GÜNEYDOĞU AK PARTİ-HDP DİYOR!

Koalisyon formülleri.

Çok eksenli.

Eşilmeyen; "formül" ve teferruatı kalmadı.

Peki.                         

Güneydoğu İnsanı.

Yani Kürtler.

Diyarbakır ahalisi nasıl bir koalisyonu tercih ediyor?

***

Bu soruya…

Son iki yazıma gelen; tepkiler.

Ve pek tabi ki.

Hasbi hal içerisinde olduklarımdan aldığım cevap mahiyetiyle bölge insanının birinci tercihi; "AK Parti-HDP" koalisyonu.

Diyor ki;

Çözüm sürecinin selameti açısından.

Şiddetin yeniden, "hortlamaması" adına.

Barışın.

Daha demokratik, daha çağdaş ve eşitlik adına bu "koalisyon" en uygunu.

***

Çünkü.

Tüm bunların hayat bulması için; "iki isim" öncü!

Recep Tayyip Erdoğan.

Ve Abdullah Öcalan.

İkilinin ittifakıyla; "talep ve beklentiler" meyve verir.

Aksi durum; arıza ve verimsizlik olur.

Tabi; eğer ki olmaz ise!

CHP-AK Parti koalisyonu en makbulü.

***

Yanında.

HDP'de "yer bulursa"

Yani; "üç partili" koalisyon, Türkiye'yi; "Ortadoğu'yu uçurur.

Tek partili iktidardan daha güçlü bağlara sahip olur.

Bölge halkının önemli bir beklentisi de.

Ki kafa karışıklığı var.

Seçim nedeniyle; "süreç" rafa kalktı.

Bunun yeniden; "hayat" bulmasını istiyor.

Devletin.

Çünkü süreç artık devlet politikası olduğuna göre.

İzleme heyeti.

Demokratikleşme ve yasal düzenlemelere "ivedi" olarak, dönülmeli.

***

Pek tabi ki.

HDP'ye ve KCK'ye da mesaj var.

Çağrı yapılsın.

"Silahlar bırakılsın.

Toprağa gömülsün."

Artık siyaset konuşsun; "parlamentoda" çözüm aktivitesi geliştirilsin.

Velhasıl.

Bölgeden; Ankara’ya söylenen özetle bunlar.

***

Ama!

Eğer ki; "kulak verilmezse."

Duygularla; oynama yapılırsa.

Seçim öncesi; "kullanılan" dil devam ederse.

Güçlü bir hükümet; ikmale gelmezse!

İşte o zaman; "tepe-taklak" bir durum olur ki; maazallah.

 

***

ZARRAB'A PAKLAMA!

Aklamayı anladık.

Yahu.

Şu "paklama" neyin nesi.

Rezalet.

Hem de; "vicdanları" zedeleyen/sorgulayan bir rezalet.

***

Baksanıza!

Reza Zarrab "ihracat şampiyonu" olmuş.

Ve bu şampiyonluktan; "ödül" verilmiş.

Ödülü de iki güzide bakan "takdim" etmiş Reza Zarrab'a.

Vay be.

Ne diyelim; maşallah demekten başka.

***

Zarrab'ın "neyi ihraç" ettiğini biliyoruz.

Altın.

O da denilenlere göre; "kayıt" dışı.

Sahi...

Bunun dışında; üretime dayalı bir fabrikası mı var?

Ya da, hangi ülkelerden "mal" almış veya satmış.

***

Doğrusu, bilgi sahibi değilim.

Bilinen.

17 Aralık operasyonun; "önemli" aktörü olduğu.

Neyse.

İhracatçılığıyla alakalı; teferruat gerekli.

Bunu da; Yılın "İhracat şampiyonu" ilan eden, TİM açıklamalı.

Ama diyor ki

TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi.

"Reza Zarrab'ı yargılamak bize düşmez…" 

***

Eldeki dona nedir?

Hangi üretim.

Hangi satış.

Bildirilmeli.

Ama olsa olsa; "kâğıt" üzeridir.

Malum; Türkiye'de bir dönem; "hayali ihracat" muteberlik arz ediyordu.

Gerçi şimdi de öyle.

Yoksa Zarrab "el üstünde" tutulur muydu?

***

Bu arada.

Ödül takdim eden, Bakanlardan Numan Kurtulmuş.

"O karedeki" duruşu, tepki görmüştü.

"Paklama" ödülüyle alakalı diyor ki.

"Eğer önceden bu isme ödül vereceğimi biliyor olsaydım o karenin içerisinde yer almazdım."

Yani; Kurtulmuş da o kareden rahatsız.

***

Tıpkı herkes gibi…

Biz de…

Sanmıyorum ki; "olumlu" yaklaşım gösteren biri olsun.

Hele ki; yolsuzluk ve usulsüzlüğe ilişkin "yargı" sürecindeki, oluşan dengesizlik hala sorgulanır noktada bulunurken.

Hiç de hoş bir durum değil.

Ayıbın da ötesinde.

***

Pek tabi ki kimse de hayıflanmasın.

Özellikle; "karede" yer alan siyasiler.

Zarrab hâkim yüzü görmeden paçayı nasıl kurtardı.

İşyerinde bulunup el konulan iki kilo altın nasıl iade edildi.

İade edilirken 55 bin lira da faiz nasıl ödendi.

Mevcudiyetin sayesinde olmadı mı?

***

Not düşsek.

Zarrab'ın şirketi, ilk 500 şirket içerisinde yer almış değil.

Ki tek ihracat adresi var; o da İran!

Şimdi nasıl oldu da; “Şampiyonlar Ligi’nde” yer aldı.

Sizce de; enteresan, değil mi?

Tıpkı, karedeki görüntü gibi…