Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

SAĞLIK DÖKÜLÜYOR!

Yuuuh olsun!

Bu kadarına da pes artık…

Bir yatakta; "üç hasta" olur mu?

Maalesef.

Eğer burası Diyarbakır’sa demek ki oluyormuş?

Daha fazlası var.

İşte yandaki resim bunu anlatıyor.

***

Pür dikkat bakın.

Bırakın hastaları.

Üç mü, dört mü olduğuna…

Kaç çocuk yan yana dizdirilmiş onu da bırakın.

O tek yatak üzerinde "kaç kişi" bulunuyor ve oturuyor o'na bir bakın.

Bir mi. İki mi… Üç mü?

Dört mü? Beş mi. Altı mı?

Yedi mi?

Daha sayalım mı; Sekiz mi. Dokuz mu diyerek.

Say say bitmez.

Yatağın maşallahı var; "gelene yok demiyor?"

Sakın ziyaret esnasında çekilmiş resim demeyin?

Tedavi işlemlerinde çekildi...

***

Peki, burası neresi.

Bu resim hangi hastanemizde çekildi.

Belli değil mi?

Burası Çocuk Hastalıkları Hastanesi…

Dağkapı yerleşkesindeki hastanemiz.

Yani eski SSK binası.

Bilmem kaç yıldır "yıkım kararı" olan bina.

Deprem'e "dayanıksız" diye.

Ama bir türlü yıkılmayan/yıktırılmayan bina…

İşte; O bina O hastane.

Ki, Devletin Diyarbakır'daki tek Çocuk hastanesi…

***

Resmin çekildiği yer Acil servis.

Tabi Poliklinikte aynı görüntüye sahip…

Yani acil de yataklı tedavi uygulanan poliklinikler de "manzara" aynı değişmiyor.

Ürkütücü bir Curcuna hâkim…

Hasta çok. Yatak yok. Doktor da yok.

***

Doğrusu;

Hastane Güneydoğu'ya hitap ediyor.

Günlük hasta sirkülâsyonu; çok yüksek.

Yani yoğun bir hasta trafiğine sahip…

Diyeceksiniz ki bölge genç bir nüfusa sahip.

Genç nesil.

Ki ekseriyetin çocuk olması…

Bu nedenle haliyle; "çocuk" mahiyetli kurumlarda, fazlalık/yoğunluk olur.

Hastanedeki yoğunluk doğal karşılanabilinir.

***

Yok ya!

İnsan sağlığı açısından,

Şifa aranılan kurum bazında "böylesi bir düz mantık" kabul edilemez.

Hele ki "çocuklar" için…

Hele ki hasta çocukların tedavi edilmesi için.

İşte tablo ortada.

Yaşanılan görüntü; "3. Dünya ülkelerinde" bile zor görünür?

Bir yatakta üç hasta, refakatçileriyle birlikte 7–8 kişi oturuyor…

***

Mikrop mu?

Hastalık mı?

Çocukların mı?

Büyüklerin mi?

"Kim kime" ne bulaştırır?

Meçhul bir durum…

Hijyen ortamı sıfır…

Çöplük bir ortam; nefes nefese!

Bir annenin dediği gibi…

"Kucak kucağa tedavi mi olur?"

Buraya geldik. Şimdi çocuğumuz mikrop kapmasın, başka çocuktan hastalık bulaşmasın diye çırpınıyoruz.

Ama zor"

***

Yaz mevsimindeyiz.

Çocuklar için.

Özellikle 0 ila 7 yaş arasındaki çocuklar için; "böylesi bir mevsim" hastalık ve bulaşıcı mikropların havada uçuştuğu dönemdir.

İshalden tedavi altına alınan bebeğin yanına,

Hepatiti olan bebeği yatırırsanız,

Ya da başka bir bulaşıcı hastalığı olan bebeği koyarsanız; "gerisini" siz düşünün.

Kim nasıl tedavi olur?

***

Geçtiğimiz hafta.

