Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

NE YAMAN ÇELİŞKİ?

Alabora olmamak elde mi?

Baksanıza…

Enva-i hadise ikmale geliyor…

En basiti bile; "bela" bir fitne gibi…

Pozitif…

Negatif…

Hiç fark etmiyor; "nasılsa" taraftarı var…

Birileri "yeme" sazan balığı gibi atlıyor…

Akla ziyan bir hava soluyoruz!

***

Pazar günü 23 Nisan kutlamaları vardı..

Ulusal Egemenlik…

Ve Çocuk Bayramı…

Kutladık…

Ama nasıl kutlamalar; "yine göze yüze" bulaştı…

Meclis'teki "terane" ayrı…

Sokakta ayrı…

Stadyumlarda ayrı…

Hele ki, zevzeklerin mekânlarında ayrı "inat" körlüğü vardı…

***

Hala..."Cumhuriyetin çocukları" edebiyatı…

Hala… Cumhuriyetin öğretmeni…

Hala… Cumhuriyetin kızı…

Gazete başlıkları, köşe yorumcular…

Sanki... Cumhuriyet öncesi "bu ülke" yokmuş…

Sanki… Cumhuriyet öncesi "millet" yokmuş?

Sanki… Cumhuriyet öncesi "yönetim" yokmuş?

Sanki… Cumhuriyet öncesi "bu milletin" çocukları hiç olmamış?

***

Hele ki iddiaları var ki?

Eğer ki, Cumhuriyet olmazsa idi; "okul olur muydu?"

Eğer ki, Cumhuriyet olmazsa idi; "okuma-yazma öğrenebilir miydin?

Eğer ki, Cumhuriyet olmazsa idi; "hür irade" sahibi olabilir miydin?

Eğer ki, Cumhuriyet olmazsa idi, "eşit yurttaş" olabilir miydin?

***

Devam edelim, denilenlere…

Eğer ki, Cumhuriyet olmazsa idi, "hak, hukuk ve adalet" nizamına sahip olur muydun?

Eğer ki, Cumhuriyet olmazsa idi; "seçme ve seçilme hakkına" sahip olabilir miydin?

Eğer ki, Cumhuriyet olmazsa idi, "Milli irade" temsiliyeti olabilir miydi?

Eğer ki, Cumhuriyet olmazsa idi, "fazilet" sahibi olunabilinir miydi?

***

Vaziyet bu ise! Ki iddia o…

Cumhuriyet, 97 yaşında…

Pir demeyeceğim…

Aksakallı, hale düşmüşte demeyeceğim…

Ama diyeceğim şu…

Dün Meclis'teki "teraneleri" gördük…

Ana muhalefet partisinin lideri, konuşuyor…

Ki yukarıdaki "beyanların" ana savunma karargâhının başındaki zat…

***

Gel gör ki…

İddiasıyla,

Söylediği,

Fikriyatıyla, somut vaka arasındaki etken…

Adeta; "zıtlıklar" âleminin, komuta merkezi gibi…

Bir taraftan…

Milli irade diyeceksin…

Milli hâkimiyet diyeceksin…

Sandığı, "demokrasinin" çözüm kutusu, diye öveceksin…

***

Milleti… Seçmeni…

Oy veren ahali…

İradenin "tek hâkimi" ve temsiliyetinden, söz edeceksin…

Olmadı…

97 yıldır "Meclis'in" duvarına yazılı olan…

"Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir" sözüne, sığınacaksın…

Sonra da…

16 Nisan'daki "referandumu ve sonuçlarını" yerden yere vuracaksın…

***

Ve diyeceksin ki…

O iradeyi tanımıyorum…

Referandum "bizim için" yok hükmündedir…

Meşru değil…

Sonra da…

Bu iradeyi "mahkemeye" taşıma, gayretine gireceksin…

Sokağı gerdireceksin…

Milletle-devleti çatıştıracaksın…

İç savaş…

Kaotik ortam ve "askeri vesayetin" hâkimiyetine; "zemin" oluşturacaksın…

Nasıl bir "inlik" bu anlamak zor…

Aslında anlıyoruz da…

Hakikatlerimize ne yazık ki göz açmıyoruz…

Eğer ki açmış olsaydık…

Bizi çepeçevre saran "devşirmeleri" görürdük…

***

Velhasıl!

Cumhuriyet 100 yaşına dayandı..

Milli hakimiyet..

Milli irade temsiliyeti…

Hepsi, yaşı kemale ermişlerse de!

Hala "irade" yarışı içerisinde bulunuyorsa…

Demek ki; "çıkmaz sokağa" girmişiz…

Çünkü her meselenin "ipine" un serme gafletine yakalanmışız…

Kurtulmak lazım…

***

KİM CEVAP VERECEK?

Evet…

Dicle Üniversitesi rektörlüğü…

Sosyal medya'da, günün mevzusu…

İddialar, sorular silsilesine, matuf…

Deniliyor ki…

Ziraat Fakültesinde neler oluyor?

Başlık bu…

Alt ifadeler ise, soru mahiyetli…

***

Üniversitenin ekili alanları…

8 yıldır icara veriliyor…

Yani, ekip-biçme karşılığı, "ihale" edilmiş…

İlk soru…

Elektrik, su, mazot ve traktör giderleri?

Kim hangi haneye; yükledi?

Alınan kar payı miktarı nedir?

Ve bu kar payı, "hangi kuşlar" tarafından yem oldu?

***

Bir de; ironi bir ifade kullanılmış…

Bu kuşlar "nereye" kaçtı?

Hatta "s…tıkları" yer neresi diye sorulmuş?

Sorular devam ediyor…

Ziraat Fakültesi Dekanı "icar" yüzünden köylülerle kavga etti mi?

Darp yaşandı mı?

Ve bu hadise "karakolluk" oldu mu?

Olduysa; yargıya intikal etti mi?

***

Tabi…

Ziraat Fakültesi'nde "neler oluyor" başlığı…

Ve içeren sorular noktasında…

Yeni Rektör Prof. Dr. Talip Gül'e seslenişte var…

Binlerce dönüm arazinin "zarar hanesi" mercek altına alınacak mı?

Sorgulanacak mı?

Müfettişlik edilecek mi?

Yoksa gelen gideni aratır misali; "göz mü yumulacak?"

***

Ama şunu ifade edeyim…

Benzer vaka…

Üç dönem önce de, "vuku" bulmuştu..

Ve idare şu savunmayı yapmıştı…

Binlerce ton "buğday ve arpa" kuşlar tarafından "dıkdıklanmış.?"

Yani kuşlar, "yemiş…"

Tabi kim inanır…

O gün yaptığımız araştırmada "yiyenlerin" kanatlı değil…

İki ayaklılar "on binlerce" ton, buğday ve arpayı "dıkdıklamıştı?"

Galiba buradan da böyle bir sonuç çıkacak gibi geliyor…

Bekleyip göreceğiz…

***

 


Bu Makale 2241 kere okunmuştur.