BARİ MESAJI GÖLGELEMEYİN….

Birileri… Evet, o birileri.

Israrla… Ama şuursuzca.

Diklenerek, "Kürt" oyları çalıntıdır.

Sahtedir.

Baskı altında; "sandığa" yansımıştır…

Diyenler yanlış bir caba içerisindedirler…

Hayır, cephesinde olanlar…

Niye; hatırı sayılır "evet" oyları çıkmış sorusunu kendilerine sormazlar…

***

Birileri de...

İyi de.

"Hayır" oyları da, hatırın üzerinde!

Buna "itiraz" eden var mı dese ne olur?

Neyse; ucuz anlayış.

Gerçeği gölgelemek.

Hakikatleri, işlevsiz kılmak.

En önemlisi.

Halkın iradesine "saygısızlıktır..."

***

Benim açımdan…

Ki öyle inanıyorum, Kürtlerin ekseriyeti açısından…

En önemli etki…

Evet, oylarındaki "artıştan" çıkan mesajdır.

Verilen bu mesajın "iyi okunabilinmesidir?"

Ama ne yazık ki o birileri bu mesajın; "okunmasının da" önüne, duvar örüyorlar…

Yazık, günah!

***

 

Bakınız halk ne diyor.

Neden "evet" denildi.

Ve neden "hayır" oyunun da yüksek oranda çıktığı…

En doğru tespit milletin sesindedir…

Hiç kuşkusuz ki, "sandığa" gidip "oyunu" verenin, düşüncesinde saklıdır soruların yanıtı.

Neye dair; "tercih" belirledikleri?

Gazeteci Goncay Şenay.

Aljazeera adına, mülakat yapmış…

Sorulara yanıt bulma noktasında tarafsız bir gözle; "Diyarbakır neden "evet" dedi, neden hayır dedi" sorusunu sormuş…

Ve birebir görüşmelerde bulunmuş…

Sade vatandaştan, esnafına, işadamına, siyasetçisine, STK temsilcisine.

İşletmecisine kadar.

Önceki gün bu izlenimleri yayınlandı.

Okudum, ve bir haylı "argüman" içermektedir...

Buradan aldığım notlar var.

Birlikte, bir irdeleyelim…

Sonuç ve çıkan mesajları hep birlikte okuyalım; nedir?

***

EVET BARIŞ İÇİN!…

72 yaşındaki Şeyhmus Altun…

Sur mağdurlarından.

Evinden, aşından olmuş…

Per-ü perişanlık yaşamış.

Ama "evet" diyen biri.

Evi için kendisine "devletin verdiği" para az diyor…

Ki "ev almasına" de yetmediğini söylüyor.

"Çadır alacak" param bile yok…

Hayatın gerçeği…

Lakin "değişime" evet dediğini söylüyor.

Bunu, Ulu Cami önünde, demli çayını yudumlarken söylüyor.

Kendisine soruyor gazeteci…

"Referandum'un" sonucunu nasıl değerlendiriyorsun diye.

Kürt oyları…

AK Partiye ve Referandum'a neden arttı?

Verdiği cevap tek, "BARIŞ İSTİYORUZ…"

Erdoğan Kürtler ile kazandı bu seçimi…

Kürtlerin oyuyla çıktı.

Çünkü acı var iki tarafta da. Biz artık barış istiyoruz.

Aç da olsak, aç da kalsak, barış istiyoruz.

Tek söylediğimiz budur…"

Yani referandumda çıkan mesaj böyle okunmalı.

***

Nuri Dikici. 63 yaşında…

O da Sur mağduru…

Altun'la aynı masada oturan kişi…

Onun da sesine kulak verir isek…

Diyor ki...

"İki taraf da haksızlık yaptı.

Biz ortada kaldık.

Bu referandumda Kürtler iki tarafa da mesaj verdi.

30 yıldır ateşte yanıyoruz.

Artık yeter."

Tabi "Af" beklentisi de, gelinen aşama itibariyle yüksek.

Barışa "katkı" adına.

***

DESTEK ORTA SINIFTAN

Şenay'ın izleniminden özetler aktarmaya devam edelim…

"Evet" oylarına katkı…

Bu katkının nedeni şehrin sokaklarında…

İş çevrelerinde…

Sivil toplum kuruluşu temsilcilerine de…

Değerlendirme yüksek…

O isimlerden birine göre…

"Evet" desteğin arkasında şehrin yeni gelişen orta sınıfı var..."

Bu orta sınıf HDP içinde de çok konuşulan faktörlerden biri.

***

AK PARTİ DAHA FAZLA ALABİLİRDİ?

