NEDEN İTTİFAK DÜŞÜNÜLMÜYOR?


Hey!  İktidara "diş bileyenler?" Size, sesleniyorum. AK Partiyi. Erdoğan'ı. Ve Davutoğlu'nu "egale" etmek istiyorsanız! İktidar; "el değiştirsin" diyorsanız. Bırakın "kumpasları." Sandık dışı. Seçimi içermeyen "gayri meşru" organizasyonları bırakın artık. *** Gördüğünüz üzere! Nasrettin Hoca'nın fıkrasındaki gibi; "Dereye maya çalma hal-i vaziyetiniz" tutmuyor. 28 Şubat ikmalli, "postmodern" planı. Ergenekon. Balyoz. Ayışığı. Yakamoz. Yani, "asker" öncülü, iktidar devirme gayreti, artık işlemiyor. *** Ne; iktidarı "dize" getirme. Ne de, iktidarın "korkudan" sıvışma, haliyeti tutmuyor. 12 Eylül kokan "Gezi" de iş görmedi. *** Paralel yapı da, Gülen'in "elebaşı" olduğu cenah da. Oslo. Gezi sonrası; "Yargı" mekanizması işletildi. Parti kapatma. Hakan Fidan üzerinden, Erdoğan'ı "vatan haini" ilan etme gibi; "ilk" senaryolar seyirci bulmadı. *** Böcek. Suikasta dayalı "araçta" tutma. Ameliyat masasında bırakma! Çalışma ofisinin dinlenilmesi. Olmadı; "namahrem" mekâna bile "kulak" konuldu. Doküman! Kayıt olduysa da; "iş bitirici" vurucu hamle olmadı. *** En son hamle ise tabi ki, bu hükümetin iddiası. Çünkü ben iktidarın "yolsuzluk, usulsüzlük ve rüşvet" meselesinde, pek masum olmadığını düşünenlerdenim. Ki hep dillendiriyorum. Şu an ki AK Parti konumu "Anavatan ve Doğru Yol'un" son dönemlerini hatırlatıyor. *** Neyse! 17–25 Aralık'taki, yolsuzluk operasyonu. 4 Bakan. Aile fertleri dâhil ekli olarak, dönemin Başbakanı Erdoğan. Bilal ve ailesi. Ayakkabı "kutularında" çıkan milyon doların resimlenmesi. Velhasıl.  "Yolsuzluk" üzerinden, hükümeti devirme planı da tutmadı. *** Kısacası. Asker üzerinden de, Hâkim ve savcılar üzerinden de, Medya üzerinden de, En önemlisi "sokağı" kaosa çeviren şiddet hinliği de. Bu hükümetin; "alaşağı" edilmesine vesile olmadı. *** Ki, 12 yıldır iktidar da. Nerden bakarsanız; 8 seçim geçirdi. Ve her seçimde; Tüm bu plan ve dış güçlerin "ittifakına" rağmen, oy artırdı. Demek ki "bu vaziyetle" bilek bükülemiyor. Peki, geriye nasıl bir çare kalıyor. Çare; benim "demokratik" bir siyasi ittifak formülüm. Tabi, uygulanır mı, uygulanmaz mı bilmem. *** Yoksa!  Ne mümkün; AK Parti'yi devirmek. Erdoğan'ı, "Aksaray'dan" indirmek. Davutoğlu'nu, Başbakan koltuğundan almak "çok zor?". Baksanıza; GENAR'ın anketine. Siyasal iktidara yakın ise de; anket sonuçları çok şey söyletiyor. AK Parti yüzde 48,2. CHP yüzde, 25, MHP yüzde 14,1, HDP yüzde 9 diğerleri de, yüzde 3,7 olarak gösteriliyor. *** Gerçi. 