SANDIKLAR YERLİ YERİNDE?

YSK kararını verdi.

1 Kasım'a dair.

Sandıklar "Ne başka yere taşınacak, ne de birleştirilecek?

Ve ne de; "seçmen" taşınacak…

Eskiden nasıl idiyse aynen devam!

***

Eee.

Biz ne demiştik…

Mevzu "sandık garabeti" icra ediyor…

Duruma;

Ne Anayasa cevaz veriyor…

Ne kanun ve nizamlar…

***

Sonuç…

Bizim dediğimiz sonuç çıktı…

Dedik ki; "olup-biten" havanda su dövmeden öteye değil.

Gündem suniliğidir.

Israrcı olunmaması gerekir.

***

Peki bu duruma.

Ve YSK'nın kesin hükmüne; Oh beee diyebilecek miyiz?

Hayır…

Evet, karar verildi.

Artık tartışma yok.

"Seçmen ve sandık" kayırma operasyonu sonuçsuz kaldı!

Kimse iktidar için…

Seçmene ve sandığa "müdahale de" bulunuyor/bulunacak, polis-asker baskısı olabilir, diyebilecek mi?

Der de. Demez de...

***

İyi güzel de!

Şimdi, söylenilecek.

Terör var. Şiddet var.

Güvenlik sorunu var.

PKK elinde silah ilçeleri ve mahalleleri rehin tutuyor.

Seçmen'e baskı kuruyor.

Diyor ki;

"Ya HDP'ye oy vereceksin, ya da canın tehlikede"

7 Haziran'dan örnekler getirilecek…

Haksızda değiller.

***

Velhasıl!

YSK'nın verdiği karar "sonuç" değiştirmedi.

Bilakis.

Tartışmaya, mülahazaya, bahane üretmeye "ayıplılık" kazandırdı.

Dedi ki;

İktidar da,

Muhalefet de,

Bürokrasi de,

Devletin güvenlik birimleri de "güvenlik" sorunu var dese de.

Alenice; "ülkede" kaotik ortam yaşanıyorsa da.

Kimseye Türkiye açısından "güvenlik zafiyet var" demesine, algılamasına izin vermeyiz.

Ne diyelim!

Herkes "kendisine" göre bir haklılık sahibi.

***

İLÇE SEÇİM KURULLARI NE DER?

 

Sahi.

İlçe Seçim Kurulları "bir üst makam" için ne diyecekler?

Verdikleri kararda; "ısrar" etmeyecekler.

Bunu biliyorum.

Ama şunu diyeceklerine kesinlikle inanıyorum.

Diyecekler ki.

Eeeyy Yüksek Seçim Kurulu heyeti!

Siz; Ankara'da güvenlik sorunu yaşamıyorsunuz.

Kimse yolunuza hendek, sokağınıza mayın döşemiyor.

Yüzü maskeli.

Eli silahlı kişiler sokaklarda, caddelerde cirit atmıyor.

Devletin kolluk kuvvetleri…

Terörle mücadelede; "Ohal" baskılarını uygulamıyor.

Şiddet sarmalı içerisinde; "herkes potansiyel" suçlu, görülmüyor?

Ama!

Tüm bunlar bizim bölgemizde artık olağan halde yaşanıyor…

***

Deyin bakalım…

Kararınız.

Mevcudiyete bir sorun "çözümü" getirdi mi?

Bize göre hayır.

Size göre de hayır, ama ne diyeceksiniz burası Türkiye.

Arıza-i durumlar ortaya çıkınca.

Bir sonra "tekerrür" etmemesi için, yasa ve kanun çıkarılır.

***

Girift.

Çıkmaz sokak.

Anlaşılmaz.

Çok başlılık içeren bir; "garabet" durum!

Velhasıl!

Biz de YSK'nın hükmüyle diyelim ki;

Ülkenin de.

Bölgenin, maşallahı var "güvenlik" açısından!

Her şey "süt liman"

Sıkıntı yok…

Haydiii sandık başına; "git gidebilirsen, oyunu ver, verebilirsen."

İroni bir durum.

***

Her şeye!

Ama her şeye rağmen…

YSK'nın kararıyla AK Parti iktidarı "zan altında" kalmaktan kurtarılmış oldu?

Eğer ki.

Karar istenilen noktada olsaydı.

AK Parti'nin hakkıyla, hukukuyla, bileğiyle kazanmış olduğu oylar bile tartılır hale getirilirdi.

Birileri gölgelerdi.

Şaibeli konuma sokardı.

Bu minvalde, AK Parti bence daha bir kazançlı.

***

SANDIK MÜŞAHİTLERİ KİMDEN?

 

Özellikle.

AK Parti için bunu diyorum.

Sandıktaki tek sıkıntısı var.

Yani, "sahip çıkamama" durumu.

Hepsi.

Sandık'ta AK Parti adına "görevlendirdiği" sandık müşahitleridir.

