PARALAR NERDE?

Denilen şu…

2014 yılından itibaren…

Ki 2016 yılı, Temmuz'una kadar…

Dicle Üniversitesi'ndeki "Akademisyenlerden" kesinti yapılmış…

Yüzde bir oranında…

Gerekçe, "hizmet hareketine" destek adına…

Yani günümüzün; FETÖ terör örgütüne…

Binlerce akademisyen…

Binlerce personel…

Dile kolay kesinti yüzde bir dahi olsa; "ulaşacağı meblağ" milyonları buluyor…

Ki her ay kesinti!

***

Eski Rektör tutuklandı…

Yönetim, lağvedildi…

Rektör Talip Gül oldu…

Yeni bir yönetim oluştu…

Tabi bu esnada, "kesinti deşifre" oldu…

Adli kadar…

İdari soruşturma ve inceleme başlatıldı…

Lakin "idari soruşturma" FETÖ kapsamında geçici olarak görevden alınan birine veriliyor…

Günler…

Haftalar…

Aylar derken, alınan bir netice yok…

Yani, "örgütün mali yapılanması ortaya çıkarılmadı"

Dosya kapandı…

Tabiri caizse "soruşturma" hasıraltı edildi…

Ne hikmetse…

İdari soruşturmayı yürüten "şüpheli" konumundaki kişi; "terfiler" almaya başladı.

Akçeli işlerin başına getirildi…

***

Şimdi herkesin sorduğu soru.

Ve istediği nokta…

Kesilen paralar nerde?

Örgütün mali yapılanması nerde?

Tahkikatı yürüten zat nerde?

Yani kim kimi, kimin nam-ı hesabına koruyor?

Biri cevap versin diyeceğim…

Ama…

Kime dersin, gerçeğiyle!

Sormuyorum…

Sadece buradan yazıp; kamuoyunun takdirine bırakıyorum...

Günah ve cevap, sorumlu ve etkili zevatta…

***

BEN ÇEKİLİYORUM...

Ahmet Akyıl…

AK Parti Kayapınar İlçe Başkanı…

Açıklama yapmış…

Diyor ki;

"Davamızda yeni arkadaşlarımıza fırsat verme adına…

İlerleyen zamanda…

Kayapınar İlçemizde yapılacak olan "Kongrede" aday olmayacağım…"

Yani "yeni süreçte" bu görevi bırakıyorum…

Bunu derken…

İşte dava adamlığı,

İşte siyasetteki saygı ve erdemli duruş dedirten, bir beyanı daha var…

Ki "bravo Akyıl" dememdeki etken de bu beyanı…

Diyor ki…

Nasıl ki…

Ben göreve geldiğimde, önceki başkanlarımız bana destek olmuşlarsa…

Benim de…

Bundan sonraki görevim Ak Partimize ve yeni başkanımıza en büyük desteği vermek olacaktır."

***

Bakalım.

Diyarbakır özelinde, Akyıl gibi!

Kimler "dava adamlığı" adına hamle yapacak.

Kimler, "koltuk babadan kalma" misali, yapışıp kalmanın gayretinde olacak.

Tabi kimler, "son dakikaya" kadar direnecek...

Parti merkezinin, "yeter deyip" istifasını alacak rolünde karşımıza çıkacak.

Onu zaman gösterecek…

Akyıl'ın hamlesi; "dava adamlığı" adına örnektir...

Ki Bismil ilçe Başkanı Abdülhadi Akaydın da ben yokum dedi…

Neyse…

Kim ne derse desin…

Gerekçe ne sunarsa sunsun; "varım ya da artık yokum" minvalinde.

Ama şu da bir gerçektir ki…

Parti Genel Merkezi'nin de; "yeni isimlerde" ısrarını da göz ardı edemeyiz.

Diyeceğim odur ki;

"Diyarbakır'da köklü değişiklik" şart!

Çünkü "gelen gideni" aratır olmuştur…

Yoksa bu kadar "şikâyet, eleştiri ve tepki" odağında; Diyarbakır ve parti teşkilatı olmazdı?

***

VATANDAŞ KEMAL!!!

Şimdi…

Bu resme bakan kişi…

"Vay be" demez mi?

Der…

Hem de çok kez der…

"Vay be.. Vay be.. Vay be!"

Bu Kemal, bizim Kemal mi diye?

Yani, CHP lideri…

Ana Muhalefet Partisinin başındaki zat.

Yahu, bir yanlışlık olmasın mı?…

***

Resme iyice bakın…

Montaj.

Photoshop değil mi?

Vallahi, billahi; ikilemde kaldık diyerek.

Biliyorum…

Son ifade; Kemal Bey "imaj" değiştirmiş…

Öyle ya…

Ekose ceketi atmış…

Kravatı fora etmiş…

Gömleği çıkarmış…

Kala kala; "atletiyle" kalmış bizim Kemal!

Tabi bu, "fiziki" görünümünün açılımı böyle…

Ya bir de, "piknik" hali…

Hani "Adalet yürüyüşü" vardı ya…

Haftalar önce yapıldı…

450 kilometre yürüdü…

Ankara'dan İstanbul'a…

Sonrasında, "sıra bana geliyor, tutuklanabilirim" dedi.

İşte oradan yansıyan bir kare imiş…

***

Yoğurt…

Çorba…

Pirinç…

Poşette iki dilim ekmek!

Görüntü; "karavanda akşam yemeği" sofrası…

Belli ki; "çok açıkmış" Kemal bey!

