Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

KILIÇLAR ÇEKİLDİ

DEDAŞ ve Yerel yönetimler.
"Borç ve şalter indirme" sürtüşmeleri alan değiştirdi?
Son aylardaki; "uyarı" mahiyetli.
+Borcunu öde. 
-Borcum yok.
"Sürtüşmesi" önceki gün itibariyle, tabiri caizse "kavgaya" dönüştü.
Yani kılıçlar çekildi.
***
DEDAŞ, Belediyelerin "birim" gözetmeksiniz “Elektriklerini" kesti.
Şu an için, DİSKİ dâhil, 7 İlçe'nin elektrikleri kesik.
Ergani, Dicle, Çermik, Hani, Silvan, Bismil ve Kocaköy…
Diğerleri için de ekipler kapıda.
Tabi salt Diyarbakır bölgesi değil. 
Mardin, Şanlıurfa, Siirt, Şırnak var.
***
DİSKİ Müdürü Yaşar Sarı'nın ifadesine göre; "500 bin kişi susuz?"
Şebeke su veremiyor?
Çünkü elektrik olmadığı için "pompa istasyonları" çalışmıyor?
Durum böyle giderse; vahim" gelişmeler yaşanabilir?
Sosyal ve siyasal anlamda!
Olası müdahaleye karşı…
Diyor ki, Dicle Barajı’ndaki trafoya "Zabıta" ekibi nöbetçi konulmuş?
***
Bir diğer uyarı da!
Arıtma tesisindeki enerji kesintisi.
Şu an devre dışı.
Halk sağlığı açısından önemli bir birim. 
Ciddi bir tahribata neden olabileceği gibi çevresel sorun da yaşanır!
Günlük 150 ton atık biriktiriyor.
Bu rakam göz önüne alındığında; önümüzdeki günlerde “korkunç hadiseler ve salgın hastalıklar" meydana gelmesi içten bile değil.
***
PEKİ, DEDAŞ BELEDİYELER İÇİN NE DİYOR?
Dün, hihayet! diyebileceğimiz bir noktada, DEDAŞ'tan bir zat konuştu.
Konuşan, DEDAŞ Genel Müdürü Murat Karagüzel.
Karagüzel diyor ki.
Büyükşehir Belediyesinin Borcu içme suyu kaynaklı. 
Yani DİSKİ için.
90 milyon lira borcu var.
Sadece katı atık arıtma tesisinin borcu faiziyle birlikte 49 milyon lira?
Kesinti yaptık.
Ama belediye yasadışı "enerji bağlantısı" yaptı.
***
DİSKİ'nin rövanş yaptığından da söz ediyor.
DEDAŞ'a ait kent merkezindeki 4 binanın "içme suyunu" kestiğini.
Yani; “kısasa kısas”
Karagüzel, 6 il için de borç miktarını şu rakamlarla açıklıyor;
“2011’den sonra toplam 260 milyon lira elektrik borcu" var.
Ekliyor; halka savaş açmamız söz konusu değil.
Sorunun çözümü için diyaloga açığız.
***
Peki, bu beyan doğru mu?
Büyükşehir Belediyesi'ne göre ki Karagüzel'in bu açıklamasından hemen sonra yazılı cevap verildi.
Denildi ki;
"Karagüzel, doğruları söylemiyor"
Yani DEDAŞ'ın öne sürdüğü gerekçeler "yalandan" ibaret imiş?
Neyse!
Eş Başkanların; “DEDAŞ hayali borç peşinde” açıklamasının detayını da haberde okursunuz!
***
CEVABI GEREKEN SORULAR?
DEDAŞ'a iki sorum var?
Soru, muhteva itibariyle bana ait değil.
Tes-İş Şube Başkanı Ali Öncü'ye ait.
Önceki gece dillendirdi.
Uzay TV’deki Büyüktimur'la Gündem programıma bağlanarak aktardı.
İddiaları bir hayli çarpıcıydı.
Ve bir o kadar da, "sorgu" isteyen imtiyaz söz konusuydu.
O’nun için de hakikat ölçeğinde "cevabı" gerekir.
Farklı "algıların" oluşmaması noktasında…
Doğru mu, değil mi diye?
***
BİRİNCİ SORU ŞU;
DEDAŞ devredilirken, geçmişe ait "abone borç miktarı" ne kadardı?
Denilene göre; borç miktarı 2 milyar lira civarında imiş.
Buyurun "siz bu parayı" tahsil edin diye hibe mahiyetiyle devir yapılmış?
Doğru mu?
Ve bu geçmişe ait 2 milyar borçtan 1 milyarı "çeşitli kampanyalarla" tahsil edilmiş.
Bu para, DEDAŞ'ı devralan şirkete bırakılmış?
Doğru mu?
***
İKİNCİ SORU İSE ŞU;
DEDAŞ’ın "Kayıp-Kaçak bedeli" oranıyla alakalı taahhüdü ne kadardır?
Özelleştirme idaresiyle sözleşmesindeki oran;
2013 yılı için, “yüzde 71” civarı mı?
2014 yılı için de bu oran, “yüzde 59”a geriletilecek miydi?
Doğru mu?
Geride bırakılan 2014 için, bu oran indirilemediğinden, farklı bir arayışa girilerek, oran yükseltmeye gidildi mi?
“Kayıp-Kaçak bedeli” oranı “yüzde 59” oranının yeniden “22 puan” artırılarak, “yüzde 71”e çıkarılma teklifi sunuldu mu?
Doğru mu?
***
Cevap için buyurun!
Çünkü bu soruların "satır arası" hayli geniş?
Hükümeti,
Bazı siyasileri,
Bürokratı,
Ve tabi ki kurumları ciddi manada "şaibe" altında bırakmaktadır.
Hele ki DEDAŞ'ı alan firmanın "ben zarar ediyorum" feryat-figanıyla ortalığı yıktığı düşünülürse.
“Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu”
