NEWROZ PİROZ BE BİJİ AŞİTİ

Sabah şehri turladım.
Newroz'a, 24 saat kala; "havayı" solumak için.
Siyasi.
Sosyal.
Ekonomik "noktada" şehirde, ne var ne yok diye.
Hava soğuk.
Yağış var.
Ama insanlarda;
Şehir görüntüsünde; "Newroz'un" ruhundaki kıpır kıpırlık hâkim…
***
Rengârenk; pankartlar.
Afişler.
Ve billboardlardaki; "müjdeleyici" Newroz'un mesajları.
Diğer yandan; "minibüslerden yükselen ses."
Hepsi.
Halkın gönül "barışıyla", haydi herkes Newroz meydanına diyor.
Yüzlerde.
Ses tonlarında.
Kurulan cümlelerde; "geçmişteki kâbus" üretici kaygı ve korku yok.
***
Var olan.
Dillendirilen.
Umut edilen.
Ve beklentiler oluşturulan; "barış sürecinin" bu Newroz'da "nasıl bir ivmeyle" taçlandırılacak olması.
Çünkü "iki yıllık" ömre sahip olunan sürecin yarattığı "huzur ve güveni" bırakmak istemiyor.
***
Demokrasi adına,
Eşitlik,
Özgürlük,
İnsan hakları alanındaki; "demokratikleşme" adımlarının "sekteye" uğratılmaması gerektiğini söylüyor…
Ve taleplerin.
Elde edilen mirasla birlikte; "Anayasal güvence" altına alınmasını istiyor.
Yani demokratik bir yönetim!
***
Şunun da idrakinde herkes!
Kimlikler.
Türkiye'nin bir mozaiği olduğu gibi; Zenginliği.
Ayrıştıran değil; "daha bir bütünleştiren" olunması gerektiğini, zihninden çıkarmıyor.
Hele ki; "ayrı-gayrı" fikriyatı hiç "konuşulmaması" gerektiğini söylüyor.
***
Söyleyeni de.
Körükleyeni de.
Hem kendisi için.
Hem de, ülkedeki diğer "kimlikler" için, demokrasi için "düşman" görüyor.
Ve şunu diyor.
Zaten bunlar değil miydi ki, "cumhuriyet" sonrasında, "bizi inkâr" edenler.
***
Dinimizle.
Dilimizle.
Kültürümüzle.
Örf, adet, gelenek ve göreneklerimizle uğraşan…
Asimile eden!
"Bizleri birbirine" düşman ettirenler artık "bizi kandıramazlar".
Ne siyasi kulvarda,
Ne diğer etkenlerde "meze" diye kullanamazlar.
***
İşte; böylesi bir ruh hâkim şuan bu topraklarda.
Umut verici.
Güven sağlayıcı.
Eee.
Boşuna demiyoruz; "çözüm sürecini" satın alan halktır.
Başkası değil.
Aktörler "kurgulanan" seyirde hareket ediyor.
Amma velâkin onlara rol biçen süreci varlığıyla satın alan halklardır.
***
Dün, birçok vatandaşla görüştüm.
Özellikle.
Sur içindeki "bizleri" tanıyan dostlar.
"Ne bekliyorsunuz?
Sizce, Öcalan iki sayfalık mektubunda ne diyecek?"
İlk cümleleri şu oldu.
Keşke.
Ama keşke Öcalan gelip Newroz meydanında "sesleneydi?"
***
Kendi sesiyle.
Kendi canlı haliyle; "Newroz'un mizginini vereydi?"
Tabi bunu ifade ederken.
Er ya da geç; 
"Öcalan halkın arasına çıkacaktır. Barışı konuşacak. Halkıyla; kucaklaşacak."
Silahlar, bir daha "gün yüzüne çıkmamak" şartıyla, toprağa gömülecektir?
***
Aldığım bu sinerjiyle!
Davet edildiğim birçok TV kanalına katıldım.
Çünkü dünden beridir.
800'e yakın yerli ve yabancı, gazeteci Diyarbakır'da.
Onlarca TV kanalı canlı yayın yapıyor.
Kanal A'da.
Fatih Dağıstanlının konuğu olurken şu soru yöneltildi.
'Öcalan silah bırakma çağrısı yapacak mı?" diye.
***
Orda aktardım.
Ki daha önceki yazılarımda da ifade ettim.
Bir kez daha aktaralım.
Galiba!
Soru ve kamuoyundaki ifade şeklinde bir arıza-i durum var.
O da şu.
"Silahlı mücadelenin sonlandırılmasıyla,
Topyekûn "silah bırakma" birbiriyle karıştırılıyor.
***
Onun için!
Öcalan, muhtemelen hal-i hazırdaki "çatışmasızlık ve eylemsizlik" kodunu.
Yapacağı çağrıyla!
"Silahlı mücadeleyi sonlandırmak" isteyecek.
Yani; PKK Türkiye ile "mücadelesini" silahla değil, "siyasi seyirde" yürütecek.
Eldeki "silahı" bırakmayacak!
***
Zaten!
Bırakması da, beklenilmez.
Yapı.
Salt Türkiye "ile" münhasır değil…
Suriye, Irak ve İran var.
Peki, Öcalan başka; "ne konuşacak ya da çağrısı ne olacak?" derseniz…
Öyle hissediyorum ki.
Bu kez; halka "seslenip" denilene sahip çıkılmasını isteyecek…
***
O da şu olacak…
Ben "yol haritasını" ortaya koydum.
Örgüte çağrımı yaptım…
Artık siz de;
Sürece ve Örgütün yol haritasına yönelik hamlelerine "sahip" çıkacaksınız.
Tabi 7 Haziran için de; "mesajı" olacak…
Kendi projesi olan; HDP'nin "Türkiye partisi" olarak, Meclis'te varlık göstermesi için…
***
Hiç kuşkusuz ki!
Öcalan…
Mesajında, hükümete de çağrısı olacak…
Ev ödevlerinin "yerine" getirilemediğine ilişkin…
İzleme heyeti…
Üçüncü göz'ün oluşturulması…
Hasta tutukluların durumu…
Yani beklentilerin "neden karşılanmadığını" kısm-i olarak sorgulayacak…
***
Velhasıl!
Karmaşık.
Kumpası,
Provokasyonu,
Ateş bastırıcı haliyle "süreç" önemli bir viraja girmiş durumda.
Çıkış; "uzun bir düz yolu" gösteriyor.
Tarihin; "barışla" taçlandığı dönemin seyriyle diyelim…
***
Ama bir de uyarım var.
SAKIN…
Provokasyonlara,
Ortamı terörize edici; "kumpaslara" gelmeyelim…
Meyilli olanları da uyaralım.
Çünkü Newroz'un ateşi "Özgür barışın" ateşi olacak…
Canları "yakanın" değil…
***
Newroz'a we piroz be.
Newroz kutlu olsun.
Yaşasın barış. Biji aşiti.
Sloganımız da bu olsun.