***

Neyse…

Kaç gündür, "sosyal medyanın" konusu.

Konuşmayan.

Dip yazı koymayan…

Laf söylemeyen kalmadı.

Lakin getirilen bir tanım var.

O da şu.

"Halk adamı… Vatandaş Kemal…"

Ki, "Vatandaş Kemal" manşeti bile atıldı.

Doğrusu.

Zamanlama açısından.

Hele ki, "tutuklama" mevzusunun birincilikte olduğu evrede.

Bu resmin servis edilmesine...

"İmaja" dair atıldığı söylenen bu adıma!

"Kim yem" olur.

Kim kanar bilmem.

Ama bildiğim şudur ki…

Sade vatandaşın.

Sokaktaki Ahmet, Mehmet…

Cemal dayı; "İşte Vatandaş Kemal, O da bizdendir" diyeceğini sanmam.

Güler geçer...

Bilakis; "trajikomik" der ve ayıplar.

Bariz bir şekilde de sorar.

Kemal Bey…

Ne zaman "halk adamı ve sade vatandaş olmuş ki?"

Şimdi olduğunu söylemeye çalışıyor.

Kim yutar…

***

Neyse!

Cumhurbaşkanı Erdoğan da dün, resme dair konuştu.

'Atatürk'ü" anarak, söylendi.

Dedi ki…

"Sözde adalet yürüyüşü yapıyor birisi, Ankara'dan çıkmış İstanbul'a yürüyor.

Arada sırada bir de karavana oturuyor ve atletle bir yemek yiyor.

Bugün de baktım ki, bir gazete başlık atmış, 'Vatandaş falanca.'

Bu benim vatandaşıma hakarettir.

Benim vatandaşım böyle, hele hele bir siyasi partinin, ana muhalefetin başında olacak, çağıracak gazeteciyi, 'Gel, benim bu fotoğrafımı bir çek.'

Ve ondan sonra da 'Ben Atatürk'ün partisinin başıyım.'

Sen Atatürk'ü böyle atletle, yemek yerken görüp de resim çektirdiğine şahit oldun mu?

Böyle bir şey var mı? "

***

Velhasıl kelam.

Kemal Bey…

Eğer ki, "imaj" değişikliğine gidiyorsa…

Bir yazarın ifade ettiği gibi…

Öncelikle…

Samimi, gerçekti ve şeffaf olacak…

Pek tabi ki…

Bu resimdeki "eksiklikleri de" tamamlamalı…

Şöyle ki…

Nerde…

Mangal…

Plastik top…

Kilim…

Piknik tüpü…

Tabi bir de çizgili pijaması…

Terliği!

Ayrıca, "Karavanda" değil, piknik alanında olunmalı…

Mesela; Belgrat ormanında…

Ya da, sahil kenarında…

En önemlisi de…

Çekilecek resim "paparazzilerin" objektifinden olmalı…

Ki poz verici bir görüntü ortaya çıkmasın.

Belki o zaman…

İşin kandırmaca,

Vatandaş Kemal’in de kurgulu olmadığına kanaat getirilir.

Ama görünen haliyle…

Bu; vatandaş Kemal pozu hiç de; "beş kuruş" etmez…

Kimse de kanmaz...

Çünkü görüntü donuk…

Renkler birbirine karışmış.

Anlayacağınız; "alıcı" olmayan bir vatandaş Kemal portresi var.

Unutmadan.

Hatırlatma yapalım.

Şu Koç Müzesine…

Öyle ya, "adalet yürüyüşünde" Kılıçdaroğlu'nun ayakkabıları alınmıştı…

"Müzeye konulmak" üzere…

Bakalım…

Aynı uygulamayı "vatandaş kemal(!) atletine de" alaka gösterilecek mi?

Merak ediyoruz.

***

NE YAMAN ÇELİŞKİ…

Koray Aydın…

MHP'li.

Ki eski Bayındırlık Bakanlarından…

Bahçeli, "muhalifi."

Şimdi rota değiştirdi.

Ne hikmetse, "FETÖ oluşumu" diye suçladığı…

"FETÖ" ile ilişkilendirdiği…

Kongre sürecinde ağzına geleni söylediği; Meral Akşener'le "ittifak" kurdu.

Yeni parti kuracaklar.

Birlikte siyaset üretecekler..

Ve dün itibariyle; MHP'den istifa etti Koray Aydın…

Şimdi durum ne oldu?

Akşener FETÖ "patentli bir oluşum" ise…

Ki emareler bu yönde.

Aydın'ın bu tespitin ardından "aynı çatıda yer alması" karşısında ne diyecek?

Sizde mi; FETÖ ilişkili misiniz?

Yoksa…

Aydın’ın bu kararı paralel yapının yeni bir oyunu mu?

Neyse.

Hani bir söz vardı ya.

Siyaset zemini işte böylesi bir "kaypaklığa" sahip…

***

DİYARBAKIR'DA ŞENLİK VAR…

Evet…

Cuma günü akşam Diyarbakır'da, "Diyarbekirspor" şenliği var…

Yeni sezon'a "halk konseriyle" girilecek.

Sanatçılar...

Türkücü İzzet Yıldızhan, Bedri Ayseli.

Ve mahalli ses sanatçıları…

Cuma günü akşam…

Saat 19.00'da, Seyrantepe Spor tesislerinde…

Diyarbakır eski "şen-şakrak" günlerini özlemle bekliyor…

Haydi hayırlısı…