Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

Kırklar Dağı'nda mağduriyet ve rant!

Biliyorum!.. 
Yine mi diyeceksiniz?
Evet, yine mevzu ediyorum..
Daha da edeceğim..
Ta ki "özgürleşene" kadar.
"Kırklar Dağı" eski hal-i durumuna gelene kadar konuşacağım!
Çünkü enva-i hile ve desise mevcut meselesinde.
İrdeledikçe.
Konuya "hakimiyet" kazandıkça..
Taraflarla "görüştükçe", onlar anlattıkça, durumun vahim seyri daha bir netleşiyor.
Ki şok üstüne şok oluyorsunuz..
Vay be, bunlar da mı işin içinde diyorsunuz?
En önemlisi de; bir şehrin nasıl "rant" uğruna peşkeş edildiği..
Ve bir şehrin "nasıl bir sahipsizlik" girdabı içerisinde gelenin vurduğunu, gidenin soyduğunu görüyorsunuz?
Yazık ki yazık.
***
Mevzuu!..
İnanın, şehrin lağımından beter kokuyor.
Tabi ki; "mevcudiyetin" tümüyle!..
Dünün mağduru, bu günün kirlisi..
Dünün kirlisi, bu günün mağduru olarak karşınıza çıkabiliyor..
Evet, iki yıldan bu yana "yazıp-çiziyorum"..
Ki bu yazım, kaçıncı yazı oldu bilemiyorum.
Dün iki flaş gelişme yaşandı.
Biri, buradaki konut yapımı ve müteahhit çarkıyla alakalı; "ihtiyadı tedbir"
Diğeri de "kapsamlı" araştırma-yorum haber..
***
İhtiyadı tedbir!
Mevcut konutların, 3'te 2'sine dün itibariyle el konuldu.
Nedenine gelince?
Bunlar ilk konut alanlar. 52 kişi.  Aralarında; "şehrin ve ülkenin" popüler isimleri var...
Az sonra "araştırma-haber" muhtevasında size aktaracağım..
Çünkü bunların müteahhidi el değiştirdi...
Konutlar kendilerine teslim edilmedi. 
Hatta inkâra kadar gidildi, "sizinle bir anlaşmamız yok" manasında.
Bakalım, adalet bu seyirle nasıl tecelli edecek?
Göreceğiz!
***
Neyse!
Dönelim yorum habere..
Ve ortaya; dökülen "pis kokuların" neler olduğuna?
ANF'den Mustafa Doğan..
Kapsamlı bir araştırma yapmış.. 
Elekten geçirdikten sonra bakalım özetle neleri "deşifre" ediyor..
***
Burası, 1915'ten itaberen çok el değiştirmiş.
Suryani.. Ermeni..
Belli dönemler içerisinde; "araziler" peşkeş edilmiş!
Yaklaşık 251 dönüm olan Kırklar Dağı arazisinin en son sahibi Diken ailesi.
Ramiz Diken'in.
Tasarrufunda bulunan bu arazinin 20 dönümü hariç, kalan kısmı geçtiğimiz yıllarda Namık Kemal Avşar, emekli Yarbay Ufuk Eser Subaşı, Fatma Kuyucu gibi kişilere satıldı. 
Kuyucu sonradan DTK'da yer aldı. 
Araziye yatırım yapanlardan biri de Prof. Dr. Doğu Ergil... 
***
20 dönüm, 'otel inşaatı' için Ramiz Diken'in tasarrufuna bırakıldı. 
Arazinin satışından sonra 3 Eylül 2010 tarihinde “Kırklardağı Turizm” ve 27 Şubat 2010 tarihinde ise “Anadolu Aslanı” adlı şirketler burada konut yapmak için harekete geçti. 
İlk etapta 80 konutluk 10 katlı bina projesi hazırlandı. 
Proje hayata geçirildi ve temeli atıldı. 
Asıl hedef ise aynı bölgede 1200 konut, alışveriş merkezi, 27 katlı otel yapımıydı.
***
Söz konusu alanda onaylı imar planına göre mülkiyet sahipleri, 21 Aralık 2010 tarihinde dört adet yapı için Bodrum+Zemin+9 kat, 13 Ocak 2012 tarihinde 3 adet yapı için Bodrum+Zemin+15 kat olarak ve 21 Ağustos 2013 tarihinde de dört adet yapı için Bodrum+Zemin+9 olarak Sur Belediyesi'nden yapı ruhsatı aldı. 
***
Kırklar Dağı'nda konutların temeli atıldıktan sonra, şirket sahipleri ulusal TV'lere ve ulusal gazetelere reklamlar vererek, henüz inşaat aşamasında iken konutları satmaya, müşterilerden para toplamaya başladılar. 
Çevreciler cılız sesle tepkileri başlayınca, şirket okul yapma vaadinde bulundu!
Hatta “Anadolu Aslanı” adıyla spor kulübü dahi kurdular. 
***
Ortada dönen rant büyük olunca, ilk ortaklardan olan emekli Yarbay Ufuk Eser Subaşı ekarte edilmek istendi. 
BDP adını ya da belediye adını kullanarak defalarca kendisinden para istendi. 
Çekimlerinin bir kısmı Diyarbakır'da yapılan "Yangın Var" filmi için 500 bin lira alınarak zorla filme sponsor yapıldı. 
Aynı şekilde "BELÇAD'a verilecek" diye 5 konut ve "Sur Belediyesi'ne 4 taziye evi yapılacak" diye kendisinden para alındı.
***
Bir yandan bunlar yaşanırken, konut satışları ise devam etti.
Ki çok kişi buradan konut aldı..
Siyasetçiler. Oyuncular. İş adamları dahil..
2012 yılında inşaata başladıktan sonra kendisinden sık sık para istendiğini ve adına kayıtlı evlerin bir kısmının zorla alındığını ileri süren eski müteahhit Subaşı ile diğer ortaklar arasında yaşanan sorun üzerine Sur Belediyesi'nin de içinde bulunduğu haklı-haksızı tespit etmek için "cemaat" kurulur.
***
Müteahhit Subaşı, bu görüşmeler devam ederken bir isim üzerinden; Emniyet ve MİT'ten yardım ister. 
Dönen rantın büyüklüğü nedeniyle önce Diyarbakır İstihbarat ile Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Şube Müdürlüğü, ardından da Ankara'dan gelen sivil bir ekiple görüşür. 
Ankara'dan gelen ekip bir yıl boyuncu Subaşı'nın yanından ayrılmazlar. 
Yapılan 'cemaat' toplantılarına, Belediye yetkilileri ile diğer ortak müteahhitlerle, iş adamlarıyla ve BDP'lilerle yapılan toplantılara katılırlar. 
Bütün görüşmeler gizli kameralarla, ortam dinlemeleri ile kayda alınır. 
***
Ankara'dan gelen iki kişilik ekip her şeyi kayda aldıktan sonra kentten ayrılırlar.
Zararının telafi edilmediğini ve kandırıldığını belirten Subaşı, dönemin Özel Yetkili Mahkemelerin Savcılığına dilekçe ile başvurur. 
Subaşı, Ankara'dan gelen ekiple güvenlik amacıyla önce Urfa'da sonra da Mardin'de görüştükten sonra, ekibin Diyarbakır'a yerleştiğini belirtir..
***
Subaşı, şikayet dilekçesinde şunları iddia eder..
Peki nedir bu iddialar?
"Ankara'dan gelen ekip kendilerinin Başbakanlığa bağlı özel bir birim olduklarını, kendileri hakkında kesinlikle başka bir kişiyle konuşamayacağımı, konuşursam ömür boyu ceza alacağımı, kendilerini çevreme ‘eşimin akrabaları’ olarak tanıtacağımı bildirdiler. 
Ayrıca bu ekip Organize Şube Müdürü ve MİT ile de kesinlikle görüşmemem gerektiğini belirttiler. 
Yaklaşık bir yıl süre boyunca yanımda bulundular."
* * *
Subaşı bunları anlatırken, Organize Şube Müdürlüğüyle olan diyalogundan da söz ediyor…
Şöyle diyor.
"Organize Şube Müdürlüğü kanalıyla şahsıma da dinleme cihazları, kemer ve cebime koyacağım çeşitli dinleme sistemlerini bana vermişlerdi. 
Önemli toplantılarda ise Ankara ekibi haricindeki kendileri de araçla, çevre masalara yerleştirdikleri görevlilerle dinleme yapıyor ve görüntü alıyorlardı. İlgili kişinin telefon numaralarını istiyor, onları da sanırım dinlemeye alıyorlardı. 
Sadece Kırklar Dağı'nda yaşadıklarımız değil, bölgedeki örgütün, sistemin işleyişini, burada yapılan çalışmalar hakkında ve kimlerin neler yaptığı hakkında bilgi sahibi oldular. 
Sur Belediye Başkanın odasında yapılan toplantıların tamamı kayda alındı." 
 
