RANT ÇARKI; DOĞRUDAN TEMİN!…

Meğer ne malanet bir hadise…

Bir dokun, bin ah işit misali…

Enva-i kirlilik var…

Gün boyu çok sayıda kişi aradı; "dert" anlattı…

Özellikle; "küçük" işletmeler…

Medikalcısından, kırtasiyecisine kadar…

Hatta, "hububatçısı" bile…

Bilumum; Esnaflar…

"Patlama ve isyan etmeye" an meselesi..

***

Tabi.. Bazı kurum çalışanları..

Hele ki, "idare'ye" muhalif olan bürokratlar…

Ağzını açan; "döktürdü…

Neler anlatılmıyorlar ki.

Doğrudan temin.

Ya da doğrudan satın almalar…

Onların en basıt ifadeleriyle…

Yolsuzluğun..

Usulsüzlüğün…

Rüşvetin, suiistimalin "hilenin, hurdanın" menfaat çarkının "membası"…

***

Ne diyelim…

Biz buradan "ilgili ve yetkililere" seslendik.

Bir kez daha çağrımızı yapalım…

Şu doğrudan temin ya da alımlarla ilgili mevzuya "mercek" tutun…

İdari ve adli soruşturma açın…

Görülecek ki..

Devletin milyonlarca lirası nasıl "birileri tarafından" hiç edildiğini…

Çünkü rant tek "çarkta" dönüyor…

***

BİZ VARIZ…

Öyle ya…

Dicle Edaş ve Ziraat Odaları…

Tabi ki; mağdur edildiklerini söyleyen binlerce çiftçi…

Çağrı yapmıştık..

Şu "destekleme paralarının bloke" alınmasındaki "zafiyet" kimden kaynaklı…

Mevzu "vahim" bir sorumsuzluk içeriyor…

Mağdurlar çok…

Ama soruna köklü çözüm bulan yok…

Herkes farklı konuşuyor…

Ki taraflar, "tatmin" edici olmadıkları gibi; "samimiyet" yok…

***

Son 3 yıldır mevzuu aynı…

Dicle Edaş…

Ve çiftçi arasında "arazini elektrikle suluyorsun" iddiası…

Düzenlenen; "binlerce" liralık fatura…

Çiftçi kullanmadım diyor...

Dicle Edaş kullandın diyor...

İki tarafta; "ortaya kanıt" koymadığı gibi…

Kim kimi; "nasıl" söğüşleyebilir mantığı var…

***

İşte bu mantıksızlığı…

Yaşın yanında "kuruyu" yakma, sorumsuzluğu…

Ve kamuoyundaki "kafa" karışıklığının son bulması adına; buradan "Hodri meydan" demiştim…

Bir o açıklama yapıyor…

Bir o açıklama yapıyor…

Yeter artık; "gına" getirdiniz…

Gelin; "açık oturumda" kozlarınızı paylaşın "kim haklı kim haksız" ortaya çıksın…

***

Dicle Edaş'ı kim kolluyor…

Hangi siyasi var…

Ve Ziraat Odaları vaziyete neden bu kadar keskin karşı…

Çiftçi mağduriyetine; "ilgili ve yetkili" birimler neden, ketum…

Hepsi…

Cevap bulsun… Kafalar netleşsin…

Doğru ne ise ortaya çıksın; fikriyatıyla Büyüktimur'la Gündem programına çağrı yapmıştım…

***

Çağrıya; üç kesimden geldi…

Yenişehir Ziraat Odası…

Sur Ziraat Odası…

Ve yüzlerce ifade edebilirim ki çiftçiler…

Bir de, Sulama Birlikleri başkanları da…

"Biz varız" dediler…

Her ortamda…

Her platformda…

Nerede derseniz; Dicle Edaş'la "yüzleşmeye" hazırız…

***

Ancak…

Ana muhatap olan; Dicle Edaş'tan henüz ses yok…

Ne varız…

Ne yokuş demiş değiller…

Ki basınla yetkili birimleriyle görüşmemize rağmen…

Şuana kadar; "cevap" yok…

Bu yazıdan sonra, ne cevap verirler bilmem…

Ama öyle görünüyor ki; "hodri meydanı" biz varız diyenlerle yapacağız…

Neyse…

Salı'ya daha zaman var…

***

 

 

İŞTE O MEDENİYET VAR YA!

İşte bir Kemal Bey klasiği daha…

Sütunlarda…

Gazete sayfalarında…

Sosyal medyada; "renklenen" bir resim…

Şımarık çocuk da mevzuu etmiş…

Tabi "kendi" maharetine uygun…

Neyse…

***


Resim ortada…

Meclis Başkanı Kahraman…

Başbakan Yıldırım…

Ve bizim Kemal Bey'ler…

Üçlü "şen-şakrak" gülüyorlar…

İnsanın içinden; "nazar değmesin" geçiyor…

***

Ama neye dair; "keyifler" yerinde onu bilemiyorum…

Muhakkak ki bir espri var…

Görünen o ki; Kahraman espriyi patlatan kişi…

Başbakan Yıldırım, her zaman ki gibi "samimi" bir duygu içinde…

Tabi Kemal Bey…

Her yerinden; "Coşkulu bir neşe" var…

***

Referandum'u…

Referandumun sonrasını…

Belki bir resimden, yarım saat öncesini…

Özellikle, CHP lideri açısından…

Ağzından çıkanlarla…

Uygulamaya koyduklarıyla…

Ve resmin muhtevasıyla "harmanlama" yapılırsa…

Sahi siz ne dersiniz?

