BU SİSTEMİN MİADI DOLMUŞTUR!!..

Sonda söyleyecek sözümü, peşin ifade edeyim…

Oh be…

Kurtuluyoruz artık…

Şu "sorun çözücü" değil, "kısırlaştırıcı" siyasi sistemden!.

"Özümüze, sözümüze" dönüyoruz…

Vesayet kalkıyor…

Çünkü dünün fikriyatı, statükocuydu…

"Vesayeti" ikmale getirendi…

Seküler idi…

En önemlisi de; "milli irade" hazımsızıydı…

Devlet içerisinde devlet idi…

***

Kötüydü…

"Ben bilmem, üst akıl bilir idi"

Kısırdı…

Üretimsizdi…

Var olana; "aman ha!.. Dokunulmazdı?"

Israrcıydı…

Ne değişimi…

Ne gelişimi…

Ne de, "çağa dair" fikri mülahazası ve yenilenmesi vardı…

Kapalı "devre" çalışırdı…

Milleti değil, "makamı, mevkii" kutsardı…

Adına da; "Devlet" derdi...

En önemlisi de; "milletsiz" devlet idi…

***

Düne kadar…

Bize, "dünyadan"

ABD.. AB'den…

Ya da gelişmiş ülke denilen coğrafyalar "örnek" gösterildi…

Çağdaş medineyet diyerek...

Himmet edin denirdi...

Bak, bak diye!

Biz de, "özümüzü" terk ettik!

Onları "taklit" etme mahkûmiyetine sokulduk…

Medeni olacağız (!) diye…

Ki bu "taklit" bize çok ama çok şey kaybettirdi…

Yerimizde saydık…

Var olanı da, "mum" gibi erittik, tükettik…

Kurban verdik…

Tıpkı "sarı inek" hikâyesi gibi…

***

Ele-güne avuç açar olduk…

IMF'nin kapısında…

ABD'nin himmetine…

AB'nin kapılarında; "iş, aş, para, sanayi, teknoloji" için bekleyip durduk…

Silah dedik…

Mühimmat dedik…

Aman bize "bir şey verebilir misiniz" diye…

El pençe durduk…

Emir verenden, emir alır hale geldik…

ABD başkanını "ziyaret" bile bir zafer diye görülürdü…

En basit; üçüncü dünya ülkesi…

***

BİZİ BİZDEN ETTİLER?

Öyle böyle değil...

DNA'mızı değiştirdi…

Sosyal…

Siyasal…

Ekonomik…

Kültürel…

Din, dil, inanç ve felsefemiz…

Kısacası "insan" olma vasfımızı bile "elimizden" aldılar…

Ki hali âlem meydanda…

Küfrün, inkârın bini bir para…

Neyin nam-ı hesabına "vesayete" dair çağdaşlık adına..

Nizamın; devamı için…

***

Tarihe bakarsak…

Özellikle son, 70-80 yıl..

İşte böylesi; "Türk siyasi anlayışın" cenderesinde tarumar edildik.

Gelen-gideni aratır deyip durduk…

Ama, her daim "statükocu, seküler" akıl hakim oldu…

O da; "Devlet içerisinde, devlet idi?"

Birilerinin "komutasında" hep vücut buldu…

En vahşi, "katliamları" bile devlet politikası diye icra etti.

Köyler yakıldı…

İnsanlar katledildi…

Faili meçhul cinayetler işlendi…

Binlerce kişi cezaevlerine tıktırıldı…

En ağır darbeyi yiyenler; Kürtler oldu...

***

Bunlar…

Çok ama çok şey kaybettirdi bize…

Hem millete…

Hem ülkeye…

Hem de, yaşadığımız Ortadoğu'ya!

Kardeşliğimize…

Bin yıllık birlikteliğimize "halel" getirdiler…

Bundandır ki; "hep" gerilerde kaldık…

Terörün de…

Savaşların da…

İç karışıklıkların da…

Ötekileştiren, yok sayan "anlayışa" kan emdirdi…

Onlar "gaflet ve delaletin" minbardarlarıdır…

***

BAĞIRSAKLAR TEMİZLENİYOR?

Ama devran değişti…

Şimdi..

Şimdi "tabuları yıkıldı, kabukları çatlatıldı…"

Atıldılar..

Temizleniyor…

Temizleniyoruz...

Özümüze dönüyoruz…

Kirli bağırsakların; "içerisine sızmış mikropları" bir bir atıyoruz..

Statükocu siyasiler..

Seküler…

Ulusalcı, jakoben "tekçi" zihniyet ve uygulayıcıları, "atık" hale geliyor.

Darbeciler… Darbe seviciler, "primsiz.."

***

Hiç kuşkusuz ki…

Değişimi, yeniliği..

Onların "miadlarını" doldurmaları…

Atıl hale gelmeleri..

Ki devre dışı kalmalarından olsa gerek..

Ki öyledir...

Sömürgeci..

Emperyalist..

Haçlı anlayış..

Ve içimizdeki onların piyonları "topyekün" son kozlarını kullanarak saldırı moduna geçmiş durumdalar…

***

Çünkü "üst akıl" olmadaki vasıfları…

Söz geçirmişlikleri…

Emir-komuta zincirleri…

Kapıkulu olunması yönündeki beklentileri; "sona" erdi…

Anlayacağınız!

"Eski tas eski hamam" sözü, gelinen aşama itibariyle anlamsızlaştı!

