SEROK AŞİTİ DIXWAZIN!

Erdoğan!
Bugün, Diyarbakır'da olacak…
Saat 17.00…
İstasyon meydanında, bulunacak…
Cumhurbaşkanı olarak…
Ve Seçimden sonra; ilk kez Diyarbakır’a geliyor…
***
Geliş "programı" biliniyordu.
Ama zaman!
Erkene alınmasıyla "sürpriz" olarak değerlendirildi.
İlk durağı da.
Batman olunca "gerekçe" o talihsiz, cinayette dair "taziye ziyareti" oldu.
AK Parti eski vekili, Nasıroğlu'nun, taziyesi.
***
Batman sonrası Diyarbakır!
Erdoğan.
Kadim şehir'de ne yapacak; kime gidecek?
Programın, "muhtevası" kısm-i açık.
Ama ağırlıklı olarak da "güvenlik" nedeniyle, saklı…
Neyse!
İlk durağı İstasyon Meydanı olacak.
***
Burada bir dizi toplu açılışlar yapacak.
Açıklanana göre.
640 milyon lira harcanan, 223 proje.
Eğitim.
Kültür.
Spor dâhil, DSİ ve Karayolları…
Tarım.
***
Tabi; bahse konu projeler bitmiş…
Kimi miadını doldurma noktasında yolu yarılamışta…
Yani eski-yeni yatırımların yekûnu!
Zaten; "açılışlar" işin bahanesi…
Düşünce…
"Seçim" için destek, sağlamak…
***
Hoş geldi, sefa getirdi…
Peki,
Erdoğan Diyarbakır'da ne konuşacak.
Mesajı ne olacak.
Sürpriz mahiyetli "bir müjdesi" olacak mı?
Özellikle Çözüm süreciyle alakalı…
Ve üslubu!
***
Malumunuz üzere!
Bölge nezdinde "iticilik" arz eden bir ifadesi var.
O da şu…
"Kürt sorunu yoktur"
Bir de; İzleme komisyonuna 'karşı" çıkışı.
Dün bu noktada fikrimi, sizlere aktarmıştım.
Durum "politik" bir manevra içeriyor…
Sağ gösterip-sol vurma, misali…
***
Ancak…
Resmin genelini de iyi görmemiz gerekir.
Erdoğan "sürecin" önemli mimarlarından biri…
Ama hal-i hazırda; süreç hükümet nezdinde gidiyor?
Belki kontrol onun elinde…
Ama makam ve siyasi "duruş" iyi düşünülmeli…
Çünkü bazı noktalarda; "makamlar" zorunlu konuşturur…
***
Bence!
Erdoğan'ın bu "politik manevra" içeren çıkışlarına…
Özellikle; HDP…
Ve İmralı heyeti üyeleri "mevzuya" pür dikkat yaklaşmalı…
Hissi değil…
Akli mekanizma işletilmeli.
Nitekim denilen ne "Çözüm sürecini" yokuşa süren "siyasi otorite ve aktörler."
***
Mevzuda; "muhatap" hükümet!
Yani özetle; "söylediğini söyleyebilir" ama "icranın başı" muhatap olduğu için; "yarın diyebilir ki?" banane!
Velhasıl bu süreç "seçime ve seçimin aksiyonuna" kurban edilmemeli.
Yeme de getirilmemeli.
HDP ve İmralı heyetinin önceki gün beyanı hiç kuşkusuz ki Erdoğan'a bir nev-i cevap mahiyetli idi.
***
Anlayacağınız!
Heyetin beyanı, Erdoğan'ın attığı "polemik üretici" yeme gelme halidir.
Erdoğan'ı değil…
Hükümeti, suskun kalmayı tercih eden Davutoğlu’nu!
Heyetin hedef alıp; "muhatap" noktasında sorgulaması gerekir.
Sarayı değil…
Burada ince çizgi var, gözden kaçırmamak lazım.
***
Neyse!
Bugün İstasyon meydanında "mevzudaki" inceliği göreceğiz.
Anlatmazsa da!
İkili görüşme…
Ziyaretlerin "seyrindeki" mekânlardaki duruş; "veri elde" ettirir.
Ama!
Ana mesajı; "Başkanlık" sistemine odaklı olacak.
***
Bu arada.
HDP'li Büyükşehir Belediyesi ziyareti gündemde…
Dün, sabah bu konuyu Sayın Bakan Cevdet Yılmaz'a…
Ve İl Valisi Hüseyin Aksoy'a sordum…
Belediyeden, "randevu için" geri dönüş oldu mu diye?
Verilen cevap; "henüz yok?"
Yazıyı kaleme aldığım saatlerde; "net bir durum" yoktu…
***
Ama büyük olasılıkla "olumlu" bir cevap olacak…
Olmalı…
Hal-i hazırdaki "gerilimli" seyri bir ölçüde, minimize eder…
Ne de olsa!
Cumhurbaşkanı herkesin Cumhurbaşkanı…
Ayrı-gayrı olmamalı/ettirilmemeli… 
Tabi ki, yerel iktidardaki Belediyeler için de arz-ı durum aynı olmalı.
***
İstasyon meydanındaki kürsüde!
Elbette ki…
AK Partili Bakanlar,
Milletvekilleri,
İl Teşkilatı,
İl Valisi ve diğer kamu kurum yetkilileri olacaktır.
Olmalı.
***
Ne var ki; "sadece" onlar olursa!
İnsanda "soru" işareti oluşur.
Cumhurbaşkanı "tarafgir"
O'nun için o kürsünün "tarafsızlığı" için, Büyükşehir Belediye Başkanı olmalı.
Kışanak da, Anlı da…
HDP'nin Diyarbakır Milletvekilleri de olmalı.
Yani "cumhur'un" tüm temsilcileri o kürsüde yer edinmeliler.
***
Bence; davete de gerek yok.
Ev sahibi olma hesabıyla "gelen" misafir ağırlanır.
Yani misafirperverliğimizi gösterelim.
Velev ki, "siyasi" ve düşünce "rakibi" olsa bile.
Ne demişler!
"Denize at balık bilmezse Halik bilir"
***
Velhasıl!..
Serok Erdoğan'a ahali olarak mesajımız şu.
"Em aşiti dıxazın.."
Biz barış istiyoruz..
Ve siz de; "sürece, barışa sahip çıkın!.."
***
 
