LALABEY VE ALİPAŞA!

Sur'dan iki mahalle…

Virane olan, bölgenin yanı başında…

Yani öbür yakasında bulunuyor…

Alipaşa…

Lalabey…

İki mahallenin sakinleri…

Bir haftadan beridir; "hayli" uykuları kaçmış vaziyetteler…

Kaygılılar…

Endişe içerisindeler…

Şaşkınlar…

Korku ve hayal kırıklığı cenderesinde olduklarını söylüyorlar…

Kısacası…

Ne yapacaklarını bilemez haldeler…

Ki kamuoyunda, şuan gündemler..

***

Elbette ki…

Bu korkuları…

Kaygı ve endişe halleri farklı…

Daha bir kaç ay öncesine kadar yaşanan hadiselerle ilişkili bir durum değil…

Hendek…

Barikat terörü…

Şiddet…

Çatışma…

Operasyon ve silah seslerinin yankısıyla; "oluşan" savaştan gelişen bir kaygı yok…

Nitekim, o korku ve endişe artık kalmamış

***

Bölge tamamen temizlendi…

Arındırıldı…

Huzur, güven ve istikrar hâkim…

Yaşam'a dönüş var…

Ancak iki mahalle için gerekçe buradaki evlerle ilgili alınan "yıkım" kararı…

İki mahalle yıkılacak.

Mahalleliye tebligatlar yapılmış…

Camilerden…

Muhtarlıklardan…

Yani semt sakinlerine bir haftadan buyanadır "duyurular-anonslar" yapılıyor…

***

Her iki mahalledeki evler...

Hepsi…

En geç 1 Mayıs'a kadar boşaltılacak.

Evlerden çıkılacak.

Eşyalar taşınacak...

Çünkü "ivedi" olarak mahallenin yıkımına başlanılacak deniliyor.

***

Tabi vaziyette bir "hukuksuzluk" yok.

Her şey yasal mevzuat içerisinde geliştiği ifade ediliyor..

Ki buranın hikâyesi; 7–8 yıl öncesine dayanmaktadır…

Şöyle ki…

Lalabey.

Alipaşa…

İki mahallede bulunan tüm evler…

İl Özel İdaresi tarafından "istimlâk" edilmişti.

"Kentsel dönüşüm" kapsamında…

Ki bu işlemin süreci; 2009'a dayanıyor.

***

TOKİ…

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı…

Sur… Ve Büyükşehir Belediyesi…

İl Valiliği…

Ortak bir ittifak ve imzayla "kentsel dönüşüme" geçilmişti.

Ve buradaki "tescilli" yapıların dışındaki tüm yapılara "yıkım" kararı alınmıştı…

Hatırlarsak.

Ki çok kez, haber konusu edilmişti.

Biz de buradan; "mevzu" ederek, dikkatleri çekmiştik…

Özellikle; "istimlak" bedelleri.

Ve sonraki, aşamalarda buralarda oluşan "metruk yapıların" yarattığı tehlike.

Suç unsurların adeta "mekânı" haline gelmişti…

Neyse!

***

850 yapı…

Bir bölümü, "çoklu" hisseye sahip…

Ki bin 25 hak sahibi var…

Bu sürede hak sahipleriyle görüşülmüş-istişare edilmiş…

Kendilerine "alternatifler" sunulmuş…

Ev mi istersin…

Yoksa nakit para mı istersin diye…

429 yapı için; 588 hak sahibi "uzlaşıya" varmış…

Diğerleri ise anlaşmamış…

Ama "istimlâk" temel olarak sağlanmış…

Ki o tarihte "evlerin" yıkım kararı alınmıştı…

***

Ancak yerel yönetimler…

Yani belediyeler…

"Yıkımlar" konusunda çekinceli durmuşlardı…

Gerek seçimler…

Gerekse buradaki vatandaşların tepkileri…

Yıkımları; 2013 yılının sonuna kadar, öteledi diyebiliriz…

Ama…

4 Aralık 2012'de Sur'un tamamı "Afet" yasası kapsamına alındı…

Ve buralar "riskli" alan ilan edildi…

Böylece…

Sur'la ilgili tüm yetkiler tamamen "el" değiştirmiş oldu…

Yetki belediyelerden çıktı…

Tek yetkili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı oldu…

Hal böyle olunca…

"Acele kamulaştırma" süreci işletilerek diğer evler de kamulaştırıldı…

***


Ve bugün…

Alipaşa Mahalle Muhtarı Behzat Sular…

Kendisine göre…

Ki kendisi de aynı mağdurlar içerisinde olduğunu iddia eden kişi…

Diyor ki…

"İstimlâk yapıldı…

Yasak olarak yapılacak bir şey yok…

Evler yıkılacak…

Ev sahipleri "istimlâk bedelinin" artırılması yönünde bir talep ve dava açma hakları var…

Bunun dışında itiraz yok."

***


Yani…

Hak sahipleri "istimlâk edilen ve istimlâk bedeli" olarak bankalara aktarılan paraları…

İster alsınlar…

İster almasınlar…

Evlerin "yıkımı" gerçekleşecek…

Ve burada; "kentsel dönüşüm" projesi hayata geçirilecek…

Sürecin takibatı ise;

Diyarbakır Valiliği Yatırım ve İzleme Koordinasyonu yürütüyor.

