SÖĞÜŞLENEN VELİLER…

Şu öğrenci servisleri…

Şoförler… Ya da minibüs sahipleri..

Şikâyetçi.

Diyorlar ki; Okul Aile Birlikleri "bizden Napolyon (para)" istiyor.

Hatta... İşin içerisinde; "Okul" idarecileri de varmış.

Servis Araçları Esnaf Odası Başkanı Mahmut Kaya…

İl Valiliğine Bu meyanda dilekçe vermiş..

"Bağış adı" altında bizden komisyon isteniyor..

İncelenmesi… Ve tahkikatta bulunulmasını istiyor..

Kaya bir "şikayet" noktasına daha işaret ediyor.. Ki o da;  Belediye rayicinin çok üzerinde "velilerden" para alındığı..

***

Doğrusu!… Bu konuda bir hayli şikayet alıyordum..

Öğrenci servisleri aleyhine… Bir adım yola; "en üst rayiç bedelinden" para istiyor..

Kardeş indirimi de yok.. 0 İla 3 kilometrede, 65 lira alınması gerekirken velilerden, 100 lira isteniyor..

Yani yüzde 50 fazla alınıyor..

Kaya... Servis minibüsleriyle ilgili bunu ifşa ederken…

Nedenini, "Okul idarecileri ve Aile birliklerinin" kendilerine talep ettikleri "bağış" adı altındaki rüşvete bağlıyor..

***

Dikkat ederseniz!

Mevzuda asıl söğüşlenen, cebine el atılan öğrenci velisi..

Başkası değil..

Okul Aile birlikleri Servisçilerden.. Servisçiler de rayice "bindirme" yaparak, Veliden istiyor..

Bakalım… Valilik bu şikayetlere karşı hasıl bir "işlev" yürütecek..

Pek tabi ki bir şikayet mevzusu daha var..

O da Öğrencilerin "istif-istif" taşınması durumu..

Bir minibüsün yolcu taşıma kapasitesi belli..

En fazla; 15 yolcu olsun..

Ama gel gör ki; bir çok servis nerdeyse bunun iki katı kadar "öğrenci" bindirip taşıyor..

Bu uyarı da ilgililere bizden!

***

HEMŞİRELİK STAJI…

Öğrenci velisi, tepkili..

Özellikle Sağlık meslek Lisesi'ni okuyan, kız öğrencilerin velileri..

Tepkileri; "Staj'a" dair..

Veliler bunalım yaşıyor..

Aldığım şikayetler yoğun..

Dün de, bir mail aldım..

Diyorlar ki; "Devlet" staj yeri imkanı, oluştursun çocuklarımıza..

***

Öğrenci velisi...

Staj sıkıntısını şöyle anlatıyor..

Kızım..

Şeyhmus Sultan Tatlıcı Anadolu Sağlık Meslek Lisesinde "hemşirelik" bölümünü okuyor.

Bu yıl staj yapması gerekiyor..

Ama yer bulamadığından dolayı, okulda 4 kişilik sınıfta..

3 günü boş geçirmekte.

Bütün öğrenciler hastanelerde "staj" yaparken bu çocuklar "hasta bakmayı" öğrenmeden, okulda oturmaktadır..

Diyarbakır'daki hastanelerimizde "yer bulunmadığını" söyleyen Okul Yönetimi çözüm bulmuyor.

Bizi kendi başımıza çaresiz bırakmıştır..

Lütfen..

Bu çocuklara devlet olarak "staj yeri" temini için yardımlarınızı bekliyoruz.

***

Evet, Veli'nin çığlığı.. 4 kız öğrencinin beklentisi bu..

İlgili makamlar.. Bizden de size lütfen "bu sese kulak" verin.

Kızların "hemşirelik stajına" imkan yaratıp, eğitimlerini tamamlasın.

Sevabınıza diyelim.

***

EN BÜYÜK SORUN; İŞ VE AŞ!…

Cuma namazı sonrası.. Bir okur.. Yaşı 30 civarında..

Mehmet Yasin.. Yanaşıp, söylendi..

Sizin bir okurunuzum.. Hep yazıyorsunuz.. Kürt meselesini.. Şiddet ve terörü, bölgedeki acıları..

Hepsine eyvallah..

Hepsi asimilasyonun sonucu.. Bizi inkâr ettiler.. Sonra dağa çıkartılar..