Gelen-gideni aratmıyor…

Bilakis, "katkı sunuyor, güçlendiriyor, büyütüyor"

***

Çünkü…

Çözümü "çözümsüzlükte" arayanları herkes biliyor…

Öğrendi…

Vakıf oldu…

Maskeleri düştü; gerçek yüzleri ortaya çıktı…

Onlara…

Ne halktan prim var…

Ne de, "vesayet" üretebilecek güç…

Onun için gelinen evreye…

Elde edilen, "kazanımlara" önem vermeliyiz…

Sahiplenmeliyiz…

***

Hele ki…

Ortadoğu'daki "şeytani atmosfer" içerisinde..

İstikrarın..

Sığınmanın..

Güvenin..

İslami bekanın "tek limanı" olmuş iken "yekvücut" olalım…

Ayakta, dimdik duralım..

***

Dikkat edin…

18 Maddelik "Anayasa Değişikliğine dair gerilime..

Karşı çıkan kim?

Dünün "statükocu, vesayet" anlayışının devamcıları…

Savlarına bakın…

Ortaya attıkları gerekçeler…

Attıkları yumruk…

Isırıkları…

Saksı fırlatmaları…

Hepsi neye dairdir; "var olanın" devamına dair…

Yani "VESAYET?" rejimi…

***

İÇE KAPANIK ADALET OLMAZ?

Kemal bey…

Ne diyor?

"Kuvvetler ayrılığı" sona eriyor..  .

Dağılıyor…

Yargı için…

Ne oluyor?

"Bağımlı hale geliyor, vesayet altına giriyor"

Hiç kuşkusuz ki…

Yasama…

Yürütme…

Ve Yargı…

Düzenin, sistemin, yönetimin üç önemli saç ayağı…

Olmazsa olmazdır…

***

Yasama-Yürütme!

"İlişkiler" ağı üzerinde seyreder…

Ama yargı…

"İşte onun" bağımsız, özgür, serbestiyet karinesi içerisinde olması gerekiyor…

Ancak…

Dış denetime "kapıları" kapatırsa…

İçe kapanırsa…

Ve "denetimi içten yapıyorum” savıyla kendimi idame ettiriyorum; "sözü"

Ya da iddiası; "vesayet" mekanizmasına dönerse…

Bu varlığı ki tarihte çok yaşadık…

***

Çok eskilere gitmeye gerek yok…

15 Temmuz öncesi…

Yani bir kaç ay öncesine kadar..

Ki halen de kısmi olarak varlığını sürdürüyor..

Yargı bürokrasisi… "Bürokratik vesayet" mekanizmasının "en güçlü" kanadı değil miydi?

***

Yıllar yılı; "statükocu" vesayet…

Yani, "Kemalist" anlayış..

Her ne kadar sonra evrim geçirerek, FETÖ'leştiyse de..

Ki; iki yapı da "elmanın" birer yarısı..

Aynı aklın hizmetkârlarıdır…

Yarattıkları tahribata cümle alem şahit olduk…

Bu hal; "Yargının vesayet üreten ve altında olduğunu" göstermiyor mu?

***

DEMOKRATİK SİSTEMİN PARÇASI

İstenilen ne?

Yargı…

Yargı her vasfıyla; "demokratik" sistemin bir parçası olmalı…

Meşruiyetini, "kendinden" almalı…

Başkasının, "aklıyla, himmetiyle" değil…

Millet adına olmalı!

Karar verirken ne deniliyor; "millet" adına..

O zaman; "milleti" kutsamalı, makamı-mevkii, kişiyi değil…

***

Sonuç itibariyle!

Anayasa değişikliği paketi…

Ki eksik, tam teşekküllü olmamakla beraber…

Eleştiri getirilecek yönlerin varlığını da kabul ederek…

Gelinen aşama itibariyle…

Ülke ve millet için; "devrimdir"…

Yarınların güvencesi adına; "atılan ilk adımlar" olması münasebetiyle, büyük kazanım içermektedir.

***

Hatırlarsak...

2010'daki 26 maddelik değişim…

Ülke ve milletin "refahına" oh be "demesine" ne kadar nefes aldırıcı oldu…

18 madde de bu minvaldedir…

Velhasıl!

Demokratik sisteme "Evet"

Vesayet sistemine "Hayır"

En kötü demokratik sistem, en iyi vesayet sistemden bin kat iyidir…

En net durum…

Artık "demokrasi-dışı" vesayet üretici güçler, oluşum ve odaklar; "ülkeye" sirayet edemeyecek…

Hâkim olamayacak…

Çünkü, Türkiye yeni bir "Türkiye" olarak tarih sahnesinde yer alıyor..

 

* * *

BAĞLAR BELEDİYESİ!

Kafalardaki soru..

Özel'e ait..

Merkez ilçelere dokunuldu.

Başkanlar görevden alındı..

Kimi tutuklandı..

Kimi açıkta bekletiliyor…

Suç nevileri..

"PKK üyesi ve Yardım-Yataklık"

Peki…

Merkez Bağlar ilçe Belediyesi…

Buraya "neden dokunulmadı?"

Başkan Birsen Kaya Akat'a bu soru sorulmuş değil…

Kendisi de nenüz cevap vermiş değil…

Ama Akşam gazetesine göre…

Cevabı basit..

"PKK'ya geçit vermedi, görevinin başında!"

***

 

Ama!

Sonuç itibariyle…

51 HDP/DBP'li Belediye..

Şu an için; "kayyum" tarafından yönetiliyor…

Ki 51 Belediye şu an yerinde…

Lakin "soruşturmalar da" kapıda…

Zaman ne gösterir bilmem?

Bekleyip görelim değişen ne olacak?