tıkayan, ötekileştiren yaklaşımların bu ülkeye verilebilecek en büyük zarar olduğu izahtan uzaktır."
***
Biliyorum.
Köşemin müdavimleri şu ifademi hatırlatacaklardır.
Siz demiştiniz diye.
Evet, o gün;
DİTAM'ın Ekmeleddin’i ağırlamasına "neyin pazarlaması" demiştim?
Eleştiri mahiyetli.
***
Velhasıl!
Anladığımız şudur ki…
Birileri…
Ki İhsanoğlu da o birilerinden biri.
Nitekim Partisi de, lideri bulunan Bahçeli de.
O birilerinin; kulvarında.
İşte bunlar.
Yüzde 13'ün üzerinde oy almış, hatta 80 milletvekiline sahip bir siyasi partiyi yok sayıyorlar.
Görmezden geliyorlar.
***
 
Ve sırtlarını dönerek diyorlar ki;
Ülkenin milli birliği için " size ihtiyacımız yok"
Hakikatten izahtan uzak olduğu gibi şu gerçeği de; yüze vurmaktadır…
Bu ülkede; hala birileri...
Kanın…
Gözyaşının…
Çatışmanın…
Ölümlerin "sevdasında"
Barışa…
Kardeşliğe, diyaloga, çözüme "düşman"
Akla ziyan.
***
Anlayacağınız.
Demokratik diyalog kültüründen uzak; siyasi anlayış…
Ne ülkeye,
Ne millete,
Ne de bizatihi kendi "varlığına" bir kazanç sağlayamayacağı gibi yaratacağı tahribat; toplumsal hizipleşmenin de ötesi olur…
***
Sözün kısası…
Ekmeleddin İhsanoğlu'na zarifçe bir söylem..
Beyefendi..
Demokratik Kültürünüz bu ise..
Kürtlerin size ihtiyacı yok..
Dün olmadığı gibi bugün de olmaz!
Ne diyelim.. 
İhsan bey kolay gelsin!
Ha gayret, Meclis başkanlığı koltuğuna "bir adım kaldı?"
Pardon; bir asır…