Şimdi kardeş kardeşi "vuruyor?"

Doğru dedim..

İşte biz de bu noktada duruma aciliyet getirip yazıyoruz.

Bir an önce; "barış olsun?"

Kardeş kardeşi öldürmesin; "sevgi muhabbetiyle" kucaklasın..

Yasin.. Dediklerinize katılıyorum..

Ama.. Bir nokta var ki; gözden kaçırılıyor..

Siz değil, hükümetler, siyasiler memleketin en büyük sorunu aslında; "işsizliktir?"

***

Eğer..

İşsizlik çözümlenebilseydi..

İş aş imkanı olsaydı..

Herkes evine; "ekmek" götürme olanağına sahip olsaydı..

Sanmıyorum ki; Kimse eline "silah alıp dağa çıkardı?"

Sanmıyorum ki; Kimse "ölümü" göze alıp, polis-askeri, kardeşi kardeşi vurarak, siyasi amaç uğruna çatışmazdı.

Sanmıyorum ki; Bizde evlatlarımızı, kardeşlerimizi, çocuklarımızı bu kaotik ortama "kurban" vermeye rıza göstereydik.

Mesele; açlıktır, sefalettir, yoksulluktur, işsizliktir.

Geri bırakılmışlıktır.

Ötekileştirmedir.

Bakınız aç adam; "her şeyi yapar?"

Tok adam ise yapacağı işe, yapılacak işlere "temkinli" davranır.

Düşünerek; eğilir meseleye.

***

İş ve İşçi Bulma Kurumu önünde uzun kuyruklar var.

Bir işçi alınacak yüzlerce işsiz genç "kuyruğa" giriyor.

Aile büyükleri… Anne ve babaların şuan en çok attığı çığlık belli.

"Oğluma-kızıma bir iş".

Okul okuyor. Üniversiteyi kazanıyor ama işsiz.

Öğretmen mi, Mühendis mi, Ziraatçı mı, Felsefeci mi?

Kimi derseniz!

Diploma var… Ama iş yok.

Güneydoğu!.. Türkiye’nin diğer coğrafyalarına göre en fazla kahvehane bulunduran bölge.

Ki Diyarbakır… Her 20 metrede bir kahvehane.

Düne kadar; doluydu.. İşsizler ordusunu barındıran mekânlar olarak.

Ama bugün kimse yok..

Peki nerde?

Eee..

Onu da 30 yaşındaki işsiz okurum Mehmet Yasin'in ifadesiyle; "devlet bir zahmet, hükümet bir zahmet" görsün..

Sokaklarda barikat kuran.. Elinde kalleşle nöbet tutan.. Yüzünde maske olan..

Ölüme, öldürmeye "inat" noktasında Kürt Siyasal akımına katılan gençler..

İşte onlar!

***

Ne diyeyim Yasin..

Çok yazdık..

Çok çizdik; ama gelen-giden iktidarları ne yazık ki "ikna edemedik?"

Zaten İş-Kur'un da "iş sahibi etme" politikası da, politize olmuş..

Anlayacağınız çaresizliğin içerisinde debelenmenin sonucudur şuan ki "sokağın şiddet sarmalı" içerisinde olması..

Biraz da bu pencereden bakmak lazım..

Sizce…

***

SESSİZ BİR FUAR KATILIMI!

Yörex Fuarı…Yani Yöresel Ürenler Fuarı..

Yer Antalya..

Tarih.. Kültür.. Ve milli yemekler..

Katılım yüksek.. Türkiye'nin 66 şehrinden, 300'ün üzerinde katılımcı..

Antalya Ticaret Borsası'nın "ev sahipliği.."

Tüm renkler var..

Diyarbakır'da var.. kadayıfıyla.. Sucuğuyla.. Pekmezi.. Ve Ceviziyle..

Peynirci.. Halıcı.. Dibek kahvesi..

Hepsi, Diyarbakır standında..

Entegre bir tablo..

***

Dün gece;

Diyarbakır Borsa Başkan Yardımcısı Şeyhmus Ayhan aradı..

Kaç gündür fuardaydık.. Dönüyoruz..

Sordum.. Hava nasıl, alaka ve ilgi hangi mecradaydı..

Dediği şu; "Her şeye rağmen güzel geçti.. Ama ilgi eskiye nazaran yok?"

Öyle ya!.. Biz dahil.. Kent dinamikleri dahil..