***
Subaşı, Kırklar Dağı'nda yapılan usulsüzlük, tehdit ve gaspın belirlenmesi, örgütün adını kullanarak kendi menfaatleri için çıkar sağlayanların tespit edildiğini dilekçesinde aktarıyor...
Subaşı, Sur Belediyesi adına kendisinden 200 bin TL, 5 ev alındığını, zorla 4 taziye evi yapmaya zorlandığını, aynı şekilde zorla "Yangın Var" filmine 500 bin vererek sponsor yapıldığını iddia ediyor.
***
Diyarbakır'ı terk etmeye zorlandığını ve can güvenliğinin olmadığını belirten Subaşı, savcılığa verdiği dilekçesinde kimlerden şikayetçi olduğunu ise şöyle anlatıyor.
"Ankara'dan gelen ekipten ve buna sebebiyet veren beni oraya yönlendiren Organize Şube Müdürü T. müdürden, tüm bilgilere sahip oldukları halde mağduriyetimi devam ettirdikleri, şahsımı kullandıkları, birçok bilgiye sahip oldukları için yasal işlem yapmadıklarından, şikayetçiyim. 
Sur Belediye Başkanından 250 aileyi mağdur ettiği için, inşaatların kaçak yapılmasına göz yumduğu, inşaatlara bir yıl boyunca denetimsiz ruhsat verdiği için şikayetçiyim. 
***
Arsa sahibi N.K.A, F.K'dan baştan beri bilerek şahsımı ve müşterilerimi dolandırdığı, örgüt adını kullanan kişileri üzerime gönderdiği, Kırklar Dağı'nın başlangıçta illegal şekilde imara açtırdığı için şikayetçiyim. 
Mağduriyetimin giderilmesi izin barış kurulu kuran ve başında olan H.S..C.'dan şikayetçiyim. Kendisine sahte ev sözleşmesi yazdırttığı, arsa sahipleri, yeni müteahhitlerle anlaşıp üyelerin haklarının yenmesine sebep olduğu, partiye araba istiyorlar diyerek şahsımdan zorla para alındığı için şikâyetçiyim.

