İÇTEN'İN FETÖ İSYANI…

AK Parti Diyarbakır eski Milletvekili Cuma İçten…

Sosyal medya üzerinden…

FETÖ'ye "dair" isyan bayrağı açmış…

Ne diyor İçten…

Bylock kullanan aktif ve pasif siyasetçilere…

Hesap sormayanlar…

Hukuki soruşturma başlatmayanlar…

Buna sessiz kalanlar; "TERÖRİSTTİR."

***

İçten devam ediyor…

Bylock kullanan siyasilerin savcılar tarafından soruşturmalarının başlamasını sabırsızlıkla bekliyorum.

Bakalım "kutunun" içinden kimler çıkacak.

Her kim bilgiye sahip olduğu halde siyasiler hakkında işlem yapmıyorsa bilsin ki "bu ülkeye ihanet" ediyor.

Şehit kanına elini bulaştırıyor…

***

"Ben" diyen İçten…

Kendi adıma…

FETÖCÜ olduğu halde adam kaydırıyor…

Eş-dost, ahbap çavuş ilişkisine her kim giriyorsa; "şerefsizdir."

Ve onlar da teröristtir…

Bir yıldır on binlerce insan tutuklandı. İfadeleri alındı.

Hangi tutanaklarda hangi siyasilerin isimleri ve ilişkileri var?

***

İçten ekleyerek, soruyor.

Diyor ki…

Bylock ile ilgili on binlerce ifade tutanakları var.

Bu tutanaklarda hangi siyasilerin "referans" olarak isimleri geçmektedir?

Hangi siyasilerin damadı, eniştesi, gelini, ablası, abisi, ortağı, dayısı…

Vs…

Başından beri FETÖ'nün içindeydi ve haber alıp kaçtılar?

***

Son cümlesini; "nokta" diyerek, sonlandıran İçten.

Türkiye'nin hal-i vaziyeti için.

Şu ifadesi, "cuk" diye oturmakta.

Dediği şu.

En tepedeki siyasilere savcılar "hesap sormadığı" sürece…

Bu "memleket" düzelmez…

"DİRENE, DİRENE KAZANACAĞIZ!"…

Bu sloganın sahipleri…

Ne siyasiler.

Ne de "ideolojik" bir bakış içerisinde olanlar değil…

Patent…

Diyarbakırlı "müzisyenlere" ait.

Onlar diyorlar…

"Direne, direne kazanacağız" diye…

***

Hafta içerisinde…

Göletli Park'ta, "davullu-zurnalı" açık alanda "seslerini" duyurmak istediler.

300-400'e yakın kişi…

Kimi solist.

Kimi enstrüman çalan.

Yani, "müzikle" uğraşan, emekçiler…

Eylem esnasında "renkli" görüntüler kameralara yansıyor.

***

Az ilerde polis var…

Ama müdahalesi yok…

O.Hal'e rağmen.

Uzaktan seyrediyor…

Onlar ise, "halay" çekiyor, müzik çalıyor…

Peki, meram ne?

Eylemin, sokağa çıkmalarının nedenine gelince?

***

Mevzuu…

Düğün salonlarına karşı; "başkaldırı?".

İşte burda sözü ses sanatçısı İbrahim Nuhat alıyor.

Diyor ki…

"Her salonda sekiz, on kişi çalışıyor.

Büyük paralar talep etmiyoruz, en azından müzisyen salona gelip düğünde çaldığında, evine döndüğünde cebinde en azından bir elli lira olsun.

 Evine, çocuğuna süt, ekmek alabilsin.

Birçok salon sahibini kutluyorum, bu şartı kabul etti ama çoğunu kınıyorum, yüz lira pazarlığına girenler var, vermem diyenler var"

***

Nuhat ekliyor…

"Şimdi artık çelik kasalara para doldurma zamanı bitti, düğün sahibinden al beş bin lira, onu çelik kasaya kapat.

Kalbi dursa müzisyenin, sahnede düşüp ölse ne sigortası var, ne yevmiye…

Hiçbir şey yok.

Bu insanların hakkını savunmak için hepimiz buradayız."

Hacı Sevinç…

Alatura denen bahşişin nasıl ortadan kalktığını anlatıyor.

"Salonlarda müzisyenler düğünde atılan bahşişleri alırdı.

Eskiden yeterliydi.

Ama son on yılda bu durum değişti.

Tabii önceleri sokak düğünleri olurdu…

Müzisyenin eline düğünden sonra belli miktarda para geçerdi.

Ama şimdi yok."

Sahte dolara da dikkat çekiyorlar…

Muzdaripler.

***

 

Kerem Sevinç…

Zazaca müzik yapan biri.

Dikkati "hak ihlallerine" çekiyor.

"Diyarbakır'da hem müzik yapmak zor, hem genel anlamda yaşamak."

Şunları aktarıyor.

"Müzisyen arkadaşlarımız Kürtçe şarkı söyledikleri için örtülü bir baskı altındalar…

Yıllarca bazı hak ihlallerine uğradılar."

Nimettullah Yıldız…

Son sözü...

"Yevmiye yoksa delilo da yok!"

***

Müzisyenlerin bu çığlığı.

Hızla yayılıyor.

Batman.

Siirt ve Van bölgesinde; "aynı serzeniş" sokağa yansıdı.

Haklı bir talep.

Bakalım, mücadeleleri nasıl "bir netice" alır…

Yanlarındayız…

 

***

İŞKENCEYE TAHKİKAT….

Dün sormuştuk…

Hakkâri’de yaşanan "işkence" görüntülerine dair…

"90'larda mıyız…" diye.

Ve şuna dikkat çekmiştik…

Böylesi kritik bir süreçte.

Böylesi bir hadisenin vücuda gelmesi; "sorgulanmalı."

Çünkü "bu senaryonun" arkasında, iktidarı vurmak var…

İktidarın.

İşkenceye.

Böylesi ceberut vari devlet anlayışına karşı.

"Sıfır" tolerans sahibi olduğunu biliyoruz.

Ama süreç açısından; "kara propaganda" malzemesi…

***

Ve dün peş peşe açıklamalar geldi…

İlk önce…

Emniyet Genel Müdürlüğü beyanat verdi…

İşlemler "hukuka" uygun yapılmış.

Terörle mücadele devam edecek…

Asılsız iddialar.

Ama bununla birlikte, "iddiaların" araştırılması için; "adli ve idari" işlem başlatılmış…

Müfettiş görevlendirilmiş…

***

İkinci açıklama Hakkâri Valiliğinden.

İlk etapta…

Vatandaşların "teşhisi" üzerine "bir polis memuru" açığa alındı.

Görevden uzaklaştırıldı.

Tahkikat sürüyor…

Hukuk devletine de yakışan bu.

Bakalım, vaziyet nasıl neticelenecek.

Ortaya çıkan o resimlerin, işkence görüntüler "nasıl" izah edilecek?

Hep birlikte göreceğiz…