Mevzuyu kamuoyunun dikkatine sunduk.

Rezalet.

Hem de "Vahim Rezalet" diyerek.

Ama Kime dersin?

Ne ilgili hastanenin yönetimi?

Ne de, hastanenin bağlı bulunduğu üst kurum.

Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği.

Ve Valilik.

***

Maalesef.

Kimseden "çıt çıkmadığı" gibi…

Soran da olmadı.

Gözler kapalı, "kulaklar" tıkalı vaziyette!

İşte bu nedenle mevzuyu yeniden "buraya" taşıdım.

Çünkü yoğun şikâyetler alıyorum.

Gelen telefonların haddi hesabı yok.

Çocuk Hastalıkları Hastanesinde durum giderek vahim bir hal alıyor diye?

Hastası kadar, hekimler de duruma isyan ediyor.

"Ne yapacağımızı bilemiyoruz" diye?

***

Vaziyet!

İnsan sağlığına "sabotajdır."

Lakin.

Durumun inşasında, zafiyet var, ihmal var, sorumsuzluk var.

Çünkü ortaya konulan bir çözüm yok.

Özellikle, "Çocuk Hastalıklarıyla" alakalı yatak kapasitesi, pek artırılmış değil.

Hatta kapasite artırımı yerine eksilme söz konusu.

***

Bir süre önce öneri yapmıştım.

Siverek yolu üzerindeki; "Kadın Doğum hastanesi" için.

13 Katlı bina.

Hal-i hazırda birçok katı boş.

Neden buranın bir bölümü de "Çocuklar" için ayrılmıyor.

Ya da "ivedi olarak" yeni bir Çocuk Hastalıkları Hastanesi inşa edilmiyor?

Vaziyet aynı.

Yani kime dersin?

***

Anlayacağınız!

Sağlık, Diyarbakır'da dökülüyor?

Sağlık, sağlıksız!

Eğer ki bu vahim tablo olmamış olsaydı.

Diyarbakır Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği.

Ülke genelindeki; 89 Kamu Hastanesi içerisinde 87'inci olur muydu?

Jı para ikinci oldu.

***

Sahi.

Dr. Murat Kargın…

Genel Sekreter olma vasfıyla; "ne iş yapar?"

Yetki alanı nedir?

Kurumsal işleyişi, nasıl icra ediyor?

Bilen var mı?

Peş peşe yaşanan rezaletlerin sebebi nedir?

Yolsuzluk. Usulsüzlük. Keyfi uygulamalar.

Doktor istifaları.

Makam tahsisleri nasıl oluyor, kim yapıyor çıkıp bunları bir anlatsın ya!

Biz de rengini, şemalını bir görelim.

Vakıf olalım "ürettiği" hizmet(!) nedir diye?

Kargın'a…

Kaçıncı çağrım oldu ben bile hatırlamaz oldum.

Her seferinde; "boş" çıktı.

Bakalım bu kez; nasıl bir tavır takınacak?

Göreceğiz.

Ama ümitli değilim!

***

Velhasıl.

Asıl sorumluluk.

Ve görev.

Siyasi mekanizmaya aittir.

Bu kentin Vekillerinde, Bakanın da, İlin mülki amirindedir.

Şehrin.

Sağlık alanındaki sağlıksız halinin üzerindeki "sis perdesini" aralamaları gerekir.

Haydi, biri el koysun.

 

 

***

 

 

Yeter, baka kalışınız.

Hükümet; "sağlıkta çağ atladık" diyor?

Övünüyor.

Ama gel gör ki.

İş Diyarbakır'a gelince; tablo üçüncü dünya ülke görüntüsü veriyor.

Aradaki; "ikilem" neye delalettir.

Kelimenin tam anlamı ile rezaletler dizisi yaşanıyor.

Yoksa bu işin içinde; "siyasi" bir çifte standart anlayış mı var?

Bilmem.

Kamu vicdanı bu noktayı sorguluyor.


Bu Makale 5249 kere okunmuştur.