YİKOP…

YİKOP'a göre "nihai" kararı mahkeme vermiştir…

Şubat ayından beridir de; "tebligatlar" yapılıyor…

***


Peki…

Lalabey…

Alipaşa..

İki mahallenin sakinleri ne diyor?

Yani "istimlâk edilen" evlerin sahipleri, "tüm olup bitene" söyledikleri nedir?

Dediklerine göre…

"Dertlerimize derman olunmazsa, kimse bizi buradan çıkaramaz…

Ölürüz de çıkmayız…"

 

***

Celal Çaksu..

Diyor ki…

"Çocuklarımla birlikte çalışarak bu eve sahip olduk.

Bu evde 3 aile oturuyoruz.

Kaymakamlıktan '5 gün içinde çıkacaksınız. Çıkmazsanız yıkarız.' diye emir geldi.

Kaymakamlığa gidip derdimizi anlattık.

Şimdi çıkıp nereye gideceğiz?

Ev yok, bir şey yok, mağduruz.

Zaten kaç seneden beri burada mağdur oluyoruz.

'Nereye gideceğiz?' diyoruz.

'Biz karışmıyoruz, nereye giderseniz gidin.' diyorlar.

2 katlı evim için 40 bin TL vermişler."

***

Remziye Işık ne diyor?…

"Durumumuz iyi değil, başka yerde ev alamayız.

Kira da veremeyiz.

2 katlı evim için 41 bin TL vermişler.

Ben ve oğlum oturuyoruz.

Oğlum lokantada, eşim de asgari ücretle çalışıyor.

Geçinemiyoruz.

Bize bir çare bulsunlar sonra çıkarız.

Bu şekilde çıkamayız."

***

Ya Merve Kaya…

"Tek evde 2 aile yaşıyoruz.

Surun altına çadır mı açalım?

Biz ev istiyoruz, bunlar da 'Çıkın.' diyorlar.

Bu şekilde çıkamayız.

Evimizi vermiyoruz, üstümüze yıkacaklarsa yıksınlar."

***

Melek Sayılır….

Kızıyla beraber tescilli eski bir Diyarbakır Evi'nde oturuyor.

Ev çok hisseli ve babasına ait…

Sayılır…

"46 yaşındayım ve benden önce babam, dedelerim yedi ceddimiz Sur'da, burada yaşamış.

Ev tescilli ama burada oturma hakkım var mı yok mu, onu da bilmiyorum.

"Çıkın diyorlar, çıkmamak gibi bir lüksümüz yok, talimat böyle gelmiş, yasal itiraz süreci de geçmiş ve yapabilecek bir şey yok.

Ama benim gibi geliri olmayan, mağdurlar için bence hayat bitti.

"Sur biterse bizim için hayat da biter.

Şaşkınım, ne olacak halimiz, nereye gideceğiz?

Şu an tam bir kaostayım, taşınmak için de para lazım, nerden bulacağız.

"Şoktayım, nereye gidebilirim, eşyaları hangi parayla nereye taşıyacağım, mümkün olduğu kadar çıkmamak için direneceğim, çünkü elimden başka bir şey gelmiyor."

***

Beş çocuk annesi Sabiha Gündüz…

Sur'da doğup büyüdüğünü, sokakta tüm komşuların bir aile gibi olduklarını anlatıyor.

Ve diyor ki...

"Sur çatışmalarında bir hafta çıktık ama sonra geri döndük, bombalar altında biz burada komşularla sofra kurup beraber kahvaltı yapıyorduk.

O zaman da evlerimiz zarar gördü ama yine de çıkmadık.

Şimdi bize gidin diyorlar.

Buradan gidince nefesimizi kesecekler.

Bir insanın nefesi kesilirse o insan yaşayabilir mi?

Doğup büyüdüğümüz, okul okuduğumuz yer burası.

Daha önce Lalabey'de yaşıyordum sonra buraya geldim.

Ben Diyarbakır'da başka yer bilmiyorum ki?

Ne Gaziler, ne Huzurevleri, hiçbir yeri bilmiyorum.

Diyarbakır benim için sadece Suriçi.

Surun dışına çıktığımızda sudan çıkmış balığa döneceğiz."

***

Hikâyeler…

Yaşama dair beklentiler..

Sur'daki "hayatlarına" ilişkin duygular farklılıklar arz etse de…

Ortak sorun bundan sonrası "bizim için" çekilmez bir hayat başlıyor olması..

Çünkü kurulu bir düzenimiz vardı…

Az-çok, kıt-kınat geçinebiliyorduk…

Tek oda, iki oda dahi olsa "başımızı" sokabilecek bir evimiz vardı…

İş, aş…

Kazancımız şu veya bu şekilde "geçinmemize" yetiyordu…

Ama şimdi…

Koşullar…

Alternatifler…

Yaşadıklarımız karşısında daha zengin, daha modern, daha elit bir durum içerse de imkânlarımız "el vermiyor…"

Vaziyet bizim için; "her halükarda" eziyet içerecek…

***

Görünen o ki…

Mahalleden çıkan mesajlar…

Ailelerin ifadeleri.

Yetkililerin yasal dayanakları…

Genel itibariyle önümüzdeki günlerde "çetin rüzgârların" eseceği sinyalini veriyor…

Ki sokakta bunu hissedebiliyorsunuz.

Yeni bir sayfa, yeni bir süreç işletilmeli.

Aksi takdirde; vaziyet hamuru çok su alacak gibi gözüküyor…

Bizden söylemesi…