EZİDİLER ÜZERİNDEN PLANLANAN….!

Söz'ün dünkü manşeti..
"Ezidi Krizi.."
Mevzuya muttali misiniz, değil misiniz bilmem.
Ama dikkatinizi çekmiştir!
Müdavimler de muhakkak ki haberi okumuştur.
Nitekim mevzuu; "artık" uluslararası tartışmada..
Ancak..
Hadise sinsilik içerisinde sinsilik icra ediyor..
***
Ezidi krizi...
Malumunuz üzere konuyu açayım!
Hatırlarsak iki yıl önceydi. 
IŞİD vahşeti.
Bir tufan gibi Irak ve Suriye’de katliamlara girişti..
Yeryüzünün en şiddetli "terör örgütü" olarak.
Yakıp-yıktı.. 
İşgaller yaptı.. 
Coğrafik alan kazanımı sağladı..
***
Türkmenler. 
Araplar..
Kürtler..
Ezidiler..
Ayırım yapmadan; "soykırım" mahiyetiyle öldürüp yaktı..
IŞİD..
Bölgesel..
Ve Küresel güçlerin; "üst aklıyla", harita değişimi yarattı..
Mezhepsel çatışma üreterek.
***
Ve bunu da. 
Söz'de; İslam adına yaptığını iddia ediyor.
Ama!
İslam'ın bırakın; "İ" harfini, semtinden dahi geçmeyen; "zihniyetin" uygulayıcıları.
Bilakis; İslam'ı "terörizmle, katliamlarla, insanları vahşice" katleden; bir profilde gösteriyor.
Yani İslam düşmanı!
Zaten;
Üst akıl sahipleri "asırlardır" İslam düşmanlığı yapan, haçlı ve siyon zihniyet sahibi, güçler.
Bölgesel.
Ve Küresel güçlerin; "maşası" olarak, Ortadoğu'da harita değişimi, planını uyguluyorlar.
***
Ki hala da…
Alan kazanımıyla; "katliamlarına, insanlık dışı vahşetine" devam ediyor IŞİD.
Emir ve komuta zinciriyle.
İşte bu zulümden,
Bu insanlıktan nasip almamış vahşi terörist yapıdan, 2 milyona yakın Irak ve Suriyeli, Türkiye'ye sığındığını biliyoruz.
***
Korkunç.
Ve vahim bir insanlık dramının sonucu olarak…
Gelenlerin ekseriyeti.
AFAD'a ait; kamplarda "yaşam" mücadelesi veriyor.
Kimi de; "imkanları" ölçüsünde, kamp dışı yaşam kurdu.
Diyeceksiniz koşullar iyi mi, hayır?
***
Neyse bir kesim vardı; Ezidi'ler..
Onlar.
Farklı gerekçelerle; AFAD kamplarını istemediler.
En bariz gerekçeleri..
"Kamplarda Araplar var. Biz onlarla kalamayız"
Açıkçası; "mezhep" farklılığı nedeniyle "uyuşmayız-birlikte yaşamayız" diyerek, kabul etmediler.
***
Zaten.
Geldikleri ülkelerinde de; "ayrı" yaşıyorlardı..
Her yönüyle!
İşte.
Burada yerel yönetimler devreye girdi..
Diyarbakır..
Siirt..
Batman..
Ve Mardin'de belediyeler "kamplar" kurarak, Ezidi'leri buralara alarak, barındırdı..
***
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi himaye aldı.
4 bine yakın Ezidi.
Çınar yolu üzerindeki; Fidanlık alana "yerleştirdi"
Hiç kuşkusuz ki..
Buradaki yaşam koşulları; zordu.
Hele ki, "kışın" yaşadıkları anlatılamaz noktadaydı..
***
Tabi tuhaflıklar da bu evrede çok yaşandı.
Belediyeler..
Kendileri dışında; "hiç bir müdahaleye" izin vermedi.
Hatta!
Habercilerin bile; "alanda aktif" bir çalışma yürütmesine de, imkan tanımadı.
Dış yardımlar dahi.
***
Aynı tuhaflık; pek tabi ki siyasal iktidarda da vardı.
Ne hükümet yetkilileri,
Ne devleti temsil eden, yerel güçler.
Kimse "ne olup biteni sordu, ne gidip bunlarla ilgilendi?"
Ama!
Ne hikmetse "siyasi propaganda" bir hayli; üzerlerinden yapıldı.
Yerel de. Merkezi iktidar da.
***
Evet.
