İFTİRA SERBEST!

Kim demiş; "iftira" suçtur diye..
Değil..
Eğer ki; "iftira" suç olsaydı.
Hal-i hazırdaki; "siyasetçiler.."
Özellikle; Parti liderleri…
Vekiller…
Tabi ki; "yandaş ve candan" gazeteciler…
28 Şubatın "komuta" kademesi.
En barizi de.
Doğu ve Güneydoğu'da O.Hal döneminde görev yapan, devlet erkanı..
***
Evet…
Hiç biri bugün; "aramızda" olmamalıydı.
Hepsi…
Cezaevinde…
Demir parmaklıklar ardında; "ders-i ibret" olsun diye tutulması gerekirdi.
Sakın bir daha; "kimseye iftira" atmayasın diye…
***
Ama!
Hepsi dışarıda olduğuna göre.
İftiralarına "devam" ettiklerine göre.
Kimse de; "onlara" dokunmadığına göre.
Hesap soran.
Ya da sorgulayan olmadığına göre…
İftiraya maruz kalanı; "devlet" aklama gayreti içerisinde olmadığına göre…
Aman banane dediğine göre…
Demek ki…
Türkiye'de; "iftira" suç değil…
Demek ki, isteyen istediği hakkında "iftira" gümletebilir…
***
Eee…
Boşuna söylenilmiş bir söz değil; Ülkenin kimyasında "iftira" var diye.
Cumhuriyet döneminden...
Ve Hal-i hazırdaki, zaman dilimine kadar!
Var mı; Türkiye dışında…
Vatandaşına iftira atan.
Hayali suç isnat eden…
Yargısız infazlar yapan,
Siyasi liderlerini şantajla alaşağı eden bir başka ülke…
Yoktur…
***
Varsa da…
Değil 3'üncü dünya ülkeleri…
Afrika'nın "kabile" devletlerinde bile zor yaşanır…
Ama ne yazık ki..
Türkiye Cumhuriyeti'nde "devlet mekanizması" iftirayı kanıksadığı gibi…
Siyasilerimiz de; "iftirayı" maharet sayarak; "kullandıkları" en büyük koz.
***
İşte seçim arifesindeyiz…
20 gün'den az kaldı; sandık gününe..
Hal-i hazırda; "neleri" konuşuyoruz.
Elbette ki; "siyasi iftiraları"
Baksanıza!
En tepe şahsiyetten.
En alt kademedeki zevata kadar…
Herkes…
Ağza sakız misali; "şantaj kasetlerinden" söz ediyor…
***
"Bak ha…
Şunun… 
Bunun kaseti var…
Şu…
Kaset var diye; "şantaj" yapıyor…
Ben izledim…
Cumhurbaşkanının…
Genelkurmay Başkanının..
Aha.. Meral Akşener’in…" son haftanın söylemleri…
***
İyi de; iftirayı atan kim?
Kaseti icra eden kim?
Çekimi yapan kim?
Gel gör ki; "hepsi" aynı meşrepten aynı çeşmeden su içmiş zevat.
Ama; tek sığındıkları liman var "O da paralel yapı.."
Sen neymişsin de; "Paralel yapı"
***
Şu nokta garip değil mi?
Paralel yapı…
Şuana kadar; "kaç kişi" yakalandı, gözaltına alındı.
Tutuklanan kaç bilemiyorum.
Ama; Ergenekon, Balyoz, Yakamoz "gibi" darbeci zihniyetin nasıl ki "kozmik odasına" kadar girildi…
Öyle görünüyor ki; "paralelinde" kılcal damarına kadar sızıldı…
***
Bu kadar; "operasyonel" faaliyete rağmen…
Sahi…
Neden hala; "iftira" mahiyetli hazırlanan "şantaj" kasetlerinden birine ulaşılmadı.
Ya da; ele geçirilmedi…
Bu kasetler hangi organizasyonla; çekildi meçhul.
Demek ki; bu kaset işi "başka" bir piyasanın, tezgâhına ait…
***
Pek tabi ki…
"Şantaj… Şantaj… Şantaj" denilen kasetler…
Kim kime; "ne için" hangi gaye için şantaj yaptı…
Bu da; bilinmiyor…
Hep; sır ve iftira dolgulu…
Kim ne derse desin…
Lafı hangi kulvara devirirse devirsin…
Şu hakikati artık herkes görmeli…
"Kaset" peydası…
En çok dillendirilen,
En çok pazar bulan,
En çok siyasi amaca hizmet ettiren dönem; hali hazırdaki 13 yıllık zaman dilimidir.
Yani, AK Parti dönemi…
***
Düşünürün ifade ettiği gibi..
Bu namussuzluğu,
İffetsizliği,
İftirayı ve şerefsizliği,
Şantajı,
Rezilce düşünceyi "bertaraf" edip, temizlemesi gereken; hükümet olduğunu göre…
AK Parti, "neden" badanaj yapıyor…
Sakın işine geldiği için olmasın mı?
***
 
KAYIP ADAY!
Heeey AK Partililer…
Duyanınız…
Göreniniz.
Haberdar olanınız var mı?
Diyorlar ki…
5'inci sıra Milletvekili adayınız kayıpmış?
***
Yani, Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem…
Nam-ı diğer; Fazıl Hoca…
Seçime 20 günden kısa bir süre kalmasına rağmen…
Ne seçim çalışmalarında…
Ne de sahada gören duyan yokmuş!
Kayıpmış…
Bilginiz var mı?
***
Bu arada, yerel gazete bu durumu haber yapmış…
"Kayıp aday" diye!
Hatta kesin olmamakla birlikte…
AK Parti il teşkilatı Fazıl hoca için ilan verme kararı almış…
"Kayıp adayımızı gören var mı" diye…
***
İroni bir durum…
Ama…
Hakikaten de, Erdem'in hal-i durumu böyle imiş…
Ne seçim bürosu açmış.
Ne de; seçim çalışmaları için, ilçe, köy ve esnaf gezisine katılmış…
***
Kendi ifadesine göre…
Kendisi; "entelektüel" kesimlerle görüşüyormuş.
Yani elit kesim…
Onun için; köylü, esnaf, işçi-memur önem arz etmiyormuş…
Eee…
Siyasete akademik bakış bu olsa gerek…
***
Ne diyelim…
Zaten, kendisi "aday listesini" beğenmiş değildi…
Hatta istifa edeceği söyleniyordu…
Etmedi…
Galiba beklentisi; "Rektörlük" seçiminde Ak Parti kontenjanını alabilmek…
Eee…
Yakışmaz mı?