VEBALİ AĞIR BİR SÜREÇTEYİZ!…

Şu aşikâr.

Siyasi "çözümden" uzaklaştık.

Ne yazık ki; bu aşamaya gelmede; "hepimiz" mesulüz.

Niye demeyin!

Hakikati görmedik.

Siyasi "samimiyeti ortaya koymadık"

Çözümün "gerekliliği" noktasında, dürüst davranmadık!

***

Herkes!

Siyasetçisinden.

Elinde silah olan kişiye kadar…

Tarafların sözcüleri dâhil olmak üzere…

Yazar-çizer de…

Hepsi "karşısındakini" Bizansvari "alt etmenin"

Ya da; "zaman kazanmanın-kaybetmenin" gayretinde bulundu.

Ayak oyunları…

***

Tabi; "alışkanlıktan da" vazgeçilmedi.

40 yıllık, kirli ve kanlı çatışma "konseptini" işletmekten.

Velhasıl!

Gelinen nokta "siyasi değil, güvenlik konsepti bir tutum"

Sonuç!

Kan-revan döneminin yeniden ikmali.

***

İşte hal-i âlem ortada.

Geçtiğimiz hafta.

Tam anlamıyla; enva-i dehşetin, kanın ve gözyaşının yaşatıldığı…

İkmale getirilerek; yürekleri dağladığı bir zaman dilimi…

Toplam ölüm; 40'ı geçti…

Polisi, sivili, askeri, gerillası…

***

İç savaş…

PKK…

Polisi vuruyor…

Yol kesiyor…

Adam kaçırıyor…

Bombalı saldırılarla…

Askerin hedef alınması…

Şehir merkezinde, karakolların taranması…

***

Şantiye baskını.

İş Makinelerinin yakılması…

Çatışma.

Pusu.

Adam kaçırma.

Sokak gösterileri, molotofkokteyli…

Yani yakıp-yıkmalar…

Tıpkı, 90'lı, 2000'li yıllar…

Hatta 2011 bile…

***

Diğer yandan!

Devlet.

Hükümet.

Güvenlik kurumları; yekvücut vaziyette…

Silaha sarıldı.

O dönemin konseptiyle karşılık veriyor.

PKK'nın, içte ve dışarıdaki; "kamplarına" hava harekâtı düzenliyor.

F-16'lar, bombalıyor.

Kandil. Haftanın, Zap.. Ve diğerleri…

***

Beri yanda!

Ülke sathında; "seri gözaltı operasyonları"

KCK'ya.

Gençlik yapılanmasına.

HDP'nin bazı üyelerine.

Kısacası her şey taraflar açısından "güvenlik konseptine" dâhil edildi.

Dikkat edin siyasi dil de öyle.

"Çatışmasızlık anlamını yitirmiştir" deniliyor.

***

Peki, bu vaziyet çözüm mü?

Ne mümkün.

Geçmiş belli.

Bu rotanın, "doğru" olmadığını bilakis, "bataklık" ürettiğini, gördük.

Yaşadık.

Ki halen de yaşıyoruz!

***

Üç seçenek var.

Ki, sağır sultan, dahi bilgi sahibi…

Şöyle ki.

Ya bölünmenin "yoluna" girilecek,

Ya, "silahlı mücadele" devam edilecek.

Veyahut da; "aklıselim" içerisinde; "çözüme" odaklanılacak.

***

Yani, silahı değil.

Siyaseti. Demokrasiyi "filizlendireceğiz"

"Çözüm sürecini" yenileme adına.

Üç yıllık dönem içerisindeki; "aksaklıkları da" görerek…

Karşılıklı "salvoları" terk edip; uzlaşı zeminine samimiyet, güven, istikrar ve "hakikat" odaklı, bina inşa edilecek.

***

Özellikle;

Demokrasiden,

Barıştan,

Kardeşlikten,

Türkiyelileşmeden "taviz vermeden" hakikat siyasetini "ikmale" getirmeliyiz.

Ki içimizdeki "fitne unsurları" yok edebilelim.

***

Aksi taktirde.

Evet, aksi takdirde; "durum hiçte" iyi olmayacak.

Korkarım ki, bugünleri bile arar oluruz.

O'nun için.

Herkes aklını başına devşirsin.

Çünkü savaşın kazananı yok.

Kaybedeni var.

***

KİMSE BEN HAKLIYIM DİYEMEZ?

Tabi gelinen aşamayla alakalı; "kimse ben haklıyım" diyemez.

Gerekçe de üretemez.

Dememeli de.

Yani, kimse günahkârlığını gizleyemez.

Ve "toplumsal" cezasından da kurtulamaz.

***

Mesela.

PKK. KCK…

İnsanlık düşmanı; IŞİD’in terörünü.

Düşmanlığını.

Suruç'taki 32 gencin katledilmesini.

PYD ile olan; Suriye’deki "savaş" karşıtlığını, gerekçe gösterip Türkiye'de; IŞİD'i destekliyor diye.

Hasımlık tutuma girme hakkı yok.

***

Süreci askıya almak.

Yeniden silaha sarılmak.

Ve intikamı Türkiye ile savaşarak almaya yeltenmesi; "akla ziyan."

Halkta karşılığı yok.

Hele ki, Kürtlerin uzlaşmaya gittiği bir dönemde.

"Haydi, Türkiye ile savaşmaya" diyebilir misiniz?

Doğru değil…

**

Aynı noktada, siyasal iktidar da.

PKK eylem yapıyor.

Yol ve barajlara karşı çıkıyor diye.

Kürtlerin taleplerini.

Çözüm sürecini,

Barış diyalogunu "askıya alamaz", silaha sarılamaz.

Güvenlik konseptini hayata geçiremez.

Yapmamalı.

***

Doğrusu.

Şuan için; Türkiye'deki tüm haklar.

Kimlikler.

Ki salt Kürtler değil.

Herkes; "tarafların" hakikatten uzak, ülkeyi ve bölgeyi "kaosa sürükleyen" şiddet sarmalını sorguluyor.

Ve kimse de; "olup bitene" haklı bir mücadele demiyor.

Bilakis tüm tarafları millete ve demokrasiye "düşman" olarak görüyor.

***

Meramızı özetlersek.

Herkes için.

Diyoruz ki; "yanlıştan, silahtan, şiddetten, güvenlik konseptinden" uzak durun.

Çünkü yanlış bir yoldasınız.

Yol yakınken de; "aklıselim" hareket edin.

Köprüleri yıkmayın/yakmayın.

Ve bilinmelidir ki; Türkiye'nin tüm fertleri artık mevzuu’nun şahin ve maceracı "aktörlerine" prim vermez!