Diyarbakırlı bir işadamı bakın ne diyor?

"Bu esnaftan, tüccardan, orta kesimden gelen bir oy. Bunlar barış sürecinin başlaması için verilen oylar. ‘Başkanlık sistemi geldiğinde belki çözüm süreci yeniden başlar’ diye ‘evet’ oyu verildi."

***

Sivil toplum kuruluşu temsilcisi…

“Evet” oylarının nedeni üzerinde dururken…

Bölgedeki OHAL ortamı…

Tutuklamalar…

HDP’nin bu sebeple daralan kadroları.

Bunların, unutulmaması gerektiğini hatırlatıyor.

Ancak “Evet” oylarının anlamlı olduğunu da belirtiyor.

Aktarımında bir noktaya dikkat çekiyor.

“Şunu unutmamak lazım, çatışma dönemlerinde iktidardaki güç lehine yüzde 10–15 oy kayması olabilir.

AK Parti yüzde 10’u başarı olarak görüyor ama aslında çok daha fazla oy alabilirlerdi.

Bu Hükümetin, Erdoğan’ın örgüt ile mücadele yürütüp Kürtlere açılım yapması ile mümkün olabilirdi.”

***

Ofis semtinde esnaf olan Abdullah Akduman…

O da görüşünü açıklamış.

"Millet Sur'daki olaylardan rahatsızdı" diyor. 

***

İzlenimlerdeki anlatım.

Ve bizlerin de sıkça istişare ettiği gibi.

“Kürtler kurtardı bu değişikliği.

Ofis esnafının ifadesiyle.

"Ufak bir destek verildi.

Burada verilen mesajda nettir…

‘Artık uzlaşın, orta yolu bulun’ oldu.

Kürtler bu şehirde iç savaş yaşandığını unutmadı, bunu da hatırlatmak gerek.”

***

27 yaşındaki Faruk Aykul…

Döner dükkânını işletiyor.

Esnaf…

O sonuçları “kötü” olarak değerlendiriyor.

Sokaklarda anayasanın içeriğini bilmeyen insanlar olduğunu söylüyor.

Kapalıçarşı esnafı Nejat Özdoğan.

"Bölge halkı artık vaatlerin yerine getirilmesini bekliyor"

65 yaşındaki Özdoğan’a göre bölgeden gelen desteğin altında bir kaç neden var.

“Sur’da olan olayların çok etkisi oldu.

Bunun dışında bölge halkı mazlumun yanındadır her zaman.

Bakanımızın Avrupa’dan geri gönderilmesi çok etkili oldu. Bölge halkı da artık vaatlerin yerine getirilmesini bekliyor.”

***

HAYIR, OYLARININ ANLAMI!

Siyaset camiasına yakın işadamlarından bir.

Dikkat çektiği bir nokta var…

O da hayır oylarının anlamı.

“Hiç çalışma yapılmadı.

Biz bu kadar ‘Hayır’ oyu çıkmasını da beklemiyorduk.

Ama vatandaş kayyumları da, tutuklamaları da kabul etmediğinin mesajını verdi.

Yani, evet vatandaş Gültan Kışanak dönemindeki hizmetlerden memnun değildi ama kayyum olması da memnun etmiyor.”

***

Bir başka sivil toplum kuruluşu temsilcisi de aynı noktaya dikkat çekiyor.

HDP’nin de bu oy oranını beklemediğini...

Ona göre vatandaşın ‘ince’ mesajını anlamlı kılan unsurlardan biri de budur.

“Bölgede kimseyi ‘Hayır’a ikna edecek malzeme yoktu.

Bu oy oranı HDP’ye de moral oldu.

Onlar da bunu beklemiyordu.

Yani HDP de AK Parti de kendi beklentisinin üzerinde oy aldı.

İki tarafın da bunu iyi değerlendirmesi lazım.”

Ki o da.

Sonuçtan ders-i ibret çıkarmak.

Ve birlikte toplumsal barışı "inşa" etmektir.

Özetiyle bu…

Diyarbakır'ın "EVET"i de, "HAYIR"ı da; "GÜÇLÜ BARIŞ'ın" vücuda gelmesidir...

***

 

REFERANDUM'UN OY SONUÇLARI...

Malumunuz üzre.

YSK’ nin resmi sonuçları açıklanmamakla birlikte.

Diyarbakır'a bakarsak.

7 Haziran, 1 Kasım.

Ve 16 Nisan'daki referandum sonucu…

Kıyaslamada çıkan sonuç.

***

Bakınız.

HDP, ülke genelinde barajı aştığı ilk seçim olan 7 Haziran seçimlerinde.