2011'deki Milletvekili sonuçları. Ve Partilerin bugünkü muhtemel oyları kıyaslandığında; AK Parti ve CHP'de fire var. Ama kaygı verici değil, düşük. Şöyle ki; AK Parti'de yüzde 1,7,  CHP'de ise yüzde 1'lik kayıp. MHP ve HDP'de artış var. *** Ama genel itibariyle; herkes "oylarını" koruma kodunda. Ankette, "nasıl bir hükümet istiyorsunuz" sorusuna yanıt da var. AK Parti diyen yüzde 49,5, CHP diyen yüzde 20,1, Koalisyon hükümetinden yana olanların oranı ise; yüzde 21,2. *** Bu durumla sandıktan çıkacak hal-i hazırdaki aşağı-yukarı belli. Ki bu sonuçla; AK Parti bir kez daha "iktidar." Yani, "sandık" değiştirmez. O zaman, benim "demokratik ittifak!" formülüm! Sıkı durun, formülün DNA'sını veriyorum. *** Malum. İrili-ufaklı, 70'in üzerinde parti var. Muhtemelen seçimlere, 20'nin üzerinde katılım olacak. Partilerin, "genel" siyasi ikmallerine bakarsak! Hepsini buluşturan 4 durak var. Sosyalist. Liberal. Demokrat. Milliyetçi. Solcu. Radikal. Vs. *** Oy potansiyeli olan partiler. AK Parti. CHP. MHP. HDP.  Saadet. BBP. HÜDA-PAR.  Tabi bunlar, yüzde 1'in üzerinde olanlar. Altındakiler de yok değil, var.  Yüzde, 0,5’lerde olan. *** Formül şu. CHP… Solun "karargâhı" olarak kendini görüyor. Her ne kadar; "paramparça" olmuşsa da. Mecburi istikamet! CHP, HDP, yanında; DSP.  Kapı önünde; İşçi Partisi… Diğer; ufak "sol ve sosyalist" yapıdakiler de eklenirse. Yani; "Sol'un çatı" buluşması! *** Diğer, cenah MHP. Aynı fikriyatı taşıyan, BBP var. Yanına, Saadeti de alırsa. Aynı potanın minikleri de, "ittifakla", çatı buluşması sağlarsa. *** Peki, çatı ittifaklı buluşma, nasıl bir potansiyel ortaya çıkarır. Tabi ki; oy yüzdeliği noktasında. Sonuç şu olur. Genel seçimlerde; "baraj altı" oyların pastası, dağılıyor. Ancak, çoğa çok, aza az gidiyor. Bu nüansı aktararak, sonucu verelim. *** AK Parti çatısı, yüzde 42'lerde. MHP öncülüğündeki ittifak çatı yüzde 18'lerde, CHP-HDP'li ortaklığın çatısı; yüzde 32'lerde olabilir. Diyelim ki, Sandıktan da, böyle bir sonuç çıkarsa ne olur? Hangi oluşum kaç milletvekili alır. Hiç kuşkusuz ki;  AK Parti'nin milletvekili sayısı 240-250'lere düşer. Geriye kalan sandalye sayısındaki dağılım da CHP; 200–210, MHP için de bu sayı 100–110 olur-olabilir. *** Peki, böyle bir sonuç neyi getirir? AK Partiyi, Erdoğan ve Davutoğlu'nu "vazgeçilmezden" çıkarır. Güç zayıflatır. Hele ki, "anti-demokratik" girişimlerle baş edilemeyen siyasi mücadele demokratik bir ittifakla sağlanmış olunur. *** Erdoğan'ın "Başkanlık sistemine" karşı olanlar. Anayasa'nın "değişmemesi" için ayak diretenler. "Emellerine" kavuşmuş olacak. Biliyorum! Diyeceksiniz ki, "olmayacak duaya" âmin denilir mi? Bir de, bunların aklına karpuz kapuğu düşürmek.. Bilmem. *** Bir de, ittifak sonrası.. Sandıkta ittifak.  Ama sonra, "ittifaklar" bozulabilinir. Yani "seçimler" biter, her parti çatı altındaki kontenjanını alıp gider. Kısacası, partisiyle "kaldığı" yerden devam eder. İsteyen "ittifak'a" devam, der! İktidar olmaya; "niyetlenir?" *** Velhasıl.  Bu tezin sonucunda Türkiye şu hakikatin idrakine varmış olacak. İktidarlar; Anti-demokratik, gayri meşru. Hukuk dışı. Küresel "şeytani" planlarla, "alt edilemeyecek, devrilemeyecek?" Varsa bir meram; o da sandıkla olacak? Sonuç itibariyle; formül bu. Alternatif bir DNA'sı olan varsa, onu da konuşabiliriz. Lakin halk ne derse, tercihte kimi gösterirse o olur? Gerisi, laf-ı güzaf.