***
Subaşı şikâyet dilekçesinde; çok sayıda isimden bahsederek "ağır suçlamalarda" bulunuyor…
Yani kirli ve çıkar menfaatin nasıl; "işlendiğinden" söz ediyor…
Tabi isimleri buraya almadım...
Zaten bilen biliyor, diyerek yanımda tuttum..
Peki, bu şikâyet ve yargı süreci nasıl işliyor?
Hal-i hazırda; "dava devam" ediyor..
***
Gelelim; mevzuunun bizler tarafından sıkça gündeme gelmesinden sonraki siyasi trafik...
Malum, ilk yazım üzerine, Başkan Kışanak açıklama yapmıştı.
Tabi ki, DÖKH aktivisti Leyla Güven'in de ısrarcı olup-mevzuya tepki getirmesiyle.
Kışanak ne demişti?
DTK'nin bu duruma müdahil olmasını istedi. 
"DTK oradaki mülk sahiplerini araştırıp isimlerini açıklasın. Bazı şeylerin siyaset malzemesi yapılmaktan çıkarılması lazım.."
***
Bu beyandan sonra, Subaşı'ndan bir açıklama geldi.
"Kırklar Dağı konusu şahsi menfaatleri uğruna insanları mağdur eden bir grubun, partinizi güya arkalarında gibi göstererek her türlü şiddeti, dolandırıcılığı, gaspı yasallaştırma çalışmalarıdır. Lütfen geçmişte de herkese zarar veren bu gruba bir son verin, bunlar gibilere müsaade etmeyin."
***
Bir hamle de, Altan Tan'dan geldi.
Altan Dicle Vadisi'nin yapılaşmaya açılmasına imkân sunduğu gerekçesiyle sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar tarafından tepki gösterilen Dicle Vadisi Projesi ile Kırklar Dağı'na ilişkin Meclis Araştırması istedi. 
Tan, Meclis’e sunduğu yazıda, "Diyarbakır ili Dicle Vadisi Projesi, Kırklar Dağı imarı ve imar uygulamaları ile ilgili sorunların belirlenmesi için Anayasa'nın 95'inci, iç tüzüğün ise 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ederim" dedi. 
***
İmar'a açma kararıyla;
Kırklar Dağı’na hançer vuran Sur Belediyesinin yeni Eşbaşkanı Seyit Narin'de bir beyanat verdi.
DİHA'ya..
İlginç bir ifadeyle; "Kırklar Dağı Diyarbakır'ın önceliği değil" diye...
Mezopotamya Ekoloji Hareketi de bir tepki vermişti…
29 Ağustos'ta…
"Kimden gelirse gelsin bu saldırılara karşı kentimizi, doğamızı, benliğimizi savunacağımızı bir kez daha yineliyoruz…"
***
 
Velhasıl diyeceğimiz şudur ki;
Surları ile Hevsel bahçelerinin UNESCO Dünya Kültür Mirası'na adaylığını koyduğu bir dönemde "Kırklar Dağına" vurulan hançer, Hükümetin de bu yıl Dicle Vadisi'ni imar rezerv alanı ilan ederek, rantın önünü açmaya yönelik hamlesi; kabul edilemez bir ihanettir.
Ne yazık ki..
Tepkileri devam ederken Kırklar Dağı'nda konut yapımları halen sürüyor. 
Aynı şekilde müteahhitleri birbiri aleyhine açtıkları davalar ve savcılığın soruşturması da devam ediyor.
Bakalım, bu hamur daha ne kadar "su" olacak?
 ***

Not;
Belediyespor-Galatarasaray karşılaşması..
Öncesi ve sonrası..
Yaşanan ve yaşatılan; "çirkeflikleri" bilahare mevzu edeceğim!.
Çünkü; ne Diyarbekir'e ne de Amed "ruhuna, misafirperverliğine, sportif anlayışına" uymadığı gibi..
Hiçbir zümrenin de'; "Kabul edeceği" ve gerekçe üreteceği kabil değildir.
Böyle bilinmeli…


Bu Makale 3278 kere okunmuştur.