KÖPRÜLÜ KAVŞAK!

 

 

Mevzua…

Okurlardan gelen mesajla girelim…

Mesajın muhatabı Cumali Atilla..

Büyükşehir Belediyesi kayyumu..

Mesaj…

Söz'ün Batıkent bölgesindeki "köprülü kavşakla" alakalı haberine binaen..

Duyarlılık arzına dair "uyarı" var..

***

Şöyle diyor okurlar…

Cumali bey…

Bir bakar mısınız?

Şu kurgulu ziyaretlerinizden fırsat bulsanız da gelip; "köprülü" kavşağa baksanız!

Nasıl bir eser?

Mimari yapıdan kullanılan malzemeye kadar…

En önemlisi de…

Rampa ve yokuşun aşırı "dik" hali, hiç dikkatinizi çekmiyor mu?

Rampa'dan 2 metre sonra "ışıklar" var.

Ki köprüye de ışıklardan giriliyor.

Yani iki ışıklı kavşağın, çıkış noktası…

Kazaya davetiye çıkarmakta…

Ki, köprüye girişte azıcık süratli olan araç arka tamponu yere vuruyor…

Yokuştan inişte ise aynı şekilde ön tampon…

Vaziyet; "tehdit-tehlike" oluşturuyor…

***

Önümüz kış…

Buzlanma…

Yağış…

Burada ciddi bir kayganlığa neden olur ki; maazallah…

"Kazalar kaçınılmaz!" olur…

İşi üstlenen müteahhit de hemşeriniz..

Yani tanıdık…

Bir kontrol edin…

Gözlerinizle görün…

Sürücüleri anlama noktasında, orada bir araç sürüşü yaparsanız bizim serzenişimizin neye dair olduğunu daha iyi anlarsınız…

Gereğini yapın…

***

Mimarlarınızı…

Proje hazırlayanlarınızı…

Ve işi yapan müteahhitle bir araya gelip; "Köprülü Kavşak'a" dair fikri beyanınız olsun…

Tabi bizleri de aydınlatın…

Doğrusu…

Gazetede çıkan haber..

Okurlardan gelen mesajlar minvalinde; "Köprülü kavşağa" dün ben de gittim…

Bizatihi şahit olmak adına...

Denilen gibi mi diye?

Araçla geçtim…

Bir iki kez tekrar ederek geçtim…

Denilenle, görünen ve yaşanan arasında, büyük fark…

Gel gör demek bu olsa gerek…

***

Özetle ifade edeyim...

Bu kışın; "batıkent köprülü kavşak" çok konuşulacak…

Özellikle; "kazaların merkezi ve trafiğe kapanma" durumuna dair…

Ne diyelim…

İşin içerisinde "akçeli-hemşeri" ilişkileri girişince; "böyle şahane eserler" çıkıyor demeyeceğim!

Acaba…

Şehrin Mimarları odası…

Şehrin İnşaat Mühendisleri odası…

Şehrin, Şoförler Derneği…

Şehrin, diğer oda temsilcileri…

İl'in Valisi…

Diğer yetkili zevatı duruma vakıf mı?

Hiç; "köprülü kavşaktan" geçmiyorlar mı?

Görmediler mi?

Gidip; görme lütfünde bulunmazlar mı?

Azıcık hassasiyet!

Azıcık samimiyet…

Azıcık, "yapılacak işin, hizmetin" verimlilik hali; düşünülse…

Böylesi vakalar, ortaya çıkmaz!

***

Tabi şunu da ifade edeyim…

Birileri farklı mülahazalar üretmesin…

Bizim köprülü kavşağa karşı çıkmamız…

Ya da yapılmaması…

Yapılıp da, "karalama, çamur atma" gibi bir halimiz yok…

Olmadığı gibi düşünülemez de…

O kavşak…

O köprü…

Şehrin trafiği açısından önem arz edici…

Takdir edilecek bir hizmet…

Meramımız…

Var olan arıza-i bir durumu; "yarın telafisi mümkün" olmayan sonuçlarla yüz yüze gelmemek adına; "ilgili ve yetkili" zevata aktarmak…

Bildirmek…

Varsa, "çözüm" o çözümü sağlayabilmek…

Gerisi; sorumlulara ait…

 

HALA MI PUTÇULUK!

Ne yazık ki…

Bazı "yalakalar var ki" beterin beteri…

İşte…

Bazı Ak Partili belediyeler…

Hizmetten çok…

"İşgüzar" faaliyetlerle kendilerini arz-ı endam ediyorlar…

Dün, Cumhurbaşkanı Erdoğan işte bu "zihniyet sahibi" olanlara, resti çekti…

Uyardı…

Talimatını vererek; "bu ne putçuluk" sorgusuyla, o heykelleri yıkın…

"Bazı belediyeler heykelimi yapmış…

Ben ne heykelimin dikilmesini…

Ne de masklar yapılmasını istiyorum.

Bu yanlışlara tevessül etmesinler!"

Eee…

Erdoğan biliyor…

Ki, değerlerimize, inancımıza ters…

Bu ülke de…

Bu millet de…

Bu coğrafya da ne çektiyse "putçulardan" çekti…

***

Erdoğan…

Belediye Başkanlarının vasfıyla alakalı da şu noktayı koydu…

Dedi ki…

"Belediye başkanlarımızdan, beklentimiz bellidir…

Bizim Belediye başkanımız şehirlere yük olan değil, şehirlerin yükünü omuzlayan kişiler olmalıdır."

Bu söz…

Özellikle hal-i hazırdakiler açısından "Kulağa küpe olsun!"

Çünkü 2019 geliyor…

Bu vasıf; "ana kriter" olacak…

“Eski tas eski hamam” misali "abilerin sözüyle", koltuk sunulmayacak…

***

 

Erdoğan Belediye Başkanlarına hitabında…

Kemal Bey'e de seslendi!

Hani, "kavgaysa kavga" sözü vardı ya…

İşte o söze cevap;

"İhaneti kendisine yol edinenlerle kavga etmekten kaçmadık, kaçmayız.

Zira biz insanlara akıllarının alacağı dilden konuşmasını da biliriz."

Kapak bir ifade…

Ama kime dersin?

 

***

VAY HALİMİZE…

Eğer ki…

Kapı komşumuzla; "alacak verecek" yüzünde kavga ederken…

El yapımı bomba…

Tahrip gücü yüksek patlayıcı "kullanır" hale geldiysek…

Vay ki vay!

Baksanıza…

Sur ilçemizde…

Bir kadın "evin bahçesine" atılan el yapımı patlayıcıyı tutup atmak isterken "elinde" patlıyor…

Ağır yaralanıyor…

4 çocuk annesi bir kadın…

35 yaşında…

Şu an ölüm-kalım mücadelesi veriyor…

Polis, olayla ilgili bir kişiyi gözaltına almış…

Sorguluyor…

Gelgelim, gelinen durumun sorgulamasına..

Ne insani…

Ne vicdani…

Ne de ahlaki "bir değer" kalıcılığı kalmış!

Öylesine gözü dönmüş hale gelinmiş ki…

Para yüzünden; "katliam" yapılabilinecek, bir aileyi yok edebilecek, "hale" gelmişiz…

Vah ki vah halimize…