Geçen hafta itibariyle diyeceğim.
Ezidiler.
Kısmi olarak ayaklanmış; "kampları" terk ediyor.
Denilen o ki.
"Kamp koşulları; "çok kötü" yaşanmaz halde.
Kimse bizimle ilgilenmiyor.
Sorunlarımızı dinleyen, çözen yok.
Üvey evlat muamelesi görüyoruz." bu nedenle buradan gitmek istiyoruz.
***
Bazıları da..
Bu gerekçelerinin çok daha ötesinde..
Vahim bir algı körüğüyle diyor ki..
"Burada iç savaş çıkacak.. 
Bizi öldürecekler.. 
Biz Bulgaristan'a gitmek istiyoruz.. 
Avrupa ülkelerine gidiyoruz"
Ki önceki gün Diyarbakır'dan 5 otobüs, yaklaşık 300 kişi yola çıkmıştı.
***
Yazıyı kaleme alırken; 
Ezidiler Bulgaristan sınırındaki Kapıkule Sınır kapısına ulaşmışlar..
Hatta,  oturma eylemine başlamışlardı..
Seslerini duyurmak; "Bırakın geçelim" diye..
Elbette ki; uluslar arası hukuk nizamı olduğu için geçemediler/geçmelerine izin verilmedi..
Çünkü; ne elde pasaport var, ne başka bir belge…
Olmadığı için de "yasal olarak" geçişlere izin verilmedi..
Zaten, Bulgaristan dahil, Avrupa'nın herhangi bir ülkesinden kendilerine; "davet te" yok.."
***
Muhtemelen..
Geldikleri gibi; "geri" döndürülecekler..
Diyarbakır'dan ayrılanların bazıları da geceyi dışarıda geçirken, dün itibariyle kampa geri alındı.
Diğerleri mevcut kamplarına iade edilecekler..
Peki bu eylem..
Ortaya atılan; "algıya" dayalı kumpas ifadeler ne anlama geliyor..
Doğrusu; teferruatı yüksek..
***
Ama genel, yaratacağı intiba şu..
Ki, yazının girişinde ifade ettim; "sinsilik içinde sinsilik" oynanıyor..
Mevzudaki "arka plan" şu..
Hele ki, Türkiye'ye diş bileyenler.. 
İçeride ve dışarıdaki; "oluşumlar"..
Yekunuyla, diyecekler ki.
Gördünüz mü?
Türkiye hükümeti, "Ezidileri" sahiplenmiyor.
IŞİD'i koruyor…
IŞİD'in hedefi; Ezidiler değil mi? 
Hükümette; bu hedefi topraklarında istemiyor.
İnsani davranmıyor.
Kısacası; Türkiye bir İslam ülkesi. 
Ve İslam ülkesi; "Ezidileri" kaçırtıyor.
***
İşte böylesi; bir algı kumpası söz konusu!
Eee.
Buna da; hükümetin, hele ki bölgedeki aktörlerinin "zafiyetinin" bıraktığı açığın neden olduğunu söylemek gerekir.
Eğer ki; "alaka gösterilmiş" olunsaydı.
Gelen-gideni olsaydı; "sorunlarıyla" ilgilenilseydi.
Oto kontrolleri; hükümetin elinde olmuş olsaydı..
Ne kimse onları kendi kumpaslarına; "alet" edebilirdi..
Ne de; farklı algıların oluşturulması yönünde, figüran olarak, kullanabilirdi?
Onun için..
Ezidiler üzerinde "yaratılan" bu fırtına; "bir çok iyi niyetli" girişimleri, gölgeler..
***
Nitekim..
Türkiye 2 milyon mülteciyi barındırıyor.
Hal-i hazırda 5 Milyar liraya yakın; "maddi harcaması" oldu.
Gelenleri de; kabul etmeye, kamplarda barındırmaya devam ediyor..
Ama bir avuç Ezidi'yi sahiplendiği için; "tüm bu insani" faaliyet bir anda; "gözardı" edildiği gibi..
Vahim bir "suç isnadı da", Türkiye'nin boğazına asıldı..
***
Velhasıl..
Türkiye’nin şu Suriye politikasını tez elden; gözden geçirmesi" gerekir..
Aksi taktirde; her geçen zaman dilimi, "ayağına vurulan" keser gibi, kanatıyor..
Bu nedenle; önlem şart…
Ezidiler'e kamplar kurulmalı; "güvence" altında oldukları, gösterilmeli, hissettirilmeli..
Tıpkı diğer macirler gibi..