HDP'nin B Planı…
Evet.
Herkeste şu kaygı var.
HDP barajı aşarsa ne olur.
Aşmazsa ne olur?
Hiç kuşkusuz ki, anti-demokratik olan yüzde 10 barajını aşarsa, Meclis'te olacak.
Demokrasi adına.
Temsilliyet hakkaniyetinde büyük kazanım olur.
***
Ki Barajı aşacağına da inanan biriyim.
Ama ya aşmazsa!
İşte bu "acaba" diye başlayan durum "kıyamet kopartır mı?"
Dün!
Demirtaş net bir fikir ortaya koydu.
Kaygıları bir nevi, "tansiyon düşürme" noktasında.
Dedi ki; bizim "B planımız" var.
***
Şayet.
Meclis dışı kalırsak;
Sivil itaatsizliğe dayalı kampanya başlatırız.
Barajın düşürülmesi.
Erken seçimin yapılması için "demokratik" baskı geliştireceğiz.
Yürüyüşler.
Mitingler. İmza kampanyaları.
***
Hükümeti teşhir etmek.
Zorlamak.
Demokratik basın yaratmak için çaba sarf edeceğiz.
Ama!
"Asla tek bir şiddet olayını ne destekleriz ne de içinde oluruz?"
***
 
1 MAYIS'TA ÜÇ RESİM?
Hakikatten bir âlem ülkeyiz…
Hem devlet yönetimi…
Hem de millet olarak…
Dün 1 Mayıs’tı…
Üç resmi önüme koydum…
Dünya.
Türkiye.
Ve Güneydoğu.
***
Manzara!
Ne yazık ki
Türkiye.
Özelliklen de "sembolleşen" İstanbul Taksim için.
"Yürek sızlatan. Öfke oluşturan" bir manzara.
Dünya için; "imrenilecek?"
***
İlla ki, Taksim mi?
İşte, 4 yürek sızlatan manzara.
“Gaz banyosu” 
“TOMA’lar” ve de teknolojinin ileri aşamasını temsil eden “kale” adlı modifiye edilmiş çelik duvarlar.
Beri yanda; gözaltı odalı araçlar.
Bakarken de,
Yazarken de; "içim daraldığı" gibi, kafamda oluşan soru "İlla Taksim mi?"
Anlamı var..
Önem ve sembol; "ama velakin" ortaya çıkan şiddetin manzarası; "zivana.."
***
Gelelim, Güneydoğu için.
Eee.
Tarihsel tecrübeyle; "büyük olgunluk" hakimdi dün.
Diyarbakır ağırlıklı...
9 İl'in buluştuğu Batman'daki "Kutlama.?"
Coşku…
Neşe…
Müzik ve halay…
Evet…
Şiddet sarmalı içerisinde; "olgunlaştık"
Ve artık; "bu vasıfla" imrenilir olmamız, gurur verici.
Tüm emekçi kardeşlerimin; 1 Mayıs Bayramını kutlarım..