DİYARBAKIR'DA FUTBOL!

Diyarbakır…

Profesyonel ligde "iki takımla" temsil ediliyor…

2. Lig'de, Amedspor…

3. Lig'de, Diyarbekirspor…

Elbette ki, Diyarbakır "bu temsiliyetle" layık olduğu yerde değil…

Nedenleri; "çok" başlıklar içermektedir…

Siyasi.. Ekonomik..

Ve ideolojik..

Ama ana etken; "zafiyet ve bencillik"…

Sahipsizlik…

***

Neyse!

Yıllar yılı; söylenip durduk…

Lakin "kime" dersin…

Öncelikle…

Amedspor'un, önceki günkü "haksızca" yenilgiye uğraması…

Hakem Ali Zağlı'nın "tarafgirliği."

Çünkü Amedspor 2-0 önde iken…

Maçın ilk yarısını bu skorla kapamışken..

İkinci yarıda; "kırmızı kartlar.?"

Gelen iki "penaltı", üç puanın gaspı olduğu gibi…

Liderlik yarışında, "atılan" çelme oldu…

Yani haksızlık aleni…

Yani hakem çirkefliği ortaya yerde…

Kınıyorum…

Ve Futbol federasyonunu da "hassasiyete, samimiyete" davet ediyorum…

Kimse "kirli" oyunların, gayreti içerisine girmesin…

Futbol'a; "sapkınlık" bulaştırılmasın…

Taraftarlara…

Yönetime dair "deplasman" baskısına da son verilsin…

"Yasaklar", "adaletli" değil, hukuki de değil…

***

Ama!

Amedspor'un "lig" maratonu için henüz bitmiş değil.

Yarış sürüyor…

Pes etmek yok…

Tam da böylesi evrede; "davaya sarılmalı, inanmışlığa odaklanılmalıdır."

Yenilgiye rağmen; tebrikler Amedspor…

***

Gelirsek, Diyarbekirspor'a…

Doğrusu…

Kendisine has; "bir sıtma" hastalığı var.

Bir iyi, bir kötü…

Önceki gün, kendi evinde, "galip" geldi.

Öncelikle tebrik ediyorum.

Ama velâkin lig'deki "gel gitleri", başarılı bir sonucun "istikametini" pek göstermiyor.

"İş olsun" fikri öne çıkıyor.

Sanırım. 4 hoca'yla yollarını ayırdı.

Ara transferler.

Ya da, takviyeler… 

"İstikrar" getirmediği gibi; "sürekli" ikilem var..

Şuan için, "şampiyonluk" bir hayli zor..

41 puanla, 4 sırada…

Liderle arasındaki puan farkı; 10…

Tabi, "işin başı.."

Mucizelere de inanan biri olarak; "henüz şans var" diyorum…

***

Ancak ne var ki...

Futbol otoriteleriyle…

Camiamızla…

Vaziyeti, mülahaza ettiğimde…

Karşıma şu sonuç çıkıyor…

Diyarbekirspor 5 yıldır, 3 ligde…

Her sezon da, "aynı" mantaliteyle "işi" götürmeye çalışıyor…

Yani, "niyet" net değil…

Taraftar ta, Diyarbakır'ın takımı benimsemesinde de; "arıza-i durum" var…

Deniliyor ki…

Düne kadar, 10 bin seyirciyle maç oynuyordu…

Ama bugün, beş yüz bile yok…

Demek ki; bir güven bunalımı, "iki eksende" vaki…

Diyeceğim o ki; nerdeee o eski "futbol aşkı, aşinalığı ve sevdası.."

Samimi…

Güven tesis eden; "yöneticiler.."

Pek tabi ki, "taraftar" kenetlenmesi…

Ne yazık ki…

Heba ettik, ama kendi elimizle "heba" ettik!

Sizce…

***

ADAMA BAK!

Diyor ki…

Seçmeni; "koalisyonlu" hükümetlerle…

Dönemlerle…

Yaşanılanlarla, "niye" korkutuyorsunuz…

Örnek vermeyin…

Tehditler de savurmayın…

Doğru değil…

Bir de örnek veriyor…

Tabi ki, Türkiye'den değil; Almanya'dan…

"Merkel…

Dünyanın en güçlü üçüncü lideri imiş…

Koalisyonlu; "hükümet" imiş…

İyi de… Bee adam…

Orası Almanya, burası Türkiye…

Sen…

Gel de, Türkiye'nin 80 yıllık "zaman döneminden" bir tek örnek ver…

Koalisyonların, ülkeye ve millete "sahil-i selamet" getirdiğine dair…

Bir tek "hayırlı" iş yapıldığını söyle…

Ya da iyi yönetildik de…

Ne mümkün?

Çünkü hepsi; "felaketler" zincirine sebep oldukları gibi…

Darbeleri de, Muhtıraları da, 28 Şubatları da, "ikmale getirdiler"…

Banka hortumlamaları…

Yolsuzlukları…

Rüşvetleri…

Ekonomik ve iktisadı yıkımları…

Ki "devalüasyonu" bile, dayattılar…

***

Onun için!

Bu parlamenter sistemle, bu siyasi argümanlarla; "koalisyonlu" hükümetlere, "rahmet" okutamazsın…

Çünkü, güçsüzdürler…

Denetim ve denge otoritesizliğine mahkûmlar…

Kötüdür…

Eğer ki, hükümet güçlü değilse…

Denetleyen ve dengeleyen değilse…

O sistem çöküktür…

Onun için çözüm "sistem" değişikliğinde vesayeti, "ikmale getirecek" tabuda değil…

"Sembollere" artık zaman yok.

***

BAL GİBİ GÖRÜŞÜNÜ AÇIKLAYABİLİR…

Kim diyor?

Kamu görevlisi; "referandum'a" dair görüş açıklayamaz…

Fikri bayanda bulunamaz…

“Evet” ya da “Hayır” adına; "sosyal paylaşım" yapamaz…

Diyen halk deyimiyle “halt etmiştir”…

Çünkü 16 Nisan'da "oylanan" siyasi bir parti "tercihi" değil…

Anayasa değişikliği…

Yani.. Verilen oy, sandığa atılan rey…

AK Parti.. MHP.. HDP veya CHP'ye "verilmiş" değil…

Ki, pusulada "parti ismi de" yok…

Hal böyle olunca kim bunu getirip, 657 sayılı Devlet Memurları Yasasının "içine" sokabilir…

***

Yasa ne diyor?

Herhangi bir partiye üye olamaz…

Kişi veya zümrenin yararını, zararını hedef alan davranışta bulunamaz.

Siyasi ve ideolojik beyanda ve eylemde bulunamaz!

Demek ki; Anayasa değişikliği tüm toplumu ilgilendirdiğinden dolayı "yasak" kapsamına girmiyor.

Beyanlar da…

Parti yararına ve zararına faaliyet "içermediğine" göre…

Kısacası…

Ne suçtur, ne soruşturmalıktır…

Ne de, birileri kendine keramet üretmesine gerek de yoktur…

Tabi ki, "işin" halk deyimiyle, cılkını çıkarmadan…