Yani durum; "timsahın gözyaşı" mahiyetini içeriyor mu?
***
KESİNTİLER BİR CEZA MI?
Yaygınlaştırılan "elektrik kesintileri" için ne diyorsunuz?
Bununla alakalı da ciddi bir soru var!
Özellikle; "enerjinin" peşin alınma taahhüdünden kaynaklı.
Şöyle ki;
Yıl için "belli bir satış miktarı ortaya" koyarak, enerji satın alıyorsunuz…
Ve bu enerjiyi yıl içerisinde hizmet verdiğiniz abonelere sunarak, tüketiyorsunuz.
Eğer yıl içerisinde "belirlenen" limit düşük kalırsa, zorunlu olarak ek enerji alımına gidildiğin de "ücret farklı" oluşuyor mu?
Yani örnek verecek olursak;
“Bir kilowatt”ı toplu alımda 1 liraya alırken, ek alıma gittiğinizde “Bir kilowattı” 1,5 liraya almak zorunda kalıyorsunuz.
Siz bu farkı "ödemekten?" kaçınmak için.
Ek enerji alımı yapmamak noktasında "kesintileri" stratejiye dönüştürdünüz.
Bu doğru mu?
***
SÖKÜLEN SAYACA KAÇAK MUAMELESİ?
Nasıl oluyor?
Sahi, “böyle bir uygulama” hangi yasal kritere dayalı.
Programıma gelen telefon…
Atılan tweet'ler.
E-Mailler dâhil olmak üzere, yüzlerce şikâyet?
Denilen şu;
DEDAŞ'tan ekip geliyor. 
Sayacı söküyor, yerine dijital sayaç takıp gidiyor.
***
Normal tüketim faturası geliyor.
Hiçbir sorun yok.
İki üç ay sonra, bir fatura ve yazı.
"Sayacınızda kaçak kullanım tespit edilmiş?" 2 bin lira ceza?
Kim nasıl kriminal analizle tespit etti?
Ve ceza hükmü, nasıl kriter ortaya konularak verildi?
Hiçbir şey belli değil?
Nasıl oluyor?
Bunlar doğru mu?
***
Bir diğer iddia da ki akla ziyan, arıza-i bir durum.
Bir ay içerisinde.
Aynı sayaca, "birden fazla" kaçak elektrik kullanıldığı gerekçesiyle, ceza verilebilinir mi?
Veyahut tutanak tutulabilinir mi?
Doğru mu?
***
Kaynartepe Mahalle Muhtarı İlhami Altun.
Kendisine ait bir iddia var. 
O da şu.
Diyor ki.
DEDAŞ "piyasaya" kumpas ekipleri salmış.
Bunlar "sayaçlara" kaçak kullanımda yaygın olarak kullanılan "film" yerleştiriyor.
Abone durumdan habersiz…
Kısa süre sonra "kaçak kontrol" ekibi geliyor.
Abone'ye diyor ki.
"Siz, kaçak elektrik kullanıyorsunuz. Cezanız 2 bin lira?"
***
Altun'un dediğine göre.
Bu kumpas uygulama "cep telefonlarına" kayıt edilmiş.
Birkaç kez şikâyet edilmiş!
Sizin "piyasaya" sürdüğünüz kumpas ekip var mı?
Bu iddialar doğru mu?
***
ÇİFTE MAĞDURİYET?
Kesintiler.
Hiç kuşkusuz ki;
DEDAŞ'ın "zulmü", dönen elektrik kesintileri, zorunlu olarak toplumu birçok arayışa yöneltti.
Ki bu arayışların en öncüsü;
Jeneratör "çalıştırarak", enerji ihtiyacının karşılandığı hakikati, aşikârdır. 
Lakin bu durum, "çifte" mağduriyete neden olduğu gibi, DEDAŞ'ın "cebine" hizmet ve satışını yapmadığı enerjiyi satmış gibi göstererek, ikinci kazanç sağlıyor!
***
O'nu da esnaflar şöyle aktarıyor!
Kesintiler herkesin malumu!
Ne zaman kesilecek, ne zaman elektrik verilecek? 
Belli değil. 
Bazen bir saat, bazen 4 saat. 
Bazen de gün boyu kesinti var!
***
Zorunlu olarak jeneratör çalıştırıyoruz.
Bu da mazotla çalışıyor.
Mazotun fiyatını herkes biliyor. 
Litresi; 4,25 lira.
Jeneratör çalışırken üretilen elektrik, zorunlu olarak "sayaçtan" geçiyor.
DEDAŞ "izin vermiyor" sayaç'tan farklı "jeneratörden" gelen enerjinin dağıtımına!
İllaki sayaçtan geçecek!
***
Bu da DEDAŞ'a ikinci bir borçlanma oluyor!
Çünkü sayaç numara atıyor!
Bir taraftan mazota para veriyoruz.
Bir taraftan DEDAŞ'a haksızca para veriyoruz.
Mağduriyet için; "aradaki farkı ödeyin diyoruz" onu da kabul etmiyorlar.
Hukuk tanımazlık var.
Evet, DEDAŞ yetkilileri!
Bu çifte standart uygulama "hangi yasal mevzuda" var?
Doğru mu?
***
BİR YILDA NE DEĞİŞTİ?
Özellikle, kesintilerin "zamanlaması" noktasında…
Çünkü 2013'te kesintilerle ilgili bir takvim ve saat zamanı belirlenmişti?
Semtler.
İlçeler.
Ve Şehirler açısından. 
Ki bu da "kamuoyuyla" paylaşılıyordu!
Zorunlu bir bildirme!
***
Ne oldu da bu durum 2014 için ve 2015 için değişti?
Ne kamuoyuyla paylaşılan bir saat, ne de takvimsel bir beyan!
Bu hal-i vaziyet uygulamayla, şöyle bir soru ikmale gelirse yanlış mı olur.
DEDAŞ!
Artık yasa-kanun, hukuk dinlemiyor.
Elindeki "keskiyle" orman kanunu mu uyguluyor?
Doğru mu?
***
 