Diyarbakır seçmeninden, 636 bin 915 kişinin oyunu almıştı.

Bu aran oyların yüzde 79,2'sine tekabül ediyor.

AK Parti ise yüzde 14,2 oy almıştı.

Yani, 112 bin 752 oy…

***

Sonra.

Siyasi belirsizlik.

Çatışma.

Şiddet, Sur olayları. Ve daha birçok etkenin gölgesinde; "seçime" gidildi.

Tabi ki aday değişiklikleri.

Özellikle, AK Parti açısından…

1 Kasım seçimleri.

HDP'nin oyu yüzde 72,8'e geriledi.

Oy sayısı ise 576 bine indi.

AK Parti oylarını artırdı…

Yüzde 14,2’den yüzde 21,4'e çıkardı. O

Seçmen sayısı da 169 bin 148 oldu.

***

Sonra. Aradan kocaman 2 yıl geçti.

Bu iki yılda neler oldu?

Terör ve şiddet gemiyi azıya vurdu.

Sur'daki tahribat alabildiğine; arttı…

Ve siyasi tutuklamalar…

Demirtaş ve milletvekilleri…

Belediyelere kayyum atanması.

Tüm bunlar "bir kırılma" yarattı…

Sokak eylemlerine "katılmayışı."

Çağrılara "kulak" vermeyişi.

Hiç kuşkusuz ki bu tavır; "referandum" adına farklı bir anlam içermiyor değildi.

Ki öyle de oldu.

Seçmenler HDP'yi sahiplendi.

Arka çıktı.

"Hayır" ekseriyetini elde etti.

Ama "Evet"e de ses veren oldu.

Çift yönlü; "ders-i ibret" anlamında…

***

Ve referandum sonucu.

Yüzde 67,59 "Hayır"

Yüzde 32,4 "Evet" çıktı.

Bu oyları veren seçmen sayılarına bakıldığında;

524 bin seçmen "Hayır" demiş…

251 bin seçmen ise "Evet" demiş…

Yani "Evet" cephesi 82 bin oy kazanırken "Hayır" cephesi 52 bin oy kaybetti.

Şehirde Hüda-Par'ın katıldığı son seçim olan 2014 yerel seçimlerinde 33 bin seçmenden oy aldığı dikkate alındığında.

Ki referandum'da "evet" diyendi…

Yani HDP ve Hüda-Par'dan "82 bin oy "kaymıştır."

Diyarbakır'ın resmi bu…

***

CHP'DE SİYASİ İTEATSİZLİK!

Hizipçi CHP… Kemal Bey'ler.

Diyor ki…

"Referandum sonucu meşru değil.

Tanımıyorum…

Referandum bizler için "yok" hükmündedir…"

Eee…

"Külliyen" siyasi "itaatsizlik" başlatıyoruz.

Yani "Boykot."

Sormak lazım!

23 Milyon "hayır" oyu verenler kim…

Onları da mı; "meşru" görmüyorsun.

Yok, hükmünde midirler?

Var mı böyle ucuzluk...

Hadi ordan…

***

Kemal Bey'e hatırlatalım!

Hani "Meclis'i" boykot etmiştiniz.

Hani, "Çankaya’yı" boykot etmiştiniz.

Hani "Külliyeyi" boykot etmiştiniz.

Hani, "Meclis komisyonlarını" boykot etmiştiniz.

Ve hani; "boykotlar" silsilesini, kayda almıştınız…

Peki sonra…

Tıpış tıpış…

Boykot ettiğiniz her yere; "arz-ı endam" ettiniz!

Para atmez bir siyaset…

Sloganist politika…

***

Şunu da bilesiniz…

Yüzde 48,5 gelen "oylar" da sizin oylarınız değil.

Nasıl ki; AK Parti için.

Nasıl ki, yüzde 51,5 için.

Deniliyor ya; oylar "Devlet Başkanlığı ve Erdoğan" yüzü suyu hürmetine dir…

Bilin ki.

Yüzde 48,5’ta; "karşıtlıktır…"

Sizin değil…

Eğer ki, "sivil itaatsizlik" diye bir düşünceniz hâsıl ise.

Hodri meydan deyin.

Ve Sine-i millet, narasını atın.

Ama yemez!

Nerde sizde o cesaret…

***

Bekâra karı boşamak kolay.

Bilgeler...

Ne demişler?

— Büyük lokma yut, büyük söz söyleme.

Neyse…

Kemal Bey'ler "şimşekleri" üzerinden çekmek…

İnce'nin "salvolarından" kaçmak.

Baykal "kasetli", koltuk hâkimiyetini elde tutma gayretidir…

Nereye kadar…