Sizi bilmem…

Ama benim diyeceğim tek kelime var…

***

Eeyy Kemal Bey!

Görüyorsun…

Medeni ilişkilerin "üstünlüğü" ve birleştirici halini…

Gülmen de…

Ağlaman da…

Sevincin de…

Üzüntünde "ortaklaşa" olunca; "kazancın" medeniyet olur…

***

Ama değilse…

İşte bu değilse varya…

Ah ki ah…

Halet-i ruhiyatından bir "çıkarıp" atabilirsen…

İnan ki…

Kumpaslarına rağmen…

Kendi ülkeni "jurnallemene" rağmen…

Ülkeyi ve milleti "kaosa" sürükleme gayretine rağmen…

Ahali "seni" bağrına basar…

Lakin nerdee sende o; "medeniyet"…

***

İSLAMCILAR AK PARTİYİ TERK ETSİN!

Ahmet Taşgetiren…

İşte bu ifadeyle; "soruyor" AK Parti'deki son dalgalanmaları…

Ki bir önceki yazımda; "Ak Parti'nin" içerisindeki, troller…

Yani AKP'liler…

Ve sözde savunma pozisyonunda olan…

Medyadaki "Kriptolar…"

Vahim bir serüven içerisinde, 2019'a "kumpas" kuruluyor…

Erdoğan'ı "çepeçevre" sararak, "mort" edecekler diye…

***

Çünkü bunlar…

Davaya "inanmış" insanlar değil…

Bilakis "davaya inanmışları", kader "arkadaşları" tu-ka-ka yapmanın gayretinde…

Yani Ak Parti'yi "çöküş" dönemine sokma gayretindedirler diye…

Ki Gül… Davutoğlu ve diğer kurucu isimler…

Bu planın vücuda gelmesi nedeniyle "saldırı" altında bulunuyorlar…

Yani "İslamcılar" kapı önüne bırakılmak isteniliyor…

İşte, Taşgetiren de bu gerçeğe dikkat çekiyor…

***

Bakınız ne diyor?

Şu sıralar sırtını “Reis”e dayadığı izlenimi veren bir grubun “İslamcılara karşı savaş” tamtamları çaldığı ve henüz Ak Parti cenahından herhangi bir cevap gelmediği için bu tamtamların oradan da onaylandığı gibi bir izlenim doğduğu için.

İstenen şu mudur diye bir soruyu sorma zamanıdır:

- İslamcılar Ak Parti'yi terk etsin!

Bu mudur?

- O zaman siz önce Tayyip Erdoğan'ı tasfiye etmelisiniz.

***

Ya bana “Tayyip Erdoğan sizin bildiğiniz Tayyip Erdoğan değil” deyin ve bir süredir Ak Parti'nin ilk çıkışta farklı toplum kesimlerini kuşatmak amacıyla “Muhafazakâr demokrat” diye formatladığı görece ılımlı dilin bile ötesine geçip “Doludizgin” bir üsluba geldiğinin hangi manaya geldiğini izah edin, ya da Tayyip Erdoğan'ın üzerinden İslamcılara savaş açmayı bırakın…

Nereden geldikleri ve şimdi ne oldukları bilinmeyen bir grubun paçalara saldırması yetti artık. Her gün duvar dibi yaratıklarının ortalığa çamur taşımaları yetti.

***

Bakın, İslamcı - İslamcı olmayan ayrışması yapıldığında Ak Parti'nin canına okursunuz.

Omurgasını yıkarsınız Ak Parti'nin.

Anadolu'sunu yıkarsınız.

Ne yani, Ak Parti, adını burada anmak istemediğim üç-beş medyatorun lütfü ile mi hayat buldu?

Bu bir operasyon, hem Tayyip Erdoğan'a hem Ak Parti misyonuna…

En güçlü adamın üzerine yapışarak, tüm alanı yeniden tanzime yönelik bir operasyon…

Tayyip Erdoğan dertleşmek gerektiğinde kiminle dertleşiyor zannediyorsunuz?

***

Milli İrade platformu diye nitelenen ve 15 Temmuz gecesinde vatan savunmasına soyunan insanların mayası ile Mavi Marmara gönüllülerine “Manyaklar” diyen rezillerin mayası aynı mı?

“İslamcılar”la arasına mesafe koyduğunuzda Tayyip Erdoğan artık Akif şiiri, Necip Fazıl şiiri, Sezai Karakoç şiiri okuyabilir mi?

Birileri Ak Parti'nin varoluş misyonunu dinamitlemeye çalışıyor, benim okumam bu.

Herkes ona göre konum belirlesin."

***

Taşgetiren daha ne desin!

Eee..

Önemli olan, Reisin…

Ve çevresinin…

Bu trollere…

Bu Lawrence’lara…

Bu kriptolara…

Bu Pensilvanya bağlantılı "haşhaşilere" karşı nasıl bir operasyonel faaliyete gireceği…

Çünkü herkes şu an; Ak Parti'deki AKP'lilerin "tasfiyesini" bekliyor…

Eğer "bu zincirler" kırılmazsa…

2019; "birçok hedefin" sonu olur?

Hem Ak Parti…

Hem Reis…

Hem de Türkiye açısından…

Ne demişler…

Dost nasihatleri her daim acı gerçeklere dairdir…

Hayırlı cumalar…