CEVAP BEKLİYORUZ.
Sorularımızı ilettik.
Cevaplama noktasında; "medeni cesaret" gösterirler mi?
Şimdilik cevap veremem.
Ama iki hafta önce ki "canlı yayın" davetim.
Ki "katılım göstereceklerini" beyan edip, son dakikada "gelemiyoruz" demelerini göz önüne aldığımda…
Diyeceğim o'dur ki; "SANMAM!"
Lakin, biz yine cevap bekleyelim.
Mesleğin, "objektiflik" ilkesiyle. 
“Tek taraflılar” demesinler diye.
 
ZAMANLAMA MANİDAR?
Gelelim; "top yekûn" mevzunun zamanlamasına!
Şöyle ki.
Kesintiler, kurum ve birimler açısından ciddi manada "toplumsal" bir mevzuu içermektedir.
Yani, halkı "öfkelendirebilir"
Tabi bir de; "Kayıp-Kaçak bedeli" oranını artırma gayreti de eklenirse.
***
Tüm bunların!
Özellikle, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Başbakan seçilmesinden sonra ilk kez Güneydoğu'ya geleceği “hafta içerisinde” yaşanması.
Ki Batman ve Diyarbakır'da "parti kongrelerine" katılacak.
Partililerle konuşacak.
Bir dizi ziyaretlerde bulunacak olması.
Manidar bir durum arz etmektedir.
***
Bir okurun Sosyal medya aracılığıyla attığı tweet'ini aktararak.
Güneydoğu'da.
Enva-i kumpaslarla, "sokağı" terörize etmek istediler.
Başaramadılar.
Şimdi de DEDAŞ üzerinden bölge karıştırılmak isteniliyor.
Mevzuuyu; "paralele" havale edenler de yok değil.
Hadisenin esprisi.


Bu Makale 4794 kere okunmuştur.