Acaba soruluyor mu?

"AK Partililer mi?"

Araza-i durum burada; onarımı gerekli.

Yapılsa!

O zaman sandıktaki müdahalelerin ne kadar "minimize" olduğu görülür.

***

SANDIK KÜSKÜNLERİ ÇOK GİBİ…

Tüm bunların muvacehesinde.

1 Kasım'da.

Ortadaki tablonun getirdiği fikri analiz neticesinde.

Sandığa.

Milli iradenin "yansıması" noktasında, ciddi bir katılımsızlık olacak.

Yani seçmen; "Sandığa" gitmeme iradesi gösterebilir.

Güneydoğu'da.

Bu kanaat ve düşünce seçmen de "hayli" dillendiriliyor.

***

Gerek; Yaratılan şiddet ve terör ortamı.

Gerek; Adaylar.

Gerek; Partilerin siyasi tutumları.

Gerekse de Can güvenliği noktasında.

Ne yaparsak yapalım "nasıl olsa" sonuç değişmiyor?

O zaman da "bizim bu günahkârlıkta işimiz ne?

Neden destek veriyoruz ki?"

Yani seçmen diyor ki; 

Yorulduk…

Yordunuz bizleri…

Hakikatten de öyle…

***

 

1 KASIM'DAKİ KAOLİSYON!

Bahçeli ne diyor?

1 Kasım sonrası için.

Koalisyon’a varım.

Ama HDP'siz…

CHP'de, AK Parti ile olabilir.

Bire bir. Ya da ikili, üçlü.

***

Vaybeeee. Helal olsun.

Ne değişti de; birden "kapılar" açıldı.

Herkesi "içeriye" buyur ediyor.

Daha 3 ay önceydi. 7 Haziran sonrası.

Her şeye "hayır" diyen değil miydi?

***

Ne koalisyona.

Ne; seçim hükümetine üye vermeye.

Ne de; Partilerle "görüşmeye" izin var.

Kepenk indirmiştin.

Tuğrul Türkeş'i dahi "babasının partisinden" attın.

***

Şimdi.

Diyorsun ki; "koalisyona kapım açık."

Galiba!

Devlet'in aklı başına geldi; "zemin kayıyor?"

Tahribat büyük olacak.

Koltuk gidebilir; "nerden dönülürse" kardır deyip; akıllandı mı?

***

Seçim vaatleri de!

Öncekilere oranla; "daha bir akılcılık" içeriyor.

Oy getirici.

Seçmeni cezp edebilecek; "vaatler" var.

Vaatler.

Siyasi hataların "üstünü" örtüp, kayıpların telafisini sağlar mı?

İşte biraz zor.

Çünkü.

HDP gibi, MHP'de son siyasi tavırlarıyla; "kan kaybeden" partiler hanesinde.

Ben demiyorum.

Anketler diyor.

***

Ama!

1 Kasım'a dair koalisyon nasıl olur derseniz.

Buyurun size tablo…

Bir kere; şunu öncelikli ifade edelim.

Malum.

AK Parti, HDP'yle. HDP'de, AK Parti'yle "uyumsuz.

Kanlı bıçaklı.

Yani olması; en zayıf koalisyon.

***

Gelelim;

MHP ile HDP'ye ki, yukarıda ifade ettim.

Bahçeli'nin koalisyon, fikriyatında, HDP'ye kapıları kapattığına dair.

MHP "HDP'nin bulunduğu hiç bir koalisyonda yokum" diyor.

CHP ve AK Parti'yle.

AK Parti'yle Türkeş'ten sonra, "zor görünüyor?"

Bir de şu an; "birbirlerinden" oy devşirmenin gayreti içerisindeler.

***

Sonuç itibariyle!

Mevcudiyet oy oranı.

Araştırma şirketlerinin, 1 Kasım'a dair kehanetleri.

Koalisyon’u gösteriyor.

O zaman!

Koalisyon seyri; CHP ve AK Parti eksenli olacak.

Ama!

İşin "taşıyıcı kolonu" CHP olacak.

***

Galiba; HDP bunu gördüğü içindir ki.

Selahattin Demirtaş beyan verdi.

CHP'yle "koalisyona" her halükarda varız!

Ancak!

AK Parti ve CHP'deki "birbirlerine karşı" son siyasi söylemleri "iticilikten" çok barışçıl olması önem arz ettiği gibi.

Türkiye'nin 1 Kasım'da daha akl-ı selim bir siyasi atmosfere girebileceğini de, şimdiden ifade etmek gerekir diyorum.

***

Zaten!

7 Haziran sonrası hep şunu ısrarla vurguladık.

Türkiye'nin "toplumsal barışı" nihayete erdirmesi ancak; CHP ve AK Parti'nin "işbirliğiyle" mümkün.

Taşıyıcı "kolanlar" bu iki parti.

MHP ve HDP için de binanın; "duvarları" demiştim.

Sizce.