HODRİ MEYDAN!

Kim diyor?

Kime dair bu "meydan" okuma?

Doğrusu…

Çağrının sahibi benim…

Şöyle ki…

Şu Dicle Edaş ile Ziraat Odalarının "arasındaki" polemik…

Çiftçi "borçları."

Ve çiftçi "alacaklarına" konulan bloke…

***

İş artık "zıvanadan" çıktı diyebilirim…

Her kafadan bir ses çıkıyor…

Ama çözüm de yok…

Çünkü…

Dicle Edaş'ta…

Ziraat Odası Başkanları da…

Tabi ki, "çiftçiler" de…

Herkes bir cephede "öz savunma" modunda "ben mağdurum" diyor…

***

Çiftçiye göre…

Dicle Edaş "hukuksuzluk" yapıyor…

Tüketilmeyen "elektrik" bedeli faturalandırıyor…

ÇKS üzerinden..

Saha araştırması yapmadan; "çiftçiye" borç çıkarıyor..

Ve bu borcu da, "desteklemeye" dair devletin ödeyeceği paralara bloke koyarak tahsil ediyor.

Yani; "gasp" yapıyor…

***

Dicle Edaş ise…

Mevzuatlar gereği diyerek…

2016 yılında kullandıkları elektriğin bedelini ödemeyen ve borcu bulunan çiftçilere, mevzuatlar gereği blokaj uygulanıyor.

Söz konusu çiftçilerden, borcunu ödemeyi taahhüt eden…

Yani yasal şartları yerine getirenlerin blokajları ise kaldırılıyor.

***

Lakin…

İki tarafın da söylemi…

Ortaya koydukları argüman…

Vaziyeti; "muammalaştırdığı" gibi çıkmaz sokak oluşturuyor..

Onun için…

Buradan taraflara çağrım…

Kimse karnından…

Kimse, uzaktan kumandalı…

Ya da "medya" üzerinden; "salvo" geliştirmesin…

Çünkü "ortada" mağduriyet var…

Hak, hukuk ve gaspı "söz" konusu…

***

Gelin…

Açık oturum yapın…

Tüm taraflar bir araya gelsin; "kimin torbasında" ne varsa ortaya döksün…

Kim haklı, kim haksız ortaya çıksın…

Dicle Edaş yöneticileri…

Sur ve Yenişehir Ziraat Odası Başkanları…

Buyurun…

Hodri meydan…

Sizden cevap bekliyorum…

8 bin çiftçi şu an sizin "bu açmazınız" cenderesinde bulunuyor..

***

D.Ü'DEN SES YOK…

Evet..

D.Ü.'den "kuşların" dıkdıklanmasından..

İcar edilen arazilerin; "bedellerinin" uçmasından…

Yani "Ali baba" çiftliğinden; çıkan sorulara…

Henüz yanıt veren yok…

Diyorum ki..

Birileri kuşları "saymaya mı" çıktı..

Yoksa pusuya yatıp "dıkdıklamaların" sene-i devriyesini mi bekliyorum…

Neyse!

***

NE BEKLİYORDUN?

Söz D.Ü.'den açılmışken…

Bir okur mesaj atmış…

16 Nisan'a dair; Üniversite lojmanlarındaki "sandıklarda" çıkan oylara dair…

Yüzde 70 hayır…

Yüzde 30 evet…

Dediği şu..

"Ne bekliyordunuz ki?"

Haklı da değil…

Ne diyorduk; D.Ü'deki "kandiller" yatsı içerikli…

Göründüğü gibi; "değil.."

***

AH Kİ AH ŞU TROLLER…

Dün hayli konuşmuştuk..

Taşgetiren'den de söz etmiştik..

Ak Parti..

Ve Külliye çevresindeki "troller-tetikçilere" dair diye..

İnfazcılar..

Ama şu bir gerçektir ki…

Tetikçi ve trollerin hiç ama hiç birisi…

"Tek başına" bir değer içermediği gibi..

"Peş para da" etmezler…

En haşin..

En radikal..

En marjinal..

En cevval…

En iğrenç ruha dahi sahip olsalar..

Hiç ama hiç..