Ne yazık ki mevcut "huzur vermeyen" atmosferden dolayı; "ne gördük, ne yazdık, ne de duyurabildik?"

Gittikleri gibi.. Sessizce döndüler..

Doğrusu Ayhan aramasaydı; "Diyarbakır'ın böylesi" bir fuara katıldığından haberimiz de olmazdı..

Bizde burada konu etmezdik..

Yani vahim derecede; koptuk duruma düşmüş vaziyetteyiz..

***

HDP'NİN EMANET OYLARLA HELALLEŞMESİ!

Diyorlar ki… HDP.. Polis ve Asker'den gelen "oylarla" helalleşmeli..

İyi güzel de..

HDP bu yönde onlarda "oy istemedi ki?"

Onlar.. Hedeflerine ulaşma noktasında; HDP'yi araç olarak kullandı..

Ne için?.. AK Parti'yi "iktidardan" düşürmek.. Erdoğan'ı zayıflatmak..

***

O'nun için.. HDP'nin bu oylarla "helalleşmesi" gerekmiyor..

Çünkü, HDP kendini borçlu görmüyor..

Eğer borçlu görecek nokta var ise..

Evlatların ölmesini engelleye bilme noktasında; "barışı" ikmal etmek..

Aslında HDP kendi siyasal akımında "melez" değil, net olmalı..

Birilerine "kendi" üzerinden, kazanç getirmemeli..

***

Zaten bu yönde gelen oy oranı da pek, bilinmiyor..

Eldeki veriler..

Sadece bir kaç lojmandaki sandıktan çıkan sonuç..

Neyse!.. Asıl mevzuu!

Özellikle HDP için… Sorumluluk noktasında, 1 Kasım için ortaya koyacağı "politikanın" milli irade göreceği teveccüh..

Yüzde 13'ü koruyabilecek mi?

Sıkıntı burada..

Ki HDP'nin bizatihi kendisi de; farkında..!

Çünkü 7 Haziran sonrası;

Kucaklayıcı olmadı, itici kaldı..

Ülkenin Güneydoğusunun "iç savaşı" yaşamasındaki kesilecek fatura, her ne kadar "iktidara" ağırlıklı söyleniyorsa da..

Hiç tartışmasız en büyük bedeli siyasi noktada; HDP'nin ödeyeceğini ifade edebilirim..

Ki görüntüler, ilgili resimler "her şeyi" açıkça ifade ediyor..

***

Dün de belirttim..

Van mitingi, HDP'yi bu kulvarda hayli "düşüncelere" sürüklemesi, yeni bir politika ve strateji belirlemesi gerekir..

Yoksa!… Kendisine verilen tolerans "geri" alınır..

Durumda "Eski tas, eski hamam" haline döner ki..

Hiç kimse istemez!

Ama görünen köy de kılavuz istemez!

***

 

1 KASIM'DAKİ SEÇİM…

Dillendirmiştim.. Bir daha dillendireyim..

Nitekim son iki gündür; 1 Kasım'a dair "hükümet formülleri" mülahaza ediyor.

Diyeceğim o ki; "biz ifade" etmiştik..

Bu seçim; "iki seçenek" üzerinde, geçecek..

Oylar bu minvalde atılacak..

Alternatif yok değil var..

Ama "uyumsuzluk" noktasında oldukları için; "kale" alınmıyor..

***

Onun için seçmen;

Ya AK Parti'nin tek başına iktidarı için oy kullanacak..

Ya da AK Parti-CHP koalisyonu için..

İster mecburen..

İster isteyerek olsun "oyun ve sandığın" vereceği cevap bu iki şık üzerine olacak..

Neyse!.. Bir kere daha dillendirdik..

Ki 7 Haziran sonrası için de; ikinci şık'ın ülkenin selameti için hiç tartışmasız "ikmale" gelmesi gerektiğini ifade etmiştik..

Özellikle; mevcut Milli meselelerin nihayete erdirilerek çözümlenmesi için "bu birlikteliğin" olması lazım demiştim..

Pek tabi ki,

7 Haziran sonrası ortaya çıkan "şiddet ve terörün" yarattığı kaotik atmosfer, "zorunlu bir istikamet" getirtti..

Ya AK Parti tek başına iktidar..

Ya da, AK Parti zorunlu olarak CHP ile ittifakla iktidar..

Tercih seçmenin!…