Bir kesimi ya da zümreyi "temsil" edemezler..

Kabul de edilmezler…

Onlar..

Her daim birilerinin nam-ı hesabına "maşa" olurlar…

Tıpkı "kiralık katiller" gibi…

İş bitene kadar; "varlar.."

Sonra..

Kirli mendil gibi "atılırlar.."

İşte, AK Parti mahallesindeki rollerin de, tetikçilerin de "varlıkları" artık bu minvaldedir…

Ki vaziyete "herkes" vakıf…

***

UZLAŞI ZAMANI…

Referandum'a dair…

Yeni bir söylem gelişti…

"Asıl şimdi koalisyon dönemi başlıyor" diye…

Benim karşı tezim var..

Diyorum ki..

"Asıl şimdi uzlaşma dönemi başlıyor."

İktidar olabilmek..

Söz sahibi olabilmek…

İrade temsiliyetine nail olabilmek.

"Koalisyonla" değil, "uzlaşıyla" artık mümkün.

Partilerin "oyları."

Ya da "koalisyonluk" hali; "artılar" hanesinde aynı sonucu çıkarmıyor..

Gördük; "iki artı ikinin dört etmediğini.?"

Tek etki var..

'O da uzlaşı" sağlayabilmek..

Sandık ne diyor..

İlla ki, "uzlaşacaksın" başka çaren yok..

Artık söylemimiz bu olmalı..

"Uzlaşı.."

Bu kültüre yoğunluk verilmesi lazım..

Çünkü "çıkış ve ortak yol" bu "uzlaşı kültüründe"…

Alternatif yok..

***

NESİL MUTLU MU?

Pisa araştırması yayımlandı…

"Çocuklar mutlu mu" diye…

48 dünya ülkesi baz alınmış..

15 yaş grubunda; Türkiye sonuncu..

Yani 48'inci…

Mutlulukta sonunca..

Mutsuzlukta, birinci…

Ölçü..

Okuldaki hayatı…

Okul dışında zaman geçirme…

Evdeki yaşam..

Ve arkadaş ilişkileri..

Kriterler bu minvalde; "argümanlaştırılmış.?"

Sonuç…

Türkiye açısından "nesil" çok ama çok mutsuz…

Dünya ülkelerinde "ortalama" yüzde 11.8..

Gel gelelim Türkiye için..

Bu oran; 2.5 kat..

Yani yüzde 28,5 "mutsuz…"

***

Eee..

Boşuna söylenmiyoruz..

Nesil mutsuz..

Nesil hoşnutsuz…

Nesil kendinden uzak ise…

Yarınlardan, "umut" etmek, abesle iştigal…

Tabii..

Yöneticilerimiz..

Siyasilerimiz..

Velhasıl Devlet-i aliye "suni" mevzulardan azıcık kendini arındırsa..

Ülke hakikatlerine yönelse..

Ahalisine baksa..

Çünkü arıza-i durum; "neslin" hayat kriterlerinde…

Bunun düzeltilmesi lazım…

Biraz da kafayı "mutluluk" üzerine, yorsak!

 

***

SİYASİ DENETİM…

Neymiş…

AB bizi "siyasi denetime" almış..

Fermanları bu…

Gerekçelerine gelince; "O.Hal" varmış diye…

Dikkat edin…

AB Parlamenterler Konseyi..

Bu kararı; Fransa'da veriyor..

Yani toplantı Fransa'da..

Ki Fransa, 5'inci kezdir "O.Hal'i" uzatıyor…

Terör var…

Terör olabilir diye…

Ama Türkiye…

Ki yaşanılan 15 Temmuz darbe girişimi orta yerde iken…

Çifte standart…

İkiyüzlü; AB…

Eee…

Boşuna söylenip durmuyorum; "batıl'dan" medet ummak köleliğe, biattir…

Ha bu arada…

Bu kararın 13 yıl sonra alınması da ayrı bir manidar…

Ne diyor Cumhurbaşkanı…

"Karar.. Türkiye düşmanlarının siyasi operasyonu!"

Bize de..

"Bu karar yok hükmünde